"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1661 E., 2023/2019 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Aksaray 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/243 E., 2023/169 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; maliki olduğu dava konusu taşınmaz ile kendisine ait diğer parselleri kapsar şekilde Aksaray Belediyesinin imar uygulaması yaptığını, kendisinin yurt dışında yaşadığını ve imar uygulaması sırasında ve taşınmazın davalıya devredildiği tarihte yurt dışında olduğunu, dava konusu taşınmazın davalıya olan devrine ait 22.04.1992 tarihli resmi senetteki imzanın kendisine ait olmadığını, imzada sahtecilik yapılmak suretiyle atıldığını, yurt dışından geldikten sonra çekişmeli taşınmazın davalıya ... gibi gösterildiğini tesadüfen öğrendiğini, dava konusu taşınmazın davalı üzerinde bulunmasının nedeninin sahteciliğe dayalı olduğunu, ortada yolsuz tescil bulunduğunu ileri sürerek dava konusu 1722 ada 320 parsel (son durumu 3002 ada 2 parsel) sayılı taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı; davacı tarafın iddia ettiği hususların tümüne itiraz ettiklerini, 1722 ada 320 parsel ( imar uygulamasından sonra Hasas Mah. 3002 ada, 2 parsel) sayılı taşınmazı davacı ...'dan taşınmaz devrine ilişkin şartlara uygun olarak 22.04.1992 tarihli resmi senetle devraldığını, davacının tapu memuru huzurunda imzalanan resmi senedi inkar ettiğini, tamamen kötü niyetli olarak işbu davayı açtığını, 22.04.1992 tarihli resmi senetle yapılan devrin tesadüfen de olsa öğrenildikten sonra 30 yılı aşkın süredir dava açılmadığını, ihtarname vs. gibi yollarla davalının ihtar edilmediğini ve hatta sözlü uyarıda dahi bulunulmadığını, bu hususun davacının iddialarının dayanaksız ve dava açmakta kötü niyetli olduğunu ortaya koyduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla
; yapılan yargılama ve toplanan deliller neticesinde davacı 1722 ada 320 parsel (son durumu 3002 ada 2 parsel) sayılı taşınmazın 22.04.1992 tarih ve 716 sayılı satış senedinde satıcı kısmında yer alan imzanın kendisine ait olmadığını iddia etmiş olup Mahkemece 3 kişilik grafoloji heyetinden alınan bilirkişi heyeti raporuna göre senet altındaki imzanın davacıya ait olduğunun bildirildiği ve raporun gerekçeli ve bilimsel verilere uygun olup kesin bir kanaat içerdiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tarafın davaya konu taşınmazın temlik tarihi itibariyle yurt dışında olduğunu, 22.04.1992 tarih 716 yevmiye numaralı resmi akitteki imzanın kendisine ait olmadığını belirtip davalı adına olan kaydının tapu iptali ile adına tescilini talep ettiği, öncelikle Mahkemece davacının yurda giriş çıkış kayıtlarına dosya arasında rastlanılmamış ise de yurda kaçak yollardan girilip tapuda işlem yapılması da mümkün olduğundan bu istinaf nedenine itibar edilmediği, sahtecilik iddiasına ilişkin ATK Fizik İhtisas Dairesinden rapor alınması zorunlu olmadığından, Mahkemece sahtecilik iddiası itibariyle bilirkişi listesinde yer alan üç kişilik grafoloji uzmanından alınan raporla 22.04.1992 tarih 716 yevmiye numaralı resmi akitteki imzanın davacıya ait olduğu belirlenerek ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesinde de bir usulsüzlük bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesi ile; İlk Derece Mahkemesince yetersiz ve denetime elverişli olmayan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine karar verildiğini, Yerel Mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi tarafından dava konusu resmi senetteki imzanın müvekkili davacının elinden çıktığı şeklindeki raporun kabul edilebilir olmadığını, resmi senetteki imzanın müvekkiline ait