"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1659 E., 2024/521 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/642 E., 2023/306 K.
Taraflar arasındaki tapusuz taşınmazın tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Muğla ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, ... semtinde bulunan, evveliyatı miras taksimi neticesinde ... ...'e isabet eden tapulu 1812 parseli müvekkilinin satın aldığını, tapulu 1812 parselin bitişiğindeki tescil harici bırakılan yerin evvelinde zilyetliği ve kullanımının dava dışı ... ...'in babası ... ...'e ait iken, daha sonra dava dışı ... ...'in bu yerin zilyetliğini davacı ...'e bıraktığını, 1812 parsele bitişik, yapılacak olan keşifte sınırları daha net belli olacak olan 1.537,00 metrekarelik bu yerin 1997 yılından beri müvekkilinin zilyetliği ve kullanımında olduğunu, her türlü verginin müvekkili tarafından ödendiğini, Belediye, Hazine ya da üçüncü kişilerle herhangi bir ilgisinin de bulunmadığını, olağanüstü zamanaşımı yoluyla gayrimenkul iktisabının şartlarının gerçekleştiğini ileri sürerek müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddeleri ve diğer kanun hükümlerine göre davacının taşınmazı iktisap edebilmesi için aranan şartların gerçekleşmediğini, taşınmazın Devlete kalan taşınmazlardan olduğunu, zilyetlik ve zamanaşımı ile iktisap edilmesinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı ... Belediyesi vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, dava dilekçesinde 1812 parsel sayılı taşınmazın bitişiği olarak belirtilen taşınmazın imar uygulaması içerisinde olduğunu, bu nedenle kazanılmasının mümkün olmadığını, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerinde öngörülen koşulların oluşmadığını belirterek reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3. Davalı ... Belediyesi vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın husumet, usul ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 04.04.2023 tarihli ve 2018/642 Esas, 2023/306 Karar sayılı kararıyla; 12.03.2022 tarihli fen bilirkişi raporuna göre dava konusu taşınmazın eski 1812 nolu parselin güneyinde kaldığı, 1812 numaralı parselin ilk kadastro çalışması sırasında ... oğlu ... ... adına tespit gördüğü, ... ...'in ölmesinin ardından ise mirasçıları adına intikal işlemi yapıldığı ve mirasçılar tarafından 1812 numaralı taşınmazın davacıya satıldığı, sonrasında ise 1812 numaralı parselin yola terk ve ayırma işlemi neticesinde 125 ada 1 ila 4 numaralı parseller olduğu, ardından 125 ada 2, 3, 4 nolu parsellerin birleştirme ayırma işlemine tabi tutulması neticesinde 6 ve 7 numaralı parsellerin oluştuğu, yapılan inceleme neticesinde 125 ada 1, 6 ve 7 nolu parsellerin davacı tarafından satıldığı, ... Belediye Başkanlığı'nın 20.07.2020 tarih 4362 sayılı yazısında, dava konusu parselin bulunduğu yerde ilk imar planı çalışmasının 05.12.1994 tarihinde onaylandığı, imar planı revizyon çalışmasının ise 03.02.2014 tarihinde onaylandığının belirtildiği, yazı ekinde gönderilen 1/1000 ölçekli uygulama imar planı örnekleri incelendiğinde, dava konusu taşınmazın 1994 tarihinde onaylanan uygulama imar planında ağaçlandırılacak alan olarak tanımlanan alanda kaldığı, 2014 tarihinde onaylanan revizyon çalışmasında ise imar yolunda ve ayrık nizam 2 kat 0.15/0.30 konut alanında kaldığı, hava fotoğrafları, ağaçların yaşları ve bilirkişi heyetlerinin hazırladıkları raporlara göre dava konusu taşınmazın 1999-2000 yılları arasında imar ve ihyasının tamamlandığının anlaşıldığı, yerel bilirkişi, tanık beyanları, keşif, teknik bilirkişi raporları ve hava fotoğrafları bir bütün olarak incelendiğinde davacı tarafından dava konusu taşınmazın ilk imar planına alındığı tarih olan 1994 yılından geriye doğru 20 yılda