Logo

1. Hukuk Dairesi2024/383 E. 2025/867 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı, oğlu tarafından hile ile alınan vekaletname ile taşınmazlarının davalı yeğenine bedelsiz devredildiği iddiasıyla tapu iptali ve tescil davası açmıştır.

Gerekçe ve Sonuç: Vekil edenin iradesine aykırı işlem yapıldığı, alıcının akraba olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilebilecek durumda olduğu ve vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde hareket ettiği gözetilerek vekalet görevinin kötüye kullanıldığı ve davacının zararlandırıldığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/2499 E., 2023/1720 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Şile 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2016/308 E., 2019/115 K.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar; davalı ... vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ... dava dilekçesinde; davalı oğlu ...’in hile sonucu kendisinden aldığı vekaletname ile 60, 97, 106, 210, 212 ve 270 parsel sayılı taşınmazları yeğeni olan diğer davalıya bedel almaksızın temlik ettiğini, temlikin muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini, mümkün olmadığı takdirde bedelin tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazların bedelinin 300.000,00 TL'lik kısmını elden, 162.000,00 TL'lik kısmını ise banka aracılığıyla ödendiğini, davalının taşınmazları yatırım amaçlı ve emeklilik hayatını geçirmek için satın aldığını, diğer davalı ile herhangi bir anlaşması olmadığının taşınmazları satmamasından belli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

2.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davalının babasından habersiz bir işlem yapmadığını, yıllarca babasına baktığını, kardeşlerinin baskısı sonucu bu davanın açıldığını, taşınmazların bedellerinin ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 13.03.2019 tarihli ve 2016/308 Esas, 2019/115 Karar sayılı kararıyla; murisin dava tarihinde fiili ehliyetini haiz olmadığının Adli Tıp Kurumundan alınan raporla tespit edildiği gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114/1-d hükmü gereğince davanın usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin 13.03.2019 tarihli kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 30.11.2020 tarihli kararı ile dava tarihinde davacının fiil ehliyetine haiz olmadığı anlaşılmakla davacının dava ehliyeti bulunmadığından bahisle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, bu nedenle davacılar vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi gerektiği belirtilmiş ancak hükümde davacılar vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar verilmiştir. Hükümdeki davacılar vekilinin istinaf talebinin kabulüne dair hüküm 11.01.2021 tarihli tashih şerhiyle ''Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/(1).b.1 maddesi gereğince reddine,'' olarak düzeltilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

1.Bölge Adliye Mahkemesinin 13.03.2019 tarihli kararının süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairece; ehliyet dava açma şartı ise de sonradan vasi atanarak dava şartı noksanlığının giderildiği anlaşıldığından, yargılama sırasında ölen davacının mirasçılarının davaya dahil edilerek yargılamaya devam edilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın usulden reddine karar verilmesinin doğru olmadığı, kabule göre de kararın gerekçesinde istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği belirtilmesine rağmen hüküm kısmında maddi hataya dayalı olarak "başvurunun kabulü" denmesinin de isabetsiz olduğu belirtilerek İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

2.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı ... vekilince sunulan 13.04.2016 tarihli belgede, ...'ın diğer çocuklarının bilgisi dahilinde vekil olarak atadığı oğlu ... aracılığıyla ve hür iradesiyle evi ve diğer dava konusu taşınmazları ...'e toplam 462.000,00 TL bedelle sattığı, bu bedelin 300.000,00 TL'sini elden aldığı, 162.000,00 TL'nin banka hesabına havale edildiği yönünde ifadeler yer aldığı, belgenin dava dışı ..., ... ..., ... ile davalı ... ve davacı ... tarafından imzalanmış olduğu, bu belge ile ilgili özel belgede sahtecilikten dolayı yapılan soruşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, ilgili soruşturma dosyasında ...'ün belgenin adı geçenler tarafından aynı anda imzalanmadığı, ... tarafından kendisine verilen belgeyi diğer imza sahiplerinden sonra imzaladığı yönünde ifade verdiğinin anlaşıldığı, bir tanesi davacı ...'a ait ev, diğerleri tarla ve bahçe olmak üzere altı adet taşınmazın Şile Noterliğinin 31.07.2015 tarih 5643 sayılı vekaletnamesine istinaden ...'ın oğlu vekil ... tarafından, ...'in karısının kardeşinin oğlu, vekilin kuzeni ...'e satış suretiyle temlik edildiği; resmi senetteki satış bedelleri ile keşfen ve bilirkişi raporu ile tespit edilen bedeller arasında fahiş fark bulunduğu; davalı tarafın gerçekte davacıya 462.000,00 TL ödediğini bildirdiği, elden yapılan 300.000,00 TL ödeme için belge sunulmuşsa da bu belgede ...'nin imzası bulunmadığı gibi, belgenin tanık, alıcı ve satıcılarca birlikte imza altına alınmadığı, banka havalesiyle yapılan 162.000,00 TL'nin ise satıcı hesabından çekildiği, aynı gün vekil hesabına para yatırıldığı; dolayısıyla taşınmaz bedelinin tamamının satıcı davacıya ödendiğinin ispat edilemediği; vekil edenin telkinlere açık olup iradesine aykırı işlem yapıldığı, alıcı ...'nin akraba olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilebilecek durumda olduğu, vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde hareket ettiği, dolayısıyla vekalet görevinin kötüye kullanıldığı ve davacının zararlandırıldığı sabit olup davanın kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

1.Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; tapu iptali ve tescil davasının ancak kayıt maliklerine karşı açılabileceğini, davacı tarafın ... terekesi olduğunu, tereke temsilcisi bulunduğunu ancak avukatları olmadığı halde davacı taraf lehine vekalet ücretine hükmedildiğini ve davalının da sorumlu tutulduğunu, davalının hem davacı hem de davalı olarak davada yer aldığını, harç ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasının da doğru olmadığını, muris satış işlemlerinin her aşamasına katıldığı için hukuki nitelendirmenin vekalet görevinin kötüye kullanılması olarak yapılmasının hatalı olduğunu, Adli Tıp 1. Üst Kurulunun 21.03.2023 tarihli raporunun Mahkemece değerlendirilmediğini, davalı tanıklarının dikkate alınmadığını, davacı ... tarafından imzalanan belgenin Mahkemece dikkate alınmamasının da hatalı olduğunu belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesince dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacı taraf adına tesciline karar verildiği halde davalının ödemiş olduğu bedellerin iadesine karar verilmemiş olmasının hatalı olduğunu, satış işleminin murisin bilgisi dahilinde ve fiil ehliyeti bulunduğu dönemde yapıldığını, davacı ... tarafından imzalanan ödeme belgesinin Mahkemece dikkate alınmadığını, satış bedelleri arasında fahiş fark bulunmadığını, tanık beyanlarının doğru değerlendirilmediğini, davacı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki dava, hile ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün değilse tazminat istemine ilişkindir.

Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davalı ... vekili ve davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 25.935,85 TL bakiye onama harcının müteselsilen temyiz eden davalılardan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

24.02.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.