Logo

1. Hukuk Dairesi2024/835 E. 2024/2071 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hile nedeniyle tapu iptali ve tescil davasında, davacının ölümü nedeniyle lehine tescil hükmü kurulup kurulamayacağı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının vefatı nedeniyle terekesine temsilci atanıp davaya devam edilmiş olmasına rağmen, vefat eden davacı adına tescil kararı verilmesinin usulüne aykırı olduğu, ancak bu hususun düzeltilmesinin yeniden yargılama gerektirmediği gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/607 E., 2023/341 K.

HÜKÜM : Kabul

Taraflar arasında tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece kararın bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; davalı ...’in torunu ...’nın eşi olduğunu, 11645 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 5 no.lu bağımsız bölümün devri konusunda davalı ile aralarında kendisine bakılması karşılığında mülkiyetin kendisinde, intifa hakkının ise davalıda olması şartıyla anlaştıklarını, yaşlı ve bakıma muhtaç biri olduğunu, davalının kendisini oyuna getirmesi sonucunda taşınmazın satış suretiyle davalıya devredildiğini, satış işleminin yapılmasından sonra durumu fark ettiğini, bu taşınmazdan başka mal varlığı olmadığını, halen dava konusu yerde oturduğunu, okuma yazması olmadığını, yaşlı olduğunu, hastaneye götürme bahanesiyle dava konusu taşınmazın bulunduğu değil diğer bir Tapu Müdürlüğüne götürüldüğünü, işlem sırasında rapor istenmediğini ileri sürerek çekişme konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında ölümü ile İstanbul Anadolu 2. Sulh Hukuk Mahkemesi 16.01.2023 tarih 2022/1808 E., 2023/221 K. sayılı kararı ile terekesine ... tereke temsilcisi olarak atanmış, karar 11.04.2023 tarihinde kesinleşmiştir.

II. CEVAP

Davalı; devrin bedeli karşılığında yapıldığını, yaza kadar oturmasına müsaade edildiğini, davacının Kastamonu’ya taşındığını, ancak eşyalarını hala evden almadığını, imam nikahlı eşi ...ile birlikte Kastamonu’ya temelli yerleşeceğinden hem dava konusu yeri hem de eşinin aynı taşınmazdaki başka dairesini satmaya karar verdiklerini, davacının çocukları ile arası iyi olmadığından taşınmazı satıp üvey çocuklarına paylaştırmak istemesi üzerine pazarlıkla satın aldığını, aracını ve taşınmazını sattığını, Kartal Tapu Müdürlüğünde yoğunluk olduğundan diğer tapu müdürlüğüne gidildiğini, davacının imam nikahlı eşinin, kendisinin eşinin babası olduğunun öğrenildiğini, babalık davası açıldığını, davanın geri çekilmesi için tehdit edildiklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEME KARARI

İstanbul Anadolu 27. Asliye Hukuk Mahkemesi 26.11.2020 tarih 2018/134 E., 2020/343 K. sayılı kararı ile; davacının birlikte yaşadığı ...'in davalının eşi ...’nın biyolojik babası olduğunun iddia edildiği ve bu iddianın sonradan öğrenildiği, İstanbul Anadolu 18. Aile Mahkemesinin 2018/288 E. sayılı dava dosyası ile babalığın tespiti için dava açıldığı, davacı tarafından söz konusu davanın geri çekilmesi için davalı ve eşine talepte bulunulduğu, talebinin kabul görmemesi üzerine eldeki davanın açıldığı, davacının dava konusu taşınmazı gerçek bir satış iradesi ile davalıya satış sureti ile devrettiği ve bedelini aldığı, davacının satış esnasında yanılgıya düşürülmediği, sözleşmenin geçerliliğini etkileyecek irade bozukluğu halinin mevcudiyetinin ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 09.11.2021 tarihli 2021/613 Esas, 2021/1672 Karar sayılı kararıyla; taşınmazın satışına konu resmi senette, taşınmaz bedelinin tamamen ve peşinen alındığının yazılı olduğu, resmi belgenin aksinin aynı kuvvette belge ile ispat edilebileceği, davacı tarafından bu iddiaların aynı kuvvette yazılı bir belge ile ispat edilemediği, aynı şekilde satış işlemi yapılması yönünde iradenin sakatlandığı iddiasının da ispatlanamadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 353/1.b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2.Dairenin 16.03.2022 tarihli 2021/10687 E., 2022/2140 K. sayılı kararıyla, dinlenen davacı tanık beyanları ile davacının bakılmak vaadiyle Tapu Müdürlüğüne götürülerek dava konusu taşınmazın devrinin sağlandığı, taşınmaz bedelinin her ne kadar resmi senette ödendiği belirtilmiş ise de hile hukuksal nedenine dayalı davaların her türlü delille ispatlanabileceği gözetildiğinde, davanın hukuksal niteliği gereği resmi senedin tek başına yeterli olmadığı, davalının eşi ... tarafından açılan soybağının kurulması (babalığın tespiti) davasının eldeki davadan sonra açıldığı, bu nedenle bu savunmaya da itibar edilemeyeceği, davalı ...’in hileli hareketleri sonucu davacıyı kandırmak suretiyle kendi adına taşınmazın devrini sağladığı, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İstanbul Anadolu 27. Asliye Hukuk Mahkemesi 09.05.2023 tarihli 2022/607 E., 2023/341 K. sayılı kararı ile bozma ilamında belirtilen gerekçelerle sûbut bulan davanın kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde, hileye ilişkin dosyada delil bulunmadığını, davacı tanıkları mirasçı olup menfaatleri bulunduğunu, bakıma ilişkin anlaşma bulunmadığını, satışın gerçek olduğunu, bedelin ödendiğini, yoğunluk nedeniyle farklı Tapu Müdürlüğüne gidildiğini, satış işlemleri sırasında davacının bilgisi ve rızası dahilinde çekilen video kayıtlarının davacının iradesinin satış iradesi olduğu, taşınmazın satışı hususunda tarafların anlaştıkları ve taşınmaz bedelini elden teslim aldığına ilişkin ses ve görüntüler içerdiğini, satıştan sonra davacının birlikte yaşadığı imam nikahlı eşi ...'in, eşinin öz babası olduğunu öğrendiğini, taraflar arasında bu durum nedeniyle ağır tartışmalar yaşandığını, eşi olan ... ...'in davacının birlikte yaşadığı ...'e karşı babalık davası açacağını söylemesi üzerine, davacının da satışı yapılan dairenin geri alınması için dava açacağını beyan ettiğini, davanın sonra açılmasının aleyhine yorumlanmayacağını, davacının bakım amacı olsa idi ölünceye kadar bakım sözleşmesini eşi ile, oğulları veya kızları ile yapması gerektiğini,davacı tanıklarının dahi satma iradesi olduğunu ortaya koyduğunu, satış bedeli olan 175.000TL’nin elden ödendiğini, davanın süresinde açılmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 36 ncı ve 39 uncu, HMK’nın 297 nci maddeleri

