Logo

1. Hukuk Dairesi2024/288 E. 2025/526 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi gerçekleştirilen ve muvazaalı olduğu iddia edilen hibe ve satış işlemlerine konu taşınmazlar hakkında açılan tapu iptali ve tescil, alacak ve tenkis davalarında hak düşürücü sürelerin uygulanıp uygulanmayacağı.

Gerekçe ve Sonuç: Murisin kadastrodan önce vefat etmesi ve kadastro mahkemesi kararının kesinleşmesinden sonra on yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması gözetilerek, yerel mahkemenin davayı reddeden kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1153 E., 2023/1289 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Rize ili Fındıklı ilçesi ... köyü 150 ada 24, 27, 28, 159 ada 2 ve 162 ada 3 parsel sayılı taşınmazların davalı ...'a ait olduğunu, davalı ...'ın davacıların amcası olduğunu, dava konusu taşınmazların 1946 yılında davacıların dedesi ... ... ... tarafından ... ... isimli şahıstan satın alındığını, bu taşınmazların bir kısmının 30.03.1965 tarihinde, kalan kısmının ise 26.08.1968 tarihinde davacıların dedesi ... ... ... tarafından oğlu ve davacıların da amcası olan davalı ...'a devredildiğini, 2008 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucunda da taşınmazların davalı ... adına tespit ve tescil edildiğini, kök muris ... ... ... tarafından davalıya yapılan devir işleminin muvazaalı olduğunu, her ne kadar tapuda yapılan işlem satış şeklinde gösterilse de aslında bu işlemin gizli bir bağış olduğunu iddia ederek öncelikle dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacıların miras paylarının adlarına tapuya tesciline, bunun mümkün olmaması halinde ise davacıların miras paylarının dava tarihindeki rayiç değerlerinin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, bunun da mümkün olmaması halinde ise davaya konu tasarrufların tenkisine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın haksız ve kötüniyetli olduğunu, dava dilekçesinin açıklamalar kısmının ikinci satırında dava konusu taşınmazların kendisine ait olduğunun açıkça belirtildiğini, taşınmazların adına tespit edilmesinin sebebinin 30.03.1965 tarih ve 18 sayılı hibe işlemiyle oluşan tapu kaydı ile 26.08.1968 tarih ve 50 sayılı satış işlemiyle oluşan tapu kaydı olduğunu, bu tapu kayıtlarına istinaden yapılan tespit ve tescil işlemlerinin Fındıklı Kadastro Mahkemesi'nin 06.07.2010 tarih ve 2008/232 Esas, 2010/51 Karar sayılı ilamı ile kesin hüküm haline getirildiğini, çekişmeli taşınmalar bütün halde iken yarısının babası ... ... ... tarafından kendisine hibe edildiğini, bu durumun 30.03.1965 tarih ve 18 sayılı tapu kaydından da açıkça görüleceğini, bahse konu işlemlerde muvazaanın varlığından ve hileli bir devir işleminden söz edilemeyeceğini, 26.08.1968 tarih ve 50 sayılı tapu kaydına konu satış işleminin de göstermelik değil gerçek bir satış işlemi olduğunu, satış bedelinin bizzat şahsı tarafından babası kök muris ... ... ...'a ödendiğini öne sürerek davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kadastro tespitlerinin 04.07.2008 tarihinde yapıldığı, miras bırakanın ise tespitten önce 16.12.1991 tarihinde öldüğü, davanın 10 yıllık hak düşürücü süreye tâbi olacağı ve kadastro tutanaklarının kesinleştiği 07.03.2012 tarihi ile davanın açıldığı 06.12.2022 tarihi arasında 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Yüksek Mahkemenin yerleşik içtihatları uyarınca kural olarak muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil davaları herhangi bir süreye bağlı kalınmaksızın her zaman açılabilmekte ise de bu kuralın en önemli istisnası murisin kadastrodan önce ölmesi hali olduğu, kök muris ... ... ... 16.12.1991 tarihinde vefat ettiğinden, eldeki davanın açıldığı 06.12.2022 tarihi itibariyle tapu iptal tescil ve tenkise ilişkin hak düşürücü sürenin de geçmiş olduğu, dava konusu 150 ada 27 ve 28 parsel sayılı taşınmazlar dava tarihi itibariyle dava dışı ... adına kayıtlı olup iş bu taşınmazlar hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken tüm taşınmazlar yönünden hak düşürücü süre nedeniyle red kararı verilmesi isabetsiz ise de bu hatanın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden ve gerekçeye eklemeler yapıldığından İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilerek;

Dava konusu Rize ili Fındıklı ilçesi ... köyü 150 ada 27 ve 28 parsel sayılı taşınmazlar hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, çekişmeli 150 ada 24, 159 ada 2 ve 162 ada 3 parsel sayılı taşınmazlar hakkında açılan tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde miras paylarının bedelinin ödenmesi istemlerinin 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3.maddesi gereğince hak düşürücü süre nedeniyle reddine, tenkis isteminin TMK'nın 571.maddesi gereğince hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde belirtilen hususlarda araştırma yapılmaksızın eksik inceleme sonucunda davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verildiğini, dava konusu taşınmazların bir kısmının 1965, bir kısmının ise 1968 yılında davacıların dedesi tarafından davalıya devredildiğini, söz konusu devir işlemlerinin muvazaalı olduğunu, tapuda satış gibi gösterilse de aslında gizli bir bağış işlemi yapıldığını, diğer çocuklarından mal kaçırma kastı bulunduğunu, Pazar Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/185 Esas, 2016/260 Karar sayılı dosyasında da benzer iddialarla diğer malik ... tarafından tapu iptali ve tescil davası açıldığını, yapılan yargılama sonucunda davalı lehine yapılan işlemin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiğini öne sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil olmazsa alacak ya da tenkis istemine ilişkindir.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Kadastro sonucunda, Rize ili Fındıklı ilçesi ... köyü çalışma alanında bulunan 150 ada 24, 27 ve 28, 159 ada 2 ve 162 ada 3 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydına dayanılarak ... ... ... tarafından hibe ve ipka ile davalı ... ... oğlu ... adına tespit edildikleri, askı ilanlarının 09.09.2008-08.10.2008 tarihleri arasında yapıldığı, askı ilan süresi içerisinde açılan davada Fındıklı Kadastro Mahkemesinin 06.07.2010 tarih ve 2008/232 Esas, 2010/51 Karar sayılı kararıyla davanın reddine ve taşınmazların tespit gibi tesciline karar verildiği, kararın Yargıtay denetiminden geçerek 07.03.2012 tarihinde kesinleştiği, askı ilan süresinden sonra açılan davada Pazar Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/185 Esas, 2016/260 Karar sayılı kararıyla 150 ada 24, 159 ada 2 ve 162 ada 3 parsel sayılı taşınmazların 1/7 payının ..., 6/7 payının ... adına tesciline karar verildiği, kararın kesinleşerek tapuda infaz edildiği, 150 ada 27 ve 28 parsel sayılı taşınmazların 06.12.2012 tarihinde gerçekleşen satış işlemiyle dava dışı ... adına kayden devredildiği, eldeki davanın ise 06.12.2022 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 345,55 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.02.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.