Logo

1. Hukuk Dairesi2024/471 E. 2025/963 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kesinleşmiş bir mahkeme kararıyla tespit ve tescil edilen taşınmazın, davalı Hazineye ait taşınmazlar üzerinde hangi pafta ve parsellerde kaldığının belirlenmesi ve davacılar adına tescili istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, taşınmazın tespit ve tescili hususunda uygulama kadastrosu ile tesis kadastrosu arasında bulunan fark gözetilmeden ve hüküm kurmaya elverişli olmayan bilirkişi raporuna dayanılarak, infazda tereddüt doğuracak şekilde karar verilmesi ve davalı Hazinenin harçtan muaf olmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulması doğru görülmeyerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/573 E., 2023/303 K.

Mahkemece bozmaya uyularak verilen karar; davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; Şemdinli Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/40 Esas, 1998/52 Karar sayılı kesinleşmiş kararı ile Hakkari ili, Şemdinli ilçesi, ... Mahallesi, ... mevkii, yevmiye no:102, cilt no:5, sayfa no:6, sıra no:6 ve 24.09.1999 tarih, 9.387,31 m² miktarındaki taşınmazın davacılar adına kayıtlı olduğunu, ancak parsel numarası verilmediğini, davacıların maliki olduğu taşınmazın davalı Hazineye ait taşınmazların sınırları içerisinde olduğunu ileri sürerek davacılar adına kayıtlı tapuda belirtilen bölümlerin ayrı bir parsel numarası altında davacılar adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II.CEVAP

Davalılar vekili, usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap vermemiş; aşamalarda davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 19.03.2015 tarih ve 2014/69 Esas, 2015/51 Karar sayılı kararıyla; uyuşmazlık konusu taşınmaz bölümünün Şemdinli Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/40 Esas, 1998/52 Karar sayılı kararında belirtilen sınırlarla uyuştuğu ve bu bölümün anılan karar ile davacıların murisi ... ... adına tespit ve tescil edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

Mahkeme kararına karşı davalılar vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulması üzerine; Dairenin 29.06.2020 tarih ve 2018/2309 Esas, 2020/3166 Karar sayılı kararıyla; kesinleşen Mahkeme kararı ile davacılar adına oluşan tapu kaydının davalıya ait 110 ada 1, 2 ve 4 parsel sayılı taşınmazların sınırları içerisinde kaldığının tespit edilerek davanın kabul edilmesinde kural olarak bir isabetsizlik bulunmadığı ancak dava konusu 110 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 02.08.2013 tarih ve 182 yevmiye nolu işlemle hükümden önce ifraz işlemine tabi tutulduğu ve 110 ada 70, 71 ve 72 parsellerin oluştuğu; bunlardan 110 ada 70 ve 71 parselin davalı Hazine adına, 72 sayılı parselin ise dava dışı ... adına kayıtlı olduğu, bu haliyle hükmün infazının tereddüt yaratacağı, bu kapsamda hükmün infazının sağlanabilmesi açısından yeniden keşif yapılarak davacılara ait kesinleşen Mahkeme kararı ile sınırları belirli olan tapu kaydının hangi parseller içerisinde kaldığının ve hangi parselden ne miktarda ifraz edileceğinin belirlenerek, yeni oluşan parseller üzerinden hüküm kurulması gerektiğine değinilerek Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda verilen 09.04.2021 tarih ve 2020/213 Esas, 2021/367 Karar sayılı karar ile; davanın kısmen kabulüne ve 110 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 21.12.2020 havale tarihli fen bilirkişisi raporunda (A) harfi ile gösterilen 5.408.25 metrekarelik kısmı, 110 ada 4 parsel sayılı taşınmazın aynı raporda (B) harfi ile gösterilen 1.169.95 metrekarelik kısmı ve 110 ada 70 parsel sayılı taşınmazın aynı raporda (C) harfi ile gösterilen 140,91 metrekarelik kısmının tapu kaydının iptali ile davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline, aynı raporda (D) ve (E) harfleriyle gösterilen bölümler açısından ise davanın reddine karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

