Logo

1. Hukuk Dairesi2024/4091 E. 2024/5335 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın ölümü üzerine mirasçıların davaya devam etmemesi nedeniyle davanın usulden reddi.

Gerekçe ve Sonuç: Mirasçıların yargılama aşamasında vefat etmesi ve mirasçıların davaya devam etmemesi nedeniyle oluşan dava şartı noksanlığının, tereke temsilcisi atanmasıyla giderilebileceği, bu nedenle tereke temsilcisi atanmasına ilişkin davanın sonucunun beklenmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/105 E., 2021/134 K.

HÜKÜM : Usulden Ret

Taraflar arasında görülen tapu iptal ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Karar tereke temsilcisi vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; miras, paylaşım ve kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuksal nedenlerine dayanarak adına kayıtlı 116 ada 13 parsel içerisinde olması gereken bir kısım yerin kadastro çalışmaları sırasında 728 ada 1 sayılı parsel içerisinde mera olarak sınırlandırıldığını açıklayarak 728 ada 1 parsel sayılı taşınmaza ait mera sınırlandırmasının iptaliyle adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili; nizalı taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup zilyetlikle kazanılamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı ... vekili; davada taraf sıfatlarının bulunmadığından davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEMENİN KARARI

Gürün Sulh Hukuk Mahkemesinin 06.06.2011 tarih 2010/88 E., 2011/144 K. sayılı kararı ile değer itibariyle Mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, kararın kesinleşmesi ve davacının talebi ile Gürün Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.03.2012 tarih 2012/11E., 2012/55K. sayılı kararı ile sûbut bulan davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 17.12.2012 tarihli ve 2012/6381 E., 2012/12486 K. sayılı kararıyla eksik araştırma ve inceleme ile karar verildiği gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Gürün Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.02.2016 tarihli ve 2013/20 E., 2016/54 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulü ile çekişmeli 728 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 30.07.2015 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 23.130,84 metrekarelik bölümünün tapu kaydının iptali ile aynı adanın son parsel numarası verilmek suretiyle tarla vasfıyla davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 08.07.2020 tarih 2016/15606 E., 2020/2738 K. sayılı kararıyla eksik araştırma ve inceleme ile karar verildiği gerekçesiyle karar bozulmuştur.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Gürün Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.12.2021 tarihli 2020/105 E., 2021/134 K. sayılı kararı ile; davacının yargılama sırasında öldüğü, mirasçıların zorunlu dava arkadaşı olup davayı takip etmediği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde tereke temsilcisi vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Tereke temsilcisi vekili temyiz dilekçesinde; mücbir sebeple duruşmaya katılamadığını, verilen kesin süreden haberdar olmadığını, mirasçıların okuma yazması da bulunmadığından bilemediklerini, taşınmazın davacı murise ait olduğunu, üzerinde ağaçlarının bulunduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 640. ve 713. maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27, 30, 114, 115 ve 116. maddeleri.

