Logo

1. Hukuk Dairesi2024/4525 E. 2024/5881 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu Hazine adına tescil edilen taşınmazın davacılar tarafından irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı yoluyla tapuya tescillerinin talep edilmesi üzerine açılan tapu iptali ve tescil davasında zilyetlikle kazanım koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların, kadastro tespit tarihinden itibaren 20 yıl öncesine dayanan zilyetliklerini ve taşınmaz üzerindeki imar-ihya faaliyetlerini ispatlayamamaları, hava fotoğraflarında taşınmazın dere taşkın sahası içinde kaldığının tespit edilmesi ve zilyetlikle kazanım koşullarının oluşmadığının tespit edilmesi gözetilerek, davacıların temyiz itirazlarının reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1450 E., 2024/742 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Yusufeli Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/261 E., 2022/475 K.

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Artvin ili, .... ilçesi, .... Mahallesinde bulunan 428 ada 6 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sonucunda davalı Hazine adına tespit edildiğini, dava konusu taşınmaz sınırları içerisinde kalan ve keşif esnasında gösterilecek olan bölümünün Demirçubuk Mahallesi tarafında kalan kısmının davacılardan...'a, .... ilçe merkezi tarafında kalan kısmının ise diğer davacılar...,..., ve ....'ya ait olduğunu, bu iki taşınmazın zeminde sınırları ayrı olmalarına rağmen tek parsel olarak davalı Hazine adına tescil edildiğini, her iki kısmın da davacılara babalarından miras kaldığını, davacı... ve kardeşleri arasında yapılan paylaşımda ....adına dava edilen kısmın sadece.....'a düştüğünü, diğer kardeşlerinin bu kısımda herhangi bir haklarının bulunmadığını, diğer davacılara ait kısmın ise müvekkilinin babasından intikal ettiğini, ancak miras taksimi yapılmadığını, bu kısımda davacılar ...,..., ve ....'nın yasal miras payları oranında haklarının bulunduğunu, dava konusu edilen taşınmazlarda çok uzun yıllardır tarımsal faaliyet yapılmasına rağmen kadastro sırasında taşınmazın vasfının hatalı bir şekilde ham toprak olarak belirlendiğini ileri sürerek dava konusu 428 ada 6 parsel sayılı taşınmazın detaylı sınırları keşif esnasında gösterilecek olan bölümünün tapu kaydının iptali ile Demirçubuk Mahallesi tarafında kalan kısmının müstakilen davacı ..... adına, geriye kalan kısmının ise diğer davacılar adına miras payları oranında tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

İlk Derece Mahkemesince 02.07.2018 tarihinde diğer davacı .... yönünden açılan davanın (asıl dosya) 2018/254 Esas üzerinden devamına; davacılar ...,..., ve... tarafından açılan davanın ise asıl dosyadan tefrik edilerek 2018/261 Esas sayılı eldeki dosyaya kaydedilerek yargılamaya devam edilmesine karar verilmiştir.

II. CEVAP

Dava dilekçesi davalı ... tebliğ edilmiş, davalı tarafından yasal süresi içerisinde cevap dilekçesi sunulmamıştır.

