"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/296 E., 2023/2294 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/562 E., 2021/427 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra duruşma isteğinin değerden reddine karar verilip; dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar; muris ...’nın kayden maliki olduğu 18041 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 82 numaralı bağımsız bölümü ve 42789 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki 8 numaralı bağımsız bölümü ikinci eşi ...’ün kardeşi ... aracılığıyla ...’den olma oğlu olan davalı ...’e temlik ettiğini, murisin 46917 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki 4, 19 ve 22 numaralı bağımsız bölümlerini de davalı ...’e devrettiğini, davalı ...’in temlik tarihinde 19 yaşında olduğunu, murise bedel ödenmediği, murisin 19385 ada 13, 14, 15, 16, 17 ve 18 parsel sayılı iş yeri vasıflı taşınmazlarını da ... aracılığıyla davalı Megaş Meşrubat’a temlik ettiğini, bedellerin kendilerinden mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak yapıldığını ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline, olmazsa güncel bedelin miras payları oranında yasal faizi ile davalılardan tahisiline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalılar; dava konusu satışların gerçek olduğunu, taşınmazların bedel ödenerek alındığını, temlik bedellerinin düşük olmadığını, Şirketin 12.11.2007 tarihinde 600.000,00 TL, 16.11.2007 tarihinde 600.000,00 TL, 19.11.2007 tarihinde 600.000,00 TL ve 26.11.2007 tarihinde 600.000,00 TL olarak 4 ayrı işlem ile ödediğini, murisin aldığı para ile başka taşınmazlar aldığını, tasarruf tarihinde murisin fiil ehliyetini haiz olduğunu, zamanaşımının geçtiğini, davalı ... yönünden sadece tedbir kararı istenildiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararı ile; murisin taşınmazların satışından elde edilen gelire ihtiyacının ve satış sözleşmesini yapmakta makul ve haklı bir nedeninin olmadığı, tapudaki satış değerleri ile rayiç değeri arasında aşırı orantısızlık bulunduğu, murisin davalı dışındaki çocuklarına herhangi bir kazandırmada bulunmadığı, davalı oğlu ...'ya aşırı düşkün olduğu, murisin gerçek amacının bağış olduğu, murisin davalı oğlu ...'ya yapmış olduğu devir işlemlerinin muvazaalı olduğu, muris tarafından davalı Şirkete yapılan devirlerin karşılığının murisin hesabına davalı Şirket tarafından ödendiği, murisin muvazaalı işlem ile davalı Şirkete taşınmaz devrini gerektiren herhangi bir sebep bulunmadığı, dolayısıyla yapılan devirlerin murisin gerçek iradesine uygun olduğu, davalı Şirkete devredilen taşınmazlar yönünden muvazaa iddiası kanıtlanamadığı gerekçeleriyle davanın davalı ... yönünden kabulüne, davalı Şirket yönünden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; murisin davalı oğluna yaptığı temlikler dışında kalan altı parça taşınmazını da temlik tarihi itibariyle yetkilisi olduğu, ölene kadar da yönetim kurulu başkanlığı yaptığı Şirkete tapuda satış gibi göstermek suretiyle devrettiği, resmi satış akdinde davalı Şirketin murisin eşinin kardeşi ... tarafından temsil edildiği, resmi satış akdinde gösterilen değerler ile gerçek değer arasında fahiş fark bulunduğu, akitte gösterilen değerlerin dahi karşılandığının kanıtlanamadığı, Şirket kayıtları üzerinden bankacı ve mali müşavir aracılığıyla yaptırılan incelemede murisin banka hesaplarına girdi görünse de aynı tarihlerde para giriş çıkışları yapıldığı, Şirket hesabına resmi akitte gösterilen değer üzerinden girdi tespit edilemediği, ödeme yapıldığı iddia edilen tarihlerdeki girdiler için taşınmaz alım satımına ilişkin olduğuna dair bilgi notu bulunmadığı, temlik tarihi itibariyle murisin aktif mal varlığında satış bedeli kadar artış tespit edilemediğinin bilirkişi incelemesi ile sabit olduğu, banka hesabında aynı tarihli para girdi ve çıktı işlemlerinin satış akdi için yaratılan mizansen olduğu, murisin davalı ...'ya yaptığı temlikler dışında kalan ve tüm mal varlığını teşkil eden taşınmazlarının davalı Şirkete temliki işleminin de mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle başvuruların kabulü ile hükmün kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesinin hatalı değerlendirme