"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1874 E., 2023/1444 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/20 E., 2022/269 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı; davalı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacılar ... ve müşterekleri dava dilekçesinde; dava konusu 109 ada 18 parsel sayılı taşınmaz ile dava dışı aynı ada 16 ve 17 parsel sayılı taşınmazların yaklaşık 50 yıldır tarafların kök murisi ... ...'a ait olduğunu ancak kadastro çalışmaları sırasında dava konusu taşınmazın hatalı olarak ... adına tespit ve tescil edildiğini, ...'nın vefatından sonra mirasçıları tarafından kadastro tespitinin hatalı yapıldığının öğrenilmesi üzerine tapunun ...mirasçılarına devrinin sağlanması için ... mirasçılarından davalının babası olan ... ile iletişime geçildiğini, Ahmet tarafından ise ...'nin diğer mirasçılarına haber verilmeksizin taşınmazın kızı olan davalı ... üzerine devrinin sağlandığını, her ne kadar tapuda taşınmaz ... mirasçılarından davalıya satış suretiyle geçmiş gibi görünse de devrin bedel alınmaksızın gerçekleştirildiğini, tapudaki bu işlemin yolsuz olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile taşınmazın ...'den gelen 1/4'er miras payı oranında müvekkilleri adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
2. Davacılar vekili 23.02.2021 tarihli dilekçeyle; eldeki davanın kadastro öncesi nedene dayalı olmadığını, taşınmaz ... mirasçıları tarafından tarafların kök murisi ... mirasçılarına devredilecekken davalının hile ve aldatması sebebiyle yolsuz şekilde davalıya devredildiğini, yapılan işlemin gerçekte satış işlemi olmadığını belirtmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın kadastro tutanağının edinme sebebi incelendiğinde taşınmazın hataen dava dışı ... adına tespit ve tescil edilmediğinin anlaşılacağını, eldeki davanın kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup dava tarihine kadar 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, öte yandan müvekkilinin taşınmazı iyi niyetli şekilde tapu siciline güvenerek satın aldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu taşınmazın kadastro tespiti sırasında satın alma, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına tespit ve tescil edildiği, taşınmazın kadastro tespitinin 19.06.1992 tarihinde kesinleştiği, davacıların murisi ... ...’ın ise 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 2011 yılında vefat ettiği ve davacılar bu tarihten sonra mirasçılık sıfatını kazandıklarına göre 10 yıllık hak düşürücü sürenin eldeki davada uygulanamayacağı, keşif sırasında dinlenen tanık beyanlarına göre taşınmazın evvelden beri davacıların murisleri tarafından zilyet edildiği, taşınmazı davalıya satan kişilerle bir ilgisinin bulunmadığı, dosya kapsamına göre kadastro çalışmaları sırasında taşınmazın davacıların iddia ettiği şekilde sehven dava dışı kişiler adına tespit ve tescil edildiği, taşınmazın tescili yolsuz olmakla davalı ile taşınmazı davalıya satan kişiler arasındaki satış sözleşmesinin de geçersiz hale geldiği, tarafların aynı kök murisin mirasçıları olmaları ve taşınmaz üzerinde davalı ile eşinin evinin bulunması sebebiyle davalının iyi niyet iddiasının da dinlenemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu 109 ada 18 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile 1/4'er pay oranında davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline, geri kalan 1/4 payın ise davalı ... üzerine bırakılmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesi kararına karşı süresi içerisinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 16.11.2023 tarihli ve 2022/1874 Esas, 2023/1444 Karar sayılı kararıyla; dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davanın belirlenen niteliği gözetildiğinde hak düşürücü süreye tabi olmadığına, öte yandan dosya kapsamında yapılan keşif, dinlenilen tanık ve yerel bilirkişi beyanları gözetildiğinde dava konusu taşınmazın öncesinde davacıların murisi ... 'a ait olduğu, taşınmazın devir öncesi maliki ... mirasçılarının iradesinin de taşınmazın ...mirasçılarına aktarılması yönünde olduğu ancak taşınmazın kayden aktarılması sırasında dava dışı ... mirasçılarının iradesinin resmi senede tam olarak yansımadığı, nitekim davalının da kök murisin mirasçısı ...'ın kızı olmakla taşınmazın evveliyatında muris ...'ye ait olduğunu bilen veya bilmesi gereken kişi olup bu haliyle iyi niyet korumasından da yararlanamayacağının anlaşılmasına göre Mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; dava konusu taşınmazın, kadastro tutanağının edinme sebebinde belirtildiği üzere satın alma, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle dava dışı ... adına tespit ve tescil edildiğini, tescil işleminin hatalı veya yolsuz olmadığını, taşınmazın ... ...'la bir ilgisinin bulunmadığını, müvekkili tarafından tapu siciline güven ilkesi doğrultusunda satın alındığını, taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten dava tarihine kadar 10 yıllık hak düşürücü sürenin de geçtiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
1. Dava; kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. Kadastro sonucunda Bursa ili, Kestel ilçesi, Şevketiye Mahallesi çalışma alanında bulunan 109 ada 18 parsel sayılı 1.875,00 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz, satın alma, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına tespit ve 19.06.1992 tarihinde tescil edilmiş; daha sonra 20.12.2018 tarihinde ... mirasçıları adına intikalen tescil edilmiş; 21.12.2018 tarihinde de satış suretiyle davalı ... adına tescil edilmiştir.
3. Mahkemece, dava konusu taşınmazın tescilinin yolsuz olduğu kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de varılan sonuç yasal düzenlemelere uygun bulunmamaktadır. Davacılar ... ve müşterekleri; 109 ada 18 parsel sayılı taşınmaz ile dava dışı aynı ada 16 ve 17 parsel sayılı taşınmazların yaklaşık 50 yıldır tarafların kök murisi ... ...'a ait olduğunu ancak kadastro çalışmaları sırasında dava konusu taşınmazın hatalı olarak ... adına tespit ve tescil edildiğini, ...'nın vefatından sonra mirasçıları tarafından kadastro tespitinin hatalı yapıldığının öğrenilmesi üzerine tapunun ...mirasçılarına devrinin sağlanması için ... mirasçılarından davalının babası olan ...'la iletişime geçildiğini, ... tarafından ise ...'nin diğer mirasçılarına haber verilmeksizin taşınmazın kızı olan davalı ... üzerine devrinin sağlandığını ileri sürerek dava açmışlardır. Eldeki dava, İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemesince yolsuz tescil hukuki sebebine dayalı tapu iptali ve tescil istemi olarak nitelendirilmiş ise de dava dilekçesinde açıklanan olgular ile iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçimi birlikte değerlendirildiğinde, özellikle davacı tarafça taşınmazın evveli itibariyle davalı tarafla kök murisleri olan ... ...'dan geldiği ve yaklaşık 50 yıldır zilyetliğinde olduğu, kadastro tespitinin hatalı şekilde ... adına yapıldığı belirtilerek kök muris ... ...'dan gelen hakka dayanıldığına göre davanın kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğunun kabulü gerekmektedir. (Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 04.02.2019 tarihli ve 2019/276 Esas, 2019/609 Karar sayılı kararı)
Hal böyle olunca; Mahkemece dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin 19.06.1992 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 14.01.2021 tarihinde açıldığı ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gözetilerek Mahkemece davanın hak düşürücü süre nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup kararın açıklanan sebeple bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,23.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.