olmadığını, bilirkişinin yeterli inceleme yapmadığını, senetteki imzanın çok iyi bir şekilde taklit ve kopya edildiğini, ayrıca imza incelemesinin herhangi bir kurum tarafından değil özel çalışan kişiler tarafından yapıldığını, bu yönüyle incelemeye itibar edilerek davanın reddinin yasaya aykırı olduğunu, yeniden rapor aldırılması taleplerinin ve raporun İstanbul Adli Tıp Kurumundan aldırılmasını taleplerinin reddinin yasaya aykırı olduğunu, çekişmeli taşınmazın devrine ilişkin resmi senetteki müvekkiline ait imzanın sahtecilik yapılmak suretiyle atıldığını, müvekkilinin dava konusu taşınmazı davalıya satmadığını, herhangi bir para almadığını, bu konuda davalı tarafa yemin teklif talepleri olduğunu ve yemin konusunda Yerel Mahkemenin işlem yapmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, sahtecilik (yolsuz tescil) hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; dava konusu 1722 ada 320 parsel sayılı, 1115,20 metrekare yüz ölçümlü, arsa vasıflı taşınmazın tamamı davacı ... adına kayıtlı iken 22.04.1992 tarihli satış işlemi ile davalı ...'e temlik edildiği, daha sonra taşınmazın imar uygulamasına tabi tutularak 3002 ada 2 parsel numarasını aldığı, davacının taşınmazın devir tarihinde yurt dışında bulunduğunu, bu nedenle taşınmazın devrine ilişkin resmi senetteki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemi ile eldeki temyize konu davayı açtığı, Mahkemece 3 kişilik grafoloji heyetinden resmi senetteki imzanın sahteliği konusunda rapor alındığı, söz konusu raporda 22.04.1992 tarihli resmi senetteki imzanın davacının elinden çıktığının bildirildiği, davacı tarafından bu rapora itiraz edildiği ve İstanbul Adli Tıp Kurumundan rapor aldırılmasının talep edildiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 211. maddesi gereğince; 22.04.1992 tarihli temlik işleminde kullanılan imzanın sahte olduğu iddiası, başka bir ifadeyle imzanın davacının eli ürünü olup olmadığı hususunun uzman raporu ile saptanması gerekeceği kuşkusuzdur. Ne var ki, mahkemece resmi akitteki imzanın davacının eli ürünü olup olmadığı hususunda yapılan araştırmanın hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olduğunu söyleme imkanı bulunmamaktadır. Şöyle ki; Mahkemece 3 kişilik grafoloji heyetinden alınan 22.03.2023 tarihli rapora itibar edilmek suretiyle hüküm kurulmuş, davacı tarafça ise bu rapora itiraz edilmiş, yapılan incelemenin yetersiz olduğu bildirilmiş ve raporun Adli Tıp Kurumundan alınması talep edilmiştir.
Bilindiği üzere, 2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Kanunu'nun ''Fizik İhtisas Dairelerinin Görevleri başlıklı 21. Maddesi uyarınca temlik işleminde kullanılan imzanın sahte olduğu iddiasının, başka bir ifade ile imzanın davacının eli ürünü olup olmadığı hususunun Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesince Saptanması gerekmektedir.
Ne var ki; Mahkemece bu husus ve davacının rapora itiraz dilekçesindeki talepleri gözetilmeksizin ve Adli Tıp Kurumundan alınmadan sonuca gidilmesi doğru görülmemiştir.
Hal böyle olunca, öncelikle davacının 22.04.1992 tarihinden önceki resmi ve özel kurumlarda bulunan imza ve yazılarını havi belgelerin temini ile huzurda usulü dairesinde imza örneklerinin alınması ve satış akdinin aslı ile birlikte dosyanın kül halinde Adli Tıp Kurumu Başkanlığına gönderilmesi, akitteki imzanın davacıya ait olup olmadığı konusunda Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden rapor alınması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken noksan tahkikatla yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin değinilen yönlere ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.