Logo

1. Hukuk Dairesi2024/4535 E. 2025/811 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu iptali ve tescil davasında, davalıların yaptığı istinaf başvurusunun değerden reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının temyizi.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı vekilinin yargılama sırasında bilirkişi raporuna itiraz etmesi ve emsal satışlara dair belgeler sunmasına rağmen, mahkemece taşınmazın gerçek değerinin tespiti için ek bilirkişi raporu alınmayarak, hatalı dava değeri üzerinden istinaf başvurusunun değerden reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gözetilerek, bölge adliye mahkemesinin ek kararının ortadan kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun değerden reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/1076 E., 2024/1353 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kars 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/157 E., 2023/277 K.

Bölge Adliye Mahkemesinin kararının süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince 26.07.2024 tarihli ek karar ile; temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin ek kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartları ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip

gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde özetle; Kars ili, Merkez ilçe, ... Mahallesinde kain tapuda kayıtlı 171 ada 1 ve 2 parsel sayılı 14 dönümlük taşınmazların maliki olduğunu, kadastro sırasında tapularının revizyon görmemesi nedeniyle 10 dönümlük kısmının davalılar murisi adına kayıtlı 1224 parsel içinde tescil edildiğini, davalılar murisi aleyhine önceden açtığı dava sonucunda Kars 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.04.1983 tarihli ve 1981/467 Esas, 1983/85 Karar sayılı kararı ile davalının davayı kabul ettiği ve davacının dayandığı tapu kayıtlarının kapsamında kaldığı gerekçesiyle 831 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptaline ve davacı adına tesciline karar verildiğini, hükmün 11.01.1986 tarihinde kesinleştiğini, ancak 831 parselin dava dışı 829 ve 830 parseller ile tevhid edilerek 1224 parseli oluşturduğu gerekçesiyle Tapu Müdürlüğünce hükmün infaz edilmediğini, taşınmazı hâlen kendisinin kullandığını ileri sürerek dava konusu 1224 parsel sayılı taşınmazın 14.000 m2'lik kısmının davalılar adına tapu kaydının iptali ile kendi adına tescilini talep etmiş, cevaba cevap dilekçesinde 14 dönümlük taşınmazının 9.120 m2'lik kısmının davalılar adına kayıtlı 1224 parsel içinde kaldığını belirtmiştir.

II. CEVAP

Davalılar benzer mahiyetteki cevap dilekçelerinde; dava konusu 1224 parsel sayılı taşınmazın, senetsizden iskân fazlası olması sebebiyle Hazine adına tescil edilen 829, 830 ve 831 parsellerin tevhidiyle oluştuğunu, dava konusu 1224 parselin 4753 sayılı Kanun uyarınca kendi murisleri adına tescil edildiğini, davanın murisle alakası olmadığını, hak düşürücü sürenin dolduğunu; davalılar vekili beyan dilekçelerinde, aynı yer hakkında davacı tarafından davalılar murisi aleyine açılan dava sonunda davanın kabulüne karar verildiğini, kesin hüküm itirazlarının olduğunu, kararın infaz edilememesinden davalıların sorumlu olmadığını, yenileme kadastrosu ile parsel bilgisinin değişmesinin dava konusu taşınmazı değiştirmeyeceğini, ayrıca önceki ilâmın icrasının da zamanaşımına uğradığını, taşınmaz değeri belirlenirken emsallerin dikkate alınmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 29.05.2018 tarihli kararı ile; dava konusu yeni 1381 ada 7 (yenileme öncesi 1224) parsel sayılı taşınmazın eski 829 ve 831 sayılı parsellerden oluştuğu, davacının talep ettiği eski 831 parsel sayılı taşınmazın davacı adına hükmen tesciline dair Kars 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1981/467 Esas, 1983/85 Karar sayılı kararının kesinleşmiş olduğu gerekçesiyle davanın kesin hüküm nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

