Logo

1. Hukuk Dairesi2024/771 E. 2025/2022 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacılar, mirasbırakanları tarafından davalıya devredilen taşınmazın inançlı işlem nedeniyle devredildiğini ve davalının muvazaalı olarak diğer davalıya sattığını iddia ederek tapu iptali ve tescil talep etmiştir.

Gerekçe ve Sonuç: Davalıların, murisleri tarafından davalıya ödünç para verildiği, murisin vefatı üzerine davalının taşınmazı devretmeleri halinde borcu kapatacağını vaat ettiği ve akabinde taşınmazı diğer davalıya devrettiği hususları dosya kapsamı ve toplanan delillerden anlaşıldığı, davalının savcılık ifadesinde de inançlı işlem yoluyla taşınmazı devraldığını ikrar etmesi karşısında, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1643 E., 2023/2019 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2015/347 E., 2020/286 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacılar ... ve ... ...'nın anne kız olup ...'nın eşi ...'nın 23.09.2006 tarihinde vefat ettiğini, veraset ilamına göre mirasçı olarak geriye davacılardan eşi ve kızının kaldığını, davalı ...'in ...'nın bankada vadeli hesapta 270.000,00 TL parası olduğunu öğrendiğini, bu miktarın kendisine işletilmek üzere verildiği takdirde 7.500,00 TL faiz vereceğini taahhüt ettiğini, bu görüşme üzerine ...'nın, hesabından 270.000,00 TL'yi çekerek ... Kuyumculuk Şirketi adına ... ve ...'a teslim ettiğini, bu teslimat mukabili ...'na 5 ay vadeli 270.000,00 TL'lik çek keşide edilerek verildiğini, davacılar murisi ...'nın bu paranın ilk getirisi olarak 23.09.2006 tarihinde 4.000,00 TL elden nakden ödeme aldığını, 26.09.2006 tarihinde bakiyesini ödeme sözü verildiğini, ancak ...'nın 24.09.2006 tarihinde vefat ettiğini ve davalı ...'in bu süreçte vermesi gereken 7.500,00 TL'lik ödemeleri yapmadığını, parça parça cüz'i ödemeler yaptığını, ...'in 01.02.2007 tarihinde 300.000,00 TL bedelli bir yıl vadeli 01.02.2008 tarihli çek keşide ederek davacı ...'na verdiğini ve 270.000,00 TL bedelli çeki (bila bedel) ödeme yapmaksızın iade aldığını, müvekkillerinin murisi ...'dan kendilerine intikal eden dava konusu 14 bağımsız bölüm numaralı taşınmazın davalı ...'in isteği üzerine, muris ...'na borcunun bulunması nedeniyle bankadan kredi çekerek borcu ödeyebilmesi için davalı ...'e satış suretiyle devredildiğini, akabinde davalı ... tarafından bu borcun ödenmediğini ve diğer davalı ... ile anlaşmalı olarak dava konusu taşınmazın değerinin çok altında bir rakamla 23.07.2007 tarihinde 40.000,00 TL bedelle satış gösterilmek suretiyle el değiştirdiğini, davalı ...'in iyi niyetli üçüncü şahıs konumunda olmadığını, tapuda yapılan satış işlemi incelendiğinde dava konusu gayrimenkulün emsal bedellerinin çok altında satıldığının görüleceğini, bu durumun davalılar arasındaki muvazaayı açıkça ortaya koyduğunu ileri sürerek 417 ada 11 parselde kayıtlı bulunan 14 bağımsız bölüm nolu tapu kaydının iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ...; açılan davanın maddi gerçeklere aykırı ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacıların murisi ... ile arasında dostluk ilişkisi ve bir kısım ticari ilişkiler olduğunun doğru olduğunu, ancak dava dilekçesinde yazılı olduğu üzere borç para ve faiz ilişkisinin asla söz konusu olmadığını, arkadaşı olan müteveffa ...'nın eşi ve kızı olan davacılara dönem dönem yardımlarda bulunduğunu, dava konusu yapılan 14 bağımsız bölüm numaralı taşınmazı davacılardan satın aldığını, satış sözleşmesinin gerçek bir sözleşme olduğunu ve dava konusu taşınmazı bir süre sonra davalı ...'e sattığını, davalı ...'in söz konusu taşınmazı banka kredisi kullanmak suretiyle satın aldığını, huzurdaki davanın inanç sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil talebine ilişkin olduğunu, bu itibarla yazılı delil olmasa dahi yazılı delil başlangıcı olabilecek bir belgenin dahi davacı tarafından sunulmuş olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı ...; diğer davalı ... ile yapmış olduğu alım satım ilişkisinde iyi niyetli 3. kişi sıfatında olduğunu, dava konusu taşınmazı satın almadan önce taşınmaza ilişkin olarak tapu dairesinde sorgulama yaptığını, söz konusu taşınmaz üzerinde haciz, icra vs olmadığının tespit edildiğini ve taşınmazı satın aldığını, huzurdaki davanın kendisi ile hiç ilgisi olmayan ve ...'in davacılara borçlu olduğu iddiası ile açılmış bir dava olduğunu, bu nedenle davanın önce husumetten reddi gerektiğini, davacı tarafın her ne kadar diğer davalı ...'ten bir alacak ve inançlı işlem iddiası bulunsa ve bu iddia gerçek olsa bile bu işlem dolayısıyla iyi niyetli 3. kişi olarak kendisinin sorumluluğunun düşünülemeyeceğini, dava konusu taşınmazı bankadan kredi çekmek suretiyle satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla

; davalı ...'ın iyiniyetli olmadığı ileri sürülmüş ise de davalının satış bedelini bankadan aldığı konut kredisi ile ödediğini savunduğu ve bu savunması doğrultusunda yapılan araştırmada davalının bankadan konut kredisi aldığı ve borcun 24.04.2013 tarihinde ödenmek suretiyle kapatıldığının anlaşıldığı, davalının bu durumu bildiğinin başkaca bir delille de ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacıların, murisleri ... tarafından davalı ...'e 270.000,00 TL ödünç para verildiği, davalının bu parayı işletip 23.09.2006 tarihinde 4.000,00 TL nakit ödeme yaptığı, bu arada ...'nın 24.09.2006 tarihinde vefat ettiği, ...'in bunun üzerine 1 Şubat 2017 tarihinde 300.000,00 TL bedelli, 1 yıl vadeli çek verip ödeyememesi nedeniyle geri aldığı ve kendilerine taşınmazı devretmeleri halinde bankadan çekecekleri krediyi kendilerine ödeyerek borcu kapatmak istediğini bildirmesi üzerine davalı ...'e taşınmazı devrettikleri, ...'in, 04.07.2007 tarihinde devraldığı taşınmazı 23.07.2007 tarihinde bankadan kredi kullanabilecek diğer davalı ...'e sattığının anlaşıldığı, davacının iddia ve anlatımlarından inanç sözleşmesine dayalı olarak eldeki davayı açtığı, Mahkeme ispatlanamayan davanın reddine karar vermiş ise de dosyada mübrez İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/138172 soruşturma nolu dosyasında davalı ...'in beyanına göre dava konusu taşınmazı inançlı işlem yoluyla devraldığının, yine aynı sebeple diğer davalı ...'a devrettiğinin, kredi borçlarının tarafınca ödendiğinin ikrar edilmesi karşısında ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu, yine davacıların MERNİS kaydına bakıldığında halen dava konusu adreste ikamet ettikleri gözetildiğinde davalıların gerçek satış olduğu yönündeki beyanlarına itibar edilemeyeceği, dava konusu taşınmazın inançlı işlem yoluyla davalılara devredildiği anlaşıldığından Mahkemenin red kararı vermesinin usul ve yasaya, dosyadaki delil durumuna aykırı görüldüğü gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Yerel Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalı ... vekili temyiz dilekçesi ile; inanç sözleşmesine dayalı olarak ileri sürülecek hakların ayni hak olmayıp şahsi bir hak olduğunu, bu nedenle üçüncü kişi olan müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini ve tapunun iptali ile tescil istemli dava açılamayacağını, diğer davalı ...'in savcılıkta verdiği ifadenin müvekkili açısından bağlayıcı olmayıp davacılar ile diğer davalının arasındaki inanç sözleşmesinin içeriğinin emredici hükümlere, ahlaka ve kamu düzenine aykırı olduğunu, müvekkilinin iyiniyetli üçüncü kişi olarak ve banka kredisi kullanarak taşınmazı satın aldığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; 417 ada 11 parsel sayılı taşınmazdaki 14 nolu bağımsız bölümün davacıların mirasbırakanı ... adına kayıtlı iken 01.02.2007 tarihli intikal işlemi ile davacılar ... ve ... adlarına kayıtlı hale geldiği, davacılar tarafından ise 04.06.2007 tarihli satış işlemi ile davalı ...'e devredildiği, davalı ... tarafından da 23.07.2007 tarihinde satış yolu ile diğer davalı ...'e temlik edildiği; davacıların, murisleri ... tarafından davalı ...'e 270.000,00 TL ödünç para verildiğini, davalının bu parayı işletip 23.09.2006 tarihinde 4.000,00 TL nakit ödeme yaptığını, bu arada ...'nın 24.09.2006 tarihinde ölümü üzerine, davalı ...'in 01.02.2017 tarihinde 300.000,00 TL bedelli, 1 yıl vadeli çek verip ödeyememesi nedeniyle geri aldığını ve kendisine taşınmazı devretmeleri halinde bankadan çekecekleri krediyi kendilerine ödeyerek borcu kapatmak istediğini bildirmesi üzerine davalı ...'e taşınmazı devrettiklerini, onun da muvazaalı olarak diğer davalıya devrettiğini ileri sürerek eldeki temyize konu davayı açtıkları anlaşılmaktadır.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı ... tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 12.878,86 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalı ...'den alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16.04.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.