Logo

1. Hukuk Dairesi2024/3194 E. 2024/4702 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespiti sırasında tescil harici bırakılan, sonradan Hazine adına tescil edilen taşınmazın tapu iptali ve tescil talebiyle açılan davada, davacı lehine kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, Yargıtay'ın önceki bozma kararında belirtilen hususları tam olarak yerine getirmeyerek ve yeterli araştırma ile inceleme yapmayarak eksik inceleme ile hüküm kurması usul ve yasaya aykırı görülerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/186 E., 2022/25 K.

HÜKÜM : Kısmen Kabul

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; Şanlıurfa ili, Merkez ilçesi, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan ve 1976 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında taşlık arazi olarak tespit harici bırakılan taşınmazı yaklaşık 30 yıldır ekip biçtiğini, taşların temizlendiğini, zilyetliğin nizasız ve fasılasız devam ettiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Hazine; davacı yararına kanunda aranan şartların oluşmadığını, gerekli araştırmanın yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

2. Davalılar Şanlurfa Büyükşehir Belediyesi ve Eyyubiye Belediyesi, davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

1. Mahkemece; kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının davacı lehine gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı süresi içinde davalılar Hazine vekili, ... vekili, ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 30.12.2019 tarihli ve 2016/14643 Esas, 2019/9224 Karar sayılı kararı ile; harita mühendisi bilirkişisi tarafından tek hava fotoğrafı üzerinde taşınmazın kullanım durumuna ilişkin sınırlı bir şekilde inceleme yapıldığı ve taşınmazın niteliği yönünden değerlendirme yapılmadığı, hava fotoğrafı incelemesinin yöntemine uygun şekilde yaptırıldığından ve hava fotoğraflarından yeterince faydalanıldığından söz edilemeyeceği, çekişmeli taşınmaz bölümünün niteliğinin belirlenmesine ilişkin tek ziraat mühendisi ve jeoloji mühendisi bilirkişileri tarafından hazırlanan raporun da hüküm vermek için yeterli bulunmadığına değinilerek dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğraflarının dosya arasına konulması, dosya ikmal edildikten sonra yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisi, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu ve teknik bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılması, bilirkişilerden rapor alınması, bundan sonra, tüm deliller birlikte değerlendirilerek davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile iktisap koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin saptanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği, kabule göre de; davanın tescil davası olarak açıldığı, daha sonra çekişmeli taşınmaza ilişkin 2089 parsel numarasıyla ihdasen Hazine adına tapu kaydı oluşturulması nedeniyle tapu iptali ve tescil davasına dönüştüğü halde, bu hususun göz ardı edilerek fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölüm yönünden tapu iptali kararı verilmeksizin doğrudan tescil kararı verilmesinin de isabetsiz olduğu gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

3. Mahkemenin 11.01.2022 tarihli ve 2020/186 Esas, 2022/25 Karar sayılı kararıyla; bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, davacı lehine dava konusu taşınmazın fen bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen kısmı yönünden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile iktisap koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davalı Hazine yönünden davanın kısmen kabulüne, dava konusu taşınmaz dava tarihinden sonra davalı ... adına tescil edildiğinden pasif husumetleri kalmadığı gerekçesiyle davalılar ... ile Eyyübiye İlçe Belediye Başkanlığı yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişsiz ve yetersiz olduğunu, ayrıntılı rapor hazırlanmadığını, taşınmazın imar-ihya edilerek kültür arazisi haline getirilmediğini, eksik inceleme ile karar verildiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava; kadastro tespiti sırasında tescil harici bırakılan, bilahare Hazine adına ihdasen tescil edilen taşınmazın tapu iptali-tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 713. maddesi; 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. ve 17. maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Şanlıurfa ili, Merkez ilçesi, ... mahallesi çalışma alanında bulunan dava konusu taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakıldığı, davacının dava konusu yerin adına tescili isteği ile dava açtığı, yargılama sırasında 19.02.2014 tarihinde dava konusu taşınmazın da içerisinde yer aldığı tescil harici bir kısım yerin 2089 parsel numarası ile Hazine adına ihdasen tapuya tescil edildiği anlaşılmaktadır.

2. Bilindiği üzere, Mahkemenin Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar. Diğer taraftan, Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu müessese, Mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir.

