Logo

1. Hukuk Dairesi2024/3299 E. 2024/4725 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında, davacı tarafından zilyetlikle iktisap edildiği iddia edilen taşınmazın bir kısmında bulunan mağaranın 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında olup olmadığı ve davacının zilyetliğinin bu durumu etkileyip etkilemediği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmaz üzerinde bulunan mağaranın 2863 sayılı Kanun kapsamında korunması gereken bir kültür varlığı olup olmadığının ve davacının zilyetliğinin niteliğinin tespit edilmemesi, eksik incelemeye yol açtığı gerekçesiyle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/397 E., 2024/361 K.

HÜKÜM/KARAR : Kabul/Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/84 E., 2021/636 K.

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Mardin ili, ... ilçesi, ... Mahallesinde bulunan 105 ada 115 parsel numaralı taşınmazda taraflarınca gösterilecek olan kısmın eklemeli zilyetlik ile beraber 50 yılı aşkın bir süredir nizasız ve fasılasız olarak müvekkilinin zilyetliğinde bulunduğunu, söz konusu taşınmazı hem tarımsal amaçlı hem de harman yeri olarak kullandığını, taşınmaz içerisinde kalan mağarayı da konaklama dahil birçok faaliyette (üzüm sıkma, hayvan dinlenme yeri vb) kullandığını ve halen kullanmaya devam ettiğini, taşınmazın kadastro çalışmaları esnasında davalı Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olmadığını ileri sürerek keşifte gösterilecek kısmının davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

Davacı vekili 25.07.2018 tarihli dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın bulunduğu mevkide yol kamulaştırması nedeniyle parsel değişikliğine gidildiğini, bu durumun dava konusu taşınmaz bilgileri hakkında yanlışlıklara neden olduğunu ileri sürerek Mardin ili, ... ilçesi, .../... Mahallesi 105 ada 198 parsel numaralı taşınmazın taraflarınca gösterilecek olan kısmının tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.01.2020 tarihli ve 2018/486 Esas, 2020/25 Karar sayılı kararıyla; davacı lehine zilyetlikte iktisap koşullarının gerçekleşmiş olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile Mardin ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 105 ada 198 parsel sayılı taşınmazın 28.10.2019 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 4.068,58 metrekarelik kısmının tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Kaldırma Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin 28.01.2021 tarihli ve 2020/538 Esas, 2021/57 Karar sayılı kararıyla; Mahkemece, davacı tarafın hak iddia ettiği ve keşifteki yer gösterimine göre 28.10.2019 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün kazandırıcı zamanaşımı yoluyla kazanmaya elverişli nitelikte olup davacı yararına kazanma koşulları oluştuğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de yapılan araştırma, inceleme ve uygulamanın karar için yeterli olmadığı, dosya arasındaki jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişinin raporunda (A) harfi ile gösterilen kısım yönünden 1984 yılı fotoğrafına göre tarımsal faaliyetin ve kullanımın minimum düzeyde olduğu, 2002 yılı fotoğrafına göre ise tarımsal faaliyetin ve kullanımın var olduğu, parselin tescil tarihinden geriye doğru 20 yıl öncesinden tarımsal faaliyetin olduğu; yine ziraat mühendisi bilirkişinin raporunda 2009 yılından 20-30 yıl öncesinden imar ve ihyanın tamamlanıp bu zamana kadar işlendiğinin ifade edildiği; keşifte dinlenilen mahalli bilirkişilerin ise dava konusu yeri daha önce uzun süredir davacının eşinin kullandığını, eşinin vefatından sonra davacının kullanmaya devam ettiğini, davacının eşinin yaklaşık 40-45 sene önce vefat ettiğini, eklemeli olarak davacının 50 yıldan fazla süredir taşınmazı kullandığını beyan ettikleri, şu hale göre dava konusu taşınmaz parçasındaki zilyetlik süresi yönünden mahalli bilirkişi beyanları ile jeodezi ve fotogrametri uzmanı ve ziraat mühendisi bilirkişi raporları arasında oluşan çelişkinin Mahkemece giderilmediği, taşınmazın geri kalan kısmının ham toprak parseli olarak Hazine üzerinde bırakıldığı nazara alındığında Hazine arazisi ile dava konusu taşınmaz bölümü arasında belirgin ayrım olup olmadığı ile ilgili olarak usulüne uygun araştırma yapılmadığının görüldüğü, eksik incelemeye dayalı olarak karar verilemeyeceği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca kararın kaldırılarak dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C. Kaldırma Kararı Sonrasında İlk Derece Mahkemesince Verilen Karar

... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.12.2021 tarihli ve 2021/84 Esas ve 2021/636 Karar sayılı kararıyla; keşifte edinilen gözlemler ile keşif sonrası dinlenilen tanık beyanları ve hükme esas alınan 14.10.2021 tarihli fen bilirkişi raporu, 15.10.2021 tarihli jeodezi bilirkişi raporu ile 22.11.2021 tarihli ziraat bilirkişi heyeti raporu doğrultusunda; Mardin ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 105 ada 198 parsel sayılı taşınmazda, fen bilirkişisinin 14.10.2021 tarihli rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilip sarı renge boyanan 4.068,58 metrekarelik kısımda, tescil tarihinden itibaren geriye doğru 25 yıl öncesinden imar ve ihya çalışmasının tamamlandığı, çekişmeli parselde kullanımın ve tarımsal faaliyetin de olduğu ve bu haliyle imar-ihya başlangıcının 1984 yılından önceye dayandığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

D. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

E. İstinaf Nedenleri

Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, ayrıca kabul anlamına gelmemekle birlikte dinlenilen tanık, mahalli bilirkişi ve kadastro tespit bilirkişilerinin taşınmazın davacının eşine ait olduğunu, eşinin ölümünden sonra davacının taşınmazı kullanmaya başladığını beyan ettiklerini, bu nedenle davacının tek başına hak iddiasında bulunamayacağını, mecburi dava arkadaşlığının söz konusu olduğunu ve davanın usulden reddi gerektiğini, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ve davacının söz konusu taşınmaza sahip olmasının mümkün olmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte jeodezi uzmanı bilirkişinin raporunda dava konusu (A) kısmına ilişkin tarımsal emarenin 1984 yılında minimum düzeyde olduğu belirtilmişken sonuç kısmında 20 yıllık imar ihyanın mevcudiyetine ilişkin yapılan tespitin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının taşınmazda nizasız ve fasılasız 50 yıllık zilyetliğinin olmadığını, davacının köylüleri ve ahbapları olan kişilerin taraflı ve objektiflikten uzak beyanlarına itibar edilmemesi gerektiğini, sadece 1984 ve 2002 tarihli hava fotoğraflarının rapora esas alınmasının Yargıtay içtihatları gereğince de usule uygun olmadığını, nisbi vekalet ücretinin hesaplanmasında da hata yapıldığını, ayrıca vekalet ücreti talep edilmemesine karşın talep edilmiş gibi bu hususta karar verilmesinin taleple bağlılık ilkesine açık aykırılık teşkil ettiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

F. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 07.03.2024 tarihli ve 2022/397 Esas, 2024/361 Karar sayılı kararıyla; ziraat bilirkişi raporundan dava konusu 105 ada 198 parsel içerisinde (A) harfi ile gösterilen taşınmazın sınırları belirgin olup 1984 yılı öncesi imar-ihyasının tamamlandığı, o zamandan beri tarım arazisi olarak kullanıldığı, kuru tarla vasfında olduğu, jeodezi bilirkişi raporundan (ziraat raporuyla uyumlu şekilde) 1984 ve 2002 yıllarında sürülü olduğu, tarımsal faaliyete konu olduğu, komşu parsellerle benzerlik gösterdiği, keşifte elde edilen bilgilere göre taşınmazı 40-45 sene önce davacının eşinin satın aldığı, sonrasında ise eşinin 1978 tarihinde ölümü ile davacı tarafından kullanılmakta olduğu, bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya yeterli ve elverişli oluşu da nazara alındığında kazanım koşullarının davacı bakımından oluştuğunun anlaşıldığı, Yerel Mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı Hazine vekilinin yerinde olmayan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle, 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, dava konusu taşınmazın kadastro çalışması ile Hazine adına tescil edilirken gerekli tüm ilanların usulüne uygun yapıldığını ancak herhangi bir itirazın söz konusu olmadığını, davanın usulden reddi gerekirken işin esasına girilmesinin usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ve davacının söz konusu taşınmaza sahip olmasının mümkün olmadığını, dinlenilen bilirkişi ve tanıkların birçoğunun davacı ile aynı köyden olup akrabası olduğunu, bu nedenle taraflı beyanda bulunduklarını, beyanların bir kısmının da kendi içerisinde çelişkili olduğunu, davacının nizasız ve fasılasız 50 yıllık zilyetliğinin olmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte bilirkişi raporlarında imar-ihya çalışmaları tamamlanmıştır demekle yetinildiğini, taşınmazın kaç yıldır tarımsal amaçlı kullanıldığı ya da imar-ihyanın ne zaman tamamlandığına yönelik bir tespitte bulunulmadığını, bu nedenle karara esas alınan bilirkişi raporunun kabulünün mümkün olmadığını, sadece 1984 ve 2002 tarihli hava fotoğraflarının rapora esas alınmasının Yargıtay içtihatları gereğince de usule uygun olmadığını, usul ve yasaya aykırı bilirkişi raporunun hükme esas alındığını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddeleri,

