Logo

1. Hukuk Dairesi2024/3167 E. 2024/5296 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekalet görevinin kötüye kullanılması suretiyle davacıya ait taşınmazların davalılara satışı nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davasında, cebri icra yoluyla bazı taşınmazları satın alan davalıların iyi niyetli olup olmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Vekalet görevinin kötüye kullanıldığı ve ilk devralanın kötü niyetli olduğu sabit iken, bazı taşınmazları cebri icra yoluyla edinen davalının iyi niyetli olup olmadığının tespiti için yeni duruma ilişkin tarafların delil bildirmesi gerektiği gözetilerek hüküm kısmen bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/156 E., 2023/198 K.

HÜKÜM : Kabul-Ret-Yeniden Hüküm Kurulmasına Yer Olmadığına

Taraflar arasında görülen vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda dava konusu 1, 2, 3, 4, 7, 8, 9, 10 ve 12 nolu bağımsız bölümler yönünden davanın kabulüne, davalı ... adına kayıtlı 5 ve 6 nolu bağımsız bölümler yönünden davanın reddine, 11 nolu bağımsız bölüm yönünden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, davacı vekili, davalı ... ... vekili ve katılma yoluyla davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; dava dışı yeğenine ipotek tesisi amacıyla vekaletname verdiği ancak hile ile satış yetkisini de içerir şekilde düzenlenmiş vekaletname ile 1149 parselde bulunan 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11 ve 12 numaralı bağımsız bölümlerin davalılara satış suretiyle temlik edildiğini öğrendiğini ileri sürerek devredilen bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ve adına tesciline karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında dava konusu 5 ve 6 nolu bağımsız bölümlerin cebri icra yolu ile satılması nedeniyle HMK’nın 125. maddesi uyarınca yeni malik ... davaya dahil edilmiştir.

