"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/80 E., 2022/139 K.
HÜKÜM : Kısmen Kabul
Taraflar arasında görülen tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince, kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı Hazine vekili ve dahili davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ...; Malatya ili Merkez ilçesi ... köyü çalışma alanında bulunan ve sınırları dava dilekçesinde belirtilen yaklaşık 40 dönüm yüzölçümündeki taşınmaz ile aynı mevkide yine sınırları dava dilekçesinde belirtilen yaklaşık 5 dönüm yüzölçümündeki taşınmaz bölümünün kendisine miras yoluyla intikal ettiğini, belirtilen bölümleri imar ihya ederek ev yapmak ve ağaç yetiştirmek suretiyle 30 yılı aşkın süredir kullandığını ileri sürerek davaya konu taşınmaz bölümlerinin adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
1.Davalı Hazine vekili; davanın süresinde açılmadığını, taşınmazın taşlık niteliğinde ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu, imar ihya edilmediğini, davacının senetsizden edindiği taşınmaz miktarının yasal sınırı aştığını belirterek davanın reddini, taşınmazın Hazine adına tescilini talep etmiştir.
2.Dahili davalı ... vekili; davanın süresi içerisinde açılmadığını, davaya konu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu, davacı lehine zilyetlikle mülk edinim koşullarının oluşmadığını, yasal hasım olan davalı aleyhine yargılama giderlerine hükmedilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
3.Dahili davalı ... vekili; davacı lehine edinme koşullarının oluşup oluşmadığının araştırılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Malatya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.09.2011 tarihli ve 2009/317 Esas, 2011/567 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulü ile 07.06.2011 tarihli teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 42.280,94 m2 yerin davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 28.06.2012 tarihli ve 2012/451 Esas, 2012/6525 Karar sayılı kararıyla; “... eksik inceleme ile hüküm kurulmasının doğru olmadığı, bu nedenle ziraat mühendisi, kadastro fen elemanı, jeodezi veya fotoğrametri mühendisinden oluşacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu marifetiyle dava tarihine göre 20 – 25 yıl öncesine ait ve iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının getirtilip stereoskop aletiyle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılarak taşınmazın niteliğinin ve kullanım süresinin ne zaman başladığının belirlenmesi, şahit ve bilirkişi sözleri ilmi esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmesi, taşınmaz üzerinde imar-ihya işlemlerine başlandığı ve tamamlandığı tarih ile tarımsal amaçlı zilyetlik başlangıç tarihi ayrı ayrı belirlenmesi, ayrıca dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde 4342 sayılı Mera Kanunu uyarınca oluşturulan komisyon tarafından yapıldığı bildirilen mera tespit çalışmalarına ilişkin tüm tutanak ve sınırlandırma krokileri ile varsa tahsis kararı getirtilmesi, aynı keşifte yerel bilirkişi ve tanıklar HMK'nın 243, 244, 259 ve 290/2 nci maddeleri uyarınca davetiyeyle keşif yerine çağrılması, uyuşmazlık konusu taşınmaz bölümlerinin öncesi itibariyle niteliği, ne amaçla ve kim tarafından ne şekilde tasarrufta bulunulduğu, mera olarak kullanılıp kullanılmadığı, zilyetliğin ne zaman başladığı hususlarında beyanları ayrıntılı olarak tespit edilmesi, yerel ve teknik bilirkişilerle getirtilecek sınırlandırma krokileri uygulanması, dava konusu taşınmaz bölümlerinin 4342 sayılı Mera Kanunu uyarınca çalışma yapan komisyon tarafından ne şekilde belirlendikleri hususu üzerinde durulması,öte yandan 10.06.2011 tarihli jeoloji mühendisi ve ziraat mühendisinden oluşan bilirkişi heyeti raporunda taşınmazın Karakaya Barajına kurulan moto-pomp sistemi ile sulanabildiği belirtilmiş olup 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu'nun 3 üncü maddesinin J bendi hükmüne göre ''Sulu tarım arazisi: Tarımı yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı arazileri'' şeklinde belirtildiğinden dava konusu taşınmazın sulu olduğunun kabulü ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesindeki belgesizden zilyetlik yoluyla edinilecek taşınmaz miktarına ilişkin limitlerin gözönünde bulundurulması gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmesi doğru değildir." