Logo

1. Hukuk Dairesi2024/3487 E. 2024/6426 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu iptali ve tescil davasında, davalı tapu müdürlüğüne husumetin yöneltilip yöneltilemeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: İfraz işleminin mahkeme kararıyla kesinleştiği ve tapu müdürlüğünün sadece bu kararı uyguladığı, dolayısıyla tapu müdürlüğüne husumet yöneltilemeyeceği gözetilerek, davanın husumet yönünden reddine dair yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/190 E., 2021/1462 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/495 E., 2019/13 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar; 147 ada 1 parsel sayılı 414,16 m2 mesahalı arsanın 15/428'er hissesini 25.12.2015 tarihinde... isimli kişiden satın aldıklarını, ...'ın da aynı hisseleri daha önce ... adlı şahıstan aldığını, hisseleri satın aldıklarında taşınmaz üzerinde takyidat bulunmadığını, daha sonra tapu müdürlüğüne başvurduklarında tapu kayıtlarında değişiklik olduğunu fark ettiklerini, yaptıkları araştırmada kendilerinin haberi olmadan ifraz işlemi yapıldığını, ifraz işlemlerinin önceki malik ...'in malik olduğu dönemde başladığını öğrendiklerini, taşınmaz öncesinde 147 ada 1 parsel iken 32 ve 33 parseller olduğunu, yapılan ifraz işleminde alan kaybı olmaması gerekirken yarı yarıya kayıplarının olduğunu, ifraz işlemine başlanıldığında bu hususun tapuya şerh edilmesi gerektiğini, kendileri açısından haksız yere hukuka aykırı olarak uğranılan zararın hem hissenin ifrazdan dolayı ikiye bölünme nedeniyle 2 misli artmaması ve hem de hiçbir hissedarda görülmeyen 13,81 m2'lik alan kaybı olduğunu ileri sürerek 147 ada 1 parsel sayılı arsa üzerinde yapılmış olan hukuka ve usule aykırı ifraz işleminin iptaline, tapu kaydının buna göre tashihine karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı vekili katıldığı ön inceleme duruşmasında; davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Bakırköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.01.2019 tarihli ve 2018/495 Esas, 2019/13 Karar sayılı kararıyla; davanın, tapu kaydının düzeltilmesi istemine ilişkin olduğu, ifrazın dayanağı ile ilgili tüm bilgi ve belgelerin ... Tapu Müdürlüğünden celp edildiği ve ifrazın Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/398 Esas, 2017/37 Karar sayılı kararıyla gerçekleştiği, davalı ... nezdindeki hatalı bir işlemden kaynaklanmadığı, husumetin davalıya düşmediğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı ... Müdürlüğünün hukuka, usule ve matematiksel kurallara apaçık aykırı olan ifraz kararının düzeltilmesi için mahkemeden 6100 Kanun'un 305/1. maddesine göre tavzih talebinde bulunması gerekirken böyle bir talepte bulunmaması nedeniyle yapılan tescilin hukuka ve usule aykırı olduğunu, bu tescil işleminin iptali için açtıkları davanın reddi kararının da hukuka ve usule aykırı olduğunu, ayrıca tapu müdürlüğünün TMK'nın 1019. maddesi hükmü gereği ifrazı yapılan taşınmazdaki bilgileri tüm taşınmaz hissedarlarına da tebliğ etmesi gerektiğini, davalı ... Müdürlüğünün ifraz işlemi sırasında bu hususları yerine getirmediğini ve yapılan ifraz kararının tescili işleminin hukuka ve usule tamamen aykırı olduğunu, Mahkemenin gerekçesinin de dava dosyasının içeriğine, mevcut delil durumuna aykırı olduğunu bildirerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 17.06.2021 tarihli ve 2020/190 Esas, 2021/1462 Karar sayılı kararıyla; dava konusu İstanbul ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 147 ada 1 parsel sayılı 414,16 m2 mesahalı taşınmazın 25.12.2015 tarihli satış sonucu 15/428'er hisse ile ... ve ... (önceki malik ...) adına kayıtlı iken 31.02.2018 tarihli ifraz sonucu 217,06 m2 mesahalı 147 ada 32 parsel olarak 15/428'er hisse ile adlarına kaydedildiği, taşınmazın ifrazına ilişkin belge örnekleri incelendiğinde ifraz işleminin Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/398 Esas 2017/37 Karar sayılı ilamına ve ekli krokiye istinaden İstanbul Kadastro Müdürlüğünce yapıldığının görüldüğü, Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.02.2017 tarih, 2015/398 Esas 2017/37 Karar sayılı ilamının UYAP üzerinden yapılan incelenmesinde ise davacılarının ...,...,...,...,...,...,...,ve ... Mobilya Ltd. Şti.; davanın muarazanın giderilmesi; dava tarihinin 13.04.2012 olduğu, davanın kabulü ile 147 ada 1 parsel sayılı taşınmazın bilirkişi raporunda belirtildiği şekilde ifrazına karar verildiği, verilen kararın 08.09.2017 tarihinde kesinleştiği, bu itibarla söz konusu ifraz işleminin Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.02.2017 tarih, 2015/398 Esas 2017/37 Karar sayılı ilamı doğrultusunda İstanbul Kadastro Müdürlüğünce yapıldığı ve tescil bildirimi üzerine Tapu Müdürlüğünce gerekli tescil işlemlerinin yapıldığı anlaşılmakla yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava ve istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü iddialarını yineleyip verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 114/1-d. maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması HMK'nın 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Dosya içeriğinden; dava konusu İstanbul ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 147 ada 1 parsel sayılı 414,16 m2 miktarlı taşınmazın 25.12.2015 tarihli satış işlemi ile 15/428'er hisse ile ... ve ... (önceki malik ...) adına kayıtlı iken 31.02.2018 tarihli ifraz işlemi sonucu 217,06 m2 miktarlı 147 ada 32 parsel olarak 15/428'er hisse ile adlarına kaydedildiği, taşınmazın ifrazına ilişkin işlemlerin Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/398 Esas 2017/37 Karar sayılı ilamına ve ekli krokiye istinaden İstanbul Kadastro Müdürlüğünce yapıldığı, Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.02.2017 tarih, 2015/398 Esas 2017/37 Karar sayılı kararının incelenmesinde ise davacılarının ...,...,..., ve......; davalılarının...,...,...,...,...,ve ... Mobilya Ltd. Şti.; davanın muarazanın giderilmesi; dava tarihinin 13.04.2012 olduğu, davanın kabulü ile 147 ada 1 parsel sayılı taşınmazın bilirkişi raporunda belirtildiği şekilde ifrazına karar verildiği, verilen kararın 08.09.2017 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.

