"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1393 E., 2023/1286 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bursa 7. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/47 E., 2022/35 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davacının Ermeni asıllı Türk vatandaşı olduğunu, müvekkilinin 01.07.1863 doğumlu ...’ın 1941 yılında ölümü ile 1/3 oranında mirasçı sıfatını haiz olduğunu, 1913-1918 dönemi sırasında Rumlar ve Ermenilere ait mülklerin özel kanunlar aracılığıyla ellerinden alındığını, 1915’te el konulan Ermeni mülklerinin idaresinin daha önce belirtilen Rumların mallarının idaresinden farklı bir konu olarak ele alındığını ve 1913-1918 döneminde mülklerinin tasfiyeye tabi olan tek grup tehcir edilmekte olan Ermeniler olduğunu, Ermenilerin maddi varlıklarına el konulduğunu, 27 Mayıs 1915 tarihli Tehcir Kanunu ile Ermeniler sürgün edildikten sonra onların kalan mallarıyla ilgili, 10 Haziran 1915 tarihli, "Başka yerlere nakledilen Ermenilere ait mülk ve arazinin idare şekli hakkında yönetmelik" çıkarıldığını ve esas kanuni düzenlemenin 26 Eylül 1915'te yapıldığını, bu kanunla birlikte "Emvali Metruke İdare Komisyonları" kurularak bu komisyonların sürgün edilen kişilerin mallarını, alacaklarını ve borçlarını tahsil etmek, ödemek ve satmakla yetkilendirildiğini, komisyonun bütün işlemlerini "esas" ve "cari" defterlerine kaydettiğini, Tasfiye Kanunu'nun İstanbul Hükümetince Ocak 1920'de, bir kararnameyle yürürlükten kaldırıldığını, malların yasal faizleriyle birlikte geri verileceğinin belirtildiğini, 14 Eylül 1922'de İstanbul Hükümetinin kararnamesi ortadan kaldırılıp 15 Nisan 1923'te Tasfiye Kanunu'na, bazı maddelerinde değişiklik yapan altı madde daha eklendiği ve yine “Tasfiye Komisyonları” kurularak Osmanlı dönemindeki gibi malların tasfiyesine devam edildiğini, bir önceki komisyon çalışmalarında olduğu gibi bu komisyon kayıtları da "esas" ve "cari" defterlere kaydedildiğini, Ermenilerden tasfiye edilen malların ne kadarının Hazinede tutulduğu, ne kadarının paraya çevrilerek bütçeye aktarıldığının halen bilinmediğini ileri sürerek davacının kök murisi ...'dan kalan Bursa ili, Osmangazi ilçesi, Kayhan Mahallesinde bulunan taşınmazların iadesine, bu talebi mümkün olmadığı takdirde, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00 TL kullanım hakkından kaynaklanan geliri kapsayan tazminatın tahsiline karar verilmesi istemiştir.
II. CEVAP
Davalı; dava dilekçesindeki iddiaların afaki olduğunu, herhangi bir somut delile dayanılmadığını, davacı tarafından ...’ın sevk ve iskan tedbirine tabi tutulduğu iddia edildiğini, adı geçenin hangi tarihte sevk ve iskana tabi tutulduğunu, nereye sevk edildiğini, daha sonra Türkiye’ye dönüp dönmediğini, ... ise hangi tarihte döndüğü vb. hususlar ile Karnik'e ait olduğu iddiasıyla davaya konu edilen taşınmazlara ilişkin tapu senedi veya bu mahiyette başka bir tasarruf belgesi örneği, taşınmazların ada ve parsel bilgileri de dosyaya sunulmadığını, davacının korunmaya değer bir hukuki yararı bulunmadığını, 1941 yılında vefat ettiği belirtilen kök murisin, 1929 öncesinde çıkan ve gerekli vasıtalarla ilan edilerek aleniyet kazandırılan mevzuatın hükümlerinden yararlanmak için girişimde bulunmamasının ancak kendi kişisel kusuru olarak tanımlanabileceğini, bu durumda da evrensel hukukun ... prensiplerinden biri olan kimsenin kendi kusurundan menfaat elde edemeyeceği ilkesi gereğince kök murisin dava konusu bakımından bir mülkiyet hakkının bulunmadığını, buna bağlı olarak da davacı tarafın mirasçılığa dayanarak talep edebileceği bir taşınmazın olamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; uyuşmazlığın davacının kök murisi olduğu bildirilen ... adına kayıtlı iken