"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/563 E., 2024/859 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ünye 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/242 E., 2023/100 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; Ordu ili, Ünye ilçesi, Çamurlu Mahallesi çalışma alanında bulunan 234 ada 26 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında davalıların mirasbırakanları adına tespit edilerek tespitin 16.06.1983 tarihinde kesinleştiğini, taşınmazın 6/9 payının Ünye Noterliği’nin 15.12.1965 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile davalıların mirasbırakanları tarafından davacıların mirasbırakanlarına satıldığını ve taşınmazın zilyetliğinin de devredildiğini, bu tarihte taşınmazda iştirak halinde mülkiyetin bulunması nedeniyle pay devrinin engelin ortadan kaldırılması halinde yapılacağının kararlaştırıldığını, taşınmazın üzerindeki evin davacıların mirasbırakanları tarafından inşa edildiğini ve zilyetliklerinin tesis kadastrosuna kadar devam ettiğini, davalıların mirasbırakanlarının taşınmazda zilyetliğinin bulunmadığını, Tapulama Kanunu'nun 31. maddesinde öngörülen 10 yıllık sürenin geçtiğini ancak 743 sayılı TMK’nın fevkalade müruruzaman başlıklı 639. maddesindeki iyi niyetle 20 yıl zilyetlik sürdürme şartının 1965 tarihinden tespit tarihine kadar gerçekleştiğini ileri süren sürerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile miras payları oranında davacılar adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacılar vekilinin 1965 tarihli gayrimenkul satış vaadi ile taşınmazın satın alındığını ileri sürmesine göre davanın kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu, çekişmeli taşınmazın davalılar mirasbırakanları adına yapılan kadastro tespitinin 16.06.1983 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 3402 sayılı Kanun’un 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süreden sonra 30.04.2018 tarihinde açıldığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; mirasbırakanlar arasında 1965 tarihinde yapılan satış vadi sözleşmesi sırasında taşınmazın iştirak halinde mülkiyete tabi olduğunu ve satışın iştirakin çözülmesinden sonra yapılacağının kararlaştırıldığını, taşınmazın zilyetliğinin davacılara devredildiğini ve davacıların zilyetliğinin 40 yıldan fazla süredir sürdürdüğünü, kadastro tespitinin kesinleşmesinden sonra 10 yıllık sürenin geçtiğini, ancak taşınmaz mal satış vadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zaman aşımı süresinin öngörülmediğini, bu nedenle Türk Borçlar Kanunu'nun 125. maddesi gereğince 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğini, bu sürenin sözleşmenin ifa olanağının doğmasından sonra işlemeye başlayacağını ancak zilyetliğin alacaklıya teslim edildiği hallerde zamanaşımı savunmasının iyi niyet kuralları ile bağdaşmayacağını, Hukuk Genel Kurulu ve Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin içtihatlarının da bu yönde olduğunu, istinaf dilekçesinde yer alan bu itirazların değerlendirilmediğini, yalnızca 3402 sayılı Kanun gözetilerek hüküm kurulmasının hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, kadastrodan önceki hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun/HMK) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Dosyanın incelenmesinden, çekişmeli 234 ada 26 parsel sayılı 757 m2 yüzölçümündeki taşınmazın Aralık 1965 tarihli ve 9 sıra numaralı tapu kaydı nedeniyle kayıt malikleri Bekir Fahrittin Kandas ve ortakları adına 28.10.1981 tarihinde tespit edildiği, kadastro tespitinin itirazsız olarak 16.06.1983 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın tespit tarihinden önce düzenlenen 1965 tarihli gayrimenkul satış vaadine dayanılarak 30.04.2018 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin temyiz itirazının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,Aşağıda yazılı 187,80 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,23.01.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.