"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Van Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/946 E., 2023/232 K.
HÜKÜM/KARAR : Kabul/Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Van 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/105 E., 2021/486 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve terkin davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; idarece davalılara ait Van ili, .... ilçesi, .... mahallesi, dava konusu 874 Ada 35 Parsel sayılı taşınmazın kıyı-kenar çizgisi içinde kaldığının tespit edildiğini, kıyıların Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu ileri sürerek kıyı-kenar çizgisi içinde kaldığı tespit edilen dava konusu taşınmazın kıyıda kalan kısmına ait tapu kaydının iptali ile terkinine karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Bir kısım davalılar (... vd) vekili; dava konusu taşınmazın davalılara ait olduğunu, yargılama giderlerinin taraflarına yükletilmemesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuş; karşı davalarında, dava konusu taşınmazın kıyı-kenar çizgisi içerisinde kaldığı gerekçesiyle tescil harici bırakılmasına karar verilmesi halinde davalılara payları oranında taşınmaz bedellinin ödenmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı tarafın açtığı karşı davanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydının yapılmasına dair hüküm kurularak davacının açtığı eldeki dava yönünden kıyı-kenar çizgisi içerisinde kaldığı gerekçesiyle dava konusu taşınmazın bilirkişi rapor ve ekli krokisinde (A) harfiyle işaretli 736,63 m2'lik kısmının tapu kaydının iptali ile terkinine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B.İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın hatalı ve eksik incelemeye dayalı olup davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, talebin kıyı-kenar çizgisi içerisinde kalan kısma ilişkin 767,39 m2 olmasına rağmen Mahkemece 736,63 m2’nin kıyı-kenar çizgisi içinde kaldığı tespit edilerek karar verildiğini, bilirkişi raporunda davalı tarafa ait taşınmazın kıyı-kenar çizgisi içerisinde kaldığının tespit edildiğini ancak yapılan hesaplamanın doğru olmadığını, bilirkişi raporunun İdarece yaptırılan hesaplama ile çelişkili olduğunu, yeterli araştırma ve inceleme yapılmaksızın usul, yasa ve Yargıtay kararlarına aykırı karar verildiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip kararın hatalı olduğunu bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; çekişmeli taşınmazın kıyı-kenar çizgisine göre kıyıda kaldığı iddiasına dayalı tapu iptali ve terkin istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Anayasa’nın "Kıyılardan yararlanma" başlıklı 43. maddesi, 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 4., 5. ve 9. maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 715. ve 999. maddeleri, 13.03.1972 tarihli ve 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Van ili, .... ilçesi, .... mahallesinde bulunan dava konusu 874 ada 35 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına kayıtlı olduğu; kayıt üzerine, 767,39 m2'lik kısmın kıyı-kenar çizgisi içerisinde kaldığına dair 04.02.2015 tarihli beyan, Van Büyükşehir Belediyesi lehine "2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 7. maddesine göre belirtme" şeklinde 18.10.2017 tarihli beyan tesis edildiği anlaşılmaktadır.
2. Hemen belirtilmelidir ki, uyuşmazlığın niteliğine göre öncelikle yöntemince kıyı-kenar çizgisinin belirlenmesi ve zemine uygulanması gerekir. Bu doğrultuda, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde idarece oluşturulmuş kıyı- kenar çizgisinin bulunup bulunmadığı Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünden sorularak belirlenmelidir. İdarece oluşturulmuş ve kesinleşmiş kıyı- kenar çizgisi var ise buna ilişkin karar ve dayanağı olan belgeleri ile kroki ve haritasının birlikte getirtilip dosya arasına konulması, mahallinde yerel ve teknik bilirkişi ile harita mühendisi aracılığıyla yapılacak keşifte araziye uygulanması, çekişme konusu taşınmazın yeri belirlenip harita üzerine işaretletilmesi gerekir.
3. İdarece oluşturulmuş kıyı kenar çizgisinin bulunmaması yahut idari yargı yerinde iptal edilmiş veya oluşturulan harita 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında kabul edilen ilkeye göre ilgililerine tebliğ edilerek kesinleştirilmemiş ve davalının itirazına uğramışsa; adli yargı mahkemesince, 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 4. maddesindeki tanımlamalar dikkate alınarak aynı Kanun'un 5. ve 9. maddeleri ile 13.03.1972 tarihli ve 7/4 sayılı, 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları gözönünde tutularak Kanun'un 9/2. maddesinde belirtilen bilirkişi kurulu aracılığıyla keşif yapılarak açıklanan kural ve yöntemler doğrultusunda kıyı-kenar çizgisi oluşturulmalıdır. Mahkeme aracılığıyla bu çalışma yapılırken varsa idarenin önceden kıyı- kenar çizgisi oluşturmak için yaptığı saptamalar ve bu konuda kurulan komisyonun çalışmalarının ortaya çıkardığı bilimsel değerlerin bulunduğu da göz ardı edilmemelidir.
