Logo

1. Hukuk Dairesi2024/5530 E. 2025/975 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından emek sarfıyla ziraate elverişli hale getirildiği iddia edilen Hazine'ye ait taşınmazın davacı adına tescili istemine ilişkin yargılamada kazanım şartlarının oluşup oluşmadığı ve imar-ihya tarihinin tespiti uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, taşınmazın imar-ihya tarihi ve davacının zilyetliğinin niteliği hususunda yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan, hava fotoğrafları ve komşu parsel kayıtları gibi delillerin değerlendirilmemesi, terk yönünden inceleme yapılmaması, davacının edinme koşullarını sağlayıp sağlamadığının yeterince araştırılmaması ve toplulaştırma çalışmaları sonucu taşınmazın tapulu hale gelip gelmediğinin tespit edilmemesi gibi eksiklikler nedeniyle HMK m.440 gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2009/144 E., 2014/160 K.

Taraflar arasındaki davadan dolayı Bala Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 06.05.2014 tarihli ve 2009/144 Esas, 2014/160 Karar sayılı hükmün onanmasına ilişkin olan Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 14.03.2016 tarihli ve 2015/1048 Esas, 2016/2573 Karar sayılı kararının düzeltilmesi, süresinde davalı Hazine vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ... ... vekili dava dilekçesinde; Ankara ili, Bala ilçesi, Aşağı ... köyü çalışma alanında bulunan ve sınırları dava dilekçesinde belirtilen yaklaşık 60 dekar büyüklüğündeki ziraate elverişsiz arazinin davacı tarafından emek sarfıyla ziraate elverişli konuma getirilerek 50 seneden beri kullanıldığını ileri sürerek taşınmazın davacı adına tescilini talep etmiştir. Davacı vekili 20.06.1995 tarihli dilekçede, davacının taşınmazı 20-25 seneden beri kullandığını belirtmiştir.

Asli müdahil ... müdahale dilekçesinde; sınırları dilekçesinde belirtilen ve çalısını, taşını temizleyerek tarım arazisi haline getirdiği 100 dönümlük taşınmazı 20-25 senedir kullandığını, davacı ... ...'in taşınmaz hakkında dava açtığını öğrendiğini, davacının kendisinin kardeşi olup bu yerle hiçbir ilgisinin bulunmadığını, çünkü 25 yıldır Almanya'da olduğunu, çiftçilikle uğraşmadığını belirterek 100 dönüm yüz ölçümündeki taşınmazın adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Dahili davalı ... vekili cevap dilekçesinde; Belediyeye husumet düşmediğini, davacının 20 yıllık zilyetliğinin bulunmadığını, davanın haksız olduğunu belirterek reddini savunmuş, taşınmazın Belediye adına tescilini talep etmiştir.

Dahili davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davanın husumetten reddi gerektiğini belirtmiştir.

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; iddiaların dayanaksız olduğunu, davanın hak düşürücü süreden sonra açıldığını belirterek reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 26.12.1995 tarihli ve 1992/245 Esas, 1995/334 Karar sayılı kararıyla; davaya konu taşınmazın davacı ... ve kardeşi ... tarafından hamdan sürülerek emek ve sarf edilmek suretiyle tarım arazisi haline getirildiği, daha sonra aralarında yaptıkları taksim sonucunda taşınmazın davacıya düştüğü, davacının 20 yıldan fazla bir süredir taşınmaza zilyet olduğu, müdahil davacının dava konusu yerle bir ilgisinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 25.12.1995 tarihli krokide (B) harfi ile gösterilen kısmın davacı adına tesciline, müdahil davacının davasının reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Davalı Hazine vekilinin temyiz başvurusu üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 07.10.2008 tarihli ve 2008/4818 Esas, 2008/4670 Karar sayılı ilamıyla taşınmazın sınırlarının ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihin belirlenebilmesi amacıyla hava fotoğraflarının incelenmediği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne, 05.11.2013 havale tarihli bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 60.000 m2’lik yerin davacı ... adına tesciline, B ve G ile gösterilen kısımlarla ilgili davanın reddine, C, D ve E ile gösterilen kısımların davalı Hazine adına tesciline, asli müdahil ... yönünden davanın feragat sebebiyle reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ve ... vekilinin temyiz başvurusunda bulunması üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 14.03.2016 tarihli 2015/1048 Esas, 2016/2573 Karar sayılı ilamı ile hükmün onanmasına karar verilmiştir.

VI. KARAR DÜZELTME

A. Karar Düzeltme Sebepleri

Davalı Hazine vekili karar düzeltme dilekçesinde; bilirkişi raporlarında kazanım şartlarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmediğini, bu husustaki temyiz itirazlarının Yargıtay ilamında değerlendirilmediğini, hava fotoğraflarının incelenmesine yönelik bozma kararına rağmen eski tarihli hava fotoğraflarının bulunmadığından bahisle tescil talebinin diğer deliller esas alınarak değerlendirilmesi yoluna gidildiğini, bu yönüyle bozmaya uyulmamasının başlı başına bozma sebebi olduğunu, kararın eksik incelemeyle verildiğini belirterek bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.

Dosyanın incelenmesinden, çekişmeli taşınmazın 1956 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında ziraate elverişli olmayan arazi niteliğiyle 766 sayılı Kanun'un 2. maddesi uyarınca tespit harici bırakıldığı, eldeki davanın 27.02.1992 tarihinde imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak açıldığı, müdahil ...'in davacının diğer kardeşleriyle birlikte sunduğu 10.07.1995 tarihli ıslak imzalı dilekçede taşınmazın davacı tarafından kullanıldığını belirttiği, yapılan senetsiz araştırmasına göre davacı adına senetsizden tescil edilen taşınmazın bulunmadığı anlaşılmıştır.

