"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/505 E., 2023/377 K.
HÜKÜM : Ret
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; 608 ada 14 parsel sayılı taşınmazda ...Evleri Sitesinin yapımı için davalıların ortağı olduğu... Yapı Ltd. Şti. ile 26.12.2007 tarihinde sözleşme yaptığını, şirketin verilen talimatlar dışına çıkması, iskan ve o tarihte vekille ilgili bazı problemler yaşanması üzerine mahkemelik olduklarını, bu dönemde maddi sıkıntı yaşadığını, davalı ...’in maddi destekte bulunacağı, teminat olarak verilecek tapu karşılığında bankadan teminat mektubu alıp kendisine verebileceği telkini üzerine davalı ...’in akrabası olan diğer davalı ...’i vekil tayin ettiğini, ancak vekâlet görevi kötüye kullanılarak maliki olduğu 608 ada 14 parsel sayılı taşınmazdaki (A) Blok 1 nolu bağımsız bölümün satış suretiyle davalı ...’e temlik edildiğini, satışın düşük bedelle yapıldığını, satış bedeli de ödenmediğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ve adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ..., davacının yurtdışında yaşadığını, akrabası davalı ...’e ait... Yapı Ltd. Şti’de çalıştığını, aralarındaki güven ilişkisi nedeniyle davacının kendisini vekil tayin ettiğini, daha sonra bu vekâleti kullanıp davacının... yapı Ltd. Şti.’ye olan borcuna mahsuben dava konusu taşınmazın devrini yaptığını, talimat doğrultusunda hareket ettiğini; davalı ..., dava konusu taşınmazı davacının borcuna mahsuben devraldığını, bu nedenle davacı aleyhine icra takibini evin bedelini düşerek 2.000.000 TL üzerinden başlattığını, iddiaların doğru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 14.11.2013 tarihli ve 2012/491 E. - 2013/713 K. sayılı kararıyla; çekişme konusu taşınmazı davalı ...’in diğer davalıya düşük bedelle temlik ettiği, satış bedelinin davacıya verilmediği, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı, davalıların takas iddiasını ispat edemedikleri gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. İlk Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Dairenin 30.04.2015 tarih ve 2015/3554 E- 2015/6454 K sayılı kararıyla; ''... davacı ile dava dışı yüklenici... Yapı İnşaat Taah. Al. Müh. San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında 26.12.2007 tarihinde yapılan inşaat sözleşmesi ile, 608 ada 13 (tevhitle 608 ada 14) parsel sayılı taşınmazda konut yapımının kararlaştırıldığı, davalı ...’in anılan şirketin temsilcisi olduğu, dosya içindeki tarihsiz tutanak ile anılan taşınmazdaki üç bloktan oluşan sitenin 26.12.2009 tarihinde işveren vekili ...’ye eksiksiz olarak teslim edildiğinin belirtildiği görülmektedir. Öte yandan; Manavgat 1. İcra Dairesinin 2012/1152 esas sayılı takip dosyasında; ... Yapı İnşaat Taah. Al. Müh. San. ve Tic. Ltd. Şti. müdürü ...’ün davacı ... aleyhine 17.04.2012 tarihinde 2.000.000.TL asıl alacak 776.219,18 TL faizi olmak üzere toplam 2.776.219,18 TL alacak için 26.12.2007-27.12.2007 tarihli inşaat sözleşmesine ve 09.03.2009 tarihli tutanak ve teslim tutanağına istinaden takip başlattığı, 05.11.2012 tarihinde davacının borcu vekilinin ödediğinden bahisle borca itiraz ettiğinden aynı tarihte takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190. maddesi ile Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesi hükümleri gereğince taraflardan her birinin, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğu açıktır. Somut olayda, davacı ile davalı ... arasında inşaat yapımına dair sözleşme yapıldığı, davacı adına vekili dava dışı ...’nin inşaat işinden dolayı eksiksiz olarak konutları teslim aldığına dair tutanak imzaladığı, ancak davacı ile dava dışı vekili ... arasında Manavgat Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan tapu iptali ve tescil davaları olduğu, eldeki davada ise davacının çekişme konusu taşınmaz temliki bakımından vekili davalı ...’ün vekalet görevinin kötüye kullandığı iddiasını ispat ettiğini söyleyebilme imkanı yoktur. Başka bir deyişle, davacının, vekili davalı ...’in kendi talimatına uygun davranmadığını, vekilinin sadakat ve özen borcuna aykırı hareket ettiğini tanık bildirmek suretiyle ispat edemediği kuşkusuzdur. Hâl böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Verilen Direnme Kararı