IV.KALDIRMA KARARI VE KALDIRMA SONRASI YARGILAMA SÜRECİ

A.Birinci Kaldırma Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 29.05.2018 tarihli kararına karşı süresi içinde davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 27.11.2020 tarihli kararıyla; davacının ilk açtığı davada talep sonucunun 171 ada 1 ve 2 parsellere ilişkin olduğu hâlde Mahkemece 831 parselin tapu kaydının iptaline karar verildiği, kararın kesinleştiği, eldeki davada ise tapu kaydının içinde kalan 14.000 metrekarelik kısmın iptali ile adına tescilini istediği, dava sırasında dava konusu 1224 parselin yenileme sonucu 1381 ada 7 parsel sayısını aldığı, HMK 21. maddesi gereğince davacıya yeni parsel hakkındaki talebinin açıklattırılması gerektiği ve kesin hükmün şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkmesinin 29.05.2018 tarihli kararının kaldırılmasına ve dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

B.İlk Derece Mahkemesince Birinci Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin 07.04.2021 tarihli kararı ile; dava konusu 831 parsel sayılı taşınmazın tapulama tutanağının 08.01.1957 tarihinde kesinleşerek ... ... adına tescil edildiği, dava tarihi 23.06.2016 tarihine kadar 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu gerekçesiyle davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmiştir.

C.İkinci Kaldırma Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 07.04.2021 tarihli kararına karşı süresi içinde davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 07.07.2022 tarihli kararıyla; davacının aynı talebiyle ilgili olarak öncesinde davalılar murisi ... ... aleyhine açtığı tapu iptali ve tescil davası sonunda Kars 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1981/467 Esas, 1983/85 Karar sayılı kararıyla dava konusu eski 831 parselin davacı adına tesciline karar verilerek 11.01.1986 tarihinde kesinleştiği, TMK 705/1 ve 1022. maddeleri uyarınca tescilden önce mülkiyetin davacıya geçtiği, ilâmın idari sebeple infaz edilememesinin davacının mülkiyet hakkını etkilemeyeceği, eldeki dava yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davası olduğundan hak düşürücü süreye tabi olmadığı, davacının kesinleşen ilâmı tescil ettirememesinin dava yoluyla Mahkemeden tescil hükmü istemesine engel teşkil etmediği, önceki kaldırma kararında kesin hükmün şartlarının oluşmadığı belirtildiği hâlde gereğinin yerine getirilmediği, öncelikle dava konusu yerin dava değerinin belirlenerek harcın ikmâl edilmesi gerektiği, tevhiden birleştirilen 831 parsel yönünden önceki dava dosyası, dayanak bilirkişi raporu ve krokisi dikkate alınarak tapu iptali ve tescil şartlarının değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesinin 07.04.2021 tarihli kararının kaldırılmasına, dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Ç.İlk Derece Mahkemesince İkinci Kaldırma Kararı Sonrası Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu taşınmazın Kars 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1981467 Esas, 1983/85 Karar sayılı ve 11.01.1986 kesinleşme tarihli kararı ile davacı adına tesciline karar verilen taşınmazın 831 parsel sayılı 9.120 m2 yüz ölçümlü taşınmaz olduğu, öncesinde Hazine adına senetsizden tescil edilen 831 parselin 08.01.1957 tarihinde 829 ve 830 parsellerle tevhidinden 1224 parselin oluştuğu, 1224 parselin 4753 sayılı Kanun kapsamında davalılar murisi ... ... adına tescil edildiği, yenileme kadastrosu sonucu 1381 ada 7 parsel sayısını aldığı, TMK'nın 705/2. maddesi uyarınca mülkiyetin tescilden önce geçmesini öngören kesinleşmiş mahkeme kararı olduğu, önceki kararın kesinleştiği 11.01.1986 tarihi itibariyle ilâmda belirtilen miktarda tapu kütüğünde isimleri yazılı şahısların mülkiyetinin son bulduğu, ilâmın idari sebeplerle infaz edilememiş olmasının davacının mülkiyet hakkını etkilemeyeceği, tescil edilmemiş olması hâlinde dava yoluyla tescil hükmü istemine yasal engel bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu 1381 ada 7 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisinin 07.07.2023 tarihli ek raporunda (A) harfiyle gösterilen 831 parselde kayıtlı 9.120 m2 taşınmazın davalılar adına tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, bakiye payların davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.

