"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/225 E., 2023/78 K.
HÜKÜM : Asıl dava kabul-Birleştirilen davalar kısmen kabul
TEMYİZ EDENLER : Asıl ve birleştirilen davalarda davacı ... vekili, asıl ve birleştirilen davalarda davalı ... vekili
Taraflar arasındaki birleştirilerek görülen tapu iptali tescil ve tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın kabulüne birleştirilen davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın asıl ve birleştirilen davalarda davalı ... vekili tarafından duruşma istekli olarak, asıl ve birleştirilen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 23.01.2024 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde, temyiz eden asıl ve birleştirilen davada davalı ... vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı ... vekili Avukat ..., birleştirilen davada davalı ... vekili Avukat ..., birleştirilen davada davalı ... vekili Avukat ... geldiler. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve önceki geri çevirme kararı ile getirtilen evraklarla birlikte Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl ve birleştirilen davalarda davacı vekili dava dilekçesinde; davacının, davalı ... ile aralarındaki alacak ve borç ilişkisi sebebi ile 01.12.2010 tarihinde imzalanan sözleşme gereğince 13 parça taşınmazdaki payını teminat olarak davalı ...'a devrettiğini, borç ödenince taşınmazların kendisine veya göstereceği kişiye devredileceğinin kararlaştırıldığını, 10,05.2012 tarihi itibariyle ...'a borcunun kalmadığını ve bu konuda ibraname verildiğini, ...'un 582 parsel sayılı taşınmazı, isteği üzerine kendisine, 304, 305, 310 ve 311 parsel sayılı taşınmazları ise kızı Şengül Karaca'ya devrettiğini, ancak diğer taşınmazları mazeretler ileri sürerek iade etmediğini, yaptığı araştırmada 578 ve 580 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını 17.05.2012 tarihinde davalı ...'e, 599 parsel sayılı taşınmazdaki payını 16.02.2012 tarihinde davalı ...'e aktardığını öğrendiğini, anılan davalıların ...'un eskiden beri tanıdığı, durumu bilen ve bilmesi gereken kişiler olduklarını, onlara yapılan temliklerin de muvazaalı olduğunu ileri sürerek, 6, 365, 792, 788 ve 520 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtların iptali ile adına tesciline, diğer davalılara devredilen taşınmazların da tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline, mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalarak ayrı ayrı 50.000 TL'nin yasal faizi ile birlikte davalı ...'tan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1.Asıl ve birleştirilen davalarda davalı ... vekili cevap dilekçesinde; iddiaların doğru olmadığını, davalının çekişme konusu taşınmazları satın aldığını, davalının İlçe Tarım Müdürlüğündeki bir kısım işlemleri için davacının oğluna boş kağıda imza atarak verdiğini, anılan kurumda bulunan bir dilekçedeki imzanın davalıya ait olmadığını, davacının, oğlundan boş olan ve imzasının bulunduğu belgeyi alarak 01.12.2010 tarihli belgeyi düzenlediğini belirterek asıl ve birleştirilen davaların reddini savunmuştur.