Mahkemenin 17.02.2016 tarihli ve 2016/7 E. - 2016/108 K. sayılı kararı ile; vekilin vekâlet görevini kötüye kullandığının her türlü delille ispat edilebileceği, bu nedenle yalnızca tanık delili ile ispat şartı aranmasının yerinde olmadığı, dosya kapsamına göre taşınmazın vekil tarafından çok düşük bir bedelle devredildiği, karşılığında davacıya bedel ödenmediği, takas iddiasının da davalılar tarafından kanıtlanamadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca Verilen Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Hukuk Genel Kurulunun 09.12.2021 tarihli 2018/1-888 Esas- 2021/1623 Karar sayılı kararıyla; " ... vekâlet görevinin kötüye kullanıldığını ispat yükü bu iddiayı ileri süren davacı tarafa aittir. İddianın tanık dâhil her türlü delille ispat edilmesi de mümkündür. Ancak davacının kabulünde olan sözleşme ilişkisi ile davalıların savunmalarında ileri sürdükleri tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde, somut olayda iddianın sadece taşınmazın düşük bedel gösterilerek satılmış olması ve karşılığında davacıya nakit bir bedel ödenmediği olgularına dayalı olarak ispat edildiği söylenemez.... davalı tarafça gösterilen tanıklar Mahkemece dinlenmiş, tanıklar tarafından da davacı ile davalı ...’ün sahibi olduğu şirket arasındaki inşaat yapım sözleşmesinde kararlaştırılan bedel nedeniyle 1 numaralı bağımsız bölümün devredildiği, İngiltere’de yaşayan davacının bu nedenle davalı ...’e yetki vererek taşınmazın devrini istediği beyan edilmiştir. Böyle olunca, vekil ...’ün vekâlet veren davacının talimatı dışına çıkarak iradesi dışında işlem yaptığı, dolayısıyla kanunun kendisine yüklediği sadakat ve özen borcuna aykırı davrandığı hususunun davacı tarafça ispat edildiği söylemez. .... Bu durumda Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına, bozma kararında gösterilen ve yukarıda açıklanan genişletilmiş gerekçelerle uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup direnme kararı bozulmalıdır." gerekçesiyle karar bozulmuş, davacı vekili tarafından karar düzeltme yoluna başvurulması üzerine HGK'nun 02.11.2022 tarihli ve 2022/1-809 E- 2022/1437 K sayılı kararı ile karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 09.03.2023 tarihli ve 2022/505 E. - 2023/377 K. sayılı kararıyla; bozma ilamlarında belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde ve aşamalarda ileri sürdüğü iddialarını yineleyip her ne kadar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında davacının davasını HMK'nın ilgili hükümleri doğrultusunda ispat edemediği kanaatine varılmışsa da bunun kabulünün mümkün olmadığını, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde dava konusu taşınmazın davalı vekil İsmail tarafından gerçek değerinin çok çok altında bir değerle diğer davalıya satışını gerçekleştirdiğini, satış bedelinin davacı müvekkiline verilmediğini, davalılar her ne kadar takas defiinde bulunmuşlarsa da bu takas iddialarını ispat edemediklerini, dolayısıyla davalı ...'in vekalet görevini kötüye kullandığının ispatlandığını, davalı tanıklarının, davalıların bir nevi işçisi statüsünde yer almakta olduklarını ve beyanlarının yanlı olduğunu, yanlı beyanların karşı delil olarak hükme esas alınmalarının açıkça hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, yazılı kanunlarla amaçlanan yegane amacın adalete, hakkaniyete ulaşmak olduğunu, bu doğrultuda hukuka ve hakkaniyete uygun bir hükmün tesisi için Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından verilen ilamda yer alan karşı oydaki hususların göz önünde bulundurularak araştırılması gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 504/1 inci ve 506 ncı maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2, 3 ve 6 ıncı maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı maddesi.
3. Değerlendirme
1.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; davacının 03.11.2010 tarihinde, dava konusu 608 ada 14 parsel sayılı taşınmazdaki (A) Blok 1 nolu bağımsız bölümün satış yetkisini içerir vekaletnameyi davalı ...’e verdiği, vekilin çekişme konusu 1 nolu bağımsız bölümü 14.12.2010 tarihli akitle satış suretiyle davalı ...’e temlik ettiği anlaşılmaktadır.
2. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un uygulanacağı davalar yönünden HUMK’un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen karar, hükmüne uyulan bozma kararına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup özellikle tamamlama harcının iadesi hususunun mahallinde düzeltilebileceği gözetildiğinde davacı tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuan uygun hükmün HMK'nın geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla HUMK'un 438 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 157,75 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
08.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...