"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/1445 E., 2024/1986 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Aksaray 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/109 E., 2024/106 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Aksaray ili, Merkez ilçesi, Sağlık Mahallesinde bulunan 355 ada 9 parsel sayılı taşınmazı yaklaşık 25-30 yıl önce amcası olan davalı ...'tan satın aldığını ve üzerine ev ve müştemilat inşa ederek halen kullandığını ancak kısa bir süre önce gerçekte satın aldığı bu taşınmazın kendi adına kayıtlı olmayıp amcasının oğlu olan davalı ...’a satıldığını, kendi adına kayıtlı olan yerin ise hemen bu taşınmazın bitişiğindeki 355 ada 10 parsel sayılı taşınmaz olduğunu öğrendiğini, işlemin hata mı yoksa hile mi teşkil ettiğinin bilinmediğini ancak davacının iradesinin fesada uğradığını, davacının inşa ettiği ev ve eklentilerinin 355 ada 9 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunduğunu, 10 parsel sayılı taşınmazın ise davalı ... tarafından kullanıldığını, davalıların bu durumu düzeltmeye yanaşmadığını ileri sürerek davalı ... adına kayıtlı 9 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini, davacı adına kayıtlı 10 parsel sayılı taşınmazın ise tapu kaydının iptali ile davalı ... veya ... adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davanın hak düşürücü süreden sonra açıldığını, imar uygulaması neticesinde resmi olarak tapu alan davacının en geç bu tarihte irade fesadını öğrendiğinin kabul edilmesi gerektiğini, davacının babasının ricası üzerine davacının kendisinin belirlediği 500 metrekarelik hissenin davacıya devredildiğini, davacının müstakil parsel tapusu almadığını, fiili taksim yaparak üzerine ev yaptırıp etrafını duvarla çevirdiğini, bu durumda irade fesadının öne sürülmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, irade fesadına konu olduğu iddia edilen işlemin Aksaray Belediyesinin imar uygulaması ile meydana geldiğini, davacının bu hususu yaklaşık 30 yıldır bildiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın hata nedeniyle tapu iptali ve tescil talebine ilişkin olduğu, davalıların yemin eda ettiği, tanık beyanlarına göre davacının davalı ...'tan 500 metrekareye tekabül edecek yer satın alıp kendi ... ettiği yere evini yaptığı, yapılan imar uygulaması sonucunda davacının evinin büyük bir kısmının yolda 26,93 metrekarelik kısmının ise 9 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığı, davacı adına ise 10 parsel sayılı taşınmazın tescil edildiği, davalıların davacıyı kandırma gibi bir kastının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın hata ve hile nedeniyle tapu iptali ve tescil sistemine ilişkin olduğu, davacı hata veya hile hususunu öğrendiği tarihe ilişkin bir açıklamada bulunmamış ise de davacının imar öncesi bir bölümünü aldığı taşınmazın 05.01.1998 tarihli imar işlemi ile parsellere ayrıldığı, davacının ileri sürüş şekli itibariyle irade bozukluğu halinin yeni oluşan parsellerle ilgili imarın ilan işlemleri neticesinde en geç tescil tarihi olan 05.01.1998 tarihinde öğrenmiş sayılacağı, davanın açıldığı 17.04.2023 tarihinde bir yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu, bu hususun Mahkemece re'sen gözetilmesi gerektiği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılıp gerekçesi düzeltilerek yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; dava dilekçesindeki hususları tekrarlamış, davacının dava konusu işlemi kısa bir süre önce öğrendiğini, tarafların yakın akraba olduğunu, diğer akrabaların devreye girerek sorunu çözmesinin beklendiğini, davalıların devre yanaşmaması üzerine eldeki davanın açıldığını, tanık beyanlarının da bu yönde olduğunu, İstinaf Mahkemesinin gerekçesinin hukuki olmadığını, davacının 40-45 yıldır İstanbul ve Tekirdağ'da ikamet ettiğini, taşınmazın 25-30 yıldır davalıların hiçbir itirazı olmaksızın fiilen kullanıldığını, davacının imar uygulamasından haberinin olmadığını, taşınmaz sahiplerine herhangi bir tebligat yapılmadığını, mülkiyete yönelik düzenleyici işlemlerin ilgilisine tebligat yoluyla yapılması gerektiğini, imar uygulamasının davacının işlemi öğrenmesine delil teşkil etmeyeceğini, davacının irade sakatlığını dava açılmadan bir iki ay önce öğrendiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun/HMK) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Dosyanın incelenmesinden; davalı ...'ın maliki olduğu 1016 parsel sayılı taşınmazın 500/4125 payının 06.08.1980 tarihinde satış suretiyle davacıya devredildiği, taşınmazda yapılan imar uygulaması neticesinde 355 ada 8 ila 13 parsel sayılı taşınmazların oluştuğu, bunlardan 355 ada 10 parsel sayılı taşınmazın davacı adına, diğer taşınmazların ise davalı ... adına 05.01.1998 tarihinde tescil edildiği, 355 ada 8 ve çekişmeli 9 parsel sayılı taşınmazların 09.09.2005 tarihinde davalı ... tarafından diğer davalı ...'a satıldığı, davacının kardeşi olan davalı tanığı ... ... ve diğer davalı tanığı ...'ın davacının yapılan imar uygulamasından haberdar olduğu ve çekişmeli taşınmazın kendisine satılmasını talep ettiği yönünde beyanlarının bulunduğu anlaşılmıştır.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 187,80 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.02.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.