Logo

1. Hukuk Dairesi2024/4449 E. 2024/6732 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespitine dayalı tapu iptali ve tescil davasının hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazların kadastro tespitlerinin kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra dava açıldığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi'nin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1882 E., 2024/662 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret/Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Pozantı Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2016/37 E., 2017/136 K.

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar; muris dedeleri .....'ın dava konusu Adana ili, .... ilçesi, .... Mahallesindeki 112 ada 94, 96, 93 ve 99 parsel sayılı taşınmazların 50 yıl boyunca zilyedi olduğunu, ancak 1994 yılındaki kadastro tespiti sırasında davacılar adlarına tespit edilmediğini ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

1.Davalılar....,.... ve ...; çekişme konusu taşınmazlarda kadastro tespitinin 1994 yılında yapıldığını, bu taşınmazlardan 96 parselin murisleri....adına kayıtlı olduğunu, ..... ölmeden 3-4 sene önce .... ile ...'ün kendi aralarında bu taşınmazları paylaştıklarını, değersiz olan yerin ..... adına tespit gördüğünü, daha sonra yol geçmesi ve yaylalık evler yapılması nedeniyle taşınmazın değerlendiğini gören davacıların açtıkları davada kötüniyetli olduklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

2.Davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...; dava konusu edilen 4 ayrı taşınmazda davalıların mecburi veya ihtiyari dava arkadaşlığının söz konusu olmadığını, hak düşürücü sürenin geçtiğini, esas yönünden de murisleri ....kızı ... adına 93 parsel sayılı taşınmazın tespitinde bir hata bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

3. Davalı ...; kadastro tespitine itiraz niteliğinde olan eldeki davada hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Pozantı Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.12.2017 tarihli ve 2016/37 Esas, 2017/136 Karar sayılı kararıyla; kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten 10 yıl geçtikten sonra dava açıldığı gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 24.06.2021 tarihli ve 2019/1560 Esas, 2021/881 Karar sayılı kararıyla; her ne kadar davacı tarafından dava konusu taşınmaz ile ilgili davalılara karşı kullanım kadastrosuna itiraz sebebi ile 6831 sayılı Kanun'un 2/B maddesi uyarınca dava açılmış ise de, açılan davanın Kadastro Kanunu'nun 12. maddesine göre 10 yıllık hak düşürücü süre içinde açılması gerektiği ancak 10 yıllık süre geçtikten çok sonra eldeki davanın açıldığı, İlk Derece Mahkemesince yapılan araştırmada verilen karar netice olarak doğru ise de reddine karar verilen davanın ret nedenine göre niteliği itibarıyla davacı aleyhine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği halde nispi vekalet ücretine karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile yeniden hüküm tesisi suretiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunulması üzerine Dairemizin 25.09.2023 tarihli ve 2022/4226 Esas, 2023/4795 Karar sayılı kararıyla; davacılar tarafından dava dilekçesinde 112 ada 99, 96, 93 ve 94 parsel sayılı taşınmazların dava konusu edildiği ve kadastro öncesi hukuki nedene dayalı olarak tapu iptali ve tescil isteminde bulunulduğu, ancak Bölge Adliye Mahkemesince gerekçe bölümünde davanın 6831 sayılı Kanun ve 6292 sayılı Kanun'un 6/2. maddesi ve 2/B maddesi gereğince yapılmış kullanım kadastrosuna itiraz niteliğinde olduğu belirtildikten sonra dava konusu olmayan .... ilçesi, .... Mahallesi 536 ada 48 parsel sayılı taşınmazdan bahsedilmek suretiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 297/1/c maddesine aykırılık teşkil edecek şekilde hüküm kurulduğu belirtilerek anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte gerekçe içeren, önceki hüküm sonucuna uygun bir karar verilmesi için sair hususlar incelenmeksizin Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiş; bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesi ile; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararlarına göre mirasçılar arasında hak düşürücü sürenin söz konusu olmadığını, mirasın paylaşılmasının herhangi bir zamanaşımı süresine ya da hak düşürücü süreye tabi tutulmadığını, 93 parsel sayılı taşınmaz yönünden kadastrodan önceki bir hukuki sebebe dayanmadıklarını, yolsuz tescil hukuki sebebine dayandıklarını, kadastro tutanaklarına davacı ...'in baba adının maddi hata nedeniyle yanlış yazıldığını, tapu kaydının düzeltilmesi davası ayni nitelikte bir dava olduğundan zamanaşımına tabi olmadığını, bir kısım davalılar duruşmada davacılarla sulh olmak istediklerini belirtmelerine rağmen bu hususun Mahkemece nazara alınmadığını belirtip kararın bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Temyiz olunan nihai kararların bozulması HMK'nın 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre dava kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup dava konusu Adana ili, .... ilçesi, .... Mahallesi 112 ada 93, 94, 96 ve 99 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitlerinin itiraza uğramadan 05.04.1996 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde belirlenen 10 yıllık hak düşürücü geçtikten sonra 19.02.2016 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Hak düşürücü süre dava şartı olup yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmelidir.

Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ONANMASINA,

Harç peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.12.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.