3. Değerlendirme

Dava konusu Sivas ili, .... ilçesi, 728 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmalarında mera komisyonunca mera olarak sınırlandırıldığı ve halen bu amaçla iktisap edildiğinden mera vasfı ile orta malı olarak sınırlandırılması yapıldığı, tutanağın dava açılmadığından 30.01.2004 tarihinde kesinleştiği, aynı yer 116 ada 3 parsel sayılı taşınmazın ise davacı ... adına tespit ve tescil edildiği, davacının 15.08.2017 tarihinde ölümü ile geride eşi ..., müşterek çocukları .... (2004), ....uf (2010), ... ile ilk eşinden olan çocukları ....,...,...,...,..., ve ...’nin mirasçı olarak kaldığı, ikinci bozma sonrası 10.01.2021 tarihli ilk celsede davacı vekili Av. ...’in mazeret bildirdiği, vekilin görevi sona erdiğinden takip eden duruşmanın vekile tebliğ yapılmasına yer olmadığına, mirasçılara davanın takibine ilişkin ihtarlı tebliğ çıkarılmasına karar verildiği, mirasçılardan ... ve ... küçük olduğu halde adlarına bizzat tebligat düzenlendiği, onlara ve diğer mirasçılardan .....,...,....,.......ve ....’ya çıkarılan tebligatların adresleri farklı olmakla birlikte adreste bulunmadıklarından yakınlığı belirtilmeyen akrabaları ...’a tebliğ edildiği, takip eden 09.06.2021 tarihli duruşmaya mirasçılardan ..., ... ve ...’nın katıldığı ve davaya devam etmek istediklerini bildirdikleri, mirasçılara gelecek celseye kadar veraset ilamı sunmaları, terekeye temsilci atanması veya mirasçıların muvafakatının sağlanması için kesin süre verildiği, süresinde yerine getirilmediğinde davanın usulden reddedileceğinin ihtar edildiği, takip eden 13.10.2021 tarihli duruşmaya ise mirasçılardan hiç birinin katılmadığı, ancak 14.10.2021 tarihli dilekçe ile mirasçılardan ... vekili Av. ...’in veraset ilamını sunduğu, ayrıca murisin eşi ...’ün tereke temsilcisi atanmasına ilişkin dava açtığını beyan ettiği, bilahare 13.10.2021 tarihli duruşma günü hastalığı sebebiyle duruşmaya yetişemediğinin bildirildiği, Gürün Sulh Hukuk Mahkemesinin 15.02.2022 tarih 2021/407 E., 2022/43 K. sayılı kararı ile muris ... terekesine temsilci olarak ...’un atandığı, kararın 14.07.2022 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 599. maddesi hükmü uyarınca miras, mirasbırakanın ölümüyle ve terekenin açılmasıyla mirasçılarına geçer ve mirasçılar terekedeki mallar (menkul-gayrimenkul) üzerinde bu tarih itibarı ile hak sahibi olurlar. Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi hükmü gereğince birden çok mirasçının bulunması halinde mirasın intikaliyle paylaşmaya kadar mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Böylece, mirasçılar terekeye elbirliği mülkiyeti ile sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere terekeye ait haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.

Diğer taraftan, iddia ve savunma hakkı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun hukuki dinlenilme hakkı başlıklı 27. maddesi ile usul hukukumuza yansıtılmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın "açıklama ve ispat hakkı"nı da içerdiği vurgulanmıştır. Davanın taraflarının usul hukuku hükümlerine aykırı olarak açıklama ve ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur. Anayasa'nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır.

6100 sayılı HMK'nın 51. maddesinde düzenlenen dava ehliyeti ile 52. maddesinde düzenlenen davada kanuni temsil, dava şartı olarak benimsenmiştir. HMK’nın 115. maddesine göre, dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında mahkemenin kendiliğinden araştırması gerektiği, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verileceği, bu süre içerisinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verileceği, 03.03.1993 tarih 773/82 sayılı Hukuk Genel Kurulu Kararında da, dava şartlarının davanın açıldığı tarihten hükmün kurulduğu tarihe kadar varlığını devam ettirmesinin temel kural olduğu açıkça vurgulanmıştır. Hakim, davanın başında dava şartlarının mevcut olup olmadığını kendiliğinden araştırmak zorundadır. Ne var ki, dava açılırken bulunmayan dava şartının yargılama sırasında tamamlanması halinde usul ekonomisi gereği davanın esasına girilerek sonuçlandırılması gerekeceği Yargıtayın istikrar kazanmış içtihatlarıyla kabul edilmiştir. Diğer bir deyişle; yargılama sırasında dava şartı noksanlığı ortadan kalkarsa 6100 sayılı HMK'nın 30. maddesindeki usul ekonomisine ilişkin düzenleme karşısında davanın reddedilemeyeceği kuşkusuzdur.

Somut olayda, tüm mirasçılara davanın takibine ilişkin çıkarılan tebligatların bir kısmı usulüne uygun tebliğ edilmediği gibi, duruşmaya gelen mirasçılara verilen kesin sürenin sonu 13.10.2021 tarihli duruşma günü olup tereke temsilcisi vekilinin 14.10.2021 tarihli dilekçe ile veraset ilamı sunduğu ve tereke temsilcisi tayinine ilişkin dava açtığını bildirdiği, gecikmenin mücbir sebebe dayandığını da beyan ettiği gözetildiğinde, Mahkemece tereke temsilcisi davasının sonucunun beklenmesi, kararın kesinleşemesiyle birlikte tereke temsilcisi marifetiyle davaya devam edilmesi gerekir.

Hal böyle olunca, tereke temsilcisi ile davaya devam edilmesi, tarafların iddia ve savunmaları ile bozma ilamı doğrultusunda delillerin toplanması ve değerlendirilmesi, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi yerine yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Tereke temsilcisi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa’nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Yasa’nın 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

02.10.2024 tarihinde oybirliği ile karar verildi.