Logo

1. Hukuk Dairesi2024/4866 E. 2024/6686 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında, davacının zilyetlikle kazanım şartlarını sağlayıp sağlamadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, tespit tarihinden önce taşınmazın kullanımını terk etmiş olması ve 20 yıllık kesintisiz zilyetliğin bulunmaması nedeniyle zilyetlikle kazanım şartlarını sağlamadığı gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/59 E., 2022/273 K.

HÜKÜM : Kabul

Taraflar arasında, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili özetle; Sivas ili, .... ilçesi, .... köyü 107 ada 122 parsel sayılı taşınmazın 27 dönümünün davacıya mirasen intikal ettiğini, eklemeli zilyetlik ile 50 yılı aşkın zamandır dava konusu yerin kesintisiz şekilde malik sıfatıyla kullanıldığını, taşınmazın dava edilen kısmının Hazine ile alakasının olmadığını ileri sürerek taşınmazın 27 dönümünün tapusunun iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

Davacı vekili 17.10.2022 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; 107 ada 122 parsel sayılı taşınmazın bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 28.242,81 m²'lik yerin tapusunun iptaliyle davacı ...'ın mirasçılık belgesindeki payları oranında davacılar adına müştereken tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın ham toprak olarak Hazine adına tapuya tescil edildiğini, dava konusu yerin zilyetlikle özel mülkiyete konu olamayan yerlerden olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 15.06.2016 tarihli 2014/193 Esas ve 2016/177 Karar sayılı kararıyla; ziraat mühendisi bilirkişi raporunda taşınmazın temyize konu (A) bölümü üzerinde hali hazırda ekin ekili olduğunun ve taşınmazın uzun yıllardan beri işlenen tarım arazisi vasfında olduğunun belirtildiği; yapılan gözlemde taşınmazın etrafının büyük taşlarla çevrili olduğunun belirlendiği, jeodezi mühendisi bilirkişinin raporunda da taşınmazın 1985 yılında çekilen hava fotoğraflarında kültür arazisi vasfında görüldüğünün belirtilmiş olduğu, buna göre çekişmeli taşınmaz bölümünde davacı yararına TMK'nın 713/1 ve 3402 sayılı Kanun'un 14. maddesindeki şartların oluştuğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

2.Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 03.03.2020 tarihli ve 2016/16543 Esas, 2020/847 Karar sayılı kararıyla; Mahkemece eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulduğu, doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece, öncelikle dava konusu taşınmazın bulunduğu yeri de gösterecek şekilde tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesi dönemlere ilişkin en az 3 adet hava fotoğrafının Harita Genel Müdürlüğünden tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek dosya arasına konulması ve bundan sonra jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisi, üç kişilik ziraatçı bilirkişi kurulu, fen bilirkişisi, yerel bilirkişiler ve tanıkların katılımı ile yeniden keşif yapılması, keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesinin ne olduğu, kim veya kimler tarafından hangi tarihten beri ve ne şekilde kullanıldığı, imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması; ziraatçi bilirkişi kurulundan taşınmazın evveliyatını, toprak yapısını, niteliğini ve zilyetlikle mülk edinilebilecek yerlerden olup olmadığını komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı şekilde açıklayan, bilimsel esaslara ve somut verilerek dayalı, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınması; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden çekişmeli taşınmazın kadastro paftasındaki konumunun bilgisayar programı aracılığıyla uydu ve hava fotoğraflarına aktarılması suretiyle haritaların ait oldukları yıllara göre taşınmazın niteliğini, imar-ihyaya konu olup olmadığını, olmuş ise imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığını ve imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığını, taşınmazın ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını belirten rapor düzenlemesinin istenilmesi; fen bilirkişisinden keşfi takibe ve denetlemeye olanak verir rapor ve kroki alınması; toplanan tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğine işaret edilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyize Konu Karar

