"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1128 E., 2024/312 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Reyhanlı 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/262 E., 2018/463 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı Hazine vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı Hazine vekili; ... kızı... (....)’ın Suriye uyruklu .... ile evli iken 12.02.1988 tarihinde öldüğünü, ancak Reyhanlı Tapu Müdürlüğünün 10.07.1997 tarihli ve 980 yevmiye numaralı resmi senedi ile... adına kayıtlı Hatay ili Reyhanlı ilçesi; .... köyü 1 ve 2 sayılı parseller, ... köyü 2, 4, 6, 10, 11, 14, 15, 17, 18, 22, 23, 26, 35, 37 ve 38 sayılı parseller, .... köyü 9, 10, 11, 12, 15, 16, 17, 18, 19, 20 ve 21 sayılı parseller ile .... Mahallesi 282-303 parsel sayılı taşınmazların veraseten iştirak paylarının tamamının ... evlatları ..., ..., ... ve ...’e eşit olarak bizzat satış suretiyle temlik edildiği, satışın...’ın nüfus kaydına dayalı olarak senedin arka tarafına nüfus cüzdan seri numarası yazılmadan, parmak izi kullanılarak yapıldığını, yasal zorunluluk bulunmasına rağmen iki tanığın satışa iştirak etmediğini, satışa konu parsellerin bir kısmında kamulaştırma şerhleri bulunduğunu, ...’ın Suriye vatandaşı olduğu anlaşılmakla dava konusu taşınmazlarla ilgili yapılmış olan satış işleminin hükümsüz olduğunu, taşınmazlara Türk Medeni Kanunu’nun(TMK) 731. ve 575. maddeleri, 1062 sayılı Kanun ile bu Kanuna dayanılarak çıkarılan kararname hükümlerine göre Hazinece el konulması gerektiğini ileri sürerek 10.07.1997 tarihli satış işlemine istinaden tesis edilen tapu kayıtlarının iptali ile... adına tescilini ve 1062 sayılı Kanun gereğince şerh konulmasını istemiş, dava konusu Yenişehir 282, 283 ve 300 parselin ifrazından oluşan 3316, 3620, 3650, 3261, 3273, 3275, 3274, 3276, 3277, 3278, 3279, 3280, 3282, 3283, 3296, 3298, 3299, 3300, 3302, 3303, 3304, 3305, 3306, 3307, 3308, 3309, 3310, 3311, 3312, 3313, 3314, 3315 ve 4133 nolu parseller yönünden dosya tefrik edilerek eldeki esasa kaydedilmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili, davaya konu .... mevkii 282, 283, 284, 285, 286 ve 300 parsel sayılı taşınmazları Reyhanlı Asliye Hukuk Mahkemesinin 1996/178 Esas 1997/50 Karar sayılı kararı ile kamulaştırma yoluyla elde ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Reyhanlı 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.10.2018 tarih 2018/262E., 2018/463K. sayılı kararı ile kayıt malikinin iyiniyetli olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
Reyhanlı 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı Hazine vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; eksik inceleme ile karar verildiğini, ...’ın Suriye uyruklu olduğunu, ölüm tarihinden sonra dublör kullanılarak taşınmazın devredildiğini, 1062 sayılı Kanun uyarınca 13.01.1939 tarihinden sonra başka bir uyruğa geçseler dahi taşınmazlarına itibar edilmesi gerektiğini, tasarrufun usulsüz olduğunun açık olduğunu, iptaline karar verilmediğini, davalının durumu bildiğini, kadastro kayıtlarında Suriye uyruklu olduklarının görüldüğünü belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 19.02.2024 tarihli ve 2022/1128 E., 2024/312 K. sayılı kararıyla; ... (...)’ın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup Suriye uyruklu ... ile evlendiği, ...’nin vatandaşlıktan çıkartıldığına dair bir kayda da rastlanılmadığı, davalının kamulaştırma kararı sonrası bedelini ödeyerek hükmen tescil yoluyla taşınmazları edindiği, iyiniyetli olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353/(1)-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili tarafından temyiz talebinde bulunmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davacı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 705. maddesinde “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.”, 1022. maddesinin birinci fıkrasında ise “Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.” hükümleri düzenlenmiştir.
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur.
TMK’nın 1023. maddesinde “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.", 1024. maddesinin birinci fıkrasında “Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.”, 1024. maddesinin ikinci fıkrasında “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.”, 1024. maddesinin üçüncü fıkrasında “ Böyle bir tescil yüzünden ayni hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
3. Değerlendirme
Türk vatandaşı olan...’ın 01.08.1954 tarihinde Suriye uyruklu ....ile evlendiği ve çocuklarının olduğu, 12.02.1988 tarihinde ölümü ile müşterek çocukları ...,...,...,...,ve ...’ın mirasçı olarak kaldığı, dava konusu 282, 283 ve 300 parsel sayılı taşınmazlarda 9/120’şer payın ... oğlu ,,,, adına kayıtlı iken 21.05.1997 tarihinde mirasçı çocukları ,....,...,...,, ... adına iştirak halinde intikal ettiği, ...’ın iştirak payının 10.07.1997 tarihinde kardeşleri ...,..., ve ...’e satış suretiyle devredildiği, Reyhanlı Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.03.1997 tarih 1996/178 E., 1997/60 K. sayılı karar ile 282, 283, 284, 285, 286 ve 300 parsel sayılı taşınmazların kamulaştırıldığı ve davalı adına tesciline karar verildiği, kararın 15.09.1997 tarihinde kesinleştiği, dava konusu taşınmazların 282, 283 ve 300 parsel sayılı taşınmazların ifrazından oluştuğu anlaşılmaktadır.
Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup karar başlığında davacı Hazine “Suriye Uyruklular ...,...,...,..,Temsilen” şeklindeki kısmın dosya ile ilgisi tespit edilmediğinden, mahallinde düzeltilebilir bir maddi hata olarak değerlendirilip, yanlışlığa işaret edilmekle yetinilmiş, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle,
Davacı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin "j" bendi gereğince temyiz eden davacı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.10.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.