"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/3160 E., 2024/1522 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret/Kabul-Karar Kaldırılarak Dava Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 44. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/174 E., 2023/351 K.
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; maliki olduğu dava konusu 39397 ada 4 parsel sayılı taşınmazdaki 6 ve 1 numaralı bağımsız bölümlerin satışı için davalı ...’i vekil tayin ettiğini, ancak vekilin vekalet görevini kötüye kullanarak bilgisi ve rızası dışında taşınmazı eşi olan diğer davalı ...’e satış suretiyle devrettiğini, kendisine herhangi bir bedel de ödenmediğini, davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ederek kendisini zararlandırdıklarını ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar; davacının, davalı ...'in hissedarı olduğu İdeal Çocuk Akademisi Anaokuluna hissedar olmak istediğini, davalıya ait hissenin 500.000,00 TL'ye devri hususunda anlaştıklarını, davacının hisse bedelini üç adet evini satarak ödeyeceğini belirttiğini, davacının evin bir tanesini Temmuz 2021 yılında satarak 135.000,00 TL elden ödeme yaptığını, ancak diğer taşınmazları henüz satamadığından devir bedelinin tamamı ödenmediği için resmi olarak hisse devri yapılmadığını, davacının da çocuğunun istediği okula kaydının yapılabilmesi için bir an önce resmi hissedar gözükmesi gerektiğini belirttiğini ve taşınmazları satmak yerine, kalan hisse devir bedeli olarak iki adet taşınmazını kendisine verdiğini, bu amaçla kendisine vekaletname verdiğini, davacıya ait taşınmazların devri yapıldıktan sonra da hisse devir işleminin yapıldığını, ancak bir süre sonra davacının anaokulundan istediği kazancı elde edemediğini belirterek taşınmazlarını geri istediğini, kendilerinin bu durumu kabul etmediklerini, taşınmazları güncel değerleri üzerinden verebileceklerini söylediklerini, davanın haksız ve yersiz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Ankara 44. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.10.2023 tarihli, 2022/174 Esas, 2023/351 Karar sayılı kararı ile; davacının davalılardan ...'in ortağı olduğu anaokulundaki hissesini devralmak maksadıyla 3 dairesinden birisini satıp bedelini verdiği, kalan davaya konu 2 daireyi satamaması üzerine hisse karşılığı davalıya devretmeyi kabul ettiği, vekaletnameyi de bu nedenle verdiği, davalıların karı koca olması sebebiyle devrin davalı ... üzerine yapılmasının davaya bir etkisi olmadığı, vekalet görevinin kötüye kullanılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın hakkaniyete ve hukuka aykırı olduğunu, hükmün vekalet ücreti yönünden muğlak olduğunu, davacının bilirkişi raporuna itirazının haksız olarak reddedildiği, taraflar arasında hisse devrine ilişkin noterde düzenlenmiş resmi belge olduğunu, bu belgeye göre ortaklık bedelinin 4.900,00 TL olarak belirtildiğini, resmi senede karşı ancak resmi bir yazılı belge ileri sürelebileceğini, bu nedenle dairelerin ortaklık bedeli olarak verildiği savunmasının dinlenemeyeceğini, 20.08.2021 tarihli Türkiye Ticaret Sicili gazetesinde şirket sahibi davalı ...'in 4.900,00 TL sermaye karşılığı 49 adet payını hukuki ve mali yükümlülükleriyle davacı ...'a devrettiğini, kendisinde 1 pay kaldığını, kalan 50 payın ise Mehmet Ali Seyfi isimli kişiye ait olduğunu, davalı ...'ın nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğini, davalının tanık dinletmesine muvafakat edilmediğini, şirket hisseleri karşılığının noter işlemi sırasında ödendiğini, bu nedenle davacının ödemesi gereken başka bir bedel kalmadığını, şirket karar defterinde davacının imzası bulunmadığını, davacının kandırıldığını, ortaklık verilerek dolandırıldığını ve şirkette dışlandığını, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
2. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu her iki taşınmazın dava tarihi itibariyle keşfen belirlenen ve harcı tamamlanan değer üzerinden davalılar lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, eksik vekalet ücretine hükmedildiğini belirterek bu yönden kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 10.07.2024 tarihli ve 2023/3160 E., 2024/1522 K. sayılı kararıyla; davacının düzenlediği vekâletname ile maliki olduğu taşınmazların satış yetkisini 16.08.2021 tarihinde davalı ...'e verdiği, vekil davalı ...'in dava konusu taşınmazları 19.08.2021 tarihinde eşi olan davalı ...'e satış suretiyle temlik ettiği, resmi senede göre 1 nolu mesken için satış bedelinin 68.000,00 TL, 6 nolu mesken için ise 83.000,00 TL olarak gösterildiği, davalının satış bedelinin 13.08.2021 tarihli şirket pay devri ile ödendiğini belirttiği, ancak taraflar arasında ödemenin bu şekilde yapılacağına ilişkin bir sözleşmenin bulunmadığı, taraflar arasında gerçekleşen şirket pay devri sözleşmesine göre tarafların birbirlerine karşı edimlerini yerine getirdiklerinin anlaşıldığı, şirket payı devreden ...'in devir sözleşmesinde alacağını tamamen aldığını beyan ettiği, bu sözleşme kapsamına göre tarafların birbirinden bir alacak vereceklerinin bulunmadığının görüldüğü, bu nedenle daha sonra vekilin yaptığı satış nedeni ile ödemesi gereken bedeli daha önce yaptığı bir sözleşme ile ödediği savunmasına itibar edilemeyeceği, bu hususun tanıkla da ispat edilemeyeceği, tüm dosya kapsamına göre vekilin özen borcuna aykırı hareket ettiği, taşınmazları da davalı eşine devrettiği anlaşıldığından onun da iyiniyetli sayılamayacağı, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde dava konusu taşınmazların vekâlet görevi kötüye kullanılmak suretiyle vekil davalı ... tarafından diğer davalı ...’e satış suretiyle devrinin yapıldığı, vekilin sadakat ve özen borcuna aykırı hareket ederek satış bedelini davacıya ödemediği, zararlandırma olgusunun somut olayda gerçekleştiği, vekil ile diğer davalının el ve işbirliği içinde hareket ettikleri gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile ret kararı verilmesinin doğru olmadığı, kabule göre de gerekçeli kararda harç iadesi yapılmaması ve vekâlet ücretinin dava değeri üzerinden belirlenmemesinin de isabetsiz olduğu gerekçesiyle tarafların istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurulması suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının davalı ...'ın hissedarı olduğu İdeal Çocuk Akademisi Anaokuluna hissedar olmak istediğini, davalıya ait hissenin 500.000,00 TL'ye devri hususunda anlaştıklarını, davacının ödemeyi üç adet taşınmazını satarak yapacağını belirttiğini, taşınmazlardan birini satarak 135.000,00 TL ödeme yaptığını, diğer evleri ise henüz satamadığını belirttiğini, ancak hisse bedelinin tamamının ödenmediği için şirket hisselerinin devredilmediğini, bir müddet sonra davacının çocuğunu okula kayıt ettireceğini, bunu için ise adres gerektiğini, şirkete resmi hissedar olduğunda bu kaydı yapabileceğini, taşınmazların satışını beklemesinin uzun süreceğini, bu nedenle kalan iki adet taşınmazını davalıya devretmeyi teklif ettiğini, davalının bu durumu kabul ettiğini, ancak davacının çalışması nedeniyle tapu işlemleri için izin almasının zor olduğundan devir işlemlerinin yapılması için davalı ...'ı vekil tayin ettiğini, ...'ın da vekil olarak taşınmazları kendi adına devrini yapamayacağı için eşi olan diğer davalıya devrettiğini, tapu devri yapıldıktan sonra şirket pay devirleri için genel kurul kararı alındığını ve 20.08.2021 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlandığını, temliklerin vekil edenin iradesine uygun olduğunu, davalının taşınmazları satmak istemesi üzerine, davacının bedelini ödeyerek geri almak istediğini, ancak davalının istediği bedeli yüksek bulduğunu, davacının taşınmazların değerinin aşırı artışı nedeniyle kötü niyetli olarak eldeki davayı açtığını, bilirkişi raporu ile şirketin devredilen % 49 hisse değerinin 490.000,00 TL -612.000,00 TL aralığında olduğunu, davacı tarafından verilen taşınmazların toplam değerinin ise 482.831,00 TL olarak belirlendiğini, ispat yükünün davacıya ait olduğunu, önce davacıya ait taşınmazların devredildiğini, akabinde de hisse devri için genel kurul kararı alındığını, tüm bu hususların yapılan işlemlerin davacının iradesine uygun olduğunu gösterdiğini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 504/1. ve 506. maddeleri,
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2, 3. ve 6. maddeleri.
