Logo

1. Hukuk Dairesi2024/891 E. 2025/939 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tespit harici bırakılan ve Hazine adına kayıtlı taşınmazlar üzerinde davacının zilyetlik iddiasına dayanarak tapu kaydı ve tescil isteminin kabul edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazların mera vasfında olduğunun ve meraların kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülk edinilemeyeceğinin gözetilerek, mahkemenin davacı lehine tapu kaydı ve tesciline karar vermesi hatalı bulunmuş ve hüküm bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/5 E., 2023/290 K.

Mahkemece bozmaya uyularak verilen karar, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde; Kars ili Merkez ilçe ... köyünde yapılan toprak tevzi çalışmalarında 842, 843 ve 845 parsel numaraları verilen ancak daha sonra Çerme köyünde yapılan kadastro çalışmalarında tespit harici bırakılan taşınmazlara zilyet olduğunu, babasından kendisine kaldığını ileri sürerek miras yoluyla gelen hakka ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmazların adına tapuya kayıt ve tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde ve yargılama sırasında, davanın reddini savunmuştur.

Yapılan yargılama sonucunda dava konusu taşınmazların bir kısmının tescil harici yerde bir kısmının davalı Hazine adına kayıtlı 419, 420, 421 ve 425 parsel sayılı taşınmazların içinde kaldığı anlaşılmıştır.

III. MAHKEME KARARI

Kars 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.04.2012 tarih 2010/198 Esas, 2012/104 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne, fen bilirkişi raporunda (A), (B), (C), (D), (E), (F), (H), (J), (K) harfleri ile gösterilen kısımların davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir.

IV.BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

1.Mahkeme kararı davalı Hazine vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 03.04.2014 tarihli 2014/5999 Esas ve 2014/3793 Karar sayılı ilamı ile; dava konusu 419, 420, 421 ve 425 parsel sayılı taşınmazların kadastro tutanaklarının 1968 yılında kesinleştiği, dava tarihine kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiği, fen bilirkişi raporunda (B), (D), (H), (J) harfleri ile gösterilen tescil harici bölümlere yönelik Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya elverişli olmadığı, belirtmelik tutanağında taşınmazların mera niteliğinde olduğu belirtildiğinden usulünce mera araştırması yapılması, dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait en az 3 adet hava fotoğrafları ile orto foto ve uydu fotoğraflarının getirilerek incelenmesi, komşu kayıtların ve varsa dayanak belgelerin getirtilmesi, taşınmazların başında komşu köylerden seçilecek yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları ile ziraat mühendisi, jeodezi ve fotogrametri uzmanı ve fen bilirkişinin katılımı ile yeniden keşif yapılması, taşınmazın öncesi mera değil ise taşınmazın ekonomik amaca uygun zilyetliğinin ne zaman başladığı, nasıl sürdürüldüğünün araştırılması, tescil koşullarının oluşması halinde yasal ilanların yapılması gerektiği belirtilerek karar bozulmuştur.

2.Kars 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.12.2016 tarih 2014/988 Esas, 2016/1342 Karar sayılı kararı ile; çekişmeli 419, 420, 421 ve 425 parsel sayılı taşınmazlara yönelik açılan davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine, tescil harici bölümlere yönelik davanın usulden reddine karar verilmiştir.

3.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacı vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

4.Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 14.09.2020 tarihli 2017/778 Esas ve 2020/2999 Karar sayılı ilamı ile; davacıya, taşınmazın ne şekilde kendisine intikal ettiği sorulup açıklattırılması, bu konunun ispatı açısından delil bildirme imkanının sağlanması ondan sonra çekilmeli taşınmaz bölümlerinde davacı lehine zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespit edilmesi gerektiği belirtilerek karar bozulmuştur.

5.Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen kısımda kullanım olmadığı, (D), (H), (J) harfleri ile gösterilen kısımların 1989 yılından buyana nizasız fasılasız malik sıfatıyla kullanıldığı, davacıya ailesinden intikal ettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, çekişmeli Çerme köyünde bulunan 419, 420, 421 ve 425 parsel sayılı taşınmazlara yönelik açılan davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine, çekişmeli ... köyünde bulunan 131 ada 9 parsel ile Çerme köyünde bulunan 422, 423 ve 424 parsel sayılı taşınmazlara yönelik davanın, tapu maliklerinin davalı olmaması nedeni ile usulden reddine, fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen bölüme yönelik davanın reddine, fen bilirkişi raporunda (D), (H) ve (J) harfleri ile gösterilen kısımların davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

V.TEMYİZ

A.Temyiz Sebepleri

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; kısmen kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı taraf lehine zilyetlik koşullarının gerçekleşmediğini, bozma ilamına uyulduğu halde gereklerinin yerine getirilmediğini belirterek ve re'sen görülecek eksiklikler nedeniyle kararın bozulmasını talep etmiştir.

B.Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil ile kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın tapuya tescili istemine ilişkindir.

Temyize konu fen bilirkişi raporunda (D), (H) ve (J) harfleri ile gösterilen bölümler, Kars ili Merkez ilçe Çerme köyünde 1968 yılında yapılan kadastro çalışmalarında tespit harici bırakılmıştır.

Mahkemece yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamında uygun düşmemektedir. Temyize konu taşınmaz bölümlerinin ... köyünde 1974 yılında yapılan toprak tevzi çalışmalarındaki tespitlere göre meradan açıldığı, davacının babasının 10-15 yıldır işgalinde olduğu anlaşılmaktadır. 1957 tarihli hava fotoğrafı üzerinde uzman bilirkişi tarafından yapılan incelemede taşınmaz bölümlerinin kullanılmadığı, ayrıca keşifte dinlenilen aynı köy yerel bilirkişileri ile 422, 423, 424 parsel sayılı taşınmazların malikleri tarafından taşınmaz bölümlerinin öncesinin mera olduğu, köylüler tarafından meradan açılıp tarla haline getirildiği, komşu köy yerel bilirkişileri tarafından taşınmaz bölümlerinin 1950'lere kadar açık arazi olduğu, daha sonra açılarak tarla yapıldığı beyan edilmiştir.

Bilindiği üzere; meralar, mülkiyeti Hazineye, kullanım hakkı köy ya da kasaba halkına ait, hayvanların otlatılması ve otundan yararlanılması için tahsis edilen veya kadimden beri bu şekilde kullanılan kamu orta malı niteliğindeki taşınmazlardır. Meraların ve öncesi mera olan taşınmazların üzerinde sürdürülen zilyetliğin süresi ne olursa olsun kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla mülk edinilmeleri mümkün değildir.

Somut olayda; davacının kullandığı bölümün meradan sökülerek elde edildiği kuşkusuzdur. Bu verilere göre hükme dayanak yapılan yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile uzman ziraat mühendisi bilirkişinin taşınmaz bölümlerinin mera olmadığı yolundaki raporunun yasal bir dayanağı bulunmamaktadır. Hal böyle iken, temyize konu taşınmaz bölümleri yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken maddi gerçekliğe aykırı yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile bilirkişi raporlarına itibar edilerek yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün, 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,

Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın Kars 2. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

26.02.2025 tarihinde oy birliği ile karar verildi.