yaptığını, murisin, yetkilisi, hissedarı ve/veya yönetim kurulu başkanı olduğu Şirkete mülkiyetindeki bir malı satamayacağına dair kural olmadığını, murisin Şirketin tek ortağı veya hâkim ortağı da olmadığını, resmi satış akdinde davalı Şirketi temsil eden ...’nin murisin eşinin kardeşi olmakla birlikte Şirketin yüksek paylı ortağı ve yetkilisi olduğunu, murisin ölünceye kadar Şirket yönetim kurulu başkanı olarak kalmasının hakim ortağın murisin eşinin kardeşi olması olduğunu, muris ölümünden önceki uzun bir süreyi kanser hastalığıyla mücadele ile geçirdiği ve kendisini hayata bağlı tutmak için yönetim kurulu başkanlığında bırakıldığını, somut olayda resmi satış ile rayiç değer arasındaki farkın ters orantılı olduğunu, mirasçılar aleyhine muvazaa değil lehine bir kazandırıcı işlem olduğunu, murise ödemelerin yapıldığı tarihlerde şirket gelirlerinin müşteri ödemeleri olduğunu, müşterilerden gelen muhtelif ödemeler neticesinde hesapta oluşan toplam rakamdan murise havale yapıldığını, Şirket hesaplarına herhangi bir para girişi olmadığını, temlik işlemi tarihinde şirket hesaplarına 2.400.000,00 TL girdi olma zorunluluğu olmadığını, kararın gerekçe bölümünde girdi olmamasının muvazaanın delili kabul edilmesinin hatalı olduğunu, murisin aktif mal varlığında artışın tespit edilemediği gerekçesinin de hatalı olduğunu, muris tarafından fon alımı ve-veya fon hesabına aktarım olduğunu, eşi ile müşterek hesap kullanması nedeniyle başka bir hesaba da havale gerçekleştirmiş olabileceğini, murisin, nakit çekimle hesabından aldığı parayı ne şekilde tasarruf ettiğinin müvekkili tarafından bilinebilecek bir husus olmadığını, müvekkili Şirketin 2007 yılı kurumlar vergisi matrahının 4.613.593,36 TL, 2008 kurumlar vergisi matrahının da 5.599.183,96 TL olduğunu, satın alma tarihi itibariyle satış bedelini karşılayabilme yeteneğini haiz olduğunu, kasadan bankaya giden rakamlar ile gayrimenkul bedeline istinaden yapılan ödemelerin hayatın olağan akışına uygun ve gerçek olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel istemine ilişkindir.
Davalı ...’nın temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede;
Hemen belirtilmelidir ki; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 361. maddesi uyarınca, kural olarak istinaf yoluna başvurmayan taraf temyiz yoluna başvuramaz. Ancak hukuki yararının bulunması halinde temyiz yoluna başvurabilir. Bir başka deyişle, diğer tarafın istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından aleyhine hüküm kurulması halinde temyiz yoluna başvurma hakkı doğar.
Somut olayda, İlk Derece Mahkemesinin kabul kararının davalı ... vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği, davalı vekilinin bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmadığı, davacılar vekilinin istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılması ile yeniden esas hakkında hüküm kurularak davalı Şirket yönünden de davanın kabulüne karar verildiği, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından öncesinde davalı ... hakkında verilen karar hakkında bir değişiklik yapılmadığı, diğer bir deyişle davalı ... yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararı ile yeni bir durum ortaya çıkarılmadığı görülmekle, İlk Derece Mahkemesi kararının davalı ... yönünden kesinleştiği anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurmayan davalı ... tarafından temyiz yoluna başvurulamayacağından davalılar vekilinin temyiz dilekçesinin davalı ... yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı Şirketin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede;
Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması HMK’nın 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup özellikle davacıların muris muvazaası iddialarını ispatladıkları gözetildiğinde davalı Şirket vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı ... vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE,
Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ...'ya iadesine,
Davalı Şirket vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 80.143,22 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalı Şirketten alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.04.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.