"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2073 E., 2024/698 K.
HÜKÜM/KARAR : Kabul / Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Şile 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/307 E., 2023/127 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili ile asıl ve birleştirilen davada davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl ve birleştirilen davada davacılar dava dilekçelerinde; mirasbırakan ...’ün Şile Noterliği’nin 31.03.2021 tarihli ve 3672 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile davalı oğlu İlker’i vekil tayin ettiğini, İlker’in de anılan vekaletname uyarınca murisin maliki olduğu 101 parsel sayılı taşınmazı ortağının eniştesi olan diğer davalı ...’a temlik ettiği, vekaletnamenin mal kaçırma amacıyla verildiğini, bedeli İlker’in aldığını, murisle diğer mirasçıların arasında sorun olduğunu, davalı ... adına tapuda işlemi davalı ...’in ortağı olan dava dışı ...’in yaptığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Asıl ve birleştirilen davada davalı ... cevap dilekçesinde; murisin başka mal varlığı da bulunduğunu, mal kaçırma kastı olmadığını, kendisinin vekil sıfatıyla hareket ettiğini, kendisine ödeme yapılması halinde banka hesabında artış olacağını, kendisine husumet yönetilmemesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuş; aşamada vekili, 01.02.2022 tarihli dilekçe ile taşınmazın devrinde bedel ödenmediğini, müvekkili ile davacılar arasında kopukluk olduğunu, müvekkilinin diğer davalı ...’ın eniştesi ... ile hem ortak hem de yakın arkadaş olduklarını, yapılacak taş duvar, imar ve inşaat çalışmaları ile daha da değerleneceğini taahhüt ettikleri için davalı ...’ın eniştesi ... ile müvekkillinin anlaşarak taşınmazı devrettiğini, davacıların bilgisi olmadığını, müvekkilinin iyiniyetli olduğunu ve kimseyi zarara uğratma kastının bulunmadığını belirterek davayı kabul ettiklerini bildirmiştir.
Asıl ve birleştirilen davada davalı ... cevap dilekçesinde; murisin Şile’de ticaret yaptığını ve ticaret işiyle uğraşan ...’i ve diğer esnafları tanımasının normal olduğunu, murisin ekonomik sıkıntısı nedeniyle taşınmazı kendisine sattığını, satış için murisle görüşüldüğünü ancak evrak işleriyle uğraşmak istemediği için oğlunu vekil tayin ettiğini, davacıların da bedelin davalı ... tarafından alındığını bildirdiğini, bu durumun mirasçılar arasında bir sorun olduğunu, temlikin muvazaalı olmadığını, murisin ayrıca temlik tarihinde Tapu Müdürlüğüne satılamaz şerhinin kaldırılması ve vekil tayin ettiği oğlunun işlemi yapabileceğine ilişkin dilekçe sunduğunu, mal kaçırma kastının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararı ile; bedeller arasında fahiş fark bulunduğu, murisin ekonomik durumunun iyi olduğu, mal satmaya ihtiyacı olmadığı, davalı ... ile dava dışı ...’in ortak iş yaptıkları, davalı ...’in aşamada davayı kabul ettiği, taşınmazın değerlendirilmesi maksadıyla emaneten devirlerin yapıldığını iddia ettiği, vekil ile yakın akrabalık ilişkisi bulunduğu, satış bedelinin ödendiğinin davalı ... tarafından yazılı bir delil ile ispat edilemediği, murisin ticari bir geçmişi olduğu, yapılan satış tarihinden önce ve sonra olmak üzere farklı tarihlerde borçlarının bulunduğu, bir kısmının ödenerek kapatıldığı, bir kısmının ise halen devam ettiği, murisin dava konusu taşınmazı satacak kadar maddi sıkıntı yaşamadığı, davalı ... ile murisin birlikte çalışmalarından dolayı onu diğer evlatlarından ayrıcalıklı tuttuğu, mal kaçırma kastıyla hareket edildiği gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davalılar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı ... tarafından açılmış bir dava olmadığı gerekçesiyle davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı tanıklarının mirasbırakan tarafından yapılan temlikle ilgili bilgilerinin bulunmadığı, mirasbırakanın davacı eşi ve kızlarından mal kaçırmasını