Logo

1. Hukuk Dairesi2024/3470 E. 2024/4819 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Bölge Adliye Mahkemeleri kurulmadan önce verilmiş bir kararın Yargıtay'ca bozulmasının ardından, görevli mahkemenin verdiği esasa ilişkin karar için kanun yolunun temyiz mi yoksa istinaf mı olduğu hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2. maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemeleri'nin kuruluşundan önce verilmiş ve Yargıtay'ca bozulmuş bir karar üzerine görevli mahkemenin verdiği yeni kararın, Yargıtay tarafından değil, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf yoluyla denetlenmesi gerektiği gözetilerek dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmek üzere ilk derece mahkemesine iadesine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/52 E., 2022/48 K.

HÜKÜM : Davanın Açılmamış Sayılmasına-Direnme

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

Dosya içeriğine göre;

1. Davacı Hazine tarafından davalı ... aleyhine Kadastro Mahkemesinde 23.06.1989 tarihinde açılan tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda, Mahkemenin 11.12.1990 tarihli, 1989/905 Esas ve 1990/116 Karar sayılı kararıyla davanın askı ilan süresinden sonra açıldığı gerekçesiyle Mahkemenin görevsizliğine, görevli ve yetkili mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilmiş; hüküm, Yargıtay denetiminden geçmek suretiyle kesinleşmiştir. Mahkemenin 12.05.2012 tarihli ek kararıyla, davacı tarafından dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesi için 10 günlük süre içerisinde talepte bulunulmadığı gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş; kararın davacı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 17.12.2012 tarihli, 2012/6787 Esas, 2012/9469 Karar sayılı kararıyla bozulmuştur.

2. Bozma üzerine Mahkemenin 11.03.2013 tarihli ek kararıyla, Mahkemenin 12.05.2012 tarihli ek kararında direnilmesine karar verilmiş; kararın davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 19.02.2014 tarihli, 2013/7-1975 Esas, 2014/133 Karar sayılı ilamıyla direnme kararının usulden bozulmasına karar verilmiştir.

3. Bozma üzerine Mahkemenin 02.07.2014 tarihli, 2014/8 Esas ve 2014/10 Karar sayılı kararıyla, Mahkemenin 12.05.2012 tarihli ek kararında direnilmesine karar verilmiş; kararın davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.04.2015 tarihli, 2014/7-2440 Esas, 2015/1222 Karar sayılı ilamıyla direnme kararının yeniden usulden bozulmasına karar verilmiş; bozma üzerine Mahkemenin 11.11.2015 tarihli, 2015/5 Esas ve 2015/3 Karar sayılı kararıyla, Mahkemenin 11.12.1990 tarihli, 1989/905 Esas ve 1990/116 Karar sayılı kararının Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği gerekçesiyle davanın usulden reddine, kararın kesinleşmesi halinde dosyanın görevli ve yetkili Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; hüküm temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

4. Görevsizlik kararı üzerine, Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin 16.05.2016 tarihli, 2016/85 Esas ve 2016/181 Karar sayılı kararıyla Mahkemenin görevsizliğine, görevli ve yetkili mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilmiş; Sulh Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda karşı görevsizlik kararı verilmiş ve dosya merci tayini için Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesine gönderilmiştir. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 30.04.2018 gün ve 2018/1390 Esas, 2018/3248 Karar sayılı ilamı ile Sulh Hukuk Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlenmesine karar verilmiştir.

5. Yargı yerinin belirlenmesi üzerine, Sulh Hukuk Mahkemesinin 17.03.2022 tarihli, 2019/52 Esas, 2022/48 Karar sayılı kararıyla davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

Bilindiği üzere; 6100 sayılı HMK'nın 373/4 üncü maddesi; “Yargıtayın bozma kararı üzerine İlk Derece Mahkemesince bozmaya uygun olarak karar verildiği takdirde, bu karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir” hükmünü, Geçici 3/2 nci maddesi; “Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ila 444 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez.” hükmünü içermektedir.

Yukarıda açıklanan yasa maddelerinin düzenleniş amacı, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlara karşı Yargıtaya yapılmakta olan temyiz kanun yoluna başvurulmasını ve karar kesinleşinceye kadar iki dereceli kanun yolu denetiminin Yargıtay tarafından yapılmasını sağlamaktır. Diğer bir anlatımla, Yargıtayın verdiği bozma kararları üzerine verilen kararların tekrar Yargıtay denetiminden geçmesi, başka bir deyişle Yargıtay kararının istinaf yolu ile denetlenmesinin önüne geçilmesi amaçlanmıştır.

Somut uyuşmazlıkta; Kadastro Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, Asliye Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı verilmiş, Asliye Hukuk Mahkemesi ile Sulh Hukuk Mahkemesince verilen karşı görevsizlik kararları üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 30.04.2018 tarihli ve 2018/1390 Esas, 2018/3248 Karar sayılı ilamı ile Sulh Hukuk Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlenmesine karar verilmiş ve görevli mahkemece esasa ilişkin olarak yargılama yapılarak bir karar verilmiştir. Bu durumda aleyhine kanun yoluna gidilen Malazgirt Sulh Hukuk Mahkemesinin 17.03.2022 tarihli, 2019/52 Esas, 2022/48 Karar sayılı kararıyla ilgili olarak Yargıtayın daha önce esas yönüyle herhangi bir denetiminin söz konusu olmadığı anlaşılmıştır.

Mahkemenin esas yönünden verdiği ve daha önce Yargıtay görevli dairesinin denetiminden geçmeyen kararın kanun yolu denetimi ''İstinaf'' olup görevli merciin Bölge Adliye Mahkemesi olduğu anlaşıldığından, dosyanın ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere İlk Derece MAHKEMESİNE İADESİNE,

12.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.