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Malatya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.10.2014 tarihli ve 2012/399 Esas, 2014/1410 Karar sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulüne, 17.01.2014 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 6.074,49 metrekare yüzölçümündeki kısmın bahçe vasfıyla davacı ... adına, aynı raporda (B) harfi ile gösterilen 15.878,25 metrekare yüzölçümündeki kısmın 884 parsel sayılı ve 1.033.334,00 metrekare miktarlı mera parselinden ifraz edilerek bahçe vasfıyla aynı adada son parsel numarası verilmek suretiyle davacı ... adına tesciline, aynı raporda (D) harfi ile gösterilen 4.767,56 metrekare yüzölçümündeki kısmın 884 parsel sayılı mera parselinden ifraz edilerek tarla vasfıyla aynı adada son parsel numarası verilerek davacı ... adına tesciline karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 23.02.2016 tarihli ve 2015/2934 Esas, 2016/1737 Karar sayılı kararıyla; Mahkemece, kadastro sırasında taşlık olarak tespit dışı bırakılan, fen bilirkişi raporunda (A), (B), (C) ve (D) harfleri ile gösterilen çekişme konusu taşınmazlar hakkında kısa kararda davanın kısmen kabulüne karar verilmesine rağmen gerekçeli kararda nizalı taşınmazların (A), (B) ve (D) bölümleri ile ilgili hüküm kurulduğu, ancak (C) bölümü ile ilgili herhangi bir hüküm kurulmadığı, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratıldığı, çelişkiyi kaldırmak suretiyle yeniden bir hüküm kurulması gerektiği belirtilerek hüküm bozulmuştur.
D. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Malatya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.12.2016 tarihli ve 2016/786 Esas, 2016/1369 Karar sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulüne; 17.01.2014 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen tescil harici kısım ile 884 parsel sayılı mera parseli içinde kaldığı belirlenen (B) ve (D) harfleri ile gösterilen kısımların bu parselden ifraz edilerek davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, aynı raporda (C) harfi ile belirtilen bölüm yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
E. Üçüncü Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 19.11.2020 tarihli ve 2017/1226 Esas, 2020/5502 Karar sayılı kararıyla; Mahkemece öncelikle davacıya, davasını yasal hasım konumundaki Malatya Büyükşehir Belediye Başkanlığına da yöneltmesi için süre ve imkan tanınması, taraf teşkilinin sağlanması halinde, anılan Belediyeden savunma ve delilleri sorulması, bildirdiği takdirde delillerin toplanması ve bundan sonra TMK'nın 713/4 ve 5 inci maddeleri uyarınca yasal ilanlar da yaptırılmak suretiyle tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin, yöntemince taraf teşkili sağlanmadan ve yasal ilanlar yapılmadan davanın esası hakkında karar verilmesinin isabetsiz olduğu belirtilerek karar bozulmuştur.
F. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Malatya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.03.2022 tarihli ve 2021/80 Esas, 2022/139 Karar sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulüne; 17.01.2014 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 6.074,49 m2’lik tescil harici kısım ile 884 parsel sayılı mera parseli içinde kaldığı belirlenen (B) ve (D) harfleri ile gösterilen kısımların bu parselden ifraz edilerek davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, aynı raporda (C) harfi ile belirtilen bölüm yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ve dahili davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediğini, dava konusu taşınmazın dava açıldığı zaman tapulama harici taşlık iken, dava devam ederken 4342 sayılı Mera Kanunu'nun 5 inci maddesi kapsamında mera olarak tesbit ve tahdit edildiğini, meraların hiç bir şekilde zilyetlikle kazanımının mümkün olmadığını, dava konusu 884 nolu mera parselinin komşu parsellerinin incelendiğinde tapulama harici taşlık ve mera parselleri olduğu ve çevresindeki taşınmazlarla bütünlük arzettiğinin görüleceğini, bu nedenle verilen hükmün hatalı olduğunu, dava konusu taşınmazların tarım arazisi olmadığını, davacı yararına zilyetlikle mülk edinim şartlarının gerçekleşmediğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
2. Dahili davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının taşınmaza 20 yılı aşkın zamandır zilyet olmadığını, ayrıca imar-ihya koşullarının da yerine getirilmediğini, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup, zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığını, bilirkişi raporlarının eksik ve hatalı olduğunu, dava konusu taşınmazın bir kısmının mera parseli olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro tespiti sırasında tescil harici bırakılan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 713 üncü maddesinin birinci ve altıncı fıkraları; 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü ve 17 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı ... tarafından, Battalgazi ilçesi ... Mahallesi çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın bir bölümü ile evvelinde tescil harici bırakıldıktan sonra 12.11.2004 tarihli mera komisyonu çalışması neticesinde mera olarak tespit edilip özel siciline kaydedilen 884 parsel sayılı taşınmazın bir bölümüne yönelik olarak kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği iddiasına dayanarak tescil istemiyle 10.07.2009 tarihinde dava açılmıştır.
