Logo

1. Hukuk Dairesi2024/876 E. 2025/1875 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekâleten yapılan taşınmaz satışının, vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeniyle geçersiz olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Vekilin, vekalet verenin menfaatine aykırı olarak ve vekaletnamede belirtilen yetkiyi aşarak, taşınmazları düşük bir bedelle annesine devretmesi ve vekalet alanın da bu durumu bilmesi/bilmesi gerektiği değerlendirilerek yerel mahkemenin davayı reddeden kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/2359 E., 2023/1692 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Şarkışla 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/258 E., 2023/260 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl ve birleştirilen davada davacılar ve davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Asıl davada davacı ... dava dilekçesinde; davalı ile kendisi arasında alacak verecek ilişkisinden dolayı husumet olduğunu, murisin Sivas ili, Şarkışla ilçesi, ... köyünde kain 262 ada 1 parsel sayılı taşınmazının ölmeden önce hile ile davalı ...'ye devredildiğini ileri sürerek 262 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davalı ... adına tapu kaydının iptali ile kendi adına tescilini talep etmiştir.

2.Birleştirilen davada davacılar vekili dava dilekçesinde; murisleri ...'un Almanya ülkesinde yaşadığı için Sivas ilindeki intikâl ve sair işlerini yürütmek üzere taşınmazlarla ilgili yetki de içerir şekilde Sivas'ta yaşayan yeğeni davalı ...'u 2003 yılında vekil tayin ettiğini, davacı ...'nın kendi adına ev yapılması için davalı ...'nin oğluna para gönderdiğini ancak evin yapılmaması üzerine davacı ... tarafından davalı ...'nin oğlu ... hakkında 2014 yılında icra takibi başlatıldığını, icra takibinden kaynaklı husumet sebebiyle vekil davalı ... tarafından 2003 yılındaki vekâletnamenin kötüye kullanılması suretiyle murisin dava konusu taşınmazlarının ...'un annesi olan davalı ...'ye el ve işbirliği içinde satıldığını, davacılar ve murisin satıştan haberdar olmadığını, murisin ölene kadar dava konusu 262 ada 1 parselde 1980 yılında yaptırdığı evinde oturduğunu, davacıların da yaz aylarında bu evde oturduğunu, murisin 2017 yılında öldüğünü, 2018 yılında eve girmek isteyen davacılara davalıların izin vermemesi üzerine evin satıldığını öğrendiklerini, murisin yurtdışında yaşamasından dolayı ekonomik durumunun iyi olduğunu, taşınmaz satma ihtiyacı olmadığını, satıştan murise veya davacılara bir bedel ödenmediğini, tapuda gerçek değer dışında satış yapıldığını, vekâlet veren murisin menfaatine aykırı şekilde işlem yapıldığını, murisin kardeşine parayla kendi taşınmazını satmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların davalı ... adına tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında davacılar adına tescilini, davalıların taşınmazlara müdahalesinin men'ini, olmazsa bedelin faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Asıl ve birleştirilen davada davalılar vekili cevap dilekçelerinde; zamanaşımının dolduğunu, davalı ...'un tapu maliki olmayıp pasif husumeti bulunmadığını, davacı ... ile murisin Almanya Mahkemelerinde boşandığını ancak kararın Türkiye'de tanıma ve tenfizinin yapılmadığını, asıl davada ...'nın tek başına aktif dava ehliyeti omadığını, birleştirilen davada tapu iptali ve tescil ile müdahalenin men'i talebinin aynı anda istenemeyeceğini, davacı ...'nın dava konusu 282 ada 1 parsel üzerinde ev inşa etmek istemesi üzerine ...'un masraf yaparak müteahhite ödeme yaptığını, ancak murisin inşaata izin vermediğini, davacının verdiği paraların tahsili için davalı ...'nin dava dışı oğlu ... hakkında icra takibi başlattığını, murisin bu icra takibinden dolayı ...'un zararını karşılamak istediğini, murisin ...'a ve davalılara olan borçları, davalıların evin yapımında olan maddi ve manevi katkıları nedeniyle dava konusu taşınmazları davalı kardeşi Hatice'ye sattığını, satış işiyle uğraşmamak için de verdiği vekâletnamenin kullanıldığını, satış bedelinin murise ödendiğini, murisin ölene kadar da evde davalı kardeşiyle kaldığını belirterek asıl ve birleştirilen davaların reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 09.09.2021 tarihli kararı ile; asıl davanın aktif dava ehliyeti yokluğundan usulden reddine, birleştirilen davada tapu iptali ve tescil isteminin kabulüne karar verilmiştir.