4. İdarenin kıyı-kenar çizgisi çalışmalarında, o yere ilişkin kamu görevlilerince önceden oluşturulmuş komisyon çalışmalarını içerir kayıt ve belgeler getirtilmeli, bunlardaki verilerle Mahkemece kıyı-kenar çizgisi oluşturmak için bilirkişilerce yapılan çalışmalarda elde edilen veri ve bulguların örtüşmemesi durumunda, bunun nedenleri hakkında bilirkişilerden bilimsel gerekçelere ve maddi bulgulara dayalı, doyurucu ve denetime açık ek rapor alınmalıdır. Başka bir anlatımla, eldeki uyuşmazlıkta idari saptamalardan takdiri delil olarak yararlanılması zorunludur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.06.2003 tarihli ve 97/110 sayılı kararı da bu doğrultudadır. Yapılacak bu araştırmalarla, dava konusu taşınmazın kıyı-kenar çizgisinin hangi tarafında kaldığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlendikten sonra, oluşacak durum, dosya içeriği, iddia ve savunma doğrultusunda toplanan diğer tüm deliller birlikte tartışılıp değerlendirilerek uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekir.
5. Somut olaya gelince; Mahkemece dava konusu taşınmazın 736,63 m2'lik kısmının kıyı-kenar çizgisi içerisinde kaldığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki, yukarıda belirtilen ilke ve uygulamalar doğrultusunda idarece belirlenen kıyı- kenar çizgisi ile farklı bir sonuca ulaşılması durumunda bunun gerekçesinin bilirkişiler tarafından açıklanması gerekir. Mahkemece yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporunda farklı bir sonuca ulaşıldığı halde, bilirkişilerce tespit edilen kıyı-kenar çizgisi ile idare tarafından belirlenen kıyı-kenar çizgisi arasındaki farkın gerekçesi açıklanmamış, fen bilirkişi tarafından hazırlanan kroki üzerinde idarece belirlenen kıyı-kenar çizgisi gösterilmemiştir. Öte yandan, dava konusu taşınmaz üzerinde tesis edilen kamulaştırmaya ilişkin beyan hususu da araştırılmamıştır.
6. Hal böyle olunca; öncelikle dava konusu taşınmazdaki 18.10.2017 tarihli ve 13427 yevmiye numaralı "2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 7 nci maddesine göre belirtme." şeklindeki beyana ilişkin olarak, hangi nedenle tesis edildiği, terkin edilip edilmediği, dava konusu taşınmaza dair kamulaştırma çalışmalarının yapılıp yapılmadığının araştırılması, varsa kamulaştırma işlemlerine ilişkin tüm harita, bilgi ve belgelerin dosya içerisine alınması, bundan sonra jeolog bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak keşfen tespit edilen kıyı-kenar çizgisi ile idarece belirlenen kıyı-kenar çizgisi arasındaki çelişkinin nedenlerinin bilimsel verilere dayalı olarak açıklattırılması, fen bilirkişinden de alınacak ek raporda jeolog bilirkişi kurulu tarafından saptanan kıyı-kenar çizgisi ile idare tarafından belirlenen kıyı-kenar çizgisinin kroki üzerinde ayrı ayrı gösterilmesinin istenilmesi, dava konusu taşınmazdaki "2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 7. maddesine göre belirtme." şeklindeki beyan ile ilgili getirtilen bilgi ve belgelerin de dikkate alınması, bilirkişilerce tespit edilen kıyı- kenar çizgisi ile idare tarafından belirlenen kıyı- kenar çizgisi arasındaki çelişkinin, bu şekilde giderilememesi halinde ise 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gözetilmek suretiyle 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 4. maddesindeki tanımlamalar, aynı Kanun'un 5. ve 9. maddeleri ile 13.03.1972 tarihli ve 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı göz önünde tutularak 3621 sayılı Kanun'un 9/2. maddesinde belirtilen bilirkişi heyeti (önceki bilirkişilerden farklı) oluşturulup dava konusu taşınmaz başında yeniden keşif yapılması, taşınmazın farklı noktalarında gözlem çukurları açılarak bu çukurlardan alınan verilerin incelenmesi, açılan gözlem çukurlarının harita üzerinde işaretlenerek gösterilmesi ve topoğrafik memleket haritalarından da yararlanılarak kıyı -kenar çizgisinin tespit edilmesi, keşfen tespit edilen kıyı- kenar çizgisi ile idarece belirlenen kıyı- kenar çizgisinin fen bilirkişi tarafından kroki üzerinde ayrı ayrı gösterilmesi, her ikisinin çakışmaması halinde çelişkinin nedenlerinin bilimsel verilere dayalı olarak bilirkişilere açıklattırılması, çevre parseller hakkında kesinleşmiş kıyı- kenar çizgisi bulunup bulunmadığının araştırılması, varsa kesinleşen kıyı- kenar çizgisinin eldeki davada belirlenen kıyı kenar çizgisi ile çelişip çelişmediğinin göz önünde bulundurulması, gerektiği takdirde bilirkişi kurulundan bu hususları da karşılayacak şekilde rapor alınması, raporda kıyı- kenar çizgisi içerisinde kalan kısmın renkli olarak belirtilmesi, dava konusu taşınmazın kıyı- kenar çizgisi içinde kalıp kalmadığının, kıyı- kenar çizgisi içerisinde ise ne kadarlık kısmının kıyı- kenar çizgisi içinde olduğunun duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, önceki bilirkişi raporları da dikkate alınarak çelişkiler olduğu takdirde bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin nedenlerinin denetime açık, bilimsel verilere dayalı olarak bilirkişilere açıklattırılması, ondan sonra tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmektedir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Temyiz eden davacı Bakanlık harçtan muaf bulunduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.