Mahkemece bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonucunda davacı yararına zilyetlikle edinim şartlarının gerçekleştiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile 17.01.2014 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 6.074,49 m2’lik tescil harici kısım ile 884 parsel sayılı mera parseli içinde kaldığı belirlenen (B) ve (D) harfleri ile gösterilen kısımların bu parselden ifraz edilerek davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmişse de,bozma ilamına uyulduğu halde bozma ilamının gerekleri tam olarak yerine getirilmediği gibi yapılan araştırma ve inceleme de hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır.
Şöyle ki; dava konusu taşınmaz 25.11.1977 tarihinde başlayıp 17.12.1980 yılında kesinleşen kadastro çalışmalarında taşlık vasfı ile tespit harici bırakılmıştır. Böyle bir yerin emek ve masraf sarfı suretiyle imar-ihya işlemlerinin tamamlanarak tarıma elverişli hale getirilmesine müteakip, kazanmayı sağlayacak zilyetlik süresinin geçmesi suretiyle TMK'nın 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17 nci maddeleri hükümlerine göre kazanılması mümkündür. Ne var ki, uyuşmazlığın çözümü için 1985 tarihli hava fotoğrafları getirtilmiş ise de bu fotoğraflar uyuşmazlığı çözecek nitelikte değildir. Öte yandan, Mahkemece kabul kararı verilen (B) ve ( D) harfleri ile gösterilen kısımların 4342 sayılı Mera Kanun'u uyarınca 12.11.2004 tarihli mera komisyonu çalışması neticesinde mera olarak tespit edilip özel siciline kaydedilen 884 parsel sayılı taşınmaz sınırları içinde kaldığı belirlenmiş olmasına rağmen usulüne uygun mera araştırması yapılmadığı gibi çekişmeli taşınmaz bölümünün imar planı kapsamında kalıp kalmadığı araştırılmamış, taşınmazın imar-ihyasının ne şekilde yapıldığı ve ne zaman tamamlandığı da yeterli derecede araştırılmamış, birinci keşif sonucu düzenlenen 07.06.2011 tarihli fen bilirkişi raporu ile daha sonraki yapılan keşif sonucu düzenlenen17.01.2014 tarihli fen bilirkişi raporu birbirinden farklı olup davacı tarafça yargılama sırasında talebinin 17.01.2014 tarihli fen bilirkişi raporu esas alınarak kabul edilmesi gerektiği belirtilmesine rağmen Mahkemece TMK'nın 713/4 ve 5 inci maddeleri uyarınca yapılması gereken ilanlarda 07.06.2011 tarihli fen bilirkişi raporu esas alınmış olup bu durumda yapılan ilanların usulüne uygun olmadığı anlaşılmaktadır.Bununla birlikte, jeodezi bilirkişisinin raporunda dava konusu bölümler yönünden ayrı ayrı inceleme yapılmayarak yüzeysel incelemelerde bunulmuş, ziraat bilirkişi raporları arasında çelişki bulunmasına rağmen bu çelişki giderilmeden hüküm tesis edilmiştir.