II. CEVAP

1. Davalılar; iyiniyetli 3. kişi konumunda bulunduklarını öne sürerek davanın reddini savunmuştur.

2. Dahili davalı ...; dava konusu 5 ve 6 nolu bağımsız bölümleri cebri icra sonucu yapılan ihale ile satın aldığını, iyi niyetli malik olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Bafra 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.01.2013 tarihli ve 2012/28 Esas, 2013/59 Karar sayılı kararıyla, iddianın ispatlanmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 18.09.2013 tarihli ve 2013/8677 Esas, 2013/12894 Karar sayılı kararıyla; “ ...çekişme konusu taşınmazlardan 1149 parselde bulunan 11 nolu bağımsız bölümün dava açılmadan önce 04.01.2010 tarihli cebri satış yoluyla dava dışı Gorenje İstanbul Dayanıklı Tüketim Malları Limited Şirketine ihale edildiği sabittir.Türk Medeni Kanunu'nun 705. maddesi hükmü uyarınca ihale ile mülkiyet alıcıya geçeceğinden ve tapu iptal ve tescil davaları kayıt maliki aleyhine açılacağından, anılan parsel bakımından kayıt maliki aleyhine açılmış bir dava bulunmadığından davacı vekilinin 1149 parselde bulunan 11 nolu bağımsız bölüme ilişkin temyiz itirazı yerinde değildir. Davacı vekilinin diğer 11 adet bağımsız bölüme ilişkin temyiz itirazlarına gelince; eldeki davada dava dilekçesinde belirtilen olgulardan ve ileri sürülen hususlardan, davada vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal sebebine dayanıldığı halde Mahkemece belirtilen hukuki sebebe yönelik bir inceleme yapılmamıştır. Dilekçede ileri sürülen muvazaa sözcüklerinin ise bir bütün halinde temliki işlemlerin geçersizliğinin ileri sürülmesi amacına yönelik bulunduğu düşünülmelidir. Diğer taraftan; davacı tarafından vekil ... aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatıldığı halde takip dosyası getirtilerek incelenmemiştir. Hâl böyle olunca, takip dosyasının getirtilerek incelenmesi, yukarıda açıklanan ilkeler gözetilerek araştırmanın yapılması, soruşturmanın tamamlanması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bafra 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.02.2015 tarihli ve 2014/57 Esas, 2015/45 Karar sayılı kararıyla; gerek vekalet görevinin kötüye kullanıldığının, gerekse kayıt maliki davalıların kötü niyetli olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın, davacı asil tarafından temyizi üzerine, Mahkemece temyiz talebinin süresinde olmadığı gerekçesiyle temyiz isteği ek karar ile reddedilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen ek kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 25.05.2021 tarihli ve 2020/2989 Esas, 2021/2809 Karar sayılı kararıyla; “ davacının temyiz isteğinin süreden reddine ilişkin ek kararın doğru olmadığı gerekçesiyle Bafra 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin davacının temyiz isteğinin reddine ilişkin 23.07.2020 tarihli ek karar ortadan kaldırılmış, işin esasının incelenmesinde ise davacının ipotek amaçlı dava dışı vekile verdiği vekaletin, iradesi dışında maliki olduğu taşınmazın satışı suretiyle kötüye kullanıldığı, vekil eliyle taşınmazı satın alan ...’in, vekilin 14.11.2011 tarihli keşifteki “... isimli şahıstan 19 Mayıs ilçesi ... Mahallesi hudutlarındaki petrol istasyonunda kullanılmak üzere 600.000,00TL'lik akaryakıt için vekaletname ile aldığım taşınmazları teminat gösterecektim, ancak noterde söz konusu kişi ...’ın vekili satış olarak davaya konu taşınmazı kendi üzerine almıştır, bana da imza at deyince okumadan imzaladım, ben orada satış yaptığımı bilmiyordum, benim amacım ipotek tesis etmekti, yani dolandırıldım, ancak bununla ilgili suç duyurusunda bulunmadım,.. söz konusu akaryakıtı alabilmek için 1,5 sene kadar bekledik, verebilme ihtimali olduğunu düşündüğümüz için davacı olmadık…” şeklindeki beyanından anlaşıldığı üzere vekil ile el ve işbirliği içerisinde hareket ettiği sabittir. Bu haliyle de, ...’ten taşınmazı temlik alan diğer tapu kayıt maliklerinin TMK’nın 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı açıktır. Şöyle ki; devirlerin çok yakın tarihler içerisinde ve hemen hemen aynı kişilerden aynı kişilere intikalli olması, tapu kayıt maliklerinin taşınmaz malları hiç görmeden aldıklarını söylemeleri, dava konusu taşınmazlardaki kiraların davacıda toplanmaya devam etmiş olması hususları ile davacının halen taşınmazlardan birinde ikamet etmeye devam ettiği hususu, yukarıda açıklanan ilke ile birlikte değerlendirildiğinde davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle reddi doğru olmamıştır.” gerekçeleriyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemesince İkinci Bozma İlamına Uyularak Verilen Karar

Bafra 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.09.2023 tarihli ve 2021/156 Esas, 2023/198 Karar sayılı kararıyla; vekalet görevinin kötüye kullanıldığı, devirlerin çok yakın tarihler içerisinde ve hemen hemen aynı kişilerden aynı kişilere intikalli olduğu, son kayıt maliklerinin taşınmazları hiç görmeden aldıkları, dava konusu taşınmazlara ait kira bedellerinin davacı tarafından toplandığı, son kayıt maliki davalıların iyi niyetli sayılamayacağı ancak dava konusu taşınmazlardan 5 ve 6 nolu bağımsız bölümlerin yargılama sırasında cebri icra yolu ile ...’a satıldığı, davacı tarafça anılan bağımsız bölümler yönünden ...’a karşı tapu iptali ve tescil isteği olarak yargılamaya devam edildiği, bu taşınmazlar yönünden davalı ...’ın durumu bilebilecek ve bilmesi gereken kişilerden olmadığı ve TMK’nın 1023.maddesi koruyuculuğundan yararlanacağı, dava konusu 11 nolu bağımsız bölüm yönünden ise Mahkemece daha önce verilen ret kararının Yargıtayca onandığı gerekçesiyle dava konusu 1, 2, 3, 4, 7, 8, 9, 10 ve 12 nolu bağımsız bölümler yönünden davanın kabulüne, davalı ... adına kayıtlı 5 ve 6 nolu bağımsız bölümler yönünden davanın reddine, 11 nolu bağımsız bölüm yönünden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili, davalı ... ... vekili ve katılma yoluyla davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu 5 ve 6 nolu bağımsız bölümler yönünden davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, anılan bağımsız bölümlerin maliki olan davalı ...’in yapılan işlemlerden haberdar olup iyi niyetli sayılamayacağını, ...’in taşınmazı hiç görmediğini, nerde olduğunu bilmediğini, binaya hiç gelmediğini, taşınmazları kiraya vermediğini, ...’in kötü niyetinin ispatı yönünden Mahkemece gerekli araştırmanın yapılmadığını ileri sürerek belirtilen yönden kararın bozulmasını istemiştir.