Hazineye devredildiği iddia edilen taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ve elden çıkarılanlar bakımından ise bedelinin tahsili istemine ilişkin olduğu, Hazine ve Maliye Bakanlığına yazılan müzekkereye verilen cevapta Bakanlık nezdinde arşiv daire başkanlığı adı altında bir birim olmaması nedeniyle davacının kök murisi ... adına kayıtlı iken Hazineye aktarılan taşınmaz olup olmadığına ilişkin bir arşiv kaydının bulunması durumunun söz konusu olmadığının bildirildiği, dava dilekçesinde talep sonucunun net şekilde belirli olarak ortaya konulmadığını bu haliyle Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 119/(ğ) maddesi şartının karşılanmadığı, sadece mahal bildirilmekle yetinildiği, dava edilen durumla davacının illiyet bağını ortaya koyacak somut, belirlenebilir bilgi ve kayıtların sunulmadığı, iddiayı ispatın davacı yükümlülüğünde olduğu, araştırmanın dava konusu hakkında re'sen yapılamayacağı, talep sonucunun belirlenebilir olmadığı ve bu taleple davacı illiyetini ortaya koyacak bilgi ve belge bulunmadığı belirlenerek davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesi gereği ispat yükü üzerinde olan davacının açıklama dilekçesi ile bildirdiği taşınmazlara ilişkin tapu kaydı veya sahiplik belgesi sunamadığı, davacının dava dilekçesinde açıkça miras bırakanı Karnik'e ait olduğunu bildirdiği taşınmaz mallarının özel kanunlar gereğince uhdesinden alındığını öne sürerek dava açtığı, davacının bu iddiasından bizatihi kendisine ait olduğunu öne sürdüğü ancak tapu veya bir başka belge sunamadığı, taşınmazlar yönüyle davacının açıklama dilekçesinde bildirdiği taşınmazların özel kanunları gereğince Hazineyle intikal ettiğini bizzat kendi beyanı ile kabul ettiği, davacının taşınmazların evveliyatının kendisine ait olduğu yönünde tapu kaydı, sahiplik belgesi, iskan evrakı ve diğer belge sunamamış ise de bir an için davacı iddiası kabul edilse bile özel kanunları gereğince Hazineye intikal eden taşınmazların tapu kaydı sunmayan davacı açısından kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile kazanılamayacağı, böylesi bir durumda sayıca çok fazla taşınmazlara ait tapu kayıtlarının ve dayanaklarının dosyaya kazandırılmasının bir önemi bulunmadığından bu hususun eksiklik olarak görülmediği, husumetin yöneltildiği Hazinenin de davanın reddini istediği dikkate alındığında hukuki anlamda bir kabulün de bulunmayacağının anlaşıldığı, bu hali ile davacının tapu iptali ve tescil istemi açısından yargılamada basitlik ve ucuzluk ilkesi gereği ret kararı verilmesinde, öte yandan alacak istemi yönünden davalı Hazinenin süresi içinde sunduğu 28.02.2020 tarihli dilekçesinde zamanaşımı itirazında bulunmasına göre Mahkemece yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı belirlenerek davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; yapılan araştırma neticesinde müvekkilinin kök murisine ait ada, parsel bilgileri Mahkeme dosyasının içine sunulmuş olmakla söz konusu parsellere ilişkin aidiyetin tespitinin Mahkeme kanalı ile yapılması gerektiğini, talep konusu taşınmazların kazanımları hususunda 1913-1918 yıllarına dayanıldığını, ilgili dönemlerdeki kadastro beyannamelerinin ilgili Tapu Müdürlüklerinden celbi halinde yargılamanın aydınlığa kavuşacağını, Mahkeme tarafından bu hususta Tapuya müzekkere yazılmış olmakla cevapların büyük çoğunluğu Tapudan dönmeden ve kadastro beyannamelerine ilişkin bir bilgi verilmeden, davanın ispat edilememesi sebebi ile reddinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde alacak istemlerine ilişkindir.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 345,55 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.02.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.