Mahkeme kararına karşı davacılar ve davalılar vekilleri tarafından temyiz başvurusunda bulunulması üzerine, Dairenin 11.11.2021 tarih ve 2021/2396 Esas, 2021/6755 Karar sayılı kararıyla; bilirkişi raporunda (D) harfi ile gösterilen ve yol olan kısım yönünden Türk Medeni Kanunu’nun 999/2. maddesi gözetilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bununla birlikte dosyada yer alan fen bilirkişisi raporunun krokisinde (E) harfi ile belirtilen kısmın 71 parsel sayılı taşınmaz içerisinde yer aldığı görülmesine karşılık anılan raporun açıklama kısmında (E) harfi ile gösterilen yerin 72 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığının belirtildiği, teknik bilirkişi raporunun 10. sayfasında ise “fen bilirkişi raporunda yazı kısmında her ne kadar 110 ada 72 nolu parselin etkilendiği yazılsa da rapor içerisinde yer alan krokide ki harflendirmelerden ve keşif esnasında tarafların yer göstermelerinden davacıya ait tapunun uygulanması halinde 110 ada 72 nolu parselin etkilenmediği, bunun yerine 110 ada 71 nolu parselin etkilendiği tespit edilmiştir” ifadesinin not olarak yer aldığının görüldüğü, bu kapsamda raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiği belirtilerek Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Temyize Konu Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacıların, kesinleşmiş Mahkeme kararı kapsamında uyuşmazlık konusu olan ve mevcut bilirkişi raporunda (A), (B), (C) ve (E) harfleri ile isimlendirilen bölümler yönünden hak sahibi olduğu sonucuna varılarak 23.05.2023 tarihli fen bilirkişi raporunda 110 ada 1 parsel içerisinde (A) harfiyle gösterilen 5.408,25 m² yüz ölçümündeki kısmın, 110 ada 4 parsel içerisinde (B) harfiyle gösterilen 1.169,95 m² yüz ölçümündeki kısmın, 110 ada 70 parsel içerisinde (C) harfiyle gösterilen 140,91 m² yüz ölçümündeki kısmın ve 110 ada 71 parsel içerisinde (E) harfiyle gösterilen 1.903,70 m² yüz ölçümündeki kısmın tapu kayıtlarının iptali ile ayrı bir parsel numarası altında davacılar adına hisseleri oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, (D) harfi ile gösterilen bölümün ise zeminde yol niteliğinde olması nazara alınarak bu kısım yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

1.Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı davalılar vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalılar vekili temyiz dilekçesinde; Mahkeme kararının eksik incelemeye dayandığını, davacıların dava konusu taşınmazla ilgili vergi kayıtlarını ibraz etmeleri ve zilyetliklerini somut belgelerle ispatlamaları gerektiğini, dava konusu taşınmaz bölümlerinin bu zamana kadar Hazine dışında zilyedi bulunmadığını, yasal hasım konumunda bulunan Hazinenin yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasının isabetsiz olduğunu ileri sürerek Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Hakkari ili, Şemdinli ilçesi, ... Mahallesinde 1990 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucunda; 110 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 107.577,75 m² miktarlı kargir askeri saha ve müştemilatı vasfıyla, 110 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 10.102 m² miktarlı kargir köy hizmetleri binası ve müştemilatı vasfıyla, 110 ada 4 parsel sayılı taşınmazın 15.842,63 m² miktarlı futbol sahası vasfı ile davalı Hazine adına tespit ve tescil edildiği, kadastro tespitinin 06.06.1991 tarihinde kesinleştiği, davacılar murisi ... ... tarafından açılan tescil davası sonucunda Şemdinli Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.05.1998 tarih ve 1997/40 Esas, 1998/52 Karar sayılı kararı ile 9.387,31 m² yüz ölçümlü tapusuz taşınmazın davacıların murisi adına tesciline karar verildiği, anılan karara karşı Hazine tarafından temyiz başvurusunda bulunulması üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 16.02.1999 tarih ve 1999/734 Esas, 1999/1211 Karar sayılı kararı ile Mahkeme kararının onanmasına karar verildiği, kesinleşen bu tescil kararı esas alınarak dava konusu taşınmazın Hakkari ili, Şemdinli ilçesi, ... Mahallesi yevmiye no:102, cilt no:5, sayfa no:6, sıra no:6 ve 9.387,31 m² yüz ölçümüyle 24.09.1999 tarihinde davacılar adına tescil edildiği, bu tescile ilişkin Şemdinli Mal Müdürlüğü tarafından davalılar aleyhine mükerrer tapu iddiasıyla tapu iptali ve tescil davası açıldığı, Şemdinli Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/74 Esas, 2008/116 Karar sayılı kararı ile Hazinenin dayandığı tapu kaydı ile davacılar adına kayıtlı tapu kaydının farklı alanlara ilişkin olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, dava konusu 110 ada 2 parsel sayılı taşınmazın dava tarihinden önce 02.08.2013 tarih ve 182 yevmiye numaralı işlem ile ifraza tabi tutulduğu ve ifraz sonucunda 110 ada 70, 71 ve 72 parsel sayılı taşınmazların oluştuğu, bunlardan 70 ve 71 parsel sayılı taşınmazların sırasıyla 4.034,97 ve 4.000,99 m² yüz ölçümüyle Hazine adına, 72 parsel sayılı taşınmazın ise dava dışı üçüncü şahıs adına kayıtlı olduğu, davacıların kesinleşmiş tescil kararı ve bu karar sonucunda oluşan tapu kaydına dayanarak eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.