gerektiren beşeri bir sorunun olduğu yönünde bir olgu ortaya konulmadığı, muris ile davacıların arasının iyi olduğu, davacı tanıkları tarafından mirasbırakanın mal satmaya ihtiyacının olmadığı beyan edilmiş ise de mirasbırakanın birlikte ticaret yaptığı davalı oğlu İlker'in borçlarını ödeyebilmek için mal satmaya ihtiyaç duyduğu, mirasbırakanın dava konusu taşınmazı dışında mirasçılara bıraktığı azımsanmayacak miktarda başka taşınmazlarının da bulunduğu, salt bedeller arasındaki farkın muvazaanın ispatında yeterli olmadığı, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu iddiasının davacı tarafça ispatlanamadığı, davacıların dava dilekçelerinde taşınmazın satış bedelini davalı ...'in aldığı yönündeki beyanlarının da satışın gerçek olduğunu gösterdiği, murisin birçok taşınmazı olmasına rağmen özellikle dava konusu 101 parsel sayılı taşınmazı için vekaletname vermiş olmasının taşınmazı satma iradesinin bulunduğunu gösterdiği, davacıların dava dilekçelerinde davalı ...'ın emanetçi konumunda olduğuna yönelik bir iddiaları da bulunmadığı gerekçesiyle davalı ... vekilinin istinaf talebinin kabulü ile hükmün kaldırılmasına ve yeniden hüküm kurularak asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
1. Asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle:
a. Davalı ...’in beyanlarının ikrar kabul edilmesi gerektiğini,
b. 3.476.383,00 TL değerindeki taşınmazın 33.000,00 TL’ye satıldığını, ödemeye ilişkin delil sunulamadığını, davalı ...’ın taşınmazı alacak ekonomik gücü olup olmadığının açıklığa kavuşturulmadığını,
c. Müvekkillerinin satış anında İlker’in para alıp almadığını bilecek durumda olmadıklarını, dava dilekçesinde sadece tahmin yürütüldüğünü, tanık...’ın beyanın göz ardı edildiğini, diğer tanıkların da murisin ekonomik durumunun mal satacak kadar kötü olmadığını beyan ettiklerini, İlker’in ödeme almadığını beyan ettiğini, davalı ... tanığı ...’in bedelin 1.500.000,00 TL olduğunu belirttiğini ancak taşınmazın o tarihte bundan çok daha değerli olduğunu, tanıkların bedel konusunda çelişkili beyanlarda bulunduklarını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
2. Asıl ve birleştirilen davada davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle:
a. İlk Derece Mahkemesinin kabul kararının doğru olduğunu,
b. Diğer davalı ...’ın müvekkilinin ortağı olduğu şirketin ortaklarından ...’in eniştesi olduğunu, temlik için bedel ödemediğini, taşınmazın devri neticesinde yapılacak taş duvar, imar, inşaat çalışmaları neticesinde değerleneceği müvekkiline taahhüt edilmiş olup bu gaye ile davacıların haberi ve bilgisi olmaksızın bahse konu taşınmazın davalı ...’a devredildiğini,
c. Müvekkilinin kimseyi zarara uğratma kastı taşımadığını, ilgili durumdan davacıları haberdar etmediğini, onların saklı payına yahut başkaca miras paylarına tecavüz etmekten ziyade taşınmazın daha da değerlenmesini arzuladığını, taşınmazın bedelinin tapuda gösterilenden çok daha yüksek olduğunu, çok fazla sayıda taşınmazı olan murisin dava konusu taşınmazı satmaya ihtiyacı olmadığını,
d. Ödemenin ispatlanamadığını, dekont sunulamadığını, tanıkların da bedel konusunda çelişkili beyanları olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Asıl ve birleştirilen dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup özellikle HMK’nın 190. ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca asıl ve birleştirilen davada davacıların iddialarının ispat edilemediğine göre asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili ile asıl ve birleştirilen davada davalı ... vekilinin temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle:
Asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili ile asıl ve birleştirilen davada davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,
Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
02.12.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.