2.Birleştirilen davada davalı ... vekili cevap dilekçesinde; iddiaların doğru olmadığını, davalının dava konusu taşınmazı toplam 324.900 TL bedelle satın aldığını, köyüne uzak taşınmazları satıp dava konusu yerleri satın aldığını, satış bedeli ile önce taşınmazlar üzerindeki ipotek ve haciz borçlarını ödeyip kalanını diğer davalı ...'a verdiğini, davalının satıştan önce ...'u tanımadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
3. Birleştirilen davada davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davalının davacı ile diğer davalı ... arasındaki olayları bilmediğini, iyiniyetli 3. kişi olduğunu, dava konusu yeri 394.000 TL bedelle satın aldığını, tapuda değerin düşük gösterildiğini, ödemenin çekle yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Karataş Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.03.2014 tarihli ve 2012/109 E. 2014/44 K. sayılı kararıyla; davanın inançlı işlem hukuki nedenine dayalı olduğu, davacının dayandığı 01.12.2010 tarihli belgedeki imza davalı ...'a ait olsa da yazıların onun eli ürünü olmadığı, anılan davalının, davacının oğluna imzalayarak boş olarak verdiği kağıdı rızasına aykırı olarak doldurulduğu, davacının iddiasını ispat edemediği, birleştirilen davanın davalıların da iyiniyetli oldukları ve onlara yapılan satışların gerçek olduğu gerekçesi ile davaların reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararları
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
Dairenin; 31.05.2016 tarihli ve 2014/13278 Esas, 2016/6655 Karar sayılı kararıyla; "...davacının sunmuş olduğu 01.12.2010 tarihli ''Sözleşme'' başlıklı, altında davacı ile davalı ...'un imzasının yeraldığı adi yazılı belgenin 5.2.1947 tarihli 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklanan, inançlı işlemin belgesi niteliğinde olduğu, 10.05.2012 tarihli ''Belgedir'' başlıklı yine davalı ...'un imzasının bulunduğu adi yazılı belgenin de taraflar arasındaki borç ilişkisinin ''ödeme belgesi'' olduğu tartışmasız olup bu belgeler altındaki imzaların davalı ...'un eli ürünü olmadığı anılan davalı tarafça açıkça inkar edilmediği gibi Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 05.11.2013 tarihli raporda da açıkça; anılan belgelerdeki ... isminin altındaki imzaların davalı ...'ün eli ürünü olduğu bildirilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki; her ne kadar davalı ..., davacının dayandığı belgelerin, davacının oğluna başka bir işte kullanılmak üzere imzalayarak boş olarak verdiği belgelerin üstünün doldurulması suretiyle oluşturulduğunu iddia ederek bu konuda dava dışı bir kısım belgelere dayanmış ve Mahkemece, davalının dayandığı dava dışı bir kısım dilekçelerdeki imzaların davalı ...'un eli ürünü olmaması sebebi ile ...'un savunmasına itibar edilerek sonuca gidilmiş ise de ...'un, açığa attığı, diğer bir söyleyişle beyaza attığı imzasının iradesine aykırı olarak doldurulduğunu aynı kuvvette bir belge ile ispat etmesi gerektiği tartışmasızdır. Ne var ki, bunun aksi aynı kuvvette bir belge ile ispat edilebilmiş değildir...Somut olayda; birleşen davalar bakımından Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli olduğu söylenemez. Şöyle ki; taşınmazların, davalılar ... ve ...'ya devir tarihlerinde üzerilerinde bulunan haciz ve ipotekleri hangi tarihte kim veya kimlerin ne şekilde ödediklerinin araştırılmadığı, davalı ...'in delil listesinde bildirdiği banka hesabındaki hareketleri gösterir dökümlerin ilgili bankadan getirtilip incelenmediği, taşınmazları hangi tarihlerde kimin ne şekilde tasarruf ettiğinin, birleşen davalılar ... ve ...'in hangi tarihten itibaren taşınmazları tasarruf etmeye başladıklarının, öte yandan davacı ile davalıların birbirlerini tanıyıp tanımadıklarının tanıklardan etraflıca sorulmadığı, parsellerin tarım destekleme primlerini kimin hangi tarihten beri aldığının araştırılmadığı, ödemeyi çek ile yaptığını savunan davalı ...'nın ibraz ettiği çeke konu hesabın kime ait olduğu, ibraz edilen çek sebebi ile kime ödeme yapıldığının ilgili bankadan sorulup denetlenmediği, ödeme yapılan hesap sahibi ile davalı ...'nın bağlantısının olup olmadığı üzerinde durulmadığı görülmektedir. Hâl böyle olunca, asıl davaya konu davalı ... adına