"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Mahkemece bozma kararından sonra davanın açılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar; 1540 ve 1543 parsel sayılı taşınmazların Fransızlar zamanında yapılan kadastro tespiti sonucunda .... Vakfı adına tescil edildiğini, mirasbıranları ve Vakfın mütevellisi ...’ın 30.07.1971 tarihinde çocuksuz olarak öldüğünü ve mirasının kendilerine intikal ettiğini, dava konusu taşınmazların tapuda mirasbırakan ... adına kayıtlı iken davalı ... Müdürlüğünün tek taraflı olarak aldığı kararlar sonucunda mirasbırakanlarının mülkiyet hakkının sonlandırdığını, hukuka aykırı olarak anılan Vakfın zürriyet vakfından mazbut vakfa dönüştürüldüğünü ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile mülkiyetinin eski hale iadesine, vasfının zürriyet vakfı olarak kaydının icrasına, mümkün olmadığı takdirde taşınmazların değeri ve gelirleri yönünden tazminata hükmedilmedilmesine istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı vekili; 15 .... 1340 tarihli vakfiyesine göre mülhak ...Vakfının son mütevellisi ...'ın 15.12.1970 tarihinde azledildiğini, azil kararının iptali için....’nın dava açtığını, 30.07.1971 tarihinde vefat etmesi nedeniyle Danıştay 12. Dairesinin 13.10.1971 gün ve 1971/2301 Esas, 1971/2220 Karar sayılı ilamı ile davanın iptal edildiğini, son mütevelli ...'ın çocuğunun olmadığını, kardeşinin iki oğlunun olduğu ve Suriye'de ikamet ettiklerini, yeğenlerinden ...'ın Türkiye'ye gelerek Türk nüfus cüzdanı aldığını, daha sonra Türk vatandaşlığının iptali ile sınır dışı edildiğini, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayan şahısların Vakıflar Kanunu'na göre vakıf mütevellisi olamayacağını, bu nedenlerle Vakfa bir mütevelli tayini mümkün olmadığından 05.05.1982 gün ve 130-124 sayılı karar ile ... İdare Meclisi tarafından Vakfın mazbutaya alındığını ve bu kararın iptali için açılan davanın da reddedildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 27.12.2012 tarihli ve 2010/1080 Esas, 2012/1030 Karar sayılı kararıyla; Vakfın mazbut vakıflar arasına alındığı ve mazbut vakıflar arasına alınma kararının iptali için açılan davanın reddedildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunulması üzerine Dairenin 20.01.2020 tarihli ve 2019/4688 Esas, 2020/243 Karar sayılı kararıyla; "... Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacıların tapu iptali ve tescili taleplerine yönelik temyiz itirazlarının reddine, Davacıların tazminat taleplerine gelince; Somut olayda, davacılar terditli olarak vakıf gelirlerinden pay istemektedirler. Bu nedenle, öncelikle Mahkemece Vakıflar Kanunu'nun 7. ve 75. maddeleri dikkate alınarak, davacılara galleye müstehak vakıf evladı olduklarının tespiti hususunda dava açmaları için süre verilmesi, dava açılması halinde ise sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davacıların tazminat talepleri konusunda değerlendirme yapılmaksızın karar verilemesi doğru değildir. " gerekçesi ile karar bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; davacı tarafından açılan eldeki davanın işlemden kaldırıldığı (başvuruya bırakıldığı) 07.12.2022 tarihinden itibaren üç aylık yasal süre içinde yenilenmediği anlaşıldığından, davanın HMK'nın 150/5-6 maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; eldeki davanın taşınmazla ilişkili olduğu gözetildiğinde gelinen aşamaya kadar ödedikleri harçlardan (Keşif, haciz, teslim ve satış harcı ayrık olmak üzere) muaf olduklarını, bu yönden istinaf aşaması da dahil olmak üzere dosyaya taraflarınca ödemesi gerçekleştirilen harçların iadesine karar verilmesi gerektiğini, dosyada her ne kadar davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ise de müvekkili kurum lehine vekalet ücretine hükmedilmediğini belirterek kararın bu yönlerden düzeltilmesini talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.
Mahkemece görülen dava sonucunda, davacılar vekilinin davayı takip etmemesi sonrası davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, davalı taraf harç ve vekalet ücreti yönünden hükmü temyiz etmiştir.
Belirtmek gerekir ki; davalı tarafça aşamalarda ödenen harçların iadesi hususunun mahallinden istenebileceği gözetilerek davalının bu hususa ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
HMK'nın 323. maddesinin ilk fıkrasının (ğ) bendinde "Vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti" nin de yargılama giderleri arasında olduğu düzenlenmiş, aynı Kanun'un 331/3 hükmünde "Davanın açılmamış sayılmasına karar verilen hâllerde yargılama giderleri davacıya yükletilir." düzenlemesine yer verilmiştir.
AAÜT'nin "Görevsizlik, yetkisizlik, dava ön şartlarının yokluğu veya husumet nedeniyle davanın reddinde, davanın nakli ve açılmamış sayılmasında ücret" başlıklı 7. maddesinde; "(1) Ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar davanın nakli, davanın açılmamış sayılması, görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi durumunda bu Tarife'de yazılı ücretin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra karar verilmesi durumunda tamamına hükmolunur. Şu kadar ki, davanın görüldüğü mahkemeye göre hükmolunacak avukatlık ücreti, bu Tarife'nin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçemez." hükmüne yer verilmiştir.
Eldeki davada, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde davacı tarafın yargılama giderlerinden sorumlu olacağı, vekalet ücretinin de yargılama gideri olduğu, bu nedenle AAÜT'nin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmeyecek oranda vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği halde vekalet ücretine hükmedilmemiş olması bozmayı gerektirir.
Ne var ki, anılan husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438. maddesinin yedinci fıkrası uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davalı vekilinin temyiz itirazının değinilen yönden kabulü ile Mahkeme kararının hüküm fıkrasına (4) numaralı bent olarak “Kendisini vekille temsil ettiren davalı taraf lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca maktu 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine” cümlesinin eklenmesine,
Hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine,
Dosyanın Hatay 1. Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-3. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
25.12.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.