"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/240 E., 2024/556 K.
HÜKÜM : Kabul
Taraflar arasındaki kadastro öncesi kazandırıcı zamanaşımı ve irsen intikâl nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı Mahkemece, bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı müteveffa ... dava dilekçesinde özetle; Konya ili, ... ilçesi, ... Mahallesinde kain 228 ada 68 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında hatalı olarak davalı Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, söz konusu taşınmazın muris babası ... tarafından 45-50 yıldır bağ olarak kullanıldığını, babasının ölümü sonrasında 6 yıl kadar önce taşınmazın mirasen kendisine intikâl ettiğini, taşınmazı 7-8 yıldır kendisinin kullandığını, babasının zilyetliğiyle beraber eklemeli olarak 50 yılı aşkın taşınmazı kullandıklarını ileri sürerek dava konusu taşınmazın davalı Hazine adına tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiş, davacı ...'ın 03.04.2022 tarihinde ölümü üzerine mirasçıları davayı takip etmişlerdir.
II. CEVAP
Davalı Hazine cevap dilekçesi ibraz etmemiş olup davalı vekili duruşmalardaki beyanlarıyla davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 12.04.2016 tarihli ve 2014/414 Esas, 2016/312 Karar sayılı kararı ile; aynı çalışma alanı içinde davacı adına senetsizden tespit edilen taşınmaza rastlanmadığı, 1970, 1990 ve 2011 tarihli hava fotoğraflarının harita mühendisi tarafından incelenmesi sonucu bu yıllarda taşınmazın tarım yapılan arazi niteliğinde olduğunun belirtildiği, ziraat bilirkişi raporunda da taşınmazın tarım arazisi olduğunun bildirildiği, mahalli bilirkişi ve tanıkların bilirkişi raporlarıyla uyumlu olarak davacının taşınmazı 30-40 yıldır ektiğini, taşınmazın davacıya atalarından kaldığını beyan ettikleri, davacının taşınmazı 20 yıl süreyle malik sıfatıyla zilyetliğinde bulundurduğu, ekonomik amaca uygun kullandığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisinin temyiz isteminde bulunması üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 24.03.2021 tarihli ve 2017/3990 Esas, 2021/2657 Karar sayılı kararı ile; dava dilekçesinde taşınmazın davacıya ne şekilde intikal ettiğinin yeterince açıklanmadığı gibi açıkça taksim iddiasına da dayanılmadığı, miras yoluyla edinilen mallar mirasçılar arasında elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olduğundan, davacının aktif dava ehliyetinin değerlendirilmediği, davacı ve murisi adına aynı çalışma alanı içerisinde kadastro sırasında belgesiz zilyetlik nedeniyle tespit edilen taşınmaz bulunup bulunmadığı da Adliye Yazı İşleri Müdürlüğü, Kadastro ve Tapu Müdürlüklerinden sorularak belirlenmediği, mahallinde yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişi M... S... taşınmazın davacıya kocasından kaldığını; mahalli bilirkişiler M... B... ve H... Ş... ise babasından kaldığını beyan ettikleri halde taşınmazın davacıya kimden kaldığına ilişkin olarak beyanlar arasındaki çelişkinin giderilmediği, davacı tanığı A... S... davacıyı taşınmazı kullanırken görmediğini; tespit bilirkişisi A... Ç... ise davacının taşınmazı kullandığını gördüğünü beyan etmiş olup taşınmazın kullanımına ilişkin olarak ortaya çıkan çelişkilerin giderilmediği gibi olaylara dayalı detaylı beyanlarının alınmadığı, hava fotoğraflarının uzman jeodezi ve fotogrametri bilirkişisi tarafından incelenmediği, dosyada yalnızca 2010 ve 1990 yıllarına ait hava fotoğrafları bulunmasına rağmen fen bilirkişi raporunda 1970 ve 2011 yıllarına ait hava fotoğraflarından bahsedildiği, hava fotoğraflarından yöntemince yararlanılmadığı, hâl böyle olunca, öncelikle davacıya dava dilekçesinin açıklattırılması, davacının taksim iddiasına dayanıp dayanmadığı, taşınmazı murisin ölümünden sonra ne şekilde edindiği araştırılarak öncelikle davacının aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi, davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğunun belirlenmesi halinde taşınmaza ait tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı dosya