IV.KALDIRMA KARARI VE KALDIRMA SONRASI YARGILAMA SÜRECİ

A.Birinci Kaldırma Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 09.09.2021 tarihli kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davalarda davacılar ve davalılar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 21.06.2022 tarihli kararıyla; birleştirilen davada tapu iptali ve tescil talebi ile müdahalenin men'i talebi bakımından ayrı ayrı nispi harç alınması gerektiği hâlde tek nispi harç alındığı, birleştirilen dosyadaki müdahalenin men'i istemi yönünden harcın ikmâl edilmesi gerektiği gerekçesiyle sair istinaf talepleri incelenmeksizin İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

B.İlk Derece Mahkemesince Birinci Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; eksik harcın ikmâl edildiği, asıl dava yönünden davacı ... dışında murisin başka mirasçıları da bulunduğundan asıl davanın aktif dava ehliyeti yokluğundan usulden reddine; birleştirilen dava yönünden, murisin 01.10.2003 tarihli vekâletname ile taşınmaz satış yetkisini içerecek şekilde davalı yeğeni ...'u vekil tayin ettiği, davalı ...'un da murise vekâleten dava konusu taşınmazları annesi olan davalı ...'ye satış suretiyle 7.000,00 TL bedelle devrettiği, murisin ekonomik durumunun iyi olduğu, taşınmaz satma ihtiyacı bulunmadığı, taşınmazların keşfen belirlenen değerleri ile satış bedelleri arasında fahiş fark bulunduğu, dava konusu satışın davacı ...'nın davalı ...'nin oğlu hakkında başlattığı icra takibinden sonra gerçekleştiği, davalı vekil ...'un bu kapsamda vekâlet görevini kötüye kullandığı, vekille işlem yapan davalı ...'nin de vekil ...'un annesi olup iyiniyetinin kabul edilemeyeceği ve birlikte hareket ettikleri gerekçesiyle birleştirilen davanın kabulü ile taşınmazların davalı ... adına tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında davacılar adına tesciline, taşınmazlara davalılar tarafından yapılan müdahalenin men'ine karar verilmiştir.

V.İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davalarda davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; asıl davanın aktif dava ehliyeti yokluğundan usulden reddine dair kararın isabetli olduğu, davacı ...'nın veraset ilâmına göre murisin mirasçısı olduğu gerekçesiyle davalılar vekilinin derdestlik ve davacı ...'nın dava ehliyeti olmadığına dair istinaf itirazlarının reddine, birleştirilen dosya yönünden ise murisin davalıya satış yetkisi de içeren vekâletname verdiği, vekâletnamenin hile ile verildiğinin tanık beyanlarından anlaşılamadığı, dinlenen davacı tanıklarının tamamının murisin akıl sağlığının yerinde olduğunu ve vekâletnamenin satış yetkisi içerdiğini murisin bildiğini doğruladıkları, böylece davalı vekil ...'un vekil eden murisin talimatı dışına çıkarak vekâlet görevini kötüye kullandığı iddiasının ispatlanamadığı, davalıların kullanımı mülkiyet hakkına dayandığından el atmasının önlenmesi talebinin de reddi gerektiği gerekçesiyle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurmak suretiyle asıl davanın aktif dava ehliyeti yokluğundan usulden reddine, birleştirilen dava yönünden tapu iptali ve tescil ile müdahalenin men'i taleplerinin reddine karar verilmiştir.

VI.TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

1.Asıl ve birleştirilen davalarda davacılar vekili temyiz dilekçesinde; asıl davada taraf teşkili için süre verilmeden usulden red kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, birleştirilen dava yönünden ise yurtdışında olan murisin köydeki işlerini yürütmek için verdiği vekâletnamenin kötüye kullanıldığının tanık beyanlarıyla ispatlandığını, murisin taşınmaz satışı değil işlemlerinin yürütülmesini, hayvancılık tesisi kurmak için vekalet verdiğinin tanık beyanlarıyla doğrulandığını, murisin kendi yaptığı ve yaşadığı evi satmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, vekâletname ile satış tarihi arasında 10 yıldan uzun zaman geçtiğini, murisin satışa rızası ve vekile talimatı olmadığını, bedel ödenmediğini, bir kısım alacaktan dolayı mahsuplaşıldığı savunmasının ispatlanmadığını, davalının mahsuplaşmaya delil olarak sunduğu adi yazılı evrakın vekâletnameden çok sonra düzenlendiğini ve murisin imzasını taşımadığını, murisin davalılara borcu olduğuna dair evrak sunulmadığını, taşınmazın, davacının davalının oğlu hakkında 2014 yılında icra takibi başlatması üzerine husumetle gizlice satıldığını, anne-oğul olan davalılar arasında el ve işbirliği olduğunu belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