3. Öncelikle belirtilmelidir ki; bir davada taraf sıfatı, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Bir subjektif hakkı dava etme yetkisi kural olarak o hakkın sahibine ait olduğundan davacı sıfatı (aktif husumet), yani davacı olma yetkisi de o hakkın sahibine ait olacaktır. Bir subjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek kişi ise o hakka uymakla borçlu olan kişiye (davalı sıfatı, pasif husumet) ait olacaktır.

Bu noktada, mahkemenin taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olmaları gerekir.

Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa davanın esası hakkında bir karar verilemez, dava, sıfat yokluğundan(husumetten) reddedilir.

Öte yandan; sıfat, dava şartı olmayıp itirazdır. Zira bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı ancak davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir. Başka bir anlatımla, dava şartları işin esasının incelenmesine engel teşkil eder mahiyetteyken, bir davada taraflardan birinin davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümüne girilmeden davanın sıfat yokluğundan reddi gerekir. Bu karar, davanın dinlenemeyeceğine ilişkin bir karar olmayıp yine davanın esasına ilişkin bir karardır. Sıfat, ileri sürülme zamanı kanun ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def’î de teşkil etmediğinden davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde re’sen nazara alınması gerekli hukukî bir durumdur.

Değinilen kanuni düzenlemeler ve ilkeler birlikte değerlendirildiğinde, tapuda kayıtlı bir taşınmazdaki pay oranlarının düzeltilmesinden taşınmazın tüm paydaşlarının etkileneceği kuşkusuzdur. Bu nedenle yazılı şekilde davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin temyiz itirazının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK'nın 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 368,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

28.11.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.