"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1050 E., 2021/1061 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret / Kabul-Karar Kaldırılarak Dava Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/65 E., 2020/29 K.
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil istekli davada, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine ilişkin verilen kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.2. maddesi gereği kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, dahili davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; Adana ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 101 ada 681 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespiti sırasında kendisi yurt dışında olduğundan oğlu olan davalı adına tespit edildiğini, tespitten yeni haberdar olduğunu, tespitten sonra yapılan temlikin muvazaalı olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ...; iyiniyetli olduğunu, taşınmazı 3. kişiden satın aldığını belirterek davanın reddini istemiştir.
2.Dahili davalı ... vekili; iddianın doğru olmadığını, satışın gerçek olduğunu, taşınmazı geri alabilmek amacıyla davacı tarafından muvazaa iddiasında bulunulduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
3.Dahili davalı ...; taşınmazın babasına ait olduğunu ancak taşınmazı babası Fransa’da iken adına tespit ettirdiğini, ...’ye 4000 TL borçlandığını, ...’nün hile ile taşınmazı satın aldığını belirtmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ ve BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARLARI
İlk Derece Mahkemesinin 13.09.2017 tarih, 2016/217 Esas, 2017/150 Karar sayılı kararı ile; kadastro tespitinin davacı adına yapılması gerektiği, davacı yurt dışında olduğundan taşınmazın oğlu İsmail adına tespit edildiği ancak davalı ...’a yapılan temlikin muvazaalı olduğu iddiasının kanıtlanamadığı, davalının iyiniyetli olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 27.03.2018 tarih, 2018/324 Esas, 2018/360 Karar sayılı kararı ile; taşınmazın keşfen saptanan değeri üzerinden harç tamamlatılmadan ve kadastro tespiti adına yapılan İsmail Coşkun ile taşınmazın temlik edildiği ... davaya dahil edilmeden karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak dosya İlk Derece Mahkemesine gönderilmiş, İlk Derece Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile kadastro tespitinin davacı adına yapılması gerektiği, davacı yurt dışında olduğundan taşınmazın oğlu İsmail adına tespit edildiği ancak dahili davalı ...’a yapılan temlikin muvazaalı olduğu iddiasının kanıtlanamadığı, diğer davalıların iyiniyetli olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ... ile ... arasında tanışıklık olduğunu, ... ve ...’in taşınmazı bir defa bile görmediklerini, taşınmaz üzerindeki evin davacının kullanımında olduğunu, temliklerin gerçek satış olmadığını, her iki davalının da taşınmazı fiilen kullanmak niyetiyle satın almadıklarını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazın davacıya ait olduğu, kadastro tespitinin hatalı yapıldığı, tapudaki devir bedeli ile taşınmazın gerçek bedeli arasında fahiş fark bulunduğu, dahili davalı ...'nün söz konusu taşınmazın satış bedelini ödediğine ilişkin olarak banka havale dekontu, makbuz gibi yazılı bir belge, senet sunmadığı, dava konusu taşınmazı hiç kullanmadığı, davalı ...'ın da söz konusu taşınmazın satış bedelini ödediğine ilişkin olarak banka havale dekontu, makbuz gibi yazılı bir belge, senet sunmadığı, taşınmazı hiç kullanmadığı, davalı ...'ın devir almasından sonra dahi ve halen taşınmazda davacı ...'in ikamet ettiği, tanık beyanlarına göre davalı ...'ın taşınmazı satın almasına rağmen köye hiç uğramadığı, taşınmazı görmediği, kadastro tespitinden sonra taşınmazı devralan diğer davalılara yapılan temliklerin muvazaalı olduğu gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.2. maddesi gereği kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde dahili davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Dahili davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalı ...’nün taşınmazı tapu kaydına güvenerek iyiniyetli olarak satın aldığını, satış bedelini ödediğini, taşınmazın bulunduğu ilçenin küçük bir yer olup herkesin birbirini tanıdığını, ilçede satış bedelinin nakit olarak ödendiğini, resmi akitteki değerin düşük gösterilmesinin tek başına muvazaa iddiasını kanıtlamayacağını, davalının hayvancılık işi ile uğraştığı için dava konusu taşınmazı satın aldığını, sonrasında çocuklarının okulları ve özellikle kış aylarında ilçeye gidiş gelişinin zor olması sebebiyle taşınmazı satmak zorunda kaldığını, devirden davacının haberdar olduğunu, bu süreçte Türkiye’ye gelip gittiğini, muvazaalı işlem yapan tarafın davacı ve davalı oğlu olduğunu, iddianın kanıtlanamadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; kadastro öncesi sebebe dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü, 16 ncı ve 17 nci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1 inci ve 1023 üncü maddeleri; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun HMK'nın 297 nci maddesinin ikinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1. Kadastro çalışmaları sonucunda Adana ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 101 ada 681 parsel sayılı taşınmazın senetsizden, harici hibe nedeniyle dahili davalı ... adına tespit edildiği, tespitin 02.10.2007 tarihinde kesinleştiği, dahili davalı ...’in taşınmazı 20.08.2013 tarihinde dahili davalı ...’ye, ...’nün de 04.04.2014 tarihinde davalı ...’e satış suretiyle temlik ettiği, taşınmazın halen davalı ... adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.
2. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen karar; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup dahili davalı ... vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen sebepler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
4. Ancak, dava konusu 101 ada 681 parsel sayılı taşınmaz davalı ... adına kayıtlı olmasına rağmen infazda tereddüt oluşturacak şekilde hükümde taşınmazın dahili davalı ... adına kayıtlı olduğunun belirtilmesi isabetsiz ise de anılan hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HMK'nın 370 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararın düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Dahili davalı ... vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddine,
2. Kamu düzeni yönüyle yapılan inceleme sonunda, Bölge Adliye Mahkemesi kararının ikinci fıkrasının ikinci bendinde geçen “Davalı ... Çoşman” ibaresi hüküm yerinden çıkarılarak yerine, “Davalı ...” ibaresinin yazılmasına ve hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının ilgilisine iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.09.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.