2. Davalı ... ... temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu 9, 10 ve 12 nolu bağımsız bölümleri arkadaşı olan ...’dan 27.03.2007 tarihinde satın aldığını, ne davacıyı ne vekil ...’i ne de taşınmazları hile ile alan ...’ı tanımadığını, arkadaşı ...’dan alacaklı olduğunu, dava konusu taşınmazları da borcuna karşılık olarak devraladığını, iyi niyetli olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

3. Davalı ... vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde özetle; 5 ve 6 nolu bağımsız bölümler yönünden davanın reddine karar verilmisinin isabetli olduğunu, davalının taşınmazı Bafra İcra Müdürlüğünün 2015/763 Talimat sayılı dosyasında ihale ile satın aldığını, tapu kaydında ve icra dosyasında satışa engel bir durum bulunmadığını, davanın davalı ...’e yöneltildiği tarih itibari ile dava konusu taşınmazların değerinin belirlenip harcın ikmal edilerek buna göre yargılama giderlerinin hesaplanması gerektiğini ileri sürerek belirtilen yönden kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 504/1. ve 506. maddeleri, TMK'nın 1023. maddesi

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının, dava dışı yeğeni ...’a, maliki olduğu 1149 parsel sayılı taşınmazın satış yetkisinide içerir 17.10.2006 tarihli vekaletname verdiği, vekil ... tarafından bu vekaletname kullanılarak taşınmazın 27.10.2006 tarihinde dava dışı ...'a satış suretiyle temlik edildiği, ondan da 07.02.2007 tarihinde dava dışı ...'a devredildiği, taşınmazın 16.02.2007 tarihinde kat mülkiyetine çevrildiği, bundan sonra ise 1, 2, 3, 4 numaralı bağımsız bölümlerin 16.3.2007 tarihinde ...’a, bu kişiden 03.12.2007 tarihinde davalılardan ...’a; 5 numaralı bağımsız bölümün 16.3.2007 tarihinde ...’a, bu kişiden 03.12.2007 tarihinde ...’a, ...’ten 24.09.2008 tarihinde Murat Kolcu’ya, ondan da 30.10.2008 tarihinde davalılardan ...’a; 6 numaralı bağımsız bölümün 23.3.2007 tarihinde ...’a, 03.12.2007 tarihinde ...’a, 24.09.2008 tarihinde Murat Kolcu’ya olmak üzere en son olarak 30.10.2008 tarhinde davalılardan ...’a; 7, 8 numaralı bağımsız bölümlerin 23.03.2007 tarihinde ...’a, ondan da 03.12.2007 tarihinde ...’a; 9, 10 ve 12 numaralı bağımsız bölümlerin 27.03.2007 tarihinde davalılardan ... ...’e satış suretiyle temlik edildiği, dava konusu 5 ve 6 nolu bağımsız bölümlerin cebri icra yolu ile satılması nedeniyle 28.07.2017 tarihinde ... adına tescil edildiği, davacının HMK’nın 125. maddesi uyarınca yeni malik ...’a karşı tapu iptali ve tescil isteği olarak davaya devam ettiği anlaşılmaktadır.

