"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/531 E., 2022/107 K.
HÜKÜM : Ret
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacılar vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; Muğla ili, .... ilçesi, .... köyünde kain 109 ada 51 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında ... adına tespit ve tescil edildiğini, söz konusu taşınmazın davacıların murisine ait 109 ada 5 parsel sayılı taşınmazın bitişiğinde olup iki taşınmazın bütünlük arzettiğini, davacılar murisinin 60 yıldan fazla bir süredir söz konusu taşınmazlar üzerinde zilyetliğini sürdürdüğünü, murisin ölümünden sonra ise davacılar tarafından kullanıldığını ileri sürerek 51 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacılar adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; davanın haksız olduğunu, söz konusu taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında özel mülkiyete konu yerlerden olmadığı gerekçesiyle Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, taşınmazın mevcut durumu itibariyle kazandırıcı zamanaşımı koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.11.2006 tarih ve 2005/357 Esas, 2006/593 Karar sayılı kararıyla; dava değeri itibariyle görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğu ifade edilerek görevsizlik kararı verilmiştir.
IV. BOZMA KARARLARI VE SONRASINDAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1.Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2.Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 10.05.2007 tarih ve 2007/2437 Esas, 2007/2860 Karar sayılı kararıyla; eldeki davada görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu, bu itibarla görevsizlik kararı verilmesinin isabetsiz olduğu belirtilerek Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 31.03.2010 tarih ve 2007/378 Esas, 2010/157 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın davacıların murisi ...'dan davacılara intikal ettiği, 51 parsel sayılı taşınmazın öncesinde 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazlarla birlikte kullanılmaktayken taşınmazın içerisinden geçen yol ile ikiye ayrıldığı, taşınmazın uzun bir süredir davacılar ve murisleri tarafından kullanıldığı, taşınmazın bilirkişi raporuna göre tarla vasfında olduğunun tespit edildiği belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1.Mahkemenin 31.03.2010 tarih ve 2007/378 Esas, 2010/157 Karar sayılı kararına karşı davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 04.04.2011 tarih ve 2010/4952 Esas, 2011/1913 Karar sayılı kararıyla; yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olmadığı, bu itibarla, sağlıklı bir yargıya ulaşmak için kadastro tespitlerinin yapıldığı 2005 yılından geriye doğru en az 20 yıl öncesine ait hava fotoğraflarının dosyaya kazandırılması ve bu fotoğraflar üzerinden bilirkişi raporu alınması, çevre parsellere ait tapu kaydı ve kadastro tutanakları incelenerek dava konusu yeri nasıl gösterdiği üzerinde durulması, taşınmaz başında yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar ile ziraatçı uzman bilirkişi tarafından taşınmazın 10 yıldır kullanılmadığının ve üzerinde hayvan otlatıldığının bildirilmesi nazara alındığında usulüne uygun olarak kadim ve tahsisli mera araştırması yapılması gerektiği belirtilerek Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Ç. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 24.11.2016 tarih ve 2011/427 Esas, 2016/607 Karar sayılı kararıyla; bozma ilamı doğrultusunda yapılan inceleme ve keşif sonucunda dava konusu taşınmazın imar ihyasının 30-40 yıl öncesine dayandığı, taşınmazın kültür arazisi niteliğinde olduğu, mera vasfı taşımadığının tespit edildiği, bu kapsamda eldeki davada kazandırıcı zamanaşımı koşullarının oluştuğu belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
D. Üçüncü Bozma Kararı
1.Mahkemenin 24.11.2016 tarih ve 2011/427 Esas, 2016/607 Karar sayılı kararına karşı davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 04.11.2020 tarih ve 2017/1663 Esas, 2020/5078 Karar sayılı kararıyla; dosya kapsamında mevcut bilirkişi raporunda taşınmaz içerisinde bulunan terasların aşırı yağışların, sarp eğimin etkisi ve kuvvetli doğa olayları nedeniyle yer yer bozulduğunun, taşınmaz üzerinde 15 ila 20 yıl herhangi bir tarımsal faaliyetin yapılmadığının ve doğal hayata terk edildiğinin, üzerinde yoğun çakıl, taş ve kayaların bulunduğunun, taşınmazın eğiminin % 20 ilâ 40 arasında olduğunun, üzerinde delice zeytin, çöğür, çalılık, meşe ve maki bitki örtüsünün bulunduğunun, delice zeytin ağaçlarının ve çöğürlerin aşılanmadığının tespit edildiği belirtilerek zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının davacılar lehine gerçekleşmediği, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmiş olmasının isabetsiz olduğu gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
3.Bozma kararına karşı davacılar vekili tarafından yapılan karar düzeltme talebi Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 01.11.2021 tarih ve 2021/2886 Esas, 2021/6259 Karar sayılı kararıyla reddedilmiştir.
E. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazda zilyetlikle kazanım koşullarının davacılar lehine oluşmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuran
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davacılar vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
1.Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; yargılamada sürecinde alınan bilirkişi raporları ve tanık beyanları nazara alındığında davaya konu 51 parsel sayılı taşınmazın 5 numaralı parsel ile birlikte kullanıldığının ve bu iki parselin bitki örtüsü ve toprak yapısı itibariyle aynı karakterde olduğunun sabit olduğunu, taşınmazın eğimli olmasının ret sebebi olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını zira bölgedeki taşınmazların büyük çoğunun benzer şekilde eğimli bir yapıya sahip olduğunu, keşif mahallinde dinlenen tanıkların dava konusu taşınmazın kuraklık nedeniyle tarımsal amaçlı kullanılmasa da hayvan otlatmak için kullanıldığını beyan ettiklerini bu itibarla bozma kararı ve bozmaya uyularak verilen ret kararının olaya uygun düşmediğini belirterek Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; davanın reddine karar verilmesine rağmen davalı Hazine lehine nispi vekalet ücreti yerine maktu vekalet ücretine hükmedildiğini ileri sürerek Mahkeme kararının değinilen yönden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. ve 17. maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; kadastro çalışmaları sonucu, Muğla ili, .... ilçesi, .... köyü, 109 ada 51 parsel sayılı, 14.166,49 metrekare yüz ölçümlü, tarla vasıflı taşınmazın dava dışı 4 ve 5 sayılı parselin miktar fazlası olarak davalı Hazine adına tespit ve tescil edildiği anlaşılmaktadır.
2. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un uygulanacağı davalar yönünden HUMK’un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
3.Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı, özellikle eldeki dava 28.06.2005 tarihinde açıldığı halde karar başlığında dava tarihinin 19.11.2007 olarak gösterilmesinin mahallinde düzeltilebilecek maddi hata mahiyetinde olduğu anlaşılmakla; davacılar vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekili ve davalı Hazine vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince temyiz eden davalı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
Temyiz eden davacılar harcı peşin yatırdığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
14.11.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.