2. Hâl böyle olunca; taşınmaz bölümünün imar planı kapsamında kalıp kalmadığı, imar planı kapsamında kalıyorsa taşınmazın ilk defa ne zaman, hangi imar planı kapsamına alındığı, imar planının kesinleşme tarihinin ne olduğu ilgili ..., ... ve İl İdare Kurulundan sorularak belirlenmeli ve imar planının çekişmeli taşınmaz bölümlerine ilişkin kısmının onaylı bir örneği temin edilmeli, çekişmeli taşınmaz bölümlerine ait temin edilebilen en eski ve yeni tarihli ortofoto ve uydu fotoğrafları ile Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin hava fotoğrafı sorgulama sayfasına girilerek taşınmaz bölümlerinin bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle buradan elde edilen verilere göre dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden getirtilmeli, dava konusu bölgeye ilişkin mera tahsis haritası ve dayanak belgeleri de getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, komşu köylerde ikamet edip davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi ve aynı yöntemle belirlenecek aynı köy ve komşu köylerden tespit edilen yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi ve fen bilirkişi huzuruyla keşif icra edilmeli, mera tahsis kararı ve haritaları uygulanıp kapsamları belirlenmeli, 884 sayılı mera parselinin öncesinin geleneksel biçimde kullanılan kadim mera olup olmadığı, çekişmeli kısım ile 884 sayılı mera parseli arasında ayırıcı nitelikte unsur bulunup bulunmadığı araştırılmalı, Mahkemenin taşınmazın konumu ve niteliğine ilişkin gözlemi tutanağa geçirilmeli, taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, taşınmazın öncesinin mera, yaylak veya kışlak olup olmadığı, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması halinde imar ve ihyaya konu edilip edilmediği, imar ve ihyaya konu edilmiş ise ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman bitirildiği, zaman içinde sınırlarında mera yönünden genişleme olup olmadığı hususunda yerel bilirkişi ve tanıklardan maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasında çelişki bulunduğu takdirde yüzleştirme yapılmak suretiyle aykırılık giderilmelidir.
Ziraat mühendisi bilirkişi kuruluna çekişmeli taşınmaz üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetlik bulunup bulunmadığını, ekonomik amaca uygun zilyetlik varsa hangi tarihten beri ve hangi tasarruflar ile sürdürüldüğünü, çekişmeli taşınmazın toprak yapısı, eğimi, bitki deseni ve diğer yönlerden 884 sayılı mera parselinden nasıl ayrıldığı, taşınmazın meradan açılan bir yer olup olmadığını, taşınmazın imar-ihyaya konu olabilecek yerlerden olması halinde imar-ihyaya konu olmaya başladığı ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, önceki raporlar arasındaki çelişkiyi giderir şekilde komşu parsellerle karşılaştırmalı ve taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarını da içerir ayrıntılı ve gerekçeli rapor düzenlettirilmelidir.
Jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiye hava fotoğrafları ve uydu fotoğrafları üzerinde inceleme yaptırılarak çekişme konusu taşınmazın sınırları ve önceki ile şimdiki niteliği, arazinin ekonomik amaca uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadığı ve kullanımın hangi tarihten itibaren olduğu, imar-ihyanın tamamlanıp tamamlanmadığı, kullanıma ara verilip verilmediği, sınırlarda zamanla genişleme olup olmadığı hususlarında ve önceki raporlar arasındaki çelişkiyi giderir şekilde rapor hazırlattırılmalıdır.
Fen bilirkişisine keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli rapor ve harita düzenlettirilmeli, yapılan araştırma ve inceleme sonucu taşınmazın öncesinin mera olduğunun anlaşılması halinde meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğin hukukça bir değer taşımayacağı düşünülmelidir.
TMK’nın 713/4 ve 5 inci fıkraları gereğince keşif sonucu elde edilen bilirkişinin rapor ve krokisine göre gerekli yerel ve gazete ilanları yöntemine uygun bir biçimde yapılmalı, ilanın yapıldığı gazete ile ilan tutanakları dosya arasına konulmalı ve yasal 3 aylık sürenin dolması beklenilmelidir.
Ayrıca, dosya içerisindeki kayıt ve belgelerden dava konusu taşınmaza komşu 537 parsel sayılı 20.000 m2 miktarlı taşınmaz ile 539 parsel sayılı 15.750 m2 miktarlı taşınmazların belgesizden davacı adına tespit ve tescil edildiği anlaşılmakla, dava konusu taşınmazların da 10.06.2011 tarihli jeoloji mühendisi ve ziraat mühendisinden oluşan bilirkişi heyet raporu gereğince 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’na göre sulu olduğunun kabulü ile 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 üncü maddesindeki belgesizden zilyetlik yoluyla edinilecek taşınmaz miktarına ilişkin limitlerin göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
Bundan sonra, toplanan ve toplanacak tüm delillere göre bir karar verilmesi gerekirken, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmeden, yukarıda değinilen hususlar göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmiş olması isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekili ve dahili davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde ilgili Belediye’ye iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
14.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.