"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/312 E., 2021/567 K.
Mahkeme kararı asıl ve birleştirilen davalarda davalılar ... vekili ve ... ... mirasçıları ... vd. vekili tarafından süresinde temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, Temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl ve birleştirilen davalarda davacılar; mirasbırakanları ...’ın 18.12.1987 tarihli vekaletname ile davalı ... ...'i vekil tayin ettiğini, vekil ...'in ise mirasbırakanın ölümünden sonra vekaletnameyi kullanarak mirasbırakana ait 28001 ada 4, 28029 ada 5, 27909 ada 5, 27931 ada 6, 28033 ada 4 ve 27979 ada 2 parsel sayılı taşınmazları diğer davalı ...’e satış suretiyle devrettiğini, ölüm ile vekalet ilişkisinin sona erdiğini bilen davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ettiklerini, tescilin yolsuz olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile tüm mirasçılar adına tescilini, olmadığı takdirde bedellerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemişler, yargılama sırasında davacılar vekili 04.10.2012 tarihli ıslah dilekçesiyle yalnızca bedel isteğinde bulunduğunu bildirmiş, diğer yandan davada yer almayan mirasbırakan ...'nın diğer mirasçıları davaya muvafakat ettiklerini bildirmişlerdir.
II. CEVAP
Davalı ... ... mirasçıları ... vd.; davacıların mirasbırakanı ...’ın iradesi ve isteği doğrultusunda dava konusu taşınmazlardaki paylarını mirasbırakanları olan ... ...'e 1987 yılında satıp satış bedelini aldığını ve karşılığında da davaya konu vekaletnameyi verdiğini, mirasbırakanları ...'in o tarihlerde pay ve paydaşları yönünden çok sorunlu olan dava konusu taşınmazlarda diğer bir çok kişinin daha payını satın aldığını, davacıların şimdi kötüniyetli olarak dava açtığını, ayrıca davacıların mirasbırakanın gerçek mirasçıları olup olmadığı yönünden de araştırma yapılması gerektiğini, kimi davacının veraset ilamında gözükmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ...; davacıların mirasbırakanı ...’ın iradesi ve isteği doğrultusunda dava konusu taşınmazlardaki paylarını 1987 yılında satıp satış bedelini aldığını ve karşılığında da davaya konu vekaletnameyi verdiğini, taşınmazı daha sonra bedelini ödeyip kendisinin satın aldığını, yolsuz tescilin söz konusu olmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 06.12.2012 tarihli ve 2008/379 Esas, 2012/583 Karar sayılı kararı ile; iddianın ispatlandığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
Mahkeme kararının davalı ... vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece; "...Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 28001 ada 4, 28029 ada 5, 28033 ada 4, 27909 ada 5, 27931 ada 6, 27979 ada 2 parsel sayılı taşınmazlarda davacılar murisi ... (İspir)'in iştirak halinde malik olduğu payların vekili ... ... tarafından 29.09.2006 tarihinde davalı ...'e satış suretiyle devredildiği görülmektedir. Davacılar, murisleri ...'ya ait davaya konu taşınmazlardaki payların satışının, murisin ölümünden sonra vekâletname ile yapıldığını ve satışın geçersiz olup vekil ve diğer davalının el ve işbirliği içerisinde bulunduklarını ileri sürerek tapu kayıtlarının iptaline, taşınmazların mirasbırakan ... mirasçıları adlarına paylı olarak tapuya tesciline, bu mümkün görülmediği takdirde bedele hükmedilmesi talebi ile eldeki davayı açmışlardır. Somut olayda, elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olup dava dışı ortaklar bulunmaktadır. Hâl böyle olunca, davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması ya da miras şirketine TMK'nın 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir...." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Mahkemenin 03.11.2015 tarihli ve 2014/380 Esas, 2015/456 Karar sayılı kararı ile; kısa kararda "Davanın kabulü ile 6.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren, 17.990,12 TL’nin ıslah tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine," şeklinde hüküm kurulmuş; daha sonra davacılar vekilinin birleştirilen dava yönünden ek karar verilmesini istemesi üzerine; Mahkeme, tarafların yokluğunda duruşma açarak birleşen 2013/203 Esas sayılı dava bakımından da ek kısa karar oluşturmuş, asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
