Logo

1. Hukuk Dairesi2024/3670 E. 2024/5996 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu davalıların da paydaşı olarak tespit edildiği taşınmazlar üzerinde, davacıların daha önce yapıldığını iddia ettikleri rızai taksime dayanarak tapu iptali ve tescil isteyip isteyemeyecekleri.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların, taşınmazların kendilerine ait olduğunu ispatlayamamaları ve Yargıtay’ın önceki bozma kararında belirttiği hususların yerine getirilmiş olması gözetilerek, mahkemenin davayı reddeden kararının onanmasına hükmedilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/41 E., 2023/694 K.

HÜKÜM : Ret

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararının, davacılar vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 11.10.2021 tarihli 2021/3606 Esas 2021/5393 Karar sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir.

Karar davacı ... vekili ile davacılar ..., ..., ..., ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; çekişmeli 203 ve 240 parsel sayılı taşınmazların öncesinde davacılar ile davalıların müşterek kök murisi ...’a ait iken 1938 yılında vefat etmesinden sonra terekesinin taksimi için açılan ve tüm mirasçılarının taraf olduğu Çatalca Sulh Hukuk Mahkemesinin 1950/246 Esas ve 1951/116 Karar sayılı ortaklığın giderilmesi davasında taraflarca sulh olunduğunu, davacıların miras bırakanı... Salun haricindeki diğer mirasçıların sulh protokolüne uygun bir şekilde taşınmazları tapuda adlarına intikal ettirdiklerini ve oluşan tapu kayıtlarının kadastro esnasında yine sulh protokolüne uygun olarak revizyon gördüğünü, yapılan taksim protokolünde çekişmeli taşınmazların taksimen davacıların murisleri ...’a isabet etmesi ve müstakilen muris adına yazılması gerektiği halde kök muris ... mirasçılarının tamamı adına paylı şekilde tespitinin yapıldığını ileri sürerek 203 ve 240 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının iptali ile ... mirasçıları olan davacılar adlarına tapuya tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ... (....) cevap dilekçesinde; dava konusu yerin murisleri olan dedelerinden kaldığını, davacının iddialarının haksız olduğunu belirtip davanın reddini talep etmiştir.

Davalılar .... ve ... vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında davacıların iddia ettiği gibi rızai taksim sözleşmesinin mevcut olmadığını, mirasçılar arasında kazandırıcı zamanaşımının işlemediğini ve buna dayalı olarak mülkiyet edinilemeyeceğini, bu sebeple hem zilyetlik olgusunu kabul etmediklerini, hem de davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı ... cevap dilekçesinde; taşınmazların muris dedelerinden kaldığını, dedeleri adına tapulu olduğunu, tüm mirasçıların payı bulunduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.

Davalı ... (....) cevap dilekçesinde; dava konusu yerlerin dedeleri adına tapulu olup ölümünden sonra mirasçıları tespit edilerek müşterek olarak tapuya kaydedildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.

Davalılar ... ve ....cevap dilekçesinde; davaya konu 203 ve 240 parsellerin davalılar ile birlikte adlarına tescilinin yapıldığını, 203 ve 240 parsellerin iddia olunduğu gibi mevcut tapunun gayrimenkullere mahallen tatbiki sonucu davacıya ait tapunun gayrimenkulleri kapsadığı takdirde davacının davasında haklı olacağı inancı ile davaya karşı bir diyeceklerinin bulunmadığını, davacının elindeki tapunun gayrimenkulleri kapsamadığı takdirde kadastro tespitinin doğru ve adlarına yapılan tescillerin de yasal olacağından davanın reddini talep etmiştir.

Davalılar ... ve ... vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazların keşfen değerinin tespit edilmesi ve bilirkişice belirlenecek değer üzerinden noksan harç ve ihtiyati tedbir teminatının davacı taraftan alınması gerektiğini, davanın tamamen haksız ve mesnetsiz olduğunu, davacı tarafın hiçbir haklı ve hukuki sebebe dayanmaksızın gerek müvekkillerini gerekse diğer tapu maliklerini açmış olduğu dava ile mağdur ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davacının dayandığı ilamda taşınmazların belirtilen mevkileri ile taşınmazların bulunduğu mevkilerin farklı olduğunu, taşınmazların tapulama tespitine dayanak edilen tapu kayıtlarının da Sulh Hukuk Mahkemesi ilamı içeriği ile ilgisi bulunmadığını, taşınmazların tapulama tespitine... ve ... mirasçıları ile Hazine tarafından açılan davada davacıların tamamının tüm varislerle birlikte davalı olduğunu, anılan davada davanın reddine, taşınmazın ... mirasçıları adına tesciline karar verildiğini, kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, Çatalca 2. Kadastro Mahkemesinden verilen 1983/166 Esas-1993/282 Karar sayılı bu hükmün kesin hüküm veya en azından kesin delil teşkil ettiğini, davacıların söz konusu davada tespite ve tespit maliklerine karşı bir iddia ve itirazlarının olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEME KARARI

Gaziosmanpaşa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.09.2016 tarih 2010/605 Esas 2016/494 Karar sayılı kararı ile; davacılar tarafından çekişmeli taşınmazların taksimen kendilerine düştüğü ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesi Kararı

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 14.12.2018 tarih 2018/869 Esas 2018/1400 Karar sayılı kararı ile; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Bozma Kararı

Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 11.10.2021 tarihli 2021/3606 Esas 2021/5393 Karar sayılı kararı ile; “Eksik inceleme ile karar verildiği, Mahkemece; yöreyi ve dava konusu taşınmazları iyi bilen yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile teknik fen bilirkişisi hazır olduğu halde yeniden keşif yapılarak davacıların dayandığı ve Mahkemece tasdik edilen 25.04.1951 tarihli taksim protokolünde davacılar murisi...’e bırakılan Karakova ve Üveyiktepe mevkisindeki yerlerin çekişmeli taşınmazlar olup olmadığının belirlenmesi, bu kapsamda mahalli bilirkişi ve taraf tanıklarına söz konusu protokol okunarak protokolde bahsi geçen Karakova ve Üveyiktepe mevkisindeki taşınmazların davacıların yakın miras bırakanı ...’e bırakılan taşınmazlar olup olmadığının net olarak belirlenmesi, çekişmeli 203 parselin mevkisi her ne kadar Arapçayırı olarak gözükse de komşu parsel tutanaklarının mevkilerinin Kakavan olduğu ve dinlenen kişilerce Kakavan mevkinin Karakova olabileceği hususu ile çekişmeli 204 parselin mevkisi her ne kadar "taşlık" olarak gözükse de bu taşınmaza Hazinenin açmış olduğu kadastro tespitine itiraz davasının keşfinde dinlenen kişilerin mezkur taşınmazın mevkisini Taşlık veya Üveyiktepe olarak belirttikleri hususları üzerinde önemle durulması, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi" gerektiği belirtilerek karar bozulmuştur.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Gaziosmanpaşa 2. Asliye Hukuk Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Yargıtay bozma ilamındaki bozma gerekçeleri doğrultusunda yeniden mahalli bilirkişiler tespit edilerek fen bilirkişi marifetiyle mahallinde keşif yapıldığı, mahalli bilirkişilerin beyanları ve alınan fen bilirkişi raporları neticesinde 203 parsel sayılı taşınmazın mevkisinin Arapçayırı, 204 parsel sayılı taşınmazın mevkisinin Taşlık olduğunun sabit olduğu, söz konusu taşınmazların murise bırakılan taşınmazlar olmadığının anlaşıldığı ve davacı tarafın iddiasının sübut bulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ... vekili ile ..., ..., ..., ... ve ... vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

Davacı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki beyanları tekrar ile Yargıtay bozma ilamının gereklerinin tam olarak yerine getirilmediğini, kök muris ...’un terekesinin taksim edildiğini ve murisleri ...’a da taksim sonucu 203 ve 240 parsel sayılı taşınmazlar kaldığını, dinlenen mahalli bilirkişi beyanlarının ihtilaflı olan hususları aydınlatıcı olmadığı, mevki isimlerinin genelde değişmediğini, ancak zamanla oluşan durum ve olaylara göre değişebileceğini, komşu kayıtların Üveyiktepe-Kakavan çayırı, Taşlık-Üveyiktepe ve Arapçayırı (Kakavan) veya daha geniş alanı kapsayan Arapçayırı mevki gibi isimlerle belirtildiğini, davacı tanıkları hayatta olmadığı için bozmadan sonra yapılan keşifte dinlenemediğini ancak önceki beyanlarında terekenin taksim edildiğini ve davacıların murisi ...’e kaldığını ve davacıların zilyet olduğunu belirttiklerini, bu beyanların Mahkemece dikkate alınmadığını, taksimin tüm mirasçılar arasında yapıldığı ve sonrasında tapuda infaz edildiğini, Mahkemece davacıların murisi adına kadastroda taşınmaz tescil edilip edilmediği hususunun araştırılmadığını, kök muris ...’nın tapulu tüm taşınmazlarının taksimle mirasçılarına verilenlerin ayrı ayrı tapu kayıtları mevcut iken ...’e verilen taşınmazların tapu kayıtları da mevcut iken sadece mevki isimlerinin yazılmasının sorumluluğunun davacılara yükletilmesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu belirterek ve re'sen görülecek nedenlerden dolayı kararın bozulmasını talep etmiştir.

Davacılar ..., ..., ..., ..., ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; kök muris ... mirasçılarının 1951 yılında açtıkları izale-i şuyu davasında mal varlığının paylaşımı konusunda sulh olduklarını, bu anlaşma doğrultusunda kendi miras bırakanları ... hariç diğer mirasçıların taksimde kendilerine kalan taşınmazları tapuda kendi adlarına tescil ettirdiklerini, kendilerinin ise uzun zaman ihmal ettiklerini, ancak taşınmazlara zilyet olduklarını, kadastro çalışmaları sırasında bu çekişmeli taşınmazların sanki taksim yokmuş gibi tüm mirasçılar adına tespit edildiğini, ...'un terekesinin taksim edildiğini, kök murisin bu paylaşımda yazılı taşınmazlardan başka taşınmazı olmadığını, ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, taksim kararı dikkate alınmadan mahalli bilirkişi beyanlarına değer verildiğini, bu durumun hatalı olduğunu belirterek ve re'sen tespit edilecek nedenlerle kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190. maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14, 15, 17 ve 20. maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. ve 713. maddeleri

3. Değerlendirme

İstanbul ili .... ilçesi, .... köyünde yapılan kadastro çalışmalarında 203 parsel sayılı 36.500 m2 yüz ölçümlü taşınmaz ile 240 parsel sayılı 15.000 m2 yüz ölçümlü taşınmaz tapu kaydı nedeniyle 3/32'şer hissesi ..., ..., ..., ..., ..., 5/32'şer hissesi ..., ..., ... ve 2/32 hissesi ... adına tespit edilmiş, daha sonra hükmen kadastro tespiti gibi tapuya tescil edilmiştir.

Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un uygulanacağı davalar yönünden HUMK’un 428.maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; bir kısım davacılar vekilleri tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar ... vekili ile ..., ..., ..., ... ve ... vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 157,75'er TL bakiye onama harçlarının temyiz eden davacılardan alınmasına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

06.11.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.