III. MAHKEME KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacıların dava konusu taşınmazın ortak muris ...’a ait olduğunu iddia ederek kendi hisseleri oranında adlarına tescil talebi ile dava açtığı, ancak dinlenilen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarından davaya konu taşınmazın davacıların dedesi ...'a ait olduğunun anlaşıldığı, davacıların dede ...'ın mirasçıları arasında mal paylaşımı olduğunu ya da davaya konu taşınmazın baba ...’a paylaşım neticesinde intikal ettiğini ispatlayamadığı, ...'ın davacılar haricinde mirasçıları olduğunun UYAP sistemi üzerinden anlaşıldığı, dava konusu taşınmazın iştirak halinde mülkiyete tabi olduğu, terekeye dahil taşınmaz için bir veya birkaç mirasçı adlarına tescil istemiyle dava açılamayacağı, davacıların dava açmakta aktif dava ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi kurulu kök raporu ve ek raporlara karşı itirazları giderilmeden hüküm kurularak davanın ve istinaf taleplerinin reddinin hatalı olduğunu, davaya konu taşınmazın 2011 yılında askı ilanına çıkarıldığını ve tapuya tescil edildiğini, 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresinin tespit tarihi olan 2001 yılından geriye doğru başlaması gerektiğine dair ziraat bilirkişi raporunun usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın tapu kaydının 2011 yılında oluşturulduğunun açık olması nedeniyle zilyetlik süresinin 2011 yılından geriye doğru 20 yıl olan 1991 yılından itibaren başlaması gerektiğini, diğer taraftan harita bilirkişisinin dosyaya sunduğu 1989 ve öncesine ait hava fotoğraflarını kabul etmediklerini, bu durumda davacıların zilyetliklerinin hangi tarihte başladığına dair mahalli bilirkişi, tanık anlatımları esas alınarak bir değerlendirme yapılması gerektiğini, harita bilirkişisinin davaya konu taşınmaz sınırları içerinde kalan koyu alanı hava fotoğraflarında yeşil alan (ağaçlık alan) olmasına rağmen hatalı olarak dere yatağı olarak değerlendirdiğini, dava konusu taşınmazın hiçbir dönem Barhal çayı içerisinde kalmadığını, ziraat bilirkişinin dosyaya sunmuş olduğu rapordaki resimler incelendiğinde de görüleceği üzere taşınmazın herhangi bir yerinde dereye sınır olmadığı gibi taşınmaz tamamen imar-ihya edilmiş olan bir alan olduğunu, müvekkillerinin ve babalarının çok uzun yılardan bu yana dava konusu taşınmazı imar-ihya etmiş olduğu, taşkın emaresine bile rastlanılmayan yıllardan bu yana tarımsal amaçlı kullandığının tanık, bilirkişi anlatımları ve ziraat bilirkişisi raporu ile de sabit olduğunu, yine dava konusu taşınmazın hemen bitişiğinde başkalarına ait tapulu tarım arazileri olmasının da dava konusu taşınmazın dere yatağı değil tarımsal alanlardan olduğunun göstergesi olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tarafın, eldeki davayı, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile murisleri ...'dan gelen miras payları oranında tapuya tescili istemiyle açtığı, Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacıların aktif dava ehliyeti olmadığından davanın reddine karar verildiği, dosya kapsamından, keşif sırasında alınan mahalli bilirkişi ve davacı tanık beyanlarından taşınmazın öncesinde davacıların kök murisi dede Mehmet'e ait olduğu, taksimen de davacıların murisine kaldığı sabit olup bu nedenle davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, ancak esas yönünden yapılan incelemede taşınmazın kadastro tespit tarihi olan 2001 yılı esas alınarak hesaplama yapıldığında dava konusu taşınmazda en geç 1981 yılında imar-ihya çalışmasının tamamlanarak ekonomik amaca uygun zilyetliğin başlamış olması gerektiği, ne var ki 1983 yılı hava fotoğrafında çekişmeli taşınmazın dere taşkın sahası içerisinde kaldığı, davacı taraf lehine kadastro tespit tarihi itibariyle imar-ihya ve zilyetlikle kazanım koşullarının gerçekleşmediği, bu nedenle davacı taraf lehine zilyetlikle kazanım koşulları oluşmadığından davanın esastan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde usulden reddine karar verilmesi hatalı ise de istinaf kanun yoluna başvuran taraf sadece davacı olup usulden ret kararı verilmesi davacının daha lehine olduğundan ve aleyhe hüküm kurma yasağı gözetilerek davacılar vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddeleri,

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1. maddesi.

3. Değerlendirme

1. Kadastro sonucu; Artvin ili, .... ilçesi, .... Mahallesi çalışma alanında bulunan 428 ada 6 parsel sayılı taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki, kimsenin zilyetliği altında bulunmayan yerlerden olduğu gerekçesiyle ham toprak vasfıyla senetsizden davalı Hazine adına tespit edildiği, kadastro tutanağının beyanlar hanesine parsel üzerindeki evin dava dışı ...'a ait olduğuna dair şerh düşüldüğü, askı ilanlarının 09.05.2011 - 08.06.2011 tarihleri arasında yapıldığı, askı ilan süresi içerisinde açılan davada Yusufeli Kadastro Mahkemesinin 28.09.2012 tarihli ve 2011/110 Esas, 2012/62 Karar sayılı kararıyla davanın kabulüne, dava konusu 428 ada 6 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptaline, fen bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen kısmının ev ve bahçe vasfıyla dava dışı .... adına, geriye kalan kısmının ise ham toprak vasfıyla Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın temyiz edilmeksizin 14.02.2013 tarihinde kesinleştiği, taşınmazın halen ham toprak vasfıyla Hazine adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Davacılar, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava konusu taşınmazın bir bölümünün tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarını tescili talepli dava açmıştır.

2. Temyiz olunan bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin temyiz itirazının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Alınması gereken harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

24.10.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.