"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/759 E., 2022/129 K.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı ... vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma isteği değerden reddedildi, Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; dava konusu 1203 ada 2 parsel sayılı taşınmazın davacının annesi olan muris İslim ... adına kayıtlı iken murisin ölümü ile hatalı veraset ilamında tek mirasçı olarak görünen davalı ...'a intikal ettiğini, davalı ...'ın dava konusu taşınmazı hileli bir şekilde diğer davalıya devrettiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile tüm mirasçılar adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili, davalının dava konusu taşınmazı 16.000,00 TL bedelle satın aldığını, 8.000,00 TL nakit, geri kalan 4.000,00 TL’yi sanayi sitesindeki dükkanını devrederek ve 4.000,00 TL’yi de aracını satarak ödediğini, davalının veraset ilamının hatalı olduğunu bilmesinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 09.04.2013 tarih, 2010/157 Esas, 2013/736 Karar sayılı kararı ile taşınmazın muvazaalı olarak davalıya devredildiğinin kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
Mahkemenin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; intikalin hatalı veraset ilamı ile yapıldığı, ketmi verese olgusunun kanıtlandığı, davacı tanıklarının davalı ...’ın eşi ... ... ile davalı ... ...’ün ortak olduklarını beyan ettikleri gözetildiğinde davalı ...’nün ediniminin korunamayacağı gerekçesi ile davanın kabulüne, taşınmazın tapu kaydının iptali ile muris adına tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalının veraset ilamının hatalı olduğunu bilmesinin mümkün olmadığını, davalının taşınmazı 16.000,00 TL satış bedelini ödeyerek satın aldığını, davalının diğer davalı ...’ın ailesini yakından tanımadığını, iyiniyetli olduğunu, davacı tanık beyanlarına itibar edilemeyeceğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, ketmi verese hukuki nedenine dayalı terekeye iade talepli tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 1203 ada 2 parsel sayılı taşınmaz muris İslim ... adına kayıtlı iken Nizip Sulh Hukuk Mahkemesinin 10.03.2009 tarih, 2009/256 Esas, 173 Karar sayılı veraset ilamında tek mirasçı olarak görünen davalı ...’a 27.03.2009 tarihinde intikal ettiği, davalının da taşınmazı intikal yapıldıktan sonra aynı resmi akitle davalı ...’ye satış suretiyle temlik ettiği, Nizip 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/126 Esas, 2020/395 Karar sayılı hasımlı veraset ilamı ile intikale esas Nizip Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/256 Esas ve 2019/173 Karar sayılı veraset ilamının iptaline karar verildiği ve muris İslim ...'ın geride davacı kızı ..., davalı kızı ... ve dava dışı oğlu ...’nın mirasçı olarak kaldığının belirlendiği, kararın istinaf edilmeksizin 08.03.2022 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere, elbirliği (İştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur.
4721 sayılı TMK’nın 701-703 maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, M.K.nın 701 maddesinde (...Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.) biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (İştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliği ile karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır.
TMK’nın 702/2 maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, nevar ki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir. (ll.l0.1982 tarih l982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı). Nitekim bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir.
Öte yandan, Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi hükmü gereğince birden çok mirasçının bulunması halinde, mirasın intikaliyle paylaşmaya kadar mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Böylece, mirasçılar terekeye elbirliği mülkiyeti ile sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan ... temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere terekeye ait haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.
Somut olayda; murisin ölüm tarihi itibariyle terekesi elbirliği mülkiyetine tabi olup davacı tarafından tapu kaydının iptali ile muris adına tescile karar verilmesi istenildiği halde murisin tüm mirasçılarının davada yer almaları sağlanmayıp usulüne uygun taraf teşkili yapılmadan sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Hâl böyle olunca, murisin davaya katılmayan mirasçısı ...’nın bulunduğu, diğer taraftan da mirasçı ...’ın davalı olarak davada yer aldığı gözetilerek miras şirketine TMK'nın 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu göz ardı edilerek işin esası bakımından yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir.
Kabule göre de; TMK’nın 28. maddesi uyarınca kişiliğin ölümle son bulacağı gözetilmeksizin ölü kişi adına tescil kararı verilmesi de isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı ... vekilinin temyizi üzerine re’sen yapılan inceleme sonucunda Mahkeme kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin alınan harcın istek hâlinde temyiz eden davalı ...'na iadesine,
Dosyanın Nizip 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
03.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.