Mahkemenin yukarıda belirtilen tarih ve sayılı kararıyla; dava konusu taşınmaza ait 2008 yılından geriye dönük 3 ayrı yıla ait hava fotoğraflarının dosyaya sunulduğu, mahallinde yapılan keşif doğrultusunda fen, ziraat ve jeodezi mühendisi bilirkişileri tarafından hazırlanan raporların dosyaya ibraz edildiği, bilirkişi raporlarının bilimsel, objektif, denetimsel, hüküm kurmaya elverişli olduğu, fen bilirkişi raporu ile dava konusu taşınmazın zeminde harflendirildiği, harflendirilen kısımların ziraat bilirkişisi heyet raporunda değerlendirildiği ve dava konusu taşınmazın değerinin belirtildiği, davacının iddia ettiği fen bilirkişisinin raporunda (A) harfi ile gösterdiği yerin ve yeşil renk ile gösterdiği yerin ziraat bilirkişi heyetinin hazırladığı raporda toprak yapısı ve bitki örtüsü itibariyle özel mülkiyete konu yerlerden olduğu, dava konusu taşınmazlar üzerinde imar-ihyanın yapıldığı, sınırlarının oluştuğu, Hazine parselinden doğal sınır ayrışması sonucu farklılaştığının tespit edildiği, jeodezi mühendisinin hazırladığı raporda ise 1960-1985 yıllarında çekilmiş hava fotoğraflarında dava konusu yerlerin kültür arazisi olarak kullanılan yerlerin renk tonuna benzediği, toprak yapısı itibariyle kültür arazisi olduğu, sınırlarının oluştuğunun belirtildiği, 1999 yılında ise sınırlarının oluştuğu gözükse de kullanılmadığının belirtildiği, keşif mahalinde yapılan gözlem, mahalli bilirkişi ve tanık beyanları, hava fotoğraflarının incelenmesi, ziraat bilirkişi heyetinin raporu dikkate alındığında toplanan tüm delillerin birbirini desteklediği ve tutarlı olduğu anlaşılarak dava konusu yerin evveliyatında imar-ihyasının yapılarak kullanıldığı, ara ara taşınmazın kullanımına ara verilmesinin o taşınmazı kamu malı haline getirmeyeceği, bir yerin kamu malı olarak sayılabilmesi için ya kadimden beri bu vasıfta olması ya da ilgili yerin uzun süre kullanılmayarak zilyetlik iradesinin terk ile ortadan kalktığının anlaşılması gerektiği, ancak dava konusu taşınmazın üzerindeki zilyetliğin davacının murisinden itibaren var olduğu, sınırlarının 1960 yılından beri oluştuğu, toprak yapısı itibariyle de Hazine parselinden ayrıştığının anlaşıldığı,tüm bu sebepler dikkate alınarak dava konusu yerler üzerinde ekonomik amaca uygun taşınmazın zilyetlikle kazanılması için gerekli ve yeterli süreye ilişkin zilyetliğin sürdürüldüğü, TMK ve Kadastro Kanunu'nda belirtilen zilyetlikle kazanım şartlarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; keşifte dinlenen tüm tanık ve mahalli bilirkişilerin aynı beyanda bulunmalarının inandırıcılığı yok ettiğini, yapılan keşifte jeodozi ve fotogremetri mühendislerinin bulunmadığını, dosya üzerinden inceleme yapıldığını, raporların yetersiz olduğunu, hüküm kurmaya elverişli olmadığını, ziraat raporunda Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunanlardan olup olmadığı konusunda gerekli değerlendirmelerin raporlanmadığını öne sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. ve 713/1. maddeleri,

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddeleri.

3. Değerlendirme

Dosya kapsamından; 2007 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucunda Sivas ili, .... ilçesi .... köyü 107 ada 122 parsel sayılı 4.858.809,06 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazın, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki sahipsiz yerlerden olup emek ve masraf sarfi yapılarak tarım arazisine dönüştürülmesi mümkün yerlerden olduğu belirtilerek ham toprak vasfıyla Hazine adına 19.10.2007 tarihinde tespit edilip kadastro tutanağının 31.10.2008 tarihinde kesinleşerek tapuya tescil edildiği, taşınmazın bir bölümü hakkında irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak tapu kaydının iptali ile tescil istemiyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Mahkemece, çekişmeli taşınmazda zilyetlikle kazanım şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun değildir.

Şöyle ki, 2016 ve 2022 yıllarında yapılan keşiflerde dinlenen mahalli bilirkişiler ve tanıkların davacının babası Salih Polat'ın 25-30 yıl öncesinde öldüğünü beyan ettikleri, davacının babasının ölümünden sonra taşınmazın kullanılmadığının anlaşıldığı, nitekim bozma sonrası alınan jeodezi mühendisi bilirkişi raporunda 1999 yılına ait hava fotoğrafında dava konusu yerin kültür arazisi olarak kullanılan arazilere benzemediği, hali (kullanılmayan) araziler ile benzer renk tonu ve görüntü şekline sahip olduğu ve tarımsal amaçlı kullanılmadığının tespit edildiği, 2007 yılında yapılan kadastro çalışmalarında da bu husus gözetilerek Hazine adına tespitin yapıldığı, dolayısıyla taşınmaz geçmişte bir dönem malik sıfatıyla kullanılmış ise de tespit tarihinden önce kullanımın iradi olarak terk edildiği, böylece kadastro tespit tarihi olan 2007 yılından geriye doğru 20 yıllık kesintisiz bir tarımsal faaliyetin ve kullanımın bulunmadığının anlaşıldığı, bu haliyle dava konusu taşınmazda ekonomik amaca uygun şekilde sürdürülmüş bir zilyetlik bulunmadığı, davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığı sonucuna varılmaktadır.

Hal böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,

Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın Gürün Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

05.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.