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713. maddesi,

2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun 6 ve 11. maddeleri.

3. Değerlendirme

Kadastro sonucu Mardin ili, ... ilçesi, .../... Mahallesi çalışma alanında yapılan kadastro çalışmaları sırasında çekişmeli 105 ada 198 parsel sayılı taşınmazın geldisini teşkil eden 105 ada 8 parsel sayılı taşınmaz “ham toprak” vasfıyla davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Akabinde 105 ada 8 parsel sayılı taşınmaz 27.09.2012 tarihli ve 4273 yevmiye sayılı işlem ile 105 ada 114, 115 ve 116 parsellere ayrılmak suretiyle ifraz işlemi görmüş; 105 ada 115 parsel sayılı taşınmaz da Karayolları Genel Müdürlüğü adına yapılan kamulaştırma işlemi nedeniyle 03.05.2018 tarihli ve 2468 yevmiye sayılı işlem ile 105 ada 196, 197, 198 ve 199 parsellere ayrılmak suretiyle ikinci bir ifraz görmüştür. Davacı, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle 105 ada 115 parsel için 10.07.2018 tarihinde dava açmış, 25.07.2018 tarihli dilekçesinde talep edilen kısmın kamulaştırma için ifraz işlemi nedeniyle 105 ada 198 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığını beyan etmiştir.

Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, fen bilirkişisinin 14.10.2021 tarihli rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen 4.068,58 metrekarelik kısmın Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli değildir.

2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun 11. maddesine göre Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile 1. ve 2. derece arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazlar zilyetlik yoluyla iktisap edilemez. Yine aynı Kanun'un 6. maddesinde korunması gerekli kültür ve tabiat varlıkları belirtilmiş ve örnekleme yoluyla gösterilmiştir. "Buna göre Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları şunlardır: ... Kaya mezarlıkları, yazılı, resimli ve kabartmalı kayalar, resimli mağaralar, höyükler, tümülüsler, ören yerleri, akropol ve nekropoller; kale, hisar, burç, sur, tarihi kışla, tabya ve isihkamlar ile bunlarda bulunan sabit silahlar; harabeler, kervansaraylar, han, hamam ve medreseler; kümbet, türbe ve kitabeler, köprüler, su kemerleri, su yolları, sarnıç ve kuyular; tarihi yol kalıntıları, mesafe taşları, eski sınırları belirten delikli taşlar, dikili taşlar; sunaklar, tersaneler, rıhtımlar; tarihi saraylar, köşkler, evler, yalılar ve konaklar; camiler, mescitler, musallalar, namazgahlar; çeşme ve sebiller; imarethane, darphane, şifahane, muvakkithane, simkeşhane, tekke ve zaviyeler; mezarlıklar, hazireler, arastalar, bedestenler, kapalı çarşılar, sandukalar, siteller, sinagoklar, bazilikalar, kiliseler, manastırlar; külliyeler, eski anıt ve duvar kalıntıları; freskler, kabartmalar, mozaikler, peri bacaları ve benzeri taşınmazlar; taşınmaz kültür varlığı örneklerindendir.

Tarihi mağaralar, kaya sığınakları; özellik gösteren ağaç ve ağaç toplulukları ile benzerleri; taşınmaz tabiat varlığı örneklerindendir."