6100 sayılı HMK’nın 190. maddesi
3. Değerlendirme
1. Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup davalılar, davalı ...'in .... Eğitim İnşaat Taahhüt Sanayi ve Ticaret Limited Şirketindeki paylarının 500.000,00 TL bedelle davacıya devri hususunda anlaştıklarını, davacının Temmuz 2021 yılında 135.000,00 TL ödemede bulunduğu, ancak geri kalan hisse bedelini ödeyemediği için dava konusu her iki taşınmazın kendilerine devredildiğini, davacının gerekli devir işleminin yapılması için de ...'ı vekil tayin ettiğini bildirip davanın reddini savunmuşlardır.
2. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının Ankara 2. Noterliğinin 16.08.2021 tarihli vekâletnamesi ile dava konusu taşınmazları dilediği kişiye dilediği bedelle satışı konusunda davalı ...'i vekil tayin ettiği, vekil ...'ın da dava konusu 37997 ada 4 parsel sayılı taşınmazdaki 1 ve 6 nolu bağımsız bölümleri eşi olan diğer davalı ...'e 19.08.2021 tarihinde satış suretiyle devrettiği, Ankara 2. Noterliğinin 13.08.2021 tarihli ve 15800 yevmiye numaralı pay devir sözleşmesi ile davalı vekil ...'in ..... Eğitim İnşaat Taahhüt Sanayi ve Ticaret Limited Şirketindeki 49 payını 4.900,00 TL bedelle davacı ...'a devrettiği, dava konusu taşınmazların davalı ...'e devri ile birlikte 19.08.2021 tarihinde davalı ...'in şirket hisselerinin davacı ...'a devrine ilişkin şirket Genel Kurul kararı alındığı ve bu kararın 20.08.2021 tarihli 10392 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığı, 19.11.2022 tarihli bilirkişi heyet raporunda dava konusu 6 nolu bağımsız bölümün satış tarihi itibariyle değerinin 264.110,00 TL, dava konusu 1 nolu bağımsız bölümün ise satış tarihi itibari ile değerinin 218.721,00 TL olarak tespit edildiği, davalı ...'e devredilen davacıya ait taşınmazların toplam değerinin 482.831,00 TL olduğu, ayrıca davacı tarafından davalı ...'a Temmuz 2021 döneminde elden 135.000,00 TL ödeme yapıldığının beyan edildiği, bu ödemeye ilişkin dosyada mevcut herhangi bir belge bulunmasa da söz konusu ödemenin davalıların kabulünde olduğu, bu durumda davacı tarafından iki adet taşınmaz ve elden nakit ödeme olarak davalı....'e toplam 617.831,00 TL ödeme yapıldığı, karşılığında davalı ... tarafından davacıya devri gerçekleştirilen .... Eğitim İnşaat Taahhüt San. ve Tic. Ltd. Şti'nde devredilen 49 hissenin toplam değerinin 490.000,00 TL-612.500,00 TL arasında olacağının belirtildiği anlaşılmaktadır.
3. Somut olayda; eldeki vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı davanın niteliği gereği ispat külfetinin davacıda bulunduğu, davacı tarafından ise davasını ispata yarar herhangi bir delil bildirilmediği, davalı taraf tanıklarının ise davacının şirket hisselerinin devri karşılığı dava konusu taşınmazları devrettiği ve davacının şirkete ortak olduğu, o tarihten itibaren de şirket yönetiminde söz sahibi olduğunu, taşınmazlara ilişkin aidat ve tadilat masraflarının davacıdan talep edildiğini, ancak davacının taşınmazların davalılara satıldığını söyleyerek bu giderlerin davalılardan istenmesi gerektiğini belirttiğini, daha sonra da bu giderlerin davalılarca ödendiğini beyan ettikleri, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde temliklerin iradi olduğu ve davalı ...'ın ortak olduğu şirketteki payın devri karşılığı yapıldığı sonucuna varılmaktadır.
Bu durumda vekalet görevinin kötüye kullanıldığını söyleyebilme imkanı bulunmamaktadır.
4. Hâl böyle olunca; davacının, iddiasını HMK’nın 190. ve TMK’nın 6. maddeleri uyarınca kanıtlayamadığı, temliklerin vekil edenin iradesine uygun olup vekalet görevinin kötüye kullanılmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine,
Dosyanın kararı veren Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
16.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.