Mahkemece, 05.11.2013 havale tarihli bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 60.000 m2’lik yerin davacı ... adına tesciline karar verilmiş ise de yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.

Şöyle ki; mahallinde 30.09.1993 tarihinde yapılan keşifte yalnızca yaşı tespit edilemeyen ve taşınmaz hakkında hangi gerekçeyle bilgi sahibi olduğu anlaşılamayan bir yerel bilirkişi ve davacı tanıkları dinlenmiş, daha sonra 23.09.2013 tarihinde yapılan keşifte ise davacı vekilinin talebi bulunmadığından yeniden yerel bilirkişi dinlenmeksizin bilirkişi incelemesi yaptırılmakla yetinilmiş, yapılan ilk keşifte taşınmazın son 2 senedir sürülmemesi nedeniyle ot basan bir kısmının bulunduğu beyan edilmiş ise de bu husus bilirkişi raporlarına yansıtılmamış, terk yönünden değerlendirme yapılmamış, yargılama sırasında davacının yurt dışında yaşayıp taşınmazı parası ile ektirdiği beyan edilmiş ise de bu hususta yerel bilirkişi ve tanıklardan detaylı beyan alınmamış, komşu taşınmazların tutanak ve dayakları getirtilerek mahallinde uygulanmamış, davacının edinme koşullarını sağlayıp sağlamadığı hususunda dava tarihinden geriye doğru incelenmesi gereken dönem 1972 ve 1992 yılları arası olmasına rağmen yalnızca 1977 tarihli hava fotoğrafı üzerinde inceleme yaptırılmış, taşınmaz üzerindeki güncel durumumu tespit eden ancak imar ihya yönünden detaylı değerlendirme içermeyen ziraatçi bilirkişi raporlarıyla yetinilmiş, ziraat bilirkişisi raporunda jeodezi raporunda incelenen 1980 ve 1991 tarihli görüntülere atıf yapılmış ise de jeodezi raporunda bu tarihli bir görüntünün incelenmediği hususu dikkate alınmamış ve çelişki giderilmemiş, düzenlenen güncel krokiye göre yasal ilanlar yaptırılmamıştır. Kabule göre de davalı Hazine'nin tescil talebinin bulunmadığı gözetilmeksizin talep aşılarak imar ihya edilip edilmediği yönünden de bir değerlendirme bulunmayan bir kısım taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak hüküm kurulamaz.

Hâl böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle Harita Genel Müdürlüğü'nden taşınmazın bulunduğu yeri de gösteren ve dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesi dönemlere ilişkin en az 3 adet hava fotoğrafı getirtilmeli, taşınmaza en yakın komşu taşınmazların kadastro tutanak ve dayanak kayıtları ilgili tapu ve kadastro müdürlüğünden istenilmeli, daha sonra jeodezi-fotogrametri mühendisi bilirkişi, üç kişilik ziraatçı bilirkişi kurulu ve fen bilirkişisi ile usulüne uygun seçilmiş mümkün olduğunca yaşlı yerel bilirkişiler ve tanıkların katılımı ile yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazın öncesi itibariyle kime ait olduğu, kimden kime ne zaman ve ne şekilde intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ve hangi tasarruflarla zilyet edildiği, imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği, edilmiş ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı, davacının taşınmazda hangi gerekçeyle tasarrufunun bulunduğu ve varsa davacının zilyetliğini kim vasıtasıyla ne şekilde sürdürüldüğü, zilyetliğin fasılalı olup olmadığı, terkedilip edilmediği hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, yerel bilirkişiler ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalı; ziraatçi bilirkişi kurulundan taşınmazın evveliyatını, toprak yapısını, niteliğini, ne şekilde imar ve ihya edildiğini ve zilyetlikle mülk edinilebilecek yerlerden olup olmadığını komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı şekilde açıklayan, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı, ayrıntılı, gerekçeli ve taşınmazın fotoğraflarını da içeren rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden dava tarihinden 25 yıl öncesi dönemdeki uydu ve hava fotoğraflarında taşınmazın niteliğini, imar-ihyaya konu olup olmadığını, olmuş ise imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığını ve imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığını, zilyetliğe ara verilip verilmediğini belirten rapor düzenlemesi istenilmeli; fen bilirkişisinden keşfi takibe imkan verir ve uygulanan komşu kayıtların kapsadıkları alanları gösterir şekilde krokili rapor aldırılmalı; tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, düzenlenen güncel teknik bilirkişi raporu esas alınarak TMK'nın 713/3. maddesinde (13.10.2022 tarihli ve 7418 sayılı Kanun'un 28. maddesiyle yapılan değişiklik de dikkate alınarak) öngörülen yasal ilanlar yaptırılmalı ve bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.

Öte yandan, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün internet sitesinden yapılan sorgulamaya göre taşınmazın yargılama sırasında yapılan toplulaştırma çalışmaları sonucunda Hazine adına ham toprak vasfıyla 22.03.2023 tarihinde tescil edilen 143 ada 8 parsel sayılı taşınmaz kapsamında bulunması muhtemel görüldüğünden, düzenlenen teknik bilirkişi raporu ek yapılmak suretiyle taşınmazın tapulu taşınmaz haline gelip gelmediği hususu ilgili tapu ve kadastro müdürlüğünden sorulup teyit edilerek kurulacak hükümde dikkate alınmalıdır.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin karar düzeltme isteğinin 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440. maddesi uyarınca kabulüne, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 14.03.2016 tarihli 2015/1048 Esas, 2016/2573 Karar sayılı onama kararının ortadan kaldırılmasına, Mahkemenin 06.05.2014 tarihli ve 2009/144 Esas, 2014/160 Karar sayılı kararının BOZULMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın Bala Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,

27.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.