V.İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu 9.120 m2 yüz ölçümlü taşınmazın değerinin 8.664,00 TL olup, hükmün verildiği 2023 yılı itibariyle istinaf kesinlik sınırı olan 17.830,00 TL'nin altında kaldığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmiştir.

VI.EK KARAR

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 26.07.2024 tarihi ek kararı ile temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar verilmiştir.

VII.TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalılar vekili temyiz dilekçesinde; sadece 9.120 metrekarelik kısım yönünden değer tespiti yapıldığını, parselin bakiye kısmının değerinin tespit edilmediği, değer tespitinde emsal araştırması yapılmadığını, bilirkişi raporunun dava konusu taşınmazların gerçek değerini yansıtmadığını ve hüküm kurmaya elverişli olmadığını, ek rapor taleplerinin reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın kesin hükümden reddedilmesi gerektiğini, kesin hükmün infaz edilmemesi hususunun idari yargı yoluna tabi olduğunu, kesin hükmün de 10 yıllık zamanaşımına uğradığını belirterek Bölge Adliye Mahkemesinin karar ve ek kararının kaldırılmasını, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

B.Değerlendime ve Gerekçe

Dava; yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup uyuşmazlık, temyiz dilekçesinin değerden reddine dair ek karara ilişkindir.

1.Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgili olup miktar veya değeri istinaf kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar 6100 sayılı Kanun'un 341. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca istinaf edilemez.

2.Dava konusu taşınmazla ilgili verilecek nihai kararın istinaf veya temyiz yollarına tabi olup olmayacağı hususunun da uzman bilirkişi tarafından tespit edilen dava değerine göre belirleneceği kuşkusuzdur.

3. Muhakeme sırasında başlangıçta dava değerinin belirlenmesinde inisiyatif davacıda ise de, 6100 sayılı HMK'nın 26.maddesinde düzenlenen “taleple bağlılık” ilkesi sadece davacının değil, davalının da taleplerinin nazara alınmasını emrettiğinden, kanun yoluna başvurulması hâlinde davacının talepleri yanında davalının taleplerinin de Mahkemece değerlendirmeye alınması gerekir. Aksi kabul edilerek davacının belirlediği değeri aşan veya değer tespitine dair bilirkişi raporlarına karşı davalının talep ve itirazlarının dikkate alınmaması hâlinde, verilen kararın davalı tarafından kanun yoluna götürülmesi ve denetlenmesi engellenmiş olacaktır. Bu durum, davalının davada kendisini savunmasına ve adil yargılanmasına engel olacak nitelikte bulunduğundan, istinaf ve temyiz hakkının dava değerine veya hüküm altına alınan değerine göre belirlenmesi sırasında Kanun'un 341/3-4. ile 362/2. maddeleri uyarınca istinaf ve temyiz sınırı belirlenirken davalı tarafın ileri sürdüğü taleplerin de nazara alınması kanuna, hukuka ve hakkaniyete uygun bir değerlendirme olacaktır.