nizasız ve fasılasız olarak imar ve ihyayı dava konusu taşınmazların tamamında bitiremediği, bilirkişi raporlarında da belirtildiği üzere taşınmazın tamamında kullanımın 1999-2000'li yıllar olduğu, bir yerin kısmen kullanılmaya başlanmasının Kadastro Kanunu'nun 17. maddesinde belirtilen imar ve ihyanın tamamlanması anlamına gelmeyeceği, gelse dahi 1994 tarihi itibariyle imar ihya için 20 yıllık sürenin dolmadığı, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; tanık ve mahalli bilirkişi beyanlarıyla müvekkilinin dava konusu yeri 1997 yılında satın aldığının ve o tarihten beri kullandığının ortaya konulduğunu, ayrıca dava konusu yerin 2000 yılı öncesi gerek 1997 yılı gerekse 1990 yılı öncesi hava fotoğraflarının istenilmesi gerektiğini, ancak söz konusu eksikliğin itirazlarına rağmen Yerel Mahkemece giderilmediğini, müvekkilinin dosyada alınan raporlarda (B) harfi ile gösterilen kısmı 20 yılı aşkın süredir yabani ot ve ağaçlardan temizleyerek ve ağaç dikerek imar ve ihya ettiğini, dava konusu yerin çok eski yıllardan beri ... ... tarafından kullanıldığını, ...'in zilyetlik ve imar-ihyayı oğluna devrettiği, onun da bir süre kullandıktan sonra müvekkiline devrettiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 28.03.2024 tarihli ve 2023/1659 Esas, 2024/521 Karar sayılı kararıyla; tapusuz taşınmazın tescili talebiyle açılan davada, dava konusu taşınmazın 1986 ve 1992 tarihli hava fotoğrafları ile 1995 tarihli memleket haritasında üzerinde çalı örtüsü bulunan makilik alan olarak gözüktüğü ve taşınmazın çevresinde bulunan tapulama harici çalılık, kayalık alanla bir bütünlük oluşturduğu, 1987 yılında yapılarak kesinleşen ilk arazi kadastrosu sırasında dava konusu yerin taşlık, çalılık, pırnallık olduğu gerekçesiyle tespit harici bırakıldığı, taşınmazın ilk kullanımının 1999-2000 yıllarında olduğu, taşınmazın bir bölümünün sabit kayalardan oluştuğu, ... Belediyesinin yazı cevabına göre bölgede yapılan ilk imar planı çalışmasının 1994 tarihinde onaylandığı, imar planı tarihi olan 1994 yılından geriye doğru 20 yıl öncesinde imar-ihyanın tamamlanmadığı gibi imar ihya tarihinden itibaren 20 yıl nizasız, fasılasız, malik sıfatıyla zilyetlik şartının da gerçekleşmediği, bu itibarla davacı yararına TMK'nın 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddelerinde belirtilen olağanüstü zamanaşımıyla mülkiyeti kazanım koşullarının oluşmadığı, Mahkemenin davanın reddine ilişkin kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar etmiş, ayrıca dava reddedilirken 1994 yılına kadar imar-ihyanın dolmadığının gerekçe gösterildiğini, halbuki 1960 yılından beri devam eden zilyetlik ve 1960 yılında başlayan ihya çalışması ve silsile ile devam eden ihya ve zilyetliğin yerinde olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddeleri.
2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1. maddesi.
3. Değerlendirme
1.Kadastro sonucu; Muğla ili, ... ilçesi, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan ve 12.03.2022 tarihli fen bilirkişi raporu ekinde yer alan krokide (A) ile gösterilen 746,20 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ile (B) harfi ile gösterilen 619,89 metrekare yüzölçümündeki taşınmazların taşlık, çalılık, pırnallık olarak tescil harici bırakıldığı anlaşılmıştır. Davacı, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenine dayanarak dava açmıştır.
2. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen karar; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen sebepler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI.KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Alınması gereken harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17.09.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.