2.Davalılar vekili temyiz dilekçesinde; davacıların asıl davanın reddine dair İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmediklerinden asıl davayı temyiz hakları olmadığını, davacı tanıklarının beyanlarının gerçeğe aykırı olduğunu, murisin satışı sezmiş olması halinde vekili azledebileceği halde azil olmadığını, davalı tanığı ...'nın beyanına göre murisin dava konusu evi davalı ...'ye verdiğini kendisinin söylediğini, asıl davada harç ikmal edildiği hâlde nispi yerine maktu vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, birleştirilen dosya yönünden tapu iptali ve tescil ile müdahalenin men'i olarak iki ayrı talebin reddedildiğini, bu sebeple iki ayrı nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken birleştirilen davada tek vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu, davalılara iadesine hükmedilen yargılama giderleri, istinaf başvuru harcı ve istinaf karar harçlarının eksik olduğunu belirterek Bölge Adliye Mahkemesinin kararının bozulmasını istemiştir.

B.Değerlendirme ve Gerekçe

Asıl dava hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, birleştirilen dava, vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, müdahalenin men'i, olmazsa bedel isteemine ilişkin olup davalılar vekilinin temyiz istemi harç, yargılama gideri ve vekâlet ücretine yöneliktir.

1.Hemen belirtmek gerekir ki; birinci kaldırma kararı sonrasında İlk Derece Mahkemesince yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararla asıl davanın usulden reddine, birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiş, ancak bu karar asıl davada davacı ... tarafından istinaf edilmemiştir. Bu nedenle İlk Derece Mahkemesince asıl davanın usulden reddine dair verilen kararı istinaf etmeyen davacı ...'nın asıl dava yönünden Bölge Adliye Mahkemsince verilen usulden ret kararını da temyiz etme hakkı bulunmadığı anlaşıldığından, asıl dava yönünden davacı ... vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

2.Asıl davada verilen aktif dava ehliye yokluğundan davanın usulden reddine dair karara karşı davalı ... vekilinin vekâlet ücreti yönünden maktu değil nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğine dair temyiz itirazlarına gelince; karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2. maddesinde "Davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemesi ve husumetten redde karar verilmesinde davanın görüldüğü mahkemeye göre Tarifenin 2. kısım 2. bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçücü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur." şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Bu düzenlemeye göre Bölge Adliye Mahkemesince kurulan temyize konu hükümde asıl davanın dava ehliyeti yokluğundan usulden reddi bakımından davalı lehine maktu vekâlet ücretine hükmolunmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu bakımdan asıl davada davalı ... vekilinin temyiz itirazının reddi gerekir.

3.Birleştirilen davada davacılar vekilinin temyiz itirazlarına gelince; bilindiği üzere 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır.

4.Vekâletin kapsamı sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1.maddesi) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk mülga Borçlar Kanunu'nda daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'da benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

5.Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

6.Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (re'sen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek, en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış, daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

7. Somut olayda; davacıların murisi 10.04.1944 doğumlu ...'un 20.08.2017 tarihinde evli olarak öldüğü ve geriye mirasçı olarak eşi davacı ..., çocukları ... ve ...'yı mirasçı olarak bıraktığı, Eyüp 1. Noterliğinin 01.10.2003 tarihli ve 20439 yevmiye sayılı vekâletnamesi ile murisin, yurt içinde dilediği kişilerden dilediği koşullarda taşınmaz alma, dilediği kişiye, dilediği şartlarda taşınmaz satma, bankadan para çekme ve adına açılan davaları takip etmeye yetkili olarak davalı yeğeni ...'ü vekil tayin ettiği, davacı ... tarafından davalı ...'nin davadışı oğlu ... ... hakkında İzmir 15. İcra Dairesinin 2014/14840 sayılı dosyası üzerinden 11.11.2014 tarihinde 59.927,54 TL alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığı, icra takibinden yaklaşık 1 yıl sonra, anılan vekâletnameye istinaden davalı ... tarafından murise vekâleten dava konusu Sivas ili, Şarkışla ilçesi, ... köyünde kain 3 katlı yığma ev ve arsası vasıflı 262 ada 1, tarla vasıflı 140 ada 34 ve 148 ada 8 parsel sayılı taşınmazların annesi davalı ...'ye satıldığı anlaşılmaktadır.

8.Dosya kapsamında, muris hakkındaki kolluk araştırması raporuna göre murisin uzun yıllar yurt dışında yaşadığı, ölmeden önce sürekli yurt dışına gidip geldiği, yaz aylarında köye döndüğü, yurt dışından emekli olduğu, öldüğü 2017 yılında köy şartlarına göre ekonomik durumunun iyi olduğu ve taşınmaz satmaya ihtiyacı olmadığı belirlenmiştir. Murisin taşınmaz alım, satım, bankadan para çekme yetkilerini içeren 2003 tarihli vekâletname ile yeğeni davalı ...'u vekil tayin etmiş ve dava konusu satış da 2015 yılında vekil ... tarafından annesi davalı ...'ye yapılmış olup birleştirilen davada davalıların murisin kendilerine borçları olduğuna, evin yapımında davalıların da çalıştığına, murisin borçlarına karşılık mahsuplaşma amaçlı olarak taşınmazın kendilerine devredildiğine ilişkin savunmalarına karşılık, davacıların murisin davalılara borcu olmadığını, satış talimatı vermediğini, satıştan haberi olmadığını, satışın davacı ...'nın davalı ...'nin oğlu ... hakkında 2014 yılında icra takibi başlattıktan 1 yıl sonra husumetle gizlice yapıldığını ileri sürmüşlerdir.

