Logo

1. Hukuk Dairesi2024/837 E. 2024/2076 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Dava konusu taşınmazın hissedarlarından birinin gerçekte var olmadığı iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasında, Bölge Adliye Mahkemesi'nin hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine ilişkin kararının temyizi üzerine verilen bozma kararına uyularak verilen esastan ret kararının davacılar ile davalı Tapu Müdürlüğü ve kayyım tarafından temyiz edilmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesinin bozma kararına uyarak verdiği esastan ret kararının, usul ve yasaya uygun olduğu, davacıların temyiz itirazlarının kararın bozulması için yeterli olmadığı değerlendirilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1228 E., 2023/1904 K.

KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Marmaraereğlisi Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2016/96 E., 2017/366 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar ... ve diğerleri vekili, davacı ... vekili, davalı ... Sicil Müdürlüğü ve ... kayyımı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar ... ve müşterekleri vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin ...’ın evlatları olduğunu, dava konusu 2378 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında, “...” isimli bir kişi ile müştereken hissedar olarak göründüklerini, dava konusu taşınmazın kadastro tespit tutanağının edinme sebebinde, müvekkillerinin annesi ...’ın babası olan ... ’nin (müvekkillerinin dedeleri) 1924 yılında vefatı ile geriye müvvekkillerinin anneleri ... ile teyzeleri ...’nin kaldığının belirtildiğini oysa müvekkillerinin ... isminde bir teyzelerinin olmadığını, müvekkillerinin annesi tarafından kendilerine böyle bir bilgi verilmediğini, taraflarınca yapılan araştırmada da böyle bir bilgiye rastlanmadığını, zira ...’nin hiçbir zaman ... isminde bir kardeşi veya ablası olmadığını ileri sürerek müvekkillerinin ... adında bir teyzelerinin olmadığının tespitine, ...’nin adının tapudan terkini ile ... adına kayıtlı hissenin müvekkilleri adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle eldeki davaya bakmakla görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, davacı tarafça eldeki dava açılmadan önce Tapu Müdürlüğüne başvurulması zorunlu olup idari müracaat prosedürünün tamamlanması gerektiğini, dava konusu taşınmazın kadastro tespit tutanağının edinme sebebinde ve malik hanesinde ...’nin adının geçtiğini ve malik hanesi bölümünde ...’nin Ankara’da ikamet ettiğinin yazılı olduğunu, bu durumun ...’nin evlilik sebebiyle Ankara’da olma ihtimalini akla getirdiğini, gerekirse Mahkemece kadastro tutanak mümzilerinin de dinlenebileceğini, bu mümkün olmazsa dahi tapu kayıtları resmi evrak niteliğinde olup, aksinin ancak eşdeğer bir belge ile iddia ve ispat edilebileceğini, tapu kaydından ...’nin kim olduğu anlaşılamıyor ise bu durumda ...’nin hak ve menfaatlerinin korunması için 3561 sayılı Yasa uyarınca Mal Müdürünün kayyım olarak atanmasının gündeme geleceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2. Yargılama sırasında, Hazine tarafından Marmaraereğlisi Sulh Hukuk Mahkemesinde kayyım tayini istemiyle açılan davada yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin 22.03.2017 tarihli, 2016/157 Esas, 2017/55 Karar sayılı kararıyla, dava konusu 2378 parsel sayılı taşınmazda 4/16 pay sahibi olan ...’nin açık kimlik ve adres bilgilerine ulaşılamadığı, sağ veya ölü olup olmadığının, ölü ise mirasçılarının kim olduğunun tespit edilemediği gerekçesiyle ilgililerin hak ve menfaatlerini korumak amacıyla Hazinenin talebinin kabulüne, 3561 sayılı Yasa’nın 2/2 nci maddesi gereğince Marmaraereğlisi Mal Müdürünün yönetim kayyımı olarak atanmasına karar verilmiştir.

Dahili davalı kayyım vekili cevap dilekçesinde özetle; tapu kaydının dayanak belgeler doğrultusunda oluşturulan resmi belge niteliğinde olduğunu, bu belgenin aksinin ileri sürülmesi mümkün olmadığı için mevcut olmayan bir kişinin tapuda malikmiş gibi kaydedilmesinin de hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Marmaraereğlisi Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.11.2017 tarihli, 2016/96 Esas, 2017/366 Karar sayılı kararıyla; tüm dosya kapsamına göre eldeki davanın dava konusu taşınmazın hissedarlarından ...’nin gerçekte varolmadığının tespiti ile tapuda ... adına kayıtlı olan hissenin iptal edilerek davacılar adına tescili istemine ilişkin olduğu, dava konusu taşınmazda hisse sahibi olan ..., taşınmazın kadastro tutanağı ve tapu kaydına göre davacıların teyzesi olarak görünüyor olsa da nüfus kayıtlarına göre davacıların böyle bir teyzesinin bulunmadığı, yargılama sırasında yaptırılan kolluk araştırmasının da bu durumu teyit ettiği, taşınmazın kadastro tespitinin 1962 yılında yapıldığı ve dava tarihine kadar aradan 55 yıl geçtiği göz önünde bulundurulduğunda kadastro tutanak mümzilerinin yaşıyor olma ihtimalleri bulunmadığından, usul ekonomisi gereği davayı uzatmamak adına dosyanın, tutanak mümzilerinin yaşayıp yaşamadığına ilişkin araştırma yapılmaksızın karara çıkarıldığı gerekçesiyle;

