"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1121 E., 2024/600 K.
HÜKÜM/KARAR : Kabul / Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Sındırgı Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/133 E., 2022/67 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; .... ilçesi ... Mahallesinde 2008 yapılan kadastro çalışmaları sonucu 261 ada 4, 5 ve 254 ada 32 parsel sayılı taşınmazların sit alanında kalması nedeniyle tarla vasfı ile Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, kadastro tutanağında zilyet olarak belirtilen şahıslardan davacının taşınmazları 2018 yılında satın aldığını ve taşınmazlara davacının zilyet olduğunu, Bursa Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu Bölge Müdürlüğünün 16.04.2009 tarih 4563 sayılı kararı ile sit alanı dışına çıkarıldığını ileri sürerek çekişmeli taşınmazların tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Sındırgı Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.07.2019 tarihli ve 2018/208 Esas, 2019/259 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiş, kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 24.06.2020 tarih 2019/1999 Esas, 2020/693 Karar sayılı kararıyla; eksik araştırma ve inceleme ile hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazların tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, taşınmazların beyanlar hanesindeki doğal sit alanına yönelik şerhin de kaldırılmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın süresi içinde açılmadığını, dava konusu taşınmazlar, kadastro çalışmaları sırasında 1. derece sit alanı içerisinde kaldığından Hazine adına tescil edildiğini, dava konusu taşınmazların kadastro çalışmasından sonra sit alanı dışına çıkarılmasının mülkiyete etkisi bulunmadığını, davacı lehine zilyetlikle mülk edinme şartlarının gerçekleşmediğini, zilyetliğin şartlarından olan fiili hakimiyetin Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun taşınmazı 1. derece doğal sit alanı içine alma kararıyla kesildiğini, zilyetliğin bahsi geçen 1.derece sit alanı içine alma kararının verildiği tarihe kadar 20 yılı aşmış olması gerektiğini; davanın açılmasına sebebiyet verilmediği halde davalılardan sadece Hazine aleyhine yargılama giderine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davaya konu her üç parselin de ekonomik amacına uygun şekilde imar-ihya edildiği ve tarım arazisi vasfına dönüştürüldüğü, 25 yıldan fazla süre ile kullanıldığı, davacı ve satıcı bayilerinin sulu tarım alanında 40 ve kuru tarım alanında 100 dönümlük sınırlarını aşmadığı, zilyetliğin halen devam etmekte olduğu, davacının kendinden önceki zilyetlerin taşınmazla ilgilenme süreleri ile taşınmazların kadastro tarihi gözetildiğinde davacı yararına eklemeli zilyetlikle mülkiyet kazanma şartlarının oluştuğu, ayrıca bu yerlerin Bursa Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölgeleri Kurulunun 16.04.2009 tarih ve 4563 sayılı kararı ile 1. derece doğal sit alanı sınırları dışında kaldığı gerekçesiyle davalı Hazine vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi,
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1. maddesi,
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun 11. maddesi (Değişik ikinci cümle: 22/5/2007-5663/1 md.)
3. Değerlendirme
Balıkesir ili .... ilçesi .... Mahallesinde yapılan kadastro çalışmaları sonucu 261 ada 4 parsel sayılı 986.38 m2 yüz ölçümlü taşınmaz, zilyedinin... olduğu; 261 ada 5 parsel sayılı 399,22 m2 yüz ölçümlü taşınmaz, ... olduğu; 254 ada 32 parsel sayılı 3.271,87 m2 yüz ölçümündeki taşınmaz, . ... olduğu ve beyanlar hanesinde her birinde ayrı ayrı 1. derece doğal sit alanında kaldığı belirtilerek tarla vasfı ile Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Daha sonra taşınmazlar Bursa Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölgeleri Kurulunun 16.04.2009 tarih ve 4563 sayılı kararı ile 1. derece doğal sit alanı sınırları dışına çıkarılmıştır.
Davacı, 261 ada 5 parsel sayılı taşınmazı zilyet ...'den 03.05.2018 tarihli satış senedi ile 254 ada 32 parsel sayılı taşınmazı zilyet ... mirasçılarından 03.05.2018 tarihli satış senedi ile, 261 ada 4 parsel sayılı taşınmazı...’dan 03.05.2018 tarihli hibe senedi ile devir aldığını ileri sürerek dava açmıştır.
Öncelikle belirtilmelidir ki, tapusuz taşınmazlarda kadastro tespit tarihi ile tespitin kesinleşme tarihi arasında zilyetliğin devri ile ilgili yapılan anlaşmalar, diğer koşulların da varlığı halinde geçerli olacaktır. Ancak davacı, çekişmeli taşınmazları kadastro tespitleri kesinleştikten, Hazine adına tapu kaydı oluştuktan sonra 2018 yılında harici satış ve bağış sözleşmesi ile devir aldığını ileri sürmüştür.
Türk Medeni Kanunu’nun 705. maddesindeki “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma halleri ile kanunda öngörülen diğer hallerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hallerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” hükmüne göre zilyedin, taşınmazı adına kayıt ettirmeden, taşınmazdaki mülkiyet ya da aynî hakkını alacağın devri yoluyla üçüncü bir kişiye devretmesi olanağı bulunmamaktadır. TBK’nın 183. maddesine göre bir hakkın alacağın devri yoluyla üçüncü bir kişiye temliki için, işin niteliğinin buna engel olmaması gerekir. Bu tür kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davalarında, dava hakkının, alacağın temliki yoluyla devri mümkün bulunmamaktadır. Herkese karşı ileri sürülebilen mutlak hak niteliğindeki aynî hakların bu şekilde devri mümkün olmadığından, temlik alanın mülkiyet hakkı sahibi yerine geçerek dava açması mümkün değildir. Aksi takdirde, davacı tapu kaydını henüz kendi adına geçirmeden, mülkiyet hakkını alacağın temliki yoluyla temlik alana geçirmiş olacaktır. Bu husus, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.11.2022 tarih 2022/1-851 Esas, 2022/1557 Karar sayılı kararında açıklanmıştır.
Mahkemece, davacı lehine eklemeli zilyetlik yoluyla kazandırıcı zamanaşımı koşullarının oluştuğu gerekçesiyle kabul kararı verilmiş ise de Türk Medeni Kanunu’nun 996.maddesindeki "Kazandırıcı zamanaşımından yararlanma hakkına sahip olan zilyet, zilyetliği kendisine devreden aynı yetkiye sahip idiyse onun zilyetlik süresini kendi süresine ekleyebilir.” hükmünden anlaşılan eklemeli kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği kadastrodan önceki zilyetlik yani tapu kaydı oluşana kadar geçen zilyetliktir. Yoksa, tapulu hale gelen dava konusu taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliğin süresi ne olursa olsun hukuken değer ifade etmeyeceği açıktır. Kaldı ki; 5663 sayılı Yasa ile değiştirilmeden önceki 2863 sayılı Yasa'nın 11. maddesi gereğince zilyetlikle kazanılamayacak bir taşınmaz söz konusu olduğu için kadastrodan önceki zilyetliğe bir değer atfedilmesi de mümkün değildir.
Hal böyle olunca, Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne dair hüküm tesis edilmesi isabetsiz olmuştur.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1. maddesi uyarınca Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.12.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.