arasına konulduktan sonra yeniden keşif yapılması, bu keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazın öncesi itibariyle kime ait olduğu, kimden kime ne zaman ve ne şekilde intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ve hangi tasarruflarla zilyet edildiği, imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, beyanlar arasında doğabilecek çelişkilerin gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmesi, bu nedenle tüm yerel bilirkişiler ve tanıkların ayrı ayrı imzalı beyanları alınmak suretiyle dinlenmesi, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden çekişmeli taşınmazın kadastro paftasındaki konumunun bilgisayar programı aracılığıyla uydu ve hava fotoğraflarına aktarılması suretiyle haritaların ait oldukları yıllara göre taşınmazın niteliğini, imar-ihyaya konu olup olmadığını, olmuş ise imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığını ve imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığını, taşınmazın ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını belirten rapor düzenlemesi, davacının taşınmaz üzerinde müstakil zilyetliğinin 20 yıla ulaşmadığı ve muris babasının eklemeli zilyetliğine dayanarak hak iddia ettiği dikkate alınarak davacı ve murisi yönünden 3402 sayılı Kanun'un 14.maddesinde öngörülen sınırlar terekeye dahil taşınmazlar da göz önünde bulundurularak değerlendirilmeli ve toplanan tüm delillerin sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, davalı Hazine'nin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkemenin 12.04.2016 tarihli kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozma İlâmına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma ilâmına uyularak davacının aynı çalışma alanı içinde senetsizden adına tescil edilen taşınmaz kaydına rastlanmadığı, 1969, 1986 ve 1990 tarihli hava fotoğraflarının ve 2010, 2016, 2021 ve 2022 uydu fotoğraflarının jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi tarafından incelenmesi sonucunda dava konusu yerin tarım yapılan, ekim dikim yapılan arazi niteliğinde olduğunun belirtildiği, 1969 yılından itibaren zilyetliğe başlandığı, ziraat bilirkişi raporunda taşınmazın tarım arazisi olduğunun belirtildiği, mahalli bilirkişi ve tanıkların bilirkişi raporlarıyla uyumlu olarak davacının taşınmazı 15-20 yıldır ektiğini, taşınmazın davacıya atalarından kaldığını beyan ettikleri, davacının taşınmazı 20 yıl süreyle malik sıfatıyla zilyetliğinde bulundurduğu, ekonomik amaca uygun kullandığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın davalı adına tapu kaydının iptaline, ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2022/136 E. ve 2022/149 K. sayılı ilâmında belirtilen hisseleri oranında davacı müteveffa ... mirasçıları adlarına tesciline, davalı Hazine harçtan muaf olduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, davacılar tarafından yapılan toplam 9.643,70 TL masrafın davalı Hazineden alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın davacı müteveffa ... tarafından zilyetliğinin terk edildiğini, herhangi bir ekim dikim yapılmadığını ve harçtan muaf olan Hazine'ye harç yükletilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Dava ve Hukuki Nitelendirme
Dava; kadastro öncesi eklemeli zilyetlik, imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17 nci maddeleri
2.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 640, 701 ve 702'nci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Mahkemece bozma kararına uyulduğu halde bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Oysa, bozma kararına uyulmakla taraflar yararına usuli müktesep hak oluşacağından, bozma gereklerinin tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekir. Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda davacının dava konusu taşınmazı 20 yıl süreyle malik sıfatıyla zilyetliğinde bulundurduğu kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli olmadığı gibi bozma kararının gereklerinin yerine getirildiğini söyleme imkanı da bulunmamaktadır.
