"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/93 E., 2023/350 K.
Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar; davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakan annesi ...’in 24 parça taşınmazdaki paylarını 2005 yılında davalı kızı ...’ye satış suretiyle temlik ettiğini, ...’nin de çekişmeli taşınmazlardan 2 parsel sayılı taşınmazı 2013 yılında dayısı olan davalı ...’a devrettiğini, temlik tarihinde mirasbırakanın fiil ehliyetini haiz olmadığını, aynı zamanda temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek satış işlemlerinin iptaline, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemiş, bozma kararı sonrasında birleştirilen dava ile ehliyetsizlik ve muris muvazaası sebebiyle asıl davada tapu kaydı iptal edildiğinde miras payı oranında adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ..., mirasbırakanın tedavi giderleri ve rahat bir şekilde yaşamak için çekişme konusu taşınmazları satışa çıkardığını, dava dışı olan kızına da taşınmazları teklif ettiğini, onun taşınmazları almak istememesi üzerine 40.000,00 TL bedel karşılığı satın aldığını, mirasbırakanın satış bedelini tedavisi ve hayır işleri için kullandığını; davalı ..., çekişme konusu taşınmazın miras taksiminde kardeşi olan murise verildiğini, ata yadigarı olan taşınmazın yabancıya gitmemesi için 28.000,00 TL bedel karşılığı satın aldığını, iyi niyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 09.12.2015 tarihli ve 2014/193 Esas, 2015/249 Karar sayılı kararı ile; temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun kanıtlandığı, davalı ...’ın da iyi niyetli olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
Mahkemenin 09.12.2015 tarihli kararının davalılar vekilleri tarafından temyizi üzerine Dairenin 15.10.2019 tarihli, 2016/8613 Esas, 2019/5226 Karar sayılı kararıyla; ehliyetsizlik iddiası yönünden yeterli inceleme ve değerlendirme yapılmadığı, davalı ... tanıklarından ... ve ...’in dinlenilmediği belirtilip öncelikle tescil davası açmak üzere davacıya süre ve imkan tanınması, açıldığı takdirde eldeki dava ile birleştirilmesi, davacı tarafa HMK’nın 31. maddesi kapsamında netice-i taleplerine ilişkin açıklama yaptırılarak kendi miras payları oranında mı yoksa tüm mirasçılar adına mı tapu iptali ve tescil talep ettiklerinin açıklattırılması, ehliyetsizlik yönünden varsa mirasbırakana ait sağlık kurulu raporları, hasta gözlem kağıtları, reçeteler vs. istenmesi, dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilerek akit tarihinde mirasbırakanın ehliyetli olup olmadığı yönünde rapor alınması, mirasbırakanın temlik tarihinde ehliyetsiz olduğunun anlaşılması halinde, mirasçı olmayan davalı ...’a karşı ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı olarak açılacak iptal ve tescil davalarının Türk Medeni Kanunu’nun 701 vd maddeleri gereğince tereke adına açılacağı ve davacı tarafça isteğin paya ilişkin olması halinde davanın dinlenme olanağı bulunmadığının gözetilmesi, ehliyetli olduğunun anlaşılması halinde ise davada dayanılan diğer hukuki neden olan muvazaa iddiaları yönünden davalı ...’nin dinlenilmeyen tanıklarının dinlenmesi, toplanan deliller toplanacak delillerle birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir hüküm kurulması gerektiği; kabule göre de, Mahkemece mirasbırakan ...’in veraset ilamı temin edilerek mirasbırakan tarafından davalıya temlik edilen paylardan davacının miras payı oranında iptal ve tescile karar verilmesi gerekirken, infazda tereddüt yaratacak şekilde diğer paydaşların payı hakkında da hüküm kurulmasının ve davacının miras payı dışında kalan paylar davalılar üzerinde bırakılması gerekirken tescil hükmü kurulmasının, davacının 2 parsel sayılı taşınmaz yönünden iptal isteğini davalı ...’a, dava konusu diğer 23 adet taşınmaz yönünden ise davalı ...’a yönelttiği, davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, her bir davalıya temlik edilen taşınmazların ayrı ayrı değerleri hesap edilerek davacının payı da gözetilmek suretiyle bulunacak miktar üzerinden vekalet ücreti, harç ve yargılama giderlerinin her bir davalıdan ayrı ayrı tahsiline karar verilmesi gerekirken tüm taşınmazların değeri üzerinden hesaplanan harç ve yargılama giderlerinden davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmalarının doğru olmadığı gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemenin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararı ile; ATK raporuna göre murisin temlik tarihinde fiil ehliyetini haiz olduğu, murisin köyün zenginlerinden biri olarak tanındığı, taşınmazlarını satmasını gerektirecek bir ekonomik ihtiyacı bulunmadığı, ölüm aylığı aldığı, yaptırılan kolluk araştırması sonucunda da ekonomik ihtiyacının bulunmadığının belirtildiği, murisin 2005 yılında sahibi olduğu tüm taşınmazları ve taşınmazlardaki hisselerini tapuda aynı tarihte ve birbirine çok yakın tarihte davalı kızına satış suretiyle devrettiği, ölümünden sonra adına aktif bir taşınmaz malvarlığı bulunmadığı, devirlerin gerçek bir satış işlemi olmadığı, asıl amacın bağışlama olduğu, bağışlama iradesinin gizlenerek satış şeklinde gösterildiği, 111 ada 2 parsel sayılı taşınmazı davalı ...’nin, amcası olan diğer davalı ...'a sattığı, ...'