Somut olayda ziraat bilirkişi heyeti tarafından dosyaya sunulan 18.10.2021 tarihli rapor ile 22.11.2021 tarihli ek raporda, (A) harfi ile gösterilen çekişmeli taşınmaz bölümünün içerisinde bağ bozumu (pekmez vs.) faaliyetlerini gerçekleştirmek üzere bir mağaranın bulunduğu belirtilmesine rağmen, söz konusu mağaranın bulunduğu çekişmeli taşınmaz bölümü ile ilgili olarak 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında bir araştırma yapılmadığı, mağaranın korunması gerekli kültür tabiat varlığı kapsamında olup olmadığı, değil ise ne şekilde oluşturulduğunun tespit edilmediği anlaşılmıştır. Ayrıca çekişmeli taşınmaz bölümü içerisinde bulunan mağaranın ne şekilde zilyetlikle edinildiğinin dosya kapsamından belli olmadığı, mağara ve çevresinin eğiminin fazla olduğu, ziraat bilirkişi raporuna ekli fotoğraflardan görülmekle, çekişmeli taşınmaz bölümünün toplam eğim oranına itibar edilerek imar-ihyanın yapıldığı ve tarım arazisine dönüştürüldüğü şeklindeki ziraat bilirkişi raporuna itibar edilemez. Çekişmeli taşınmaz bölümünün kazanmaya elverişli kısımları ile kazanmaya elverişli olmayan kısımlarının ayırt edilmesi gerekir. Öte yandan fen bilirkişi raporu ekinde sunulan krokide söz konusu mağaranın çekişmeli taşınmaz bölümü üzerinde bulunduğu yerin işaretlenmediği ve yüz ölçümünün belirtilmediği anlaşılmıştır.

Hal böyle olunca, içerisinde mağaranın bulunduğu (A) harfi ile gösterilen çekişmeli taşınmaz bölümünün 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile 1 ve 2. derece arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazlardan olup olmadığı, söz konusu mağaranın 2863 sayılı Kanun kapsamında korunması gerekli kültür ve tabiat varlığı olup olmadığı hususunda ilgili kurumlardan bütün bilgi ve belgelerin alınarak akabinde doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahallinde fen bilirkişisi, arkeolog bilirkişi ve 3 kişilik ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulu katılımı ile keşif yapılmalı, arkeolog bilirkişisinden mağaranın bulunduğu (A) harfi ile gösterilen çekişmeli taşınmaz bölümünün 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile 1 ve 2. derece arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazlardan olup olmadığı, söz konusu mağaranın 2863 sayılı Kanun kapsamında korunması gerekli kültür ve tabiat varlığı olup olmadığı, değil ise ne şekilde oluşturulduğunu belirten bir rapor alınmalı; ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan 105 ada 198 parsel sayılı taşınmaz içindeki çekişmeli (A) harfi ile gösterilen bölüm içerisindeki mağaranın bulunduğu kısım ve çevresinin nizalı taşınmazın geriye kalan bölümü ile karşılaştırmalı olacak şekilde toprak yapısı, eğimi, bitki deseni ve kullanım durumunun ne olduğunu, bu yönleri itibariyle nizalı taşınmazın geriye kalan bölümünden nasıl ayrıldığını, tarımsal niteliğini belirten, imar-ihyaya konu edilecek yerlerden ise imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir ve ekonomik amaca uygun zilyetlik bulunup bulunmadığını belirleyen, taşınmazın ve içerisinde bulunan mağaranın değişik yönlerden çekilmiş renkli fotoğrafları ile desteklenmiş, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı, önceki günlü raporu irdeleyen ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; fen bilirkişisinden, keşfi takibe ve denetlemeye elverişli, dava konusu taşınmaz bölümünü (özellikle taşınmaz içerisinde yer alan mağaranın yerinin işaretlenip, yüzölçümü belirtilerek) komşularıyla birlikte gösterir krokili rapor alınmalı; bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte tartışılıp değerlendirilerek ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, değinilen hususlar gözetilmeksizin eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının değinilen yönden kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1. maddesi uyarınca Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 saylılı HMK’nın 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA,

Bozma nedenine göre davalı Hazine vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın kararı veren ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

10.09.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.