3. Somut olaya gelince; yukarıda da değinildiği üzere bozma kararına uymakla Mahkemenin bozma kararında belirtildiği şekilde işlem ve araştırma yapma zorunluluğu bulunmaktadır. Ne var ki; Mahkemece bozma kararına uyulmasına rağmen bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmediği gibi, yapılan araştırma ve inceleme de hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki, Dairenin önceki geri çevirme kararı ile dava konusu yere komşu bir kısım taşınmazların tüm tedavülleri ile birlikte dayanak kayıtlarının gönderilmesi istenilmiş ise de söz konusu kayıtların ilk tesislerinden itibaren getirtilmediği, dosya içerisine gelen belgelerden ise taşınmazların iktisap sebeplerinin tespit edilemediği, bir kısım geldi ve gitti kayıtları arasında sınır değişiklikleri ve çelişkiler olduğu, ancak kayıtların doğruluğunun denetlenip ilgili yerlerden sorulmak suretiyle açıklığa kavuşturulmadığı; bir diğer husus ise, yine geri çevirme kararı ile gelen kayıt ve belgelere göre dava konusu taşınmaz bölümüne komşu parsellerde toprak tevzi çalışmalarının yapıldığı, ancak toprak tevzi çalışmalarına ilişkin kayıt ve belgelerin de temin edilmediği; öte yandan, dava konusu yere komşu taşınmazların bir kısmının dayanak kayıtlarında dava konusu yerin yönünün mera olarak okunduğu ve bu hususa fen bilirkişinden alınan ek raporda da yer verildiği, ne var ki, Mahkemece dava konusu yerin evveliyatında mera olup olmadığına ilişkin araştırma ve inceleme yapılmadığı; hükme esas alınan üç kişilik ziraat mühendisi ve jeoloji mühendisi bilirkişisi tarafından düzenlenen heyet raporunda dava konusu yerin hafif derecede taşlık olup taşların temizlendiği, çevrede kuru veya aktif dere yatağı bulunmadığı, jeolojik ve jeomorfolojik olarak tarla olma vasfını ve tarım amacıyla kullanılmasını olumsuz etkileyecek bir verinin tespit edilmediğinden bahsedilmekle yetinildiği, taşınmazın uzun yıllardır tarımsal faaliyette kullanılıp kullanılmadığına ilişkin olarak hava fotoğrafları da incelenmek suretiyle 1984 yılından itibaren nitelikli tarım arazisi haline getirildiğine dair tespite yer verilmiş ise de; hava fotoğraflarına ilişkin incelemenin jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi tarafından yapılması gerektiği, raporun mevcut durumu açıklamaya yeterli olmadığı, dava konusu yerin meradan elde edilen yerlerden olup olmadığına ilişkin olarak raporda bir açıklama yapılmadığı, bu haliyle raporun yeterli ve hükme elverişli olmadığı anlaşılmaktadır.

4. Hal böyle olunca; Mahkemece öncelikle dava konusu yere komşu 1337, 1338, 1339, 1340, 1341 ve 1342 parsel sayılı taşınmazlara uygulanan Ocak 1954 tarihli ve 90, 98, 72, 65, 88 ve 70 sıra numaralı tapuların geldileri olan kayıtların ilk tesislerinden itibaren tüm tedavüllerinin (varsa dayanağı belgelerle birlikte, birbirini takip edecek, denetlenecek ve tamamının okunaklı olmasına dikkat edilecek şekilde), iktisap sebepleri tespit edilerek iktisap sebeplerinin yazılı olduğu kayıt ve belgeler ile kayıtlar arasındaki sınır değişikliklerinin ve çelişkilerin sebepleri sorularak bu hususlara ilişkin kayıt ve belgeler istenilmeli, anılan komşu taşınmazların evveliyatındaki toprak tevzi parsellerinin dayanağı olan belirtmelik tutanağı, tablendikatif cetveli, harita ve ekleri ile belirtmelik tutanağında varsa taşınmaza uygulanan tapu ve vergi kayıtları, tesisinden itibaren tüm tedavüllerinin Kadastro, Tapu, İl Tarım ve İl Özel İdare Müdürlüklerinden getirtilmeli, yine dava konusu yere komşu Şanlıurfa ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 115 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının, kadastro tutanağının ve kadastro tespitine dayanak tüm belgelerin Tapu ve Kadastro Müdürlüğünden istenerek dosya arasına konulmalı, dava tarihten 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafının tarihleri açıkça yazılarak Harita Genel Müdürlüğünden istenilerek dosyaya alınmalı, memleket haritaları ile en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları getirtilmeli, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, fen bilirkişisi, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu ve jeodezi ve fotogrametri mühendisi katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır.

5. Yapılacak bu keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu yerin önceki ve şimdiki niteliğinin ne olduğu, kamu orta malı niteliğinde mera, yaylak gibi özel mülkiyete konu olamayacak yerlerden olup olmadığı, ilk olarak kime ait olduğu, kimden kime ne zaman ve ne şekilde intikal ettiği, kim tarafından hangi tarihten beri ve hangi tasarruflarla zilyet olunduğu, taşınmazın imar-ihyaya konu edilip edilmediği, edilmişse buna ilişkin çalışmaların hangi tarihte başlayıp ne zaman tamamlandığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, beyanlar arasında çelişki doğduğu takdirde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle oluşan çelişkiler giderilmeye çalışılmalı; tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli; teknik bilirkişiden keşfi takibe elverişli krokili rapor alınmalı, dava konusu taşınmazın çevresinde bulunan komşu taşınmazların tüm dayanak kayıtları ile birlikte değerlendirilerek çekişmeli taşınmaz yönünü ne okuduğu belirlenmeli ve bu hususun kroki üzerinde gösterilmesi istenmeli; ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan dava konusu taşınmazın toprak yapısını ve niteliğini, eğimini, zirai durumunu, bitki örtüsünü, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini belirten, imar-ihyaya konu olmaya başladığı ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, eğim, toprak yapısı ve bitki deseni yönlerinden komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi içerir, taşınmazın komşu parsellerden doğal yahut yapay ayırıcı sınırlarla ayrılıp ayrılmadığını, nasıl ayrıldığını, tasarruf sınırlarının belirgin olup olmadığını, mera, yaylak gibi özel mülkiyete konu olamayacak yerlerden olup olmadığını belirten, çekilecek fotoğraflarla desteklenmiş, somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden hava fotoğrafları üzerinde stereoskopik inceleme yaptırılmak ve temin edilebilen uydu fotoğrafları da değerlendirilmek suretiyle dava konusu taşınmazın sınırını ve niteliğini, taşınmaz bölümlerinin imar-ihyaya konu olup olmadığını, imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığını, tamamlanmış ise tamamlandığı tarihi ve üzerlerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor hazırlanması ve dava konusu taşınmazın konumunu hava ve uydu fotoğrafları üzerinde göstermesi istenmelidir.

Bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip, davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile iktisap koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği saptanarak ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 42. maddesi gereğince BOZULMASINA,

Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

09.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.