2.Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; dosya kapsamında mevcut 23.05.2023 tarihli fen bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.

3.Bilindiği üzere; kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince hâkimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü bulunmaktadır. 6100 sayılı Kanun'un 297/2. maddesi uyarınca da mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır. Bu biçim, yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hâl, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir.

4.Eldeki davada, Dairenin 11.11.2021 tarih ve 2021/2396 Esas, 2021/6755 Karar sayılı bozma kararı sonrasında dava konusu taşınmazların 3402 sayılı Kanun'un 22/a maddesi kapsamında uygulama kadastrosuna tabi tutulduğu, uygulama kadastrosu sonucunda 17.03.2022 tarih ve 270 yevmiye numaralı işlemle dava konusu 110 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 110.324,59 m², 4 parsel sayılı taşınmazın 14.817,22 m², 70 parsel sayılı taşınmazın 4.160,86 m², 71 parsel sayılı taşınmazın ise 4.006,93 m² yüz ölçümü ile tescil edildiği görülmektedir. Bu durum karşısında, çekişme konusu taşınmazların tesis kadastrosu sırasında belirlenen yüz ölçümü ile uygulama kadastrosu sonucu belirlenen yüz ölçümü arasında önemli farklılık bulunduğu anlaşılmasına rağmen Mahkemece hükme esas alınan 23.05.2023 tarihli fen bilirkişi raporunda tesis kadastrosu sonucunda belirlenen yüz ölçümleri esas alınmış, söz konusu farklılığa değinilmediği gibi bu farklılığın eldeki davaya bir etkisinin olup olmadığı da incelenmemiştir. Bu hususlar nazara alındığında, söz konusu bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğunu söyleyebilmek mümkün değildir.

5.Hal böyle olunca; Mahkemece doğru sonuca ulaşabilmek için öncelikle dava konusu taşınmazların güncel tapu kayıtları, tesis kadastrosuna ilişkin kadastro paftası ile 3402 sayılı Kanun'un 22/a maddesine göre yapılan uygulama kadastrosuna ilişkin pafta dosya kapsamına kazandırıldıktan sonra mahallinde fen bilirkişi ve harita mühendisinden teşkil edilecek üç kişilik bilirkişi heyetinin katılımıyla yeniden keşif yapılması, yapılacak keşifte 04.01.2015 tarihli bilirkişi raporundaki tespitler ve uygulama kadastrosu sonucunda oluşan koordinat ve yüz ölçümleri nazara alınarak davacılara ait kesinleşen Mahkeme kararı ile tescil edilen tapu kaydının hangi parseller içerisinde kaldığının ve hangi parselden ne miktarda ifraz edileceğinin tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Mahkemece, belirtilen hususlar gözetilmeden eksik inceleme ile infazda tereddüte sebep olacak şekilde hüküm tesisi doğru değildir.

6. Kabule göre de, Mahkemece verilen tescil kararının davacılara ait 24.09.1999 tarihli tapu kaydında belirtilen paylar oranında kurulması ve hükümde pay oranlarının açıkça gösterilmesi gerektiği gözetilmeyerek hükmün infazında tereddüt yaratacak şekilde yalnızca davacıların payı oranında tescile hükmedilmesi doğru olmadığı gibi davalı Hazinenin 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin "j" bendi gereğince harçtan muaf olduğu göz ardı edilerek davacılar tarafından ödenen keşif harcının yargılama giderleri kapsamında Hazineden tahsiline karar verilmiş olması da isabetsizdir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,

Temyiz eden davalılar Hazine ve Tapu Müdürlüğü harçtan muaf bulunduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın Şemdinli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

27.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.