"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/1132 E., 2024/1246 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ahlat Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/3 E., 2023/105 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davac; Bitlis ili, Ahlat ilçesi, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 120 ada 7 parsel sayılı taşınmazların kadastro çalışmaları sırasında davalıların mirasbırakanı ... adına tespit ve tescil edildiğini, ancak taşınmazın eski tapu kaydının kök mirasbırakanı ... adına olduğunu, kadastro çalışmaları sırasında bu tapu kaydının uygulanmadığını, taşınmazın mirasbırakanı ...’ye ait olup vefatıyla mirasçılarına intikal etmesi gerektiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde taşınmaz bedelinin ... mirasçılarından tazminine karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ...; dava konusu taşınmazın dedesi ...’den intikal ettiğini, kendilerinin de taşınmazı ...’ya sattıklarını, davacının taşınmazla herhangi bir ilgisi bulunmadığını, ayrıca davanın hak düşürücü süreden sonra açıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı ...; dava konusu taşınmazı ... ve ...’dan satın aldığını, ayrıca 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nda öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1. Ahlat Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.06.2018 tarihli 2018/9 Esas, 2018/172 Karar sayılı kararı ile; davacının dava konusu taşınmazın kök mirasbırakanı ...’ye ait olduğunu iddia ettiği, mirasbırakan Abdurrahman’ın davacı dışında başkaca mirasçılarının da bulunduğu, terekeye ait olduğu iddia edilen taşınmaz için davacının tek başına dava açıp kendi adına tescil isteyemeyeceği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinaf başvurus üzerine Erzurum Bölge Adliye Mahkemesinin 22.12.2020 tarihli kararıyla; Mahkemece tapu iptali ve tescil talebi yönünden davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığından davanın usulden reddine karar verildiği, bununla birlikte terditli olarak istenen bedel talebi hakkında da hüküm kurulması gerekirken, bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesinin hatalı olduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
2. Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının taşınmazın mirasbırakanı ...’ye ait olduğunu ileri sürerek adına tescilini, olmadığı takdirde taşınmaz bedelinin ... mirasçılarından tahsilini istediği, terekeye ait olduğu iddia edilen taşınmazı davacının tek başına dava edip kendi adına tescilini isteyemeyeceği, kadastro tespitinin 21.06.1996 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 3402 sayılı Kanun'un 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü süreden sonra açıldığı, bu durumda davacının terditli talebi olan tazminat isteminin de yerinde olmadığı gerekçesiyle tapu iptali ve tescil talebinin aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, terditli tazminat talebinin de esastan reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazın tesis kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten davanın açıldığı 16.01.2018 tarihine kadar Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin dolduğu, mülkiyete ilişkin olarak açılan tapu iptali ve tescil davasının bu nedenle reddinin gerektiği, mülkiyet hakkı bulunmayan davacı tarafından artık bu hakka dayalı olarak tazminat isteminde de bulunulamayacağı, belirtilen gerekçeyle davacının her iki talebinin reddi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, gerekçesi düzeltilmek suretiyle yeniden esas hakkında kararla davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu,tapu iptali ve tescil davalarında hak düşürücü süre veya zamanaşımının söz konusu olmadığını, kadastro çalışmalarının Anayasa'ya aykırılık teşkil etmekte olup Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin mülkiyet hakkına ilişkin maddelerine aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil olmazsa bedel isteğine ilişkindir.
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1996 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucunda, Bitlis ili Ahlat ilçesi ... Mahallesinde bulunan 120 ada 7 parsel sayılı taşınmazın, senetsizden, 76 nolu toprak tevzi komisyonunca düzenlenen 4356 parsel numarası ile ... oğlu ... adına ayrıldığı, 1936 tarih ve 332 tahrir nolu vergi kaydı ile ... adına kayıtlı olup,kaydın bu parseli kapsadığı belirtilerek ... adına tespit edildiği, 22.05.1996-21.06.1996 tarihleri arasında askı ilan süresi içerisinde dava açılmadığından kadastro tespitinin 22.06.1996 tarihinde kesinleştiği, 25.07.2005 tarihinde mirasçılara intikalinin yapıldığı ve aynı tarihte taşınmazın satış yoluyla ..., ... ve ...'ya devredildiği, adı geçenlerin ise taşınmazı 21.02.2017 tarihinde ...'a satış suretiyle devrettikleri, eldeki davanın kadastro öncesi sebeplere dayalı olarak hak düşürücü süre geçtikten sonra 16.01.2018 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 187,80 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17.03.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.