4.Üstelik somut olaydaki gibi davalının tek taraflı itirazının yanı sıra, her iki tarafın bilirkişi raporuna itiraz etmediği durumlar da söz konusu olabilir. Böyle bir durumda da, karar vermeye elverişli olmayan bir rapora taraflarca itiraz edilmemiş olması hâkimin vereceği hüküm sonucunu bağlar şekilde bir usuli kazanılmış hak doğurmaz. Bilirkişi raporu hükme esas almaya uygun değilse, hâkimin davayı hatalı bu rapora göre çözümlendirmek zorunda olduğunu kabul etmek, açık yasal düzenlenmeler ve usul hukukunun ... ilkeleri yanında Hâkimin maddi gerçeğe ulaşma amacıyla da bağdaşmaz. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.03.2023 tarihli ve 2022/508 Esas, 2023/226 Karar tarihli kararı)

5.Bilindiği üzere; davanın konusu olan bir taşınmazın değeri belirlenirken; cins ve nev'i, yüz ölçümü, değeri etkileyebilecek tüm nitelik ve unsurlar, varsa imar durumu vergi beyanı, resmi kurumlarca yapılmış değer takdirleri, arazilerde taşınmaz malın mevki ve koşullarına göre olduğu gibi kullanılması durumunda getirebileceği net gelir; arsa ise emsal satışlara göre olması gereken satış değeri, taşınmazda yapı var ise resmi birim fiyatları, maliyet hesapları ve yıpranma payı ile bedelin saptanmasında etkili olacak diğer objektif ölçülerin göz önüne alınması ve bu kriterlerde değerlendirilerek taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin belirlenmesinde zorunluluk vardır.

6.Somut olayda; İlk Derece Mahkemesince, dava konusu (A) harfli 9.120 metrekarelik kısmın içinde bulunduğu Kars ili, Merkez ilçesi, ... köyünde kain yenileme ile 1381 ada 7 parsel sayılı 20.299,63 metrekare yüz ölçümlü tapuda tarla vasıflı taşınmazın gerçek değerinin tespiti için ziraatçi bilirkişiden 13.01.2023 tarihli rapor alınmış ve dava konusu taşınmazın dava tarihi 2016 yılı metrekare birim fiyatı 0,95 TL olarak (dava konusu (A) harfli 9.120 metrekarelik kısmın değeri 8.664 TL'ye isabet eder şekilde) tespit edilmiş ise de davalı vekilince süresi içinde ve yargılama sırasında değer tespitine dair bilirkişi raporuna itiraz edilmiş, yine davalı vekilince sunulan 31.01.2023 tarihli dilekçe ekinde aynı mahallede emsal satışlar ve 03.02.2023 havale tarihli dilekçeyle sunulan Kars Belediye Başkanlığı Emlâk ve İstimlâk Müdürlüğünün 09.01.2019 tarihli yazısıyla dava tarihi 23.06.2016 tarihine yakın zamanlarda Mart 2016 ve Haziran 2017 tarihlerinde aynı mahallede bulunan emsal taşınmaz satış bedellerinin bildirilmesi üzerine Mahkemece 24.05.2023 tarihli ara kararla ek rapor alınmasına karar verilmiş, ancak fiziken ve UYAP ortamında yapılan incelemede uzman bilirkişiden taşınmazın değer tespitine ilişkin alınan herhangi bir ek rapora rastlanmamıştır.

7.Hâl böyle olunca; mahallinde yeniden keşif yapılıp (VII-B-3) nolu bentte belirtilen unsurlar değerlendirilerek davalılar vekilinin itirazlarını giderecek şekilde, konusunda uzman bilirkişiden yeniden rapor alınarak taşınmazın dava tarihi itibarıyla gerçek değerinin belirlenmesi, tespit edilecek dava değerinin istinaf kesinlik sınırı üzerinde olduğu anlaşılması hâlinde davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden incelenmesi, istinaf kesinlik sınırı altında kaldığının anlaşılması hâlinde istinaf dilekçesinin miktar yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesince davalılar vekilinin istinaf başvurusunun miktar yönünden usulden reddine dair verilen karar ve temyiz dilekçesinin miktar yönünden reddine dair ek karar usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

VIII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davalılar vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen 26.07.2024 tarihli ek kararın ORTADAN KALDIRILMASINA,

İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davalılar vekilinin istinaf başvurusunun miktar yönünden usulden reddine reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.