3. Değerlendirme

Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

Ne var ki, lehine tescil hükmü kurulan davacı ...’nün hüküm tarihinden önce ölmesi sebebiyle tereke temsilci atanarak davaya devam olunduğu halde ölü kişi adına tescil hükmü kurulması isabetsizdir. Ancak, anılan hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine,

Re’sen yapılan inceleme sonucunda, İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (1) numaralı bendinde yer alan “davacı mirasbırakanı ...” kelimelerinden sonra gelmek üzere, “mirasçıları” kelimesinin yazılmasına ve hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

İstek halinde peşin alınan temyiz harcının ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.03.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy çokluğuyla karar verildi.

(Muhalif)

- KARŞI OY -

Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır. İlk Derece Mahkemesince (İDM) davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş, kararın istinafı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince (BAM) davacının istinaf başvurusunun esastan reddi yönünde hüküm kurulmuştur. Kararın temyizi üzerine Dairemizin 16.03.2022 tarihli E.2021/10687 K.2022/2140 sayılı kararıyla davanın kabul edilmesi gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur. İDM'ce Yargıtay kararı doğrultusunda davanın kabulü yönünde hüküm kurulmuş, Dairemizin Sayın Çoğunluğunca da karar onanmıştır.

Sayın Çoğunluk ile aramızdaki uyuşmazlık, davanın ispatlanıp ispatlanmadığı noktasında toplanmaktadır.

BAM'ın 09.11.2021 tarihli kararında da belirtildiği üzere davacı tanıklarının beyanlarının duyuma dayalı olduğu, kaldı ki bunların davanın kabul edilmesi halinde davacının mirasçıları olmalarından dolayı bundan menfaat elde edebilecek kişiler olduğu, dolayısıyla bu bakımdan da söz konusu tanıkların beyanlarının hükmü esas alınmasının uygun olmayacağı anlaşılmaktadır. Öte yandan tüm davalı tanıkları satışın gerçek olduğunu ve taşınmazın davacının iradesiyle satıldığını beyan etmişlerdir.

Davalı taraf, davalının eşi olan davacının torunu ... ...'in davacının imam nikahlı eşi aleyhine davacının kızı ile ilişkisinden doğan çocuk olduğu ve bu kişinin genetik babası olduğu iddiasıyla soybağı davası açacağını söylemesi üzerine taraflar arasında husumet oluştuğunu, eldeki davanın bu nedenle açıldığını savunmuştur. Bu savunmanın aksi kanıtlanamadığı gibi dosya arasında bulunan kayıtlarda satışın yapıldığı 07.03.2018 tarihinden sonra davalının kocası ...'nın 23.03.2018 tarihinde soybağının reddi davası, 02.04.2018 tarihinde de babalık davasını açtığı ve bu davalar sonucunda davalının eşinin davacının imam nikahlı eşinin oğlu olduğunun açıklığa kavuştuğu anlaşılmaktadır.

Yargıtay'ın bozma ilamında ... tarafından açılan soybağının kurulması davasının eldeki davadan sonra açılması da davanın kabul edilmesi için bir gerekçe yapılmıştır. Ancak davalı taraf davacının ... ...'in babası olduğunu satıştan sonra öğrendiğini ve bu satıştan sonra ... ...'in davacıya giderek eşi ...'nin aynı zamanda kızı ile ilişkisi olmasına rağmen bu evliliği nasıl sürdürdüğü yönünde hesap sorduğunu, bunun üzerine aralarında husumet çıktığını, davacının eldeki davayı soybağının reddi davasından 4 gün önce açmasının bu bağlamda davalı taraf aleyhine yorumlanamayacağını, zira davalının eşi ...'nın davayı açacağını söylemesi üzerine de davacının bu davayı davalı tarafı zor durumda bırakmak üzere açtığını savunmuştur. Olgusal temele sahip olmadığı ortaya konulamayan bu savunma karşısında davalı tarafın savunmasının dayanaksız olduğu söylenemez.

Açıklanan nedenlerle ispatlanamayan davanın reddedilmesi gerektiğinden bahisle, İDM kararının bozulması gerekirken aksi yöndeki Sayın Çoğunluğun görüşüne iştirak edilememiştir.