Asıl ve birleştirilen davada davalıların temyizi üzerine Dairece bu kez; kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratıldığı, ek kararla bu çelişkinin giderilmeye çalışılmasının hukuki sonuç doğurmayacağı gerekçesiyle sair hususlar incelenmeksizin karar bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı vekil ...'in mirasbırakan ...'nın ölümünden sonra dava konusu taşınmazları diğer davalı ...'e devrettiği, vekalet ilişkisinin ölüm ile sona ereceği, iddianın ispatlandığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı ... vekili; verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Mahkemece mirasbırakan ... ile dava dışı ... ... arasında noterde imzalanan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin göz ardı edildiğini, davacıların mirasbırakanı ...’ın sağlığında dava konusu taşınmazı sattığını ancak resmi satış işleminin gerçekleşmesi mümkün olmadığından gayrimenkul satış vaadinde bulunduğunu, yine mirasbırakanın satıp parasını aldığı taşınmazın satışının yapılması için ... ve ...’e vekaletname verdiğini, taşınmazda elbirliği mülkiyeti olduğundan birçok paydaşın satış yapamadığını, alınan bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğunu, eksik inceleme sonucunda karar verildiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
Davalı ... ... mirasçıları vekili; verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, mirasbırakanın dava konusu taşınmazlardaki hisselerini sağlığında noterde düzenlenen satış vaadi sözleşmesiyle ... ...’e satış suretiyle temlik ettiğini, Mahkemece bu hususun ısrarla değerlendirilmediğini, mirasbırakanın vekaletname verdiği tarihte taşınmazdaki hisselerini satıp parasını aldığını, mirasbırakan ...’nın hisselerinin satın alındığı tarihte tapuda resmi olarak devredilememesinin nedeninin elbirliği mülkiyet olduğunu belirterek kararın buzulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Asıl ve birleştirilen davalar, yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel isteğine ilişkindir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; mirasbırakan ... (...)'in Ankara 1. Noterliğinin 18.12.1987 tarihli vekaletnamesi ile davalı ... ...'i vekil tayin ettiği, mirasbırakanın 29.09.2006 tarihinde saat 09:15'te öldüğü, vekil ... ...'in ise aynı gün mirasbırakanın ölümünden sonra saat 17:00'da mirasbırakan adına kayıtlı dava konusu 28001 ada 4, 28029 ada 5, 28033 ada 4, 27909 ada 5, 27931 ada 6, 27979 ada 2 parsel sayılı taşınmazlarda mirasbırakana ait payların tamamını diğer davalı ...'e satış suretiyle devrettiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki; dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Asıl ve birleştirilen davalarda davalıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine karar verilmiştir.
Davalıların diğer temyiz itirazlarına gelince;
Geri çevirme ile dosyaya getirtilen kayıtlardan, Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.11.2019 tarihli ve 2016/408 Esas, 2019/537 Karar sayılı kararı ile; mirasbırakan ...'a ait Ankara 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/1347 Esas, 2007/2267 Karar sayılı ve Ankara 7. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/23 Esas, 2015/856 Karar sayılı veraset ilamlarının iptaline karar verilerek mirasbırakan ...'ın mirasçılarının belirlendiği, kararın bir kısım davalılarca istinaf edilip daha sonra istinaf isteminden feragat edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteminin reddine karar verildiği ve bu karar temyiz edilmediğinden 13.10.2020 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Ne var ki, Mahkemece hükmedilen tazminat miktarı belirlenirken, kesinleşen Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/408 Esas, 2019/537 Karar sayılı hasımlı veraset ilamındaki miras payları esas alınmak yerine, iptaline karar verilen ve güncel mirasçılık durumunu yansıtmayan Ankara 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/1347 Esas, 2007/2267 Karar sayılı veraset ilamındaki hatalı miras payları esas alınarak sonuca gidilmiştir.
Hâl böyle olunca, asıl ve birleştirilen davalarda davacıların Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/408 Esas, 2019/537 Karar sayılı veraset ilamındaki miras payları gözetilerek tazminat miktarının belirlenmesi ve belirlenen bu değerler üzerinden asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Asıl ve birleştirilen davalarda davalılar ... vekili ve ... ... mirasçıları ... vd. vekilinin temyiz itirazlarının değinilen yönden kabulü ile hükmün, 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın istek hâlinde temyiz edenlere iadesine,
Dosyanın Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğ tarihinde itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
10.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.