Davanın kabulüne, dava konusu 2378 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında yer alan ... adına kayıtlı hissenin iptali ile iptal edilen hissenin davacıların hisseleri oranında tapuya tesciline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMA SONRASI YARGILAMA SÜRECİ

A. İstinaf

İlk Derece Mahkemesi kararına karşı süresi içerisinde davalı ... Müdürlüğü ile dahili davalı yönetim kayyımı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 15.03.2018 Tarihli, 2018/73 Esas, 2018/216 Karar sayılı kararıyla; olayları anlatmanın taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmanın ise HMK'nın 25, 26, 31 ve 33 üncü maddeleri gereğince hakime ait olduğu, dava dilekçesindeki açıklamalara göre davanın, kadastro öncesi muristen intikal hukuki sebebine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu, dava konusu taşınmazın edinme sebebine göre, taşınmazın tapu kaydı uyarınca ...,...’e ait olduğu ve ...’in ölümüyle geriye ...,...’nin, ...’in ölümüyle ise geriye kızları ... ve ...’nin kaldığının belirtildiği, taşınmazın kadastro tespitinin 18.04.1964 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 10.03.2016 tarihinde açıldığı, bu arada 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3 üncü maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin de geçtiği gerekçesiyle; davalı ... Müdürlüğü ve kayyım vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, Marmaraereğlisi Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.11.2017 tarihli, 2016/96 Esas, 2017/366 Karar sayılı kararının HMK.nın 353/1-b.2 maddesi gereğince kaldırılmasına ve davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.

B. Temyiz

Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı süresi içerisinde davacılar vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

Dairenin 06.10.2022 tarihli ve 2022/6117 Esas, 2022/6455 Karar sayılı kararıyla; Bölge Adliye Mahkemesince, davanın kadastro tespit öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu ve dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde karar verilmiş ise de, yapılan değerlendirme ve varılan sonucun dosya kapsamına uygun olmadığı, dava dilekçesinin içeriğine, iddianın ileri sürülüş biçimi ve tüm dosya kapsamına göre eldeki davanın, dava konusu taşınmazın tapu kayıt maliklerinden ...’nin muhayyel kişi olduğu ileri sürülerek açıldığı, bu iddia karşısında davanın, kadastro tespit öncesi nedene dayalı olarak açılmış olan tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olmayıp kadastro sırasında yapılan işleme yönelik olduğu, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün 10.08.2022 tarihli yazısı ve eki belgelerden ...’nin muhayyel kişi olmayıp gerçekte var olan bir kişi olduğunun anlaşıldığı, bir kişinin gerçekte varolmaması ile nüfusa kayıtlı olmaması ayrı hususlar olduğundan, Bölge Adliye Mahkemesince davanın esastan reddine karar verilmesi gerekirken, hukuki nitelendirmede hataya düşülerek, yanlış değerlendirme ile davanın kadastro tespit öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu ve hak düşürücü sürenin geçtiği kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğu belirtilerek karar bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı yazılı kararı ile; bozma ilamında belirtildiği üzere iptal ve tesciline karar verilmesi istenen nizalı taşınmaz payının maliki ...'nin muhayyel kişi olmadığı, varolan kişi olduğu gerekçesi ile davalıların istinaf taleplerinin kabulüne, yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın esastan reddine karar verilmiştir.

V.TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ... ve diğerleri vekili, davacı ... vekili ve davalı ... Sicil Müdürlüğü ve ... kayyımı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacılar ... ve diğerleri vekili; ...'nin gerçekte var olmayan bir kişi olduğunu, Daire gerekçesinin doğru olmadığını, ... gerçekte var olan biri ise alt soyunun araştırılması gerektiğini, eksik araştırma ile karar verildiğini, ...'nin sehven tapu kayıtlarında yer aldığını ve hissesinin davacılara verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

2.Davacı ... vekili; verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, gerekçe içermediğini, eksik inceleme ile karar verildiğini, ...'nin gerçekte var olmadığını, bilirkişi raporlarının eksik olduğunu, bahse konu kararın bozularak İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesine geri gönderilerek hem dosyanın esası hakkında Mahkemece yeniden bir inceleme ve araştırma yapılmasına hem de kişinin gaipliğine karar verilmesi için başvurulacak yetkili mahkeme kararının bekletici mesele yapılmasına karar verilmesini talep ettiklerini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

3. Davalı ... Sicil Müdürlüğü ve ... kayyımı vekili; Mahkemece karar verilirken kayyım ve Tapu Sicil Müdürlüğü olarak iki ayrı kurum olduğu halde ayrı ayrı vekalet ücreti hükmedilmesi gerekirken tek vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava; dava konusu 2378 parsel sayılı taşınmazın 4/16 hisse sahibi ...’nin gerçekte varolmadığının tespiti ile ... hissesinin davacılar adına tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190/1 inci, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ncı ve 8 inci, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 1 inci maddeleri,

2. Yargıtay HGK'nun 10.04.1991 tarihli, 1991/8-51 Esas, 194 Karar ve 15.04.2011 tarihli 2011/8-111 Esas, 2011/180 Karar sayılı kararları.

3. Değerlendirme

1. Bölge Adliye Mahkemesinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, hükmüne uyulan bozma kararına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacılar ... ve diğerleri vekili, davacı ... vekili ve davalı ... Sicil Müdürlüğü ve ... kayyımı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 157,75'er TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan, 427,60 TL onama harcının davalı ... kayyımı vekilinden alınmasına,

Dosyanın Marmara Ereğlisi Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.03.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.

...