Logo

1. Hukuk Dairesi2024/506 E. 2024/4536 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespitine karşı açılan tapu iptali ve tescil davasında 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçip geçmediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin davanın açıldığı tarih itibarıyla geçmiş olması gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/819 E., 2023/1313 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret/İstinaf Başvurusunun Reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ordu 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2015/10 E., 2022/272 K.

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın tereke temsilcisi tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı tereke temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, Ordu ili, ... ilçesi, ... mahallesinde yer alan 122, 129 ve 131 parsel sayılı taşınmazların mirasbırakan babası ...’a ait olduğunu, ancak kadastro çalışmaları sırasında hatalı olarak taşınmazların davalı adına tespit ve tescil edildiğini, yapılan bu işlem ile miras haklarının engellendiğini ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile mirasbırakan ... adına tesciline, olmadığı takdirde miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiş, aşamada, mirasbırakan ...’ın terekesine temsilci olarak ... atanmıştır.

II. CEVAP

Davalı, iddiaların haksız ve yersiz olduğunu, hak düşürücü sürenin geçtiğini, 129 ve 131 parsel sayılı taşınmazları mirasbırakanın sağlığından beri malik sıfatıyla zilyet olarak kullandığını, 122 parsel sayılı taşınmazı ise mirasbırakandan satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Ordu 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.10.2022 tarihli, 2015/10 Esas, 2022/272 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazların kadastro tespitlerinin 01.09.1981 tarihinde yapıldığı, 02.10.1981 tarihinde ise tespitin kesinleşerek taşınmazların davalı adına tescil edildiği, bu durumda dava tarihi olan 08.01.2015 tarihi ile kadastro tespitlerinin kesinleştiği tarih arasında 10 yıldan fazla süre geçtiği gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde tereke temsilcisi istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Tereke temsilcisi istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazların davalı adına tespit ve tescil edildiğini, oysa taşınmazların tarafların mirasbırakanı ...’a ait olduğunu, yapılan tapulama işleminin gerçeği yansıtmadığını, hatalı yapılan bu tapulama ile mirasçıların miras paylarının bertaraf edildiğini, mirasbırakanın da üzerinde oluşturulan baskı sonucu yapılan tespit ve tapulama işlemine ses çıkaramadığını, kadastro tespitinin mirasbırakanın hür iradesini yansıtmayıp, mirasbırakanın sağlığında 1981 yılında yapıldığını, mirasbırakanın ise 1994 yılında öldüğünü, davacının talebinin muvazaayı da kaspadığını, bu durumda Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinin uygulama yeri bulunmadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 16.11.2023 tarihli ve 2023/819 E. 2023/1313 K. sayılı kararıyla; somut olayda davacı tarafça, mirasbırakan ile arasında yapılmış bir işleme dayalı muvazaaya yönelik değil mirasbırakanın tespit zamanında kendi adına tespit görmesi gereken taşınmaz bakımından bu tespite karşı ses çıkarmaması nedenine dayandığını belirtmesine göre, davanın muvazaa iddiasına dayalı değil kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu, çekişmeli taşınmazların kadastro tespitinin ise 01.09.1981 tarihinde yapılmış olup 02/10/1981 tarihinde kesinleşerek davalı adına tescil edildikleri, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 maddesi hükmünde kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere karşı kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak dava açılamayacağının açıklandığı, bu sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu ve taraflarca öne sürülmese bile mahkemece kendiliğinden değerlendirileceği, davacının çekişmeli taşınmaz bölümünün kendi mülkiyetinde olduğu iddiasıyla Kadastro Kanunu'nun 12. maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü süreden sonra kadastro öncesi nedene dayalı olarak dava açtığı, davacının muvazaa iddiasının bulunmadığı, mahkemece hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle tereke temsilcisinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde tereke temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Tereke temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle, istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Kadastro çalışmaları sonucu, Ordu ili, ... ilçesi, ... mahallesinde yer alan 122,129 ve 131 parsel sayılı taşınmazlar, tapu kaydı, zilyetlik ve taksim suretiyle davalı ... adına tespit edilmiş, tespite itiraz edilmemesi üzerine kadastro tutanakları 02.10.1981 tarihinde kesinleşmiştir.

3. Dava konusu taşınmazlara yönelik davanın ise Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 08.01.2015 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup tereke temsilcisi tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Tereke temsilcisinin temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

02.07.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.