2. Bozma ilâmında açıkça davacının öncelikle aktif dava ehliyetinin varlığının araştırılması, sonrasında davacının dava konusu taşınmaz üzerinde müstakilen 20 yıl zilyetliği bulunmayıp, muris babasının eklemeli zilyetliğine dayanması sebebiyle davacı ve murisi adına aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden kazandırıcı zamanaşımı nedenine dayalı tespit edilen taşınmaz bulunup bulunmadığının araştırılması, taşınmazın kullanımına ilişkin olarak mahalli bilirkişi, tespit bilirkişileri ve tanık beyanları arasındaki çelişkilerin giderilmesi, taşınmaza ait hava fotoğraflarının ait oldukları yıllara göre taşınmazın niteliğini, imar-ihyaya konu olup olmadığını, olmuş ise imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığını ve imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığını, taşınmazın ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını belirten rapor düzenlemesi gerektiği vurgulanmış olup; bozmaya uyularak yapılan yargılamada Mahkemece taşınmazın muris babasından miras kaldığına dayanan davacının aktif dava ehliyetinin araştırılmadığı, davacı tarafından muris Musa'ya ait herhangi bir veraset ilâmının sunulmadığı, eklemeli zilyetliğine dayanılan murisin aynı çalışma alanı içerisinde senetsizden edindiği taşınmazların araştırılmadığı, davacının aynı çalışma alanı içinde senetsizden kazandırıcı zamanaşımıyla edindiği taşınmazlar hakkında tapu müdürlüğüne müzekkere yazılmasıyla yetinildiği fakat Kadastro ve Asliye Hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğüne müzekkere yazılmayarak usulüne uygun senetsiz araştırması yapılmadığı, murisin terekesindeki taşınmazların da araştırılmadığı, böylece 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesindeki norm sınırlandırılmasının usulünce araştırılmadığı, ayrıca jeodezi-fotogrametri mühendisi bilirkişi raporu içeriğinde dava konusu taşınmaz üzerinde 1969 yılında zilyetliğin başladığı belirtilmesine rağmen, sonuç kısmında çelişkili olarak 2017 yılında imarın başladığının bildirildiği ve imar ihyanın tamamlanma tarihlerinin bildirilmediği, mahalli bilirkişiler Mehmet ve Hüseyin ile tespit bilirkişileri Sami ve Ahmet'in bozma sonrası yapılan keşif sırasında taşınmazın davacı tarafından tanık A... Ç...'a satılarak zilyetliğin devredildiğini beyan etmeleri, davacı muris babasının eklemeli zilyetliğine dayandığı hâlde bizzat davacının müstakilen 20 yıl zilyetliği gerekçe yapılarak eksik inceleme ve araştırma sonucunda Mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet yoktur.
3.Hâl böyle olunca, öncelikle, davacıya dava dilekçesinin açıklattırılması, davacının taksim iddiasına dayanıp dayanmadığı, taşınmazı murisin ölümünden sonra ne şekilde edindiği araştırılarak, öncelikle davacının aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi, davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğunun belirlenmesi halinde taşınmaza ait tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı dosya arasına konulduktan sonra yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, çekişmeli taşınmazın öncesi itibariyle kime ait olduğu, kimden kime ne zaman ve ne şekilde intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ve hangi tasarruflarla zilyet edildiği, imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyaya hangi tarihte başlanıp hangi tarihte tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, yerel bilirkişiler ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalı, bu nedenle tüm yerel bilirkişiler ve tanıklar ayrı ayrı imzalı beyanları alınmak suretiyle dinlenmeli; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden, çekişmeli taşınmazın kadastro paftasındaki konumunun bilgisayar programı aracılığıyla uydu ve hava fotoğraflarına aktarılması suretiyle, haritaların ait oldukları yıllara göre taşınmazın niteliğini, imar-ihyaya konu olup olmadığını, olmuş ise imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığını ve imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığını, taşınmazın ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını belirten rapor düzenlemesi istenilmelidir. Son olarak davacının taşınmaz üzerinde müstakil zilyetliğinin 20 yıla ulaşmadığı, davacının babası ... ile eklemeli zilyetliğe dayanarak hak iddia ettiği de dikkate alınarak, davacı ve murisi yönünden 3402 sayılı Kanun'un 14.maddesinde öngörülen sınırlar terekeye dahil taşınmazlar da göz önünde bulundurularak değerlendirilmeli ve toplanan tüm delillerin sonucuna göre bir karar verilmelidir
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazının kabulüne,
Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf olduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
12.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi