"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1423 E., 2023/1643 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Çatalca 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/205 E., 2022/77 K.
Taraflar arasında görülen mülkiyetin tespiti olmadığı takdirde tapu iptal ve tescil istekli davada İlk Derece Mahkemesince davanın reddine ilişkin verilen kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf isteğinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalı şirket tarafından Ankara 2. İcra Müdürlüğünün 2009/3446 Esas sayılı dosyasında İİK’nın 89/1 inci maddesi gereğince haciz ihbarnamesi gönderildiğini ve Mahkemece haksız olarak davacının 1.080.000,00 TL tazminata mahkum edildiğini, taşınmazın alacağına mahsuben davalıya ihale edildiğini, Ankara 15 İcra Müdürlüğünün 2012/1085 sayılı dosyasında gerekli harçlar ve vergilerin alınmasından sonra ihale konusu taşınmazın tescil işlemi için Çatalca İcra müdürlüğüne talimat yazılmasına karar verildiğini ancak takibe konu tazminatın kaldırıldığını, takibin dayanaksız hale geldiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın mülkiyetinin davacıya ait olduğunun ve hiçbir zaman davalıya geçmediğinin tespiti ile muarazanın bu şekilde giderilmesine karar verilmesini, herhangi bir şekilde aşamada tapu kaydının davalı adına tescil edilmesi halinde tescil işleminin iptali ile taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; iddiaların doğru olmadığını, davacının dürüstlük kuralına uygun davranmadığını, itirazın iptali talebinin ve ihalenin feshine ilişkin davasının reddedildiğini ve bu kararların Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, Ankara 15. İcra Dairesinin 2012/1085 sayılı dosyasında başlatılan takibin ilamsız icra takibi olduğunu, para alacağının takibe konu edilebilmesi için kesinleşmesinin gerekmediğini, taşınmazın ihalede alacağa mahsuben alındığını, ihale kararının kesinleştiğini, kesin hüküm oluştuğunu, davacının kesin hükme rağmen bu davayı açtığını belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; davacının borçlu olmadığının kesinleşen mahkeme kararıyla tespit edildiği ve halen tapu kaydında malik olduğu, davacının eldeki davada hukuki yararı bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; gerçekten bir alacak olmadığını, menfi tespit davası kesinleşmeden taşınmazın ihalede alacağa karşılık davalıya verildiğini, bedel ödenmediğini, taşınmazın iyi niyetli üçüncü kişilere satılabileceğini, davalının başka malvarlığı olmadığından taşınmaz bedelinin geri alınamayacağını, davacının hukuki yararının bulunduğunu, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesinin 09.02.2017 tarih, 2017/56 Esas, 2017/236 Karar sayılı kararının gerekçesinin taşınmazın mülkiyetini çekişmeli hale getirdiğini, muarazanın giderilmesi gerektiğini, cebri icra satışında mülkiyetin tescilden önce kazanılacağını, taraflar arasındaki uyuşmazlığın da bu durumdan kaynaklandığını, ihalenin geçersiz olduğunun saptandığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazın davacı adına kayıtlı iken ilamsız takip yapılarak takibin kesinleştiği, ihale ile taşınmazın davalı şirkete alacağa mahsuben ihale edildiği, TMK’nın 705 inci maddesi gereğince ihale tarihi itibariyle mülkiyetin davalıya geçtiği, ancak daha sonra davacının davalıya borçlu olmadığına ilişkin dava açtığı, davanın kesinleştiği, tedbiren icra müdürlüğünce tapu müdürlüğüne yazı yazılmadığı, halen tapu kaydının davacı adına olduğu, bu nedenle davacının başlangıçta bulunan hukuki yararının yargılama devam ederken ortadan kalktığı, güncel hukuki yararının kalmadığı, hukuki yararın dava şartı olduğu ve dava şartının davanın süresince var olması gerektiği, menfi tespit kararının icraya sunulması nedeni ile sonraki işlemlerin yapılmadığı gerekçesi ile davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ederek ve davanın başında hukuki yararın bulunduğunu, sonradan ortadan kalktığının kabulü halinde davalı taraf lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine de hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı mülkiyetin tespiti, olmadığı takdirde tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 705 inci maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun’nun 114 üncü maddesinin birinci fıkrası, 2004 Sayılı İcra İflas Kanunu’nun (İİK) 134 üncü maddesi,