kayıtlı 6-365-792-788-520 nolu parseller bakımından iptal-tescil isteğinin kabul edilmesi, birleştirilen davalara konu 578, 580 ve 599 parsel sayılı taşınmazlar bakımından yukarıda açıklanan ilke ve olgular doğrultusunda gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, bu konuda tarafların gösterdikleri evrak arasına yansıyan tüm delillerin eksiksiz toplanması, bir kısım tanıkların; taşınmazların ... ve ...'e satışı sırasında davacının oğlu ...'nın yerleri gösterdiği, pazarlık sırasında onun ve davacının bir kısım akrabasının hazır oldukları yönündeki anlatımları ile taşınmazların gerçek değerleri ile akitlerdeki değerler arasında aşırı fark bulunması yönündeki olgu da değerlendirilerek taşınmazların davalı ...'a inanç sözleşmesi kapsamından devredildiğinin sabit olması sebebi ile son kayıt maliki olan davalılar ... ve ...'nın bu durumu bilen veya bilmesi gereken kişi konumunda olup olmadıklarının, TMK'nın 1023 üncü maddesinin koruyuculuğundan yararlanıp yararlanamayacaklarının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanması, anılan davalıların durumu bilen veya bilmesi gereken kişi konumunda bulunduklarının belirlenmesi halinde tapu iptal ve tescil isteğinin kabul edilmesi, aksi halde, davacının terditli olarak davalı ...'tan istediği bedel bakımından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik inleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir..." gerekçesiyle bozulmuş, asıl ve birleştirilen davada davalılar vekillerinin karar düzeltme isteği Dairenin 20.09.2017 tarihli ve 2016/14997 E., 2017/4451 K. sayılı kararıyla reddedilmiş, Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama neticesinde; dava konusu taşınmazların ilerde iade edilmek üzere teminat amacıyla davalı ...’a devir edildiğinin yazılı belge ile kanıtlandığı, inançlı işlem iddiasının sabit olduğu, diğer davalılar ... ve ... yönünden ise durumu bildikleri ya da bilebilecek konumda olduklarının kanıtlanamadığı, TMK’nın 1023 üncü maddesi koruyuculuğundan yararlanacakları gerekçesiyle asıl davada davalı ...’a yönelik tapu iptal ve tescil isteminin kabulüne, birleştirilen davalarda davalılar ... ve ...’e yönelik tapu iptal ve tescil isteklerinin reddine, davalı ... yönünden ise tazminat isteklerinin kabulüne karar verilmiş, karara karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuş, Dairenin; 21.12.2021 tarihli ve 2020/376 Esas, 2021/8076 Karar sayılı kararıyla “...Davacı vekili ile davalı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine. Davalı ... vekili ile davalı ... vekilinin temyiz itirazlarına gelince; 1- Asıl dava konusu taşınmazların toplulaştırma neticesinde yeni parsellere revizyon gördüğü, ancak hangi taşınmazın hangi oranda yeni oluşan parsele gittiğinin eksik kayıtlar nedeniyle tespit edilemediği anlaşılmıştır. Bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297/2. maddesi uyarınca, hüküm sonucu kısmında istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği ve hakimin doğru sicil oluşturma görevi gözetilerek her bir taşınmaz bakımından usul hükümleri uyarınca infazda tereddüt yaratmayacak biçimde hüküm oluşturulması gerekmektedir. Ne var ki, kaydı kapanan parseller üzerinden hüküm kurulmuş olması yukarıda anılan madde ve göreve aykırılık teşkil etmektedir. 2- Mahkemece, birleştirilen davalarda davalılar ... ve ... yönünden iptal-tescil isteklerinin reddine karar verildiği, ancak 6100 sayılı Kanun’un 326/1. fıkrasındaki "Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir." düzenlemesine aykırı biçimde davalılar ... ve ...’in karar ve ilam harçları, vekalet ücretleri ve yargılama giderlerinden sorumlu tutuldukları tespit edilmiştir. Öte yandan, kendilerini bir vekille temsil ettiren davalılar ... ve ...’e yönelik davanın reddine karar verilmiş olmasına rağmen haklarında vekalet ücreti yönünden olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamış olması yerinde değildir. Hal böyle olunca, asıl davaya konu taşınmazların ( iptal-tescile karar verilen ) toplulaştırma sonrası gittiği parsellerin tespit edilerek yeni parseller üzerinden infaza elverişli bir hüküm kurulması, birleştirilen davalarda davalılar ... ve ...’in hükmün fer’ilerinden sorumlu tutulmaması ve