ın sadece tapu kaydına güvenerek bu taşınmazı satın almadığı, evveliyatı itibari ile kardeşi olan murise ait olduğunu bile bile satın aldığı, iyiniyetli olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın hatalı olduğunu, gerekçede taşınmazların değeri hususunda hata yapıldığını, murise ödeme yapıldığına ilişkin dekontun delil kabul edilmemesinin mümkün olmadığını, tanık beyanlarının dikkate alınmadığını, taşınmazların değerleri ile ödenen 40.000,00 TL arasında fahiş fark bulunmadığını, taşınmazların büyük bir çoğunluğunun kullanılmadığını ve kimsenin zilyetliğinde olmadığını, davacının kullanmaması için ihtarname gönderildiğini, murisin temlikten sonra 9 sene yaşadığını, mal kaçırma kastı olmadığını, muris için yüksek tedavi giderleri yapıldığını, tedavilerin çocuğunun SGK tarafından karşılanmadığını, murisin taşınmazı satmadan önce, müvekkilinin ablasına ve kendi kardeşine almalarını teklif ettiğini, bedelin banka aracılığıyla ödendiğini, temlik tarihi üzerinden 9 sene geçtiği için terekeden para çıkmamasının normal olduğunu, murisin ihtiyaçlarına harcama yapıldığını, iptal edilen payların hatalı hesaplandığını, vekalet ücreti yönünden usuli kazanılmış hak olmasına rağmen daha yüksek vekalet ücretine hükmedildiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis istemine ilişkindir.
Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozma kararı uyarınca işlem yapılmasına, özellikle kararın hüküm kısmında iptal ve tesciline karar verilen payların taşınmazın tamamı üzerinden davacı adına tescil edilmesi gereken paylar olduğuna göre davalı ... vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak; eldeki davanın 10.000,00 TL değer üzerinden harçlandırılarak açıldığı, Mahkemenin 09.12.2015 tarihli kararı ile davanın kabulüne karar verildiği ve 86.443,00 TL üzerinden davacı lehine vekalet ücretine hükmedildiği, karara karşı davalılar vekilleri tarafından temyiz kanun yoluna başvurulduğu, davalı ... vekilinin temyiz dilekçesinde harcı tamamlanan değer üzerinden davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine değinildiği, Dairenin 15.10.2019 tarihli bozma kararında Mahkeme kabulüne göre davalılar adına kayıtlı olan taşınmazlar dikkate alınarak vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tamamı üzerinden her iki davalının da sorumlu tutulmasının doğru olmadığının belirtildiği, bu durumda, davacı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluştuğundan söz edilemeyeceği, Dairenin anılan bozma kararı sonrasında da keşfen saptanan dava değeri üzerinden harcın ikmal edilmediği, görülmekle harçlandırılan dava değeri üzerinden davalılar aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken fazla vekalet ücretine hükmedilmesi; öte yandan, dava konusu 111 ada 211 parsel sayılı taşınmazın 2/3 payının ..., ..., ... ve muris ... adına elbirliği mülkiyet ile kayıtlı iken murisin payını (eşinden geldiği için 2/3 payın 1/4' ü olan 2/12 payı) davalı ...’ye temlik ettiği, davacının muris ...’nin 2/12 payının devri nedeniyle alabileceği payın 1/18 olması ve ... uhdesinde kalan payın da 5/18 olması gerekirken fazla payın iptal ve tesciline karar verilmesi de doğru değildir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
Diğer taraftan, davalı ... mirasçıları kararı temyiz etmediğinden sadece davalı ... yönünden vekalet ücretinin düzeltilmesi ile yetinilmesi gerekeceği de kuşkusuzdur.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,
Davalı ... vekilinin temyiz itirazının değinilen yönlerden kabulü ile; Mahkeme kararının hüküm kısmının 2. bendinin 6. fıkrasında yer alan “1/12” ifadesinin hükümden çıkarılması ile yerine “1/18” ifadesinin yazılması, hükmün 2. bendinin 6. fıkrasında yer alan “5/12” ifadesinin hükümden çıkarılması ile yerine “5/18” ifadesinin yazılması, hükmün 6. bendinde yer alan “keşfen saptanan değeri (70.700,05- TL)” ifadesinin hükümden çıkarılması ile yerine “harcı tamamlanan dava değeri (10.000,00 TL)” ifadesinin yazılması, hükmün 6. bendinde yer alan "17.900,00" ifadesinin hükümden çıkarılarak yerine "10.000,00" ifadesinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ...'ye iadesine,
Dosyanın İvrindi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440/III-1 hükmü gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
07.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.