"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/342 E., 2021/413 K.
HÜKÜM : Kabul
Taraflar arasında, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; dava konusu Muğla ili, ..... ilçesi, ..... Mahallesinde bulunan 304 ada 13 ve 331 ada 28 parsel sayılı taşınmazların kadastro çalışmalarında davalı Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, ancak çekişmeli taşınmazların eklemeli zilyetlikle birlikte yaklaşık 70-80 yıldır nizasız, fasılasız ve malik sıfatıyla zilyetliğinde olduğunu, kadastro tespitlerinin hatalı olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili; iddiaların haksız ve yersiz olduğunu, dava konusu taşınmazların emek ve masraf sarfı ile imar ve ihya edilmemiş olduğunu, davacı lehine zilyetlikle mülk edinim koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Marmaris 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.01.2016 tarihli ve 2015/28 Esas, 2016/105 Karar sayılı kararıyla, davacı yararına zilyetlikle kazanım koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 21.01.2019 tarihli ve 2016/6763 Esas, 2019/70 Karar sayılı kararıyla; yapılan inceleme, araştırma ve uygulamanın hüküm vermeye yeterli olmadığı, bu nedenle, doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle çekişmeli taşınmazların bulundukları bölgeye ilişkin geniş kapsamlı sit alanı haritasının Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulundan getirtilmesi, tespit tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı evreye ilişkin stereoskopik çift hava fotoğrafları, aynı tarihler arasında düzenlenen fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftalar, hava fotoğraflarından yararlanılarak üretilmiş memleket haritaları ve varsa bu dönemlere ilişkin uydu fotoğrafları ilgili kurumlardan getirtilerek dosyasına konulması, çekişmeli taşınmazlara komşu taşınmazların tamamının varsa kadastro tutanakları ve dayanakları ile dava dosyalarının temin edilmesi, dosya bu şekilde keşfe hazır hale getirildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, tespit bilirkişilerinin tümü ve taraf tanıkları ile fen bilirkişisi, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi, arkeolog bilirkişi ve üç kişilik ziraatçi bilirkişi kurulunun huzuruyla yeniden keşif yapılması, yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazların öncesinin ne olduğu, taşınmazlar üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği, taşınmazlar üzerinde imar-ihya çalışmalarına ne zaman başlanılıp hangi tarihte tamamlandığı, imar-ihyanın tamamlandığı tarihten tespit tarihine kadar Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde belirtilen zilyetlik süresinin geçip geçmediği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması; arkeolog bilirkişiden sit alanı haritası ile kadastro paftasını çakıştırması istenilerek çekişmeli taşınmazların doğal ya da arkeolojik sit alanında kalıp kalmadıkları, kalmakta iseler hangi derecedeki sit alanında kaldıkları hususunda ve ayrıca taşınmazların sit haritaları üzerindeki konumlarını da gösterir şekilde ayrıntılı rapor aldırılması; üç kişilik ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmazların tarımsal niteliklerini bildiren, zilyetliğin sürdürülüş şekli ve süresini açıklayan, komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde toprak yapısı, eğimi, bitki desenini irdeleyen, önceki ziraat bilirkişi raporlarını değerlendiren, taşınmazların değişik yönlerden çekilmiş ve sınırları işaretlenen fotoğrafları ile desteklenmiş ayrıntılı rapor alınması; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiye yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelemesi yaptırılarak çekişme konusu taşınmazların önceki ve şimdiki nitelikleri, arazilerin ekonomik amaca uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadıkları ve kullanımın hangi tarihten itibaren olduğu konusunda ayrıntılı rapor düzenlettirilmesi, belirtilen dönemlere ilişkin memleket haritaları ile uydu fotoğraflarının yapılacak inceleme sırasında dikkate alınması, fen bilirkişisinden keşfi takibe imkan verir ayrıntılı rapor ve kroki aldırılması, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gereğine değinilerek karar bozulmuştur.
B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Marmaris 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.12.2021 tarihli ve 2019/342 Esas, 2021/413 Karar sayılı kararıyla; taşınmazların 1.ve 2. derece arkeolojik sit alanı içerisinde kalmadığı, zilyetlikle mülk edinim koşullarının davacı yararına gerçekleştiği, iddianın ispat edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduklarını, taşınmaz üzerinde herhangi bir zilyetliğin mevcut olmadığını, kadastro çalışmalarından kısa bir süre önce taşınmazların temizlenerek arazi kullanımı için açıldığını, taşınmazların ekonomik olarak bir getirisi olmayan, taşlık-çalılık niteliğinde olduklarını, kaldı ki keşif tarihi itibari ile de taşınmazların ekilip biçilmediğini, taşınmazlar üzerindeki ağaçların yaşlarının da genç olduğunu, davacı yararına zilyetlikle mülk edinim koşullarının gerçekleşmediğini, bilirkişi raporlarının hükme esas alınamayacağını, kadastro tespit tutanaklarının kesinleşmesinin üzerinden 10 yıldan fazla süre geçtiğini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1. maddesi; 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun 11. maddesi (Değişik ikinci cümle: 22/5/2007-5663/1 md.).
3. Değerlendirme
1. Kadastro sonucunda, .... ilçesi, .... köyü çalışma alanında bulunan 304 ada 13 ve 331 ada 28 parsel sayılı 430,29 ve 901,35 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazların, sit alanında kaldıkları gerekçesiyle ve kadastro komisyonu kararıyla davalı Hazine adına tespit ve tescil edildiği, davacı ... tarafından kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak tapu iptali ve tescil istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır.
2. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un uygulanacağı davalar yönünden HUMK’un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı Hazine vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan kararın ONANMASINA,
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin "j" bendi gereğince temyiz eden davalı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
07.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.