"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/36 E., 2022/160 K.
HÜKÜM : Ret
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı ve asli müdahiller vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; tarafların mirasbırakan ...'ın mirasçıları olduğunu, .... ilçesinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında .... köyü 117 ada 13 parsel sayılı taşınmazın davalı ..., 116 ada 3 parsel sayılı taşınmazın ise ... adına tespitinin yapıldığını, taşınmazların kök muristen intikalen geldiğini, mirasçılar arasında yapılmış herhangi bir taksimin bulunmadığını ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Müdahil Davacılar ... ve ... 14.03.2013 tarihli dilekçeleri ile; taşınmaz üzerinde kendilerinin de hak sahibi olduklarını belirterek kendi miras hisselerinin taraflarına verilmesini talep etmişlerdir.
Aşamada dava konusu 116 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tefrikine karar verilmiştir.
II. CEVAP
Davalı ...; adına kayıtlı 117 ada 13 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin ... adına yapıldığını ve 21.02.2007 tarihinde satış yolu ile dava dışı....'den taşınmazı edindiğini, satıştan sonra Ziraat Bankası destekli olarak 2008 tarihinden itibaren taşınmazın etrafını telle çevirdiğini ve içine 4000 adet elma, 1000 adet ceviz ağacı diktiğini, taşınmazın muris ... ve mirasçıları ile hiçbir ilgisinin olmadığını, 100 yılı aşkın süredir satın aldığı kişilerin zilyet ve tasarrufunda bulunduğunu, daha sonra kadastro tespitleri yapıldığını ve kendisinin satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 10.09.2014 tarihli ve 2013/7 Esas, 2014/291 Karar sayılı kararı ile; dava konusu .... köyü 117 ada 13 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında dava dışı ... adına tespiti gerçekleştirildikten sonra taşınmazın satış suretiyle 24.03.2007 tarihinde ...'a, 02.06.2009 tarihinde ...'e, ondan da 03.06.2009 tarihinde ...'a intikalinin gerçekleştiği, dolayısıyla Medeni Kanun'un 1023. maddesinde tanımlanan iyi niyetli üçüncü kişi sıfatına davalı ...'ın sahip olduğu, davacılar tarafından da ...'ın yapılan satış işlemlerinde kötü niyetli olduğuna dair bir delil ibraz edilmediği gibi bu yönde bir iddiada dahi bulunulmadığı, bu sebeple davacıların talebinin davalı ...'ye karşı yöneltilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, diğer dava konusu taşınmaz yönünden yargılama sırasında tefrik kararı verildiği gerekçede belirtilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve asli müdahiller vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 01.06.2015 tarih ve 2014/22121 Esas, 2015/7086 Karar sayılı kararı ile; " ...Mahkemece çekişmeli taşınmazın tespitinin tarafların ortak murisi ... mirasçısı olmayan ... adına kesinleşerek tapu kaydının oluştuğu, davalının taşınmazı kayden satın aldığı, davacı ve müdahillerin davalının kötü niyetli olduğunu iddia ve ispat etmedikleri kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de yapılan değerlendirme dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Davacı, müdahiller ve davalı ortak muris ... mirasçısı olup; çekişmeli taşınmaz başında keşif yapılmamış, taşınmazın ortak muristen gelip gelmediği belirlenmeksizin hüküm kurulmuştur. Bu nedenle davalı tarafın kötü niyetli olup olmadığının değerlendirilmesi için öncelikle çekişmeli taşınmazın ortak muristen gelip gelmediğinin araştırılması bakımından, üç yerel bilirkişi ile tarafların bildirdikleri tanıklar katılımıyla mahallinde keşif yapılmalı, yerel bilirkişi ve taraflardan çekişmeli taşınmazın öncesinin kime ait olduğu ve intikali hususlarında beyanları alınmalı daha sonra iddia ve savunma doğrultusunda yapılacak değerlendirmeye göre bir karar verilmelidir." gerekçesi ile karar bozulmuştur.
C. Direnme Kararı
Mahkemenin 02.12.2015 tarihli ve 2015/461 Esas, 2015/956 Karar sayılı kararıyla; önceki kararda direnilmesine ve davanın reddine karar verilmiştir.
D. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve asli müdahiller vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
E. Hukuk Genel Kurulu Kararı
Hukuk Genel Kurulunun 25.05.2021 tarihli ve 2017/16-464 Esas, 2021/616 Karar sayılı kararı ile; ".... Somut olaya gelince; dosya kapsamında mevcut kadastro tutanakları ve tapu kayıtlarının incelenmesinden; çekişmeli 117 ada 13 parsel sayılı taşınmazın 22.08.2003 tarihinde yapılan kadastro çalışmalarında, 4.4147,77 m2 yüz ölçümünde, senetsizden, tarla niteliğinde, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle dava dışı ... adına tespit edilerek itiraz edilmeksizin kesinleşmesi üzere 26.02.2004 tarihinde ... adına tapuya tescil edildiği, 21.02.2007 tarihinde davalı ...'a, 02.06.2009 tarihinde dava dışı...'e, 03.06.2009 tarihinde tekrar davalı ...'a devredildiği ve taşınmazın satış nedeni ile davalı ... adına kayıtlı olduğu görülmüştür. Davacı ve asli müdahiller; çekişmeli taşınmazın ölünceye kadar ortak muris ...'ın, ölümünden sonra mirasçılarının zilyetliğinde olduğunu, davalıların taşınmaza zilyet olmadıklarını ileri sürerek tapu kaydının miras payları oranında iptali ile adlarına tescili talebi ile kayıt maliki ... aleyhine hak düşürücü süre içinde mevcut davayı açmıışlardır. Davacı ve asli müdahiller tarafından, çekişmeli taşınmazın zilyetliklerinde bulunduğu, davalıların hiç zilyet olmadıkları belirtilerek yapılan tespit işleminin hatalı olduğu ileri sürüldüğüne göre, tespit maliki ...'tan taşınmazı devralan, daha sonra...'e devredip yeniden...'den devralan ve son malik olan davalının da iyiniyetli olmadığını ileri sürdüklerinin kabulü gereklidir. Dava, kadastro öncesi hukuki nedene dayanılarak açılan tapu iptali ve tescil davası olup, taşınmazın aynına ilişkin bu davalarda iddia ve savunmanın tespiti bakımından taşınmaz başında keşif yapılması zorunlu bulunmaktadır. Ne var ki, Mahkemece gerekçe gösterilmeksizin keşif ara kararından fiilen dönülmek suretiyle keşif yapılmadan karar verilmiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak hüküm kurulması hukuken mümkün değildir. O hâlde Mahkemece, taşınmazın aynına ilişkin uyuşmazlıklarda çekişmeli nizalı taşınmazın bulunduğu yerde yöntemine uygun olarak keşif yapılarak, yerel bilirkişi ve taraf tanıklarının HMK'nın 243 ve 244. (HUMK’un 258 ve 259.) maddeleri uyarınca keşif yerinde hazır bulunmak üzere davetiye ile çağrılmak suretiyle mümkün olduğunca taşınmaz başında yapılacak keşifte dinlenilmeleri, çekişmeli taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, tarafların ortak murisi ...'tan gelip gelmediğinin tereddüte mahal bırakmayacak şekilde belirlenmesi, belirlenecek duruma göre yukarıda açıklanan 08.11.1991 tarihli ve 1990/4 Esas, 1991/3 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında yer alan ilkeler göz önünde tutularak, iddia ve savunma doğrultusunda tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir..." gerekçesiyle direnme kararı bozulmuştur.
F. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar
Mahkemenin 15.06.2022 tarihli ve 2022/36 Esas, 2022/160 Karar sayılı kararı ile; tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerden; Hukuk Genel Kurulu bozma kararı kapsamında hem keşifte hem duruşmada dinlenen tanık beyanlarına göre çekişmeli taşınmazın öncesinin tarafların ortak murisi ...'tan gelmediğinin anlaşıldığı, ayrıca 18.04.2022 tarihli keşifte davacının ikrarıyla parselin ...'ın kendi parasıyla alındığını beyan ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve asli müdahiller vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı ve asli müdahiller vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece eksik ve hatalı gerekçe ile karar verildiğini, gerekçeli kararda dinlenen tanıklardan ... ve ....'ın beyanlarına yer verildiğini, dosya kapsamında yer alan tanık beyanları her ne kadar taşınmazı davalı ...'ın kullandığını beyan etmişlerse de tanık .....'ın da beyanında belirtildiği üzere .....'ın müvekkilinin ve davalıların dedesi, yani kök murisi olduğunu, dava konusu taşınmazın ölünceye kadar ( 23.09.1952 tarihine kadar) kök muris tarafından, öldükten sonra da murisin mirasçıları tarafından kullanıldığını, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince verilen bozma kararında öncelikle çekişmeli taşınmazın ortak muristen gelip gelmediğinin araştırılması gerektiğinin vurgulandığını, dosya kapsamında dinlenen tanıkların tanıklıklarının hükme esas alınmasının tanıkların yaşları dikkate alındığında dava konusu taşınmazın kök murisin zilyetliğinde bulunduğu sırada henüz çocuk olmaları ve çoğunun daha doğmamış olduğu hususu birlikte değerlendirildiğinde taşınmazın müvekkilinin murisinden gelip gelmediği konusunu bilebilecek durumda olmadıklarını, ayrıca dava konusu taşınmazın en başta kadastro tespiti sırasında öncelikle .....'a, sonradan davalı ...'a devrinin bile davalıların kötü niyetli olduğunu ve TMK'nın 1023. maddesi hükmünden yararlanabilmek amacıyla kötü niyetli ve hukuka aykırı olarak dava konusu taşınmazları tescil ettirdiklerini gösterdiğini, ayrıca bilirkişi raporlarına itirazlarının dikkate alınmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190. maddesi,
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. ve 713. maddeleri,
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi.
3. Değerlendirme
1.Kadastro sonucunda Adana ili, .... ilçesi, ..... köyü 117 ada 13 parsel sayılı 44.147,77 metrekare yüz ölçümlü, bahçe vasıflı taşınmazın 22.08.2003 tarihinde dava dışı ..... adına tespit edildiği, söz konusu tespitin 26.02.2004 tarihinde kesinleştiği, daha sonra 21.02.2007 tarihli satış işlemi ile taşınmazın davalı ...'a, ondan 02.06.2009 tarihli satış işlemi ile dava dışı .....'e, ondan da 03.06.2009 tarihinde satış yolu ile yine davalı ...'a temlik edildiği, diğer dava konusu 116 ada 3 parsel sayılı taşınmaza ilişkin davanın aşamada eldeki temyize konu dosyadan tefrik edildiği anlaşılmaktadır.
2.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un uygulanacağı davalar yönünden HUMK’un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
3.Temyizen incelenen karar, hükmüne uyulan bozma kararına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı ve asli müdahiller vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı ve asli müdahiller vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 346,90 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacı ve asli müdahillerden alınmasına,
Dosyanın Tufanbeyli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
13.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.