Logo

1. Hukuk Dairesi2024/4060 E. 2024/6630 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından, taşınmazının dava dışı bir kişiye inançlı işlemle devredildiği ve ardından akrabalık bağı bulunan davalıya geçtiği iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasında, davalının iyi niyetli üçüncü kişi olup olmadığı hususu.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkeme, davacının taşınmazını dava dışı kişiye inançlı işlemle devrettiğinin ve davalının da bu durumdan haberdar olan veya olması gereken konumda kötü niyetli üçüncü kişi olduğunun tespit edilmesi ve davalının TMK m.1023'ün koruyuculuğundan yararlanamayacağı gözetilerek yerel mahkemenin tapu iptali ve tesciline ilişkin kararının onanmasına karar vermiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2024/105 E., 2024/171 K.

HÜKÜM : Kabul

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar davalı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma isteğinin değerden reddine karar verilip temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; kayden maliki olduğu 752 parsel sayılı taşınmazdaki payını aleyhine yapılan icra takipleri nedeniyle güvendiği ... isimli şahsa tapuda satış gibi göstererek devrettiğini, bu kişinin ... isimli kişiye borcu olmadığı halde senet düzenleyerek borçlandığını, taşınmazın daha sonra icra yoluyla satışa çıkarılarak açık artırma sonucu ...’a ihale edildiğini, ... tarafından da akrabası olan davalı ...’a devredildiğini, bu kişiler hakkında emniyeti suistimal, tefecilik, çete kurmak suçlarından ceza davası açıldığını ileri sürerek tapu iptali ve tescile karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, tapu kaydına güvenerek taşınmazı satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEMENİN KARARI

Menderes Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.11.2010 tarihli 2009/459 Esas, 2010/564 Karar sayılı kararıyla; davacının kendi muvazaasına dayanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararının süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairenin 08.12.2011 tarihli 2011/12531 E., 2011/12571 K. sayılı kararıyla; davada çekişmeli taşınmazdaki payın alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla dava dışı Zabit'e temlik edildiği, sonra cebri icra ve satışlara konu edildiği iddia edildiğine göre ilk işlem itibariyle olayda inançlı işlem hukuksal nedenine dayanıldığı, iddianın kanıtlanması için yazılı delil gerekir ise de yemin ve ikrar gibi delillerin de iddiayı kanıtlamaya yeteceği gibi, yazılı delil başlangıcı gibi delillerin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekeceği, inançlı işlemin varlığının kabul edilmesi halinde sonraki ellerin el ve işbirliği içinde bulunup bulunmadığının, TMK'nın 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanıp yararlanamayacaklarının değerlendirilmesi, İzmir 24. Asliye Ceza Mahkemesinde görülmekte olan 2008/470 Esas sayılı ceza davasının inançlı işlemin varlığı yönünden delil oluşturabileceğinin gözetilmesi gerektiği gerekçeleriyle bozulmuştur.

Mahkemenin 19.12.2019 tarihli 2012/191 Esas, 2019/475 Karar sayılı kararı ile; taşınmazın inançlı işlem ile devredildiği hususunda davacı tarafça yazılı delil sunulmadığı, ceza dosyası ile de inançlı işlemin varlığının ispat edilemediği, davacı tarafça yemin deliline dayanılmadığı, tüm bu hususlar göz önüne alındığında davacı tarafça iddianın ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararının süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairenin 29.03.2023 tarih 2023/901 E., 2023/1862 K. sayılı kararı ile; ilk el olan dava dışı Zabit’e anılan temliklerin inançlı işlem gereği yapıldığı, soruşturma evrakları, ceza dosyaları ve tüm dosya içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde taşınmazın halen davacının kullanımında bulunduğu, ilk el olan Zabit’ten taşınmazı icra yolu ile temlik alan ...’ın ve ...’dan da temlik alan son kayıt maliki davalı ...’ın akraba olup birbirlerini tanıdıkları, el ve işbirliği içerisinde birlikte hareket ettikleri, bu durumda son kayıt maliki davalı ...’ın durumu bilen veya bilmesi gereken kişi konumunda olup TMK’nın 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı, dava konusu taşınmazda davacının temlik ettiği pay oranı gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuş, davalının karar düzeltme isteği reddedilmiştir.

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, bozma ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde; muvazaalı devir olsaydı doğrudan devir yapılabileceğini, icra yoluna başvurulmayacağını, davada taraf olmayan kişilerin beyanlarının ikrar kabul edilemeyeceğini, Zabit’in beyanında çelişki bulunmadığını, davalının akrabalık bağının hatalı değerlendirildiğini, davacının taşınmazdan tahliyesinin istendiğini, ancak savcılığa intikal eden olaylar yaşandığını, davacının taşınmazı gasp ettiğini, davalının iyiniyetli olduğunu, mülkiyet hakkının korunması gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde, hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davalının yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 8.989,25 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

04.12.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.