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davalının Ankara 2. İcra Müdürlüğünün 2009/3446 sayılı dosyası ile davacı aleyhine icra takibi başlattığı, takip sırasında davacıya gönderilen haciz ihbarnamesine itiraz edilmesi üzerine davalının davacıyı şikayet ettiği ve Ankara İcra Ceza Mahkemesinin 2009/82 Esas, 2011/355 Karar sayılı sayılı kararı ile davacı aleyhine 1.080.000 TL tazminata hükmedildiği, bu bedelin da davalı tarafça Ankara 15. İcra Müdürlüğünün 2012/1085 sayılı dosyası ile takibe konulduğu ve takip sonucunda dava konusu 66 ada 187 parsel sayılı taşınmazın 20.07.2014 tarihli ihale ile alacağına mahsuben davalıya ihale edildiği, bu aşamada İcra Ceza Mahkemesince verilen kararın Yargıtay 12. Hukuk Dairesince bozulduğu, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verildiği, ayrıca Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/312 Esas sayılı dosyasında davacının 1.080.000 TL tazminata ilişkin olarak açtığı menfi tespit istekli davada davanın kabulüne karar verildiği, kararın Yargıtay 3. Hukuk Dairesince onanarak kesinleştiği, bu süreçten dolayı ilgili icra müdürlüğünce davalıya ihale edilen taşınmazın davalı adına tescil edilmesi amaçlı tapu müdürlüğüne hitaben yazılacak müzekkerenin düzenlenmediği, davalının yaptığı şikayet üzerine Ankara İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/363 Esas sayılı dosyasında talebin reddine karar verildiği, kararın davalı tarafından istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesinin 2017/56 Esas sayılı dosyasında ihalenin kesinleşmesi ve bedelinin yatırılması ile taşınmazın ihale alıcısı adına tescili gerekeceğinden bu durumda şikayetin reddine yönelik kararın hatalı olduğu gerekçesi ile şikayetin kabulü ile icra müdürlüğüne gerekli harç ve vergilerin yatırılmasından sonra ihale konusu taşınmazın tescil işlemi için talimat yazılması yönünde talimat verilmesine karar verildiği, kararın Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2017/6652 Esas, 2018/12050 Karar sayılı kararı ile onandığı anlaşılmaktadır.
2. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3. Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanunu'nun 705/1 inci ve 1022 nci maddeleri hükümlerine göre taşınmaz mülkiyetinin kazanılması sicile tescil koşuluna bağlıdır. Ayni haklar kütüğe tescil ile doğar, sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur. Değinilen yasa hükümlerinde öngörüldüğü üzere, hukukumuzda ayni hakkın doğumu veya kaldırılması tescil işleminin yapılmış olmasına bağlıdır. Başka bir deyişle hak tescil edilmedikçe ayni hak niteliğini kazanamaz; mülkiyetin nakledildiğinden söz edilemez.
Diğer taraftan, taşınmazların tescilden önce mülkiyetlerinin geçmesine olanak sağlayan haller Türk Medeni Kanunun 705/2 maddesinde “Miras, mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma halleri ile kanunda öngörülen diğer haller” olarak sayılmış olup eldeki davada, icra takibi sonucu 20.07.2014 tarihli ihale ile mülkiyetin tescilsiz olarak ihale alıcısı olan davalıya geçtiği kabul edilmelidir. Nitekim İİK’nın 134 üncü maddesinde de icra dairesi tarafından taşınmazın ihale edildiği alıcının, o taşınmazın mülkiyetini iktisap etmiş olduğu düzenlenmiştir. Ne var ki; ihale sonucu taşınmazın mülkiyeti davalı şirkete geçmiş ise de davacı tarafından açılan ve yukarıda ayrıntıları verilen dosyalar sonucunda davacının davalıya, takibe konu 1.080.000 TL borcunun bulunmadığı, dolayısıyla yapılan icra takibinin ve ihalenin dayanaksız hale geldiği, davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararının olduğu kuşkusuzdur.
4. Hal böyle olunca, çekişmeli taşınmaz mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin değinilen yönden temyiz itirazının kabulü ile temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Bozma sebebine göre hükmün ferilerine yönelik temyiz itirazının incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.