vekalet ücreti hak edip etmedikleri yönünde olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendime ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru değildir." gerekçesiyle bozulmuş, davacı vekili ve davalı ... vekilinin karar düzeltme isteği Dairenin 15.06.2022 tarihli ve 2022/3858 E., 2022/4863 K. sayılı kararıyla reddedilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama neticesinde dava konusu taşınmazların ilerde iade edilmek üzere teminat amacıyla davalı ...’a devir edildiğinin yazılı belge ile kanıtlandığı, inançlı işlem iddiasının sabit olduğu, diğer davalılar ... ve ... yönünden ise durumu bildikleri ya da bilebilecek konumda olduklarının kanıtlanamadığı, TMK’nın 1023 üncü maddesi koruyuculuğundan yararlanacakları gerekçesiyle, asıl davada davalı ...’a yönelik tapu iptali ve tescil isteminin kabulüne, birleştirilen davalarda davalılar ... ve ...’e yönelik tapu iptali ve tescil isteklerinin reddine, davalı ... yönünden ise tazminat isteklerinin kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davalarda davacı vekili, asıl ve birleştirilen davalarda davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Asıl ve birleştirilen davalarda davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; birleştirilen davalarda tapu iptali ve tescil taleplerinin reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalılar ... ve ...'e aktarılan taşınmazların bedellerinin ödendiğinin davalılar tarafından ispatlanamadığını, davalıların taşınmazları fiilen kullanmadıklarını, davacı ile diğer davalı ... arasındaki inançlı işleme dayalı ilişkiyi bildiklerini iyiniyetli olmadıklarını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
2.Asıl ve birleştirilen davalarda davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının dayandığı inanç sözleşmesi olarak kabul edilen belgelerin sahte olarak tanzim edildiğini, ATK'nın raporunda her ne kadar imzaların davalı eli ürünü olduğu belirtilmiş ise de belgelerdeki yazıların davalıya ait olmadığının sabit olduğunu, davalının davacının kardeşi dava dışı Murat'a güvenerek belgeleri boş olarak imzalayıp verdiğini, belgelerin DSİ'deki işlemler için verildiğini, belgelerin sahteliği iddiasıyla Adana Cumhuriyet Başsavcılığına 2023/41630 soruşturma numaralı dosya ile suç duyurusunda bulunduklarını, Mahkemece yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sadece davalının sorumlu tutulmuş olmasının hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, inançlı işlem ve muvazaa hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
05.02.1947 tarihli, 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 26 ncı 27 nci ve 97 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Dosya içeriği ve toplanan delillerden;davacının çekişmeye konu 520, 599, 792 ve 788 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını, dava dışı 304, 305, 310 ve 311 parsel sayılı taşınmazlardaki payları ile birlikte 02.12.2010 tarihinde; 6, 365, 578 ve 580 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını ise 29.12.2011 tarihinde ipotekli ve hacizli olarak davalı ...'e satış suretiyle temlik ettiği, ...'un da 578 ve 580 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını hacizli ve ipotekli olarak 17.05.2012 tarihinde birleştirilen dava davalısı ...'e, 599 parsel sayılı taşınmazdaki payını ise 16.02.2012 tarihinde birleştirilen dava davalısı ...'e satış suretiyle devrettiği anlaşılmaktadır.
3.Temyizen incelenen Karataş Asliye Hukuk Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Asıl ve birleştirilen davalarda davacı vekili ile asıl ve birleştirilen davalarda davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usule, kanuna ve bozma kararının gereklerine uygun olan kararın ONANMASINA,
21.09.2023 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen asıl ve birleştirilen davalarda davacı vekili için 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davalı ...'den alınmasına,
Aşağıda yazılı 157,75 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan, 60.869,59 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalı ...'den alınmasına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
16.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.