2. Hemen belirtilmelidir ki; Mahkemece, davalı ... ... adına kayıtlı dava konusu 9, 10 ve 12 nolu bağımsız bölümler yönünden hükmüne uyulan bozma kararında da belirtildiği üzere vekalet görevi kötüye kullanılarak ...’a devredildiği, dava konusu taşınmazları temlik alan son kayıt maliki ... ...’in de iyi niyetli olmayıp TMK’nın 1023.maddesi koruyuculuğundan yararlanamayacağı gözetilerek davanın kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalı ... Tuncel’in işin esasına yönelik temyiz itirazlarının reddine.

3. Ancak; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 297/2. maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır. Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince de hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır.

4. Somut olayda, dava konusu bağımsız bölümlerin bulunduğu 1149 parsel sayılı taşınmazın 16.03.2021 tarihinde Kadastro Kanunu’nun Ek 1.maddesi uyarınca kaydının kapatıldığı ve dava konusu parselin 1221 ada 4 parsel olduğu anlaşılmakta Mahkemece, kaydı kapatılan eski parsel üzerinden hüküm kurulması doğru değil ise de anılan husus yeniden yargılama yapılmasını gerekli kılmadığından hükmün düzeltilerek onanması gerekir.

5. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Bilindiği üzere, hukukumuzda diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları, satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlama düşüncesiyle alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 2. maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988. ve 989. maddelerinin ve tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023. maddesinin özel hükümleri getirilmiştir.

Tapulu taşınmazların intikallerinde huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden, iktisapta bulunan kişinin iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır. Gerçekten, bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse, diğer yanda ise kendisi için maddi hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır. Bu nedenle yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta şeklen iyi niyetli gözükeni değil gerçekten iyi niyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir.

Nitekim bu görüşten hareketle, "kötü niyet iddiasının def'i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (resen) nazara alınacağı'' ilkeleri 8.11.1991 tarih 1990/4 esas 1991/3 sayılı İnançları Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşler de aynı doğrultuda gelişmiştir.

Öte yandan; vakıa ve karinelerden, halin icaplarından, kendisinden beklenen özeni sarfetmemiş olması itibariyle kanunen iyiniyet iddiasında bulunamayacağı belirmiş olan kimsenin TMK’nın 1023. maddesinden yararlanamayacağında bir tereddüt bulunmamaktadır.

Somut olaya gelince; yargılama sırasında dava konusu 5 ve 6 nolu bağımsız bölümleri cebri icra ile satın alan davalı ...’ın ediniminde iyi niyetli olup olmadığının tespitine ilişkin yeni durum hakkında taraflara delillerini bildirme hakkı tanınmamıştır.

Hâl böyle olunca; dava konusu 5 ve 6 nolu bağımsız bölümler yönünden HMK'nın 125 inci maddesi gereğince oluşan yeni durum hakkında yeni malik davalı ...’ın ediniminde iyiniyetli olup olmadığının tespiti hususunda taraflara delillerini bildirmek üzere usulüne uygun süre verilmesi, bildirilmesi halinde tanıkların dinlenilmesi, toplanan ve toplanacak tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi, davalı ...’ın TMK'nın 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanıp yararlanmayacağı saptanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı ... ... vekilinin hükmün esasına yönelik temyiz itirazının reddine,

2. Davalı ... ... vekilinin değinilen yönden temyiz itirazının kabulüyle,re’sen yapılan inceleme sonucunda hükmün 1. bendinde yer alan ''1149 parsel'' ibaresinin hüküm yerinden çıkarılarak, yerine ''1221 ada 4 parsel'' ibaresinin yazılmasına, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle dava konusu 9,10 ve 12 nolu bağımsız bölümler yönünden DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

3. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının değinilen yönlerden kabulü ile hükmün dava konusu 5 ve 6 nolu bağımsız bölümler yönünden 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

30.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.