9.Birleştirilen davada davalıların savunmalarına dayanak olarak sundukları adi yazılı tarihsiz ve 24.08.2010 tarihli belgeler ve tanık beyanları incelendiğinde; 24.08.2010 tarihli belgenin davalı ...'nin dava dışı oğlu ... ile dava dışı müteahhit ... arasında 35.000,00 bedel karşılığında ev yapım işine dair olduğu, evin hangi taşınmaz üzerine kimin adına yapılacağının yazılı olmadığı, tarihsiz hesap defteri sayfasında "26.01.2010 ... 5.475 TL ÖDENDİ" ve "26.04.2011 ... 5.475 TL ödendi" yazıları karşısında "Yem için" ibaresi olduğu, yine belgelerde murisin imzasının bulunmadığı ve vekâlet tarihinden 7-8 yıl sonra düzenlendikleri, dinlenen davacı tanıkları Bekir Şenol ve ...'un murisin 2003 yılında yeğenine vekâlet verdiğini ancak 2015 yılındaki satıştan haberi olmadığını, murisin taşınmaz satmaya ihtiyacı olmayıp gelirinin iyi olduğunu, ölene kadar da yaptırdığı ve davalıya devredilen evde yaşadığını beyan ettikleri, muris ile temlik alan davalı ...'nin kardeşleri olan davacı tanığı ...'un beyanında vekâletin köyde yapılacak hayvancılık işleri için verildiğini, davacı ...'nın ev yaptırmak için davalı ...'nin oğluna para verip alamaması ve icra takibi başlatması üzerine 2003 tarihli vekâletin kötüye kullanılarak bedelsiz satış yapıldığını, murisin satıştan haberi olmadığını beyan ettiği, dosya kapsamında davalılarca murise yapılan herhangi bir ödeme evrakı sunulmadığı, dinlenen davalı tanıklarının satış sebebine ilişkin çelişkili olarak ayrı ayrı, icra takibinden dolayı murisin davacı ...'ya kızıp satışı yaptığını, murisin kendisine baktığı için minnet duygusuyla taşınmazı kardeşine sattığını beyan ettikleri, taşınmazların davacı tarafından davalı ...'nin oğlu ... hakkında 2014 yılında başlatılan icra takibinden 1 yıl sonra vekil ... tarafından annesi Hatice'ye toplam 7.000,00 TL bedelle satıldığı, murisin satış yapılması için vekil davalı ...'a verdiği herhangi bir talimatının da bulunmadığı anlaşılmakla; murisin oturduğu taşınmaz da dahil dava konusu taşınmazlarını bilgi ve talimatı dışında el ve işbirliği içerisinde hareket ettiği annesine satan ve murise herhangi bir bedel ödemeyen davalı ...'un vekâlet görevini kötüye kullandığı, temlik alan Hatice'nin vekille anne-oğul olmaları karşısında vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bildiği veya bilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.

10. Yukarıda belirtilen sebeplerle, birleştirilen davanın kabulü gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Bölge Adliye Mahkemesinin birleştirilen davadaki tapu iptali ve tescil ile müdahalenin men'i taleplerinin reddine dair kararının (birleştirilen davada davalılar vekilinin temyiz itirazları şimdilik incelenmeksizin) bozulması gerekmiştir.

VII.KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1)Asıl davaya ilişkin olarak;

a)Davacı ... vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE

b)Davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesinin asıl davanın aktif dava ehliyeti yokluğundan usulden reddine dair kararının kesin olmak üzere ONANMASINA,

2)Birleştirilen davaya ilişkin olarak;

a)Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesinin birleştirilen davanın reddine dair kararının BOZULMASINA,

b)Davalılar vekilinin vekalet ücreti ve diğer yargılama giderine ilişkin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,

3)Asıl dava yönünden;

a) Peşin alınan harcın istek hâlinde temyiz eden davacı ...'ya iadesine,

b)Aşağıda yazılı 187,80 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalı ...'den alınmasına,

4)Birleştirilen dava yönünden;

a) Peşin alınan harcın istek hâlinde temyiz eden davacılar ..., ... ve ...'ya iadesine,

b) Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar ... ve Hatice'ye iadesine,

Dosyanın hükmü veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.