Logo

1. Hukuk Dairesi2025/1017 E. 2025/1669 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından, nehir yatağı olarak tescil harici bırakılan ve sonradan toplulaştırma çalışmalarıyla mera vasfına dönüştürülen taşınmazın zilyetlikle iktisap edildiği iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasında, taşınmaz üzerinde zilyetlik koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın bulunduğu alanın nehir ıslah çalışmaları devam ederken dava açıldığı, dava tarihi itibariyle taşınmazın nehrin etkisinden kurtulduğunun söylenemeyeceği ve zilyetliğin kesintisiz ve malike karşı açıktan açığa şekilde gerçekleşmediği gözetilerek, mahkemenin davayı reddeden kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2024/289 E., 2024/26 K.

Mahkemece bozmaya uyularak verilen karar, davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; hudutları dava dilekçesinde belirtilen takriben 20 dönümlük taşınmaz bölümünün kendisine ait olduğunu, kültür arazisi vasfında olan taşınmazı 40-50 yıldır kullandığını, taşınmazda lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunu ileri sürerek adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını, taşınmazın yalnızca 10 yıldır davacının işgalinde bulunduğunu ileri sürerek davanın reddi ile taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

2. Davalı ... Tüzel Kişiliğini temsilen köy muhtarı ... dan yargılama sırasında; dava konusu taşınmazın bulunduğu yerin evvelinde su yatağı olduğunu, davacı tarafından bu yerin yalnızca bir kaç dönümünün kullanıldığını, kalan kısmının ise köyün merası olduğunu beyan etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Muş 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.10.2014 tarih 2009/952 Esas, 2014/863 Karar sayılı kararı ile; davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 01.02.2016 tarih 2015/1587 Esas, 2016/419 Karar sayılı kararı ile karar bozulmuştur.

Muş 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.03.2020 tarih 2016/568 Esas, 2020/201 Karar sayılı kararı ile; dava konusu taşınmaz bölümün bulunduğu yerde toplulaştırma çalışması yapıldığı, dava konusu taşınmaz bölümün halihazırda 112 ada 1 numaralı mera parseli içerisinde kaldığı, taşınmazın teknik bilirkişinin 02.07.2019 havale tarihli raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 16.693,34 m2'lik bölümünde davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu, aynı raporda (B) harfi ile gösterilen bölümünde ise zilyetlik iktisap koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, (B) harfli kısma yönelik açılan davanın reddine, (A) harfi ile gösterilen kısmın tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Kararın süresi içinde davacı ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 01.06.2023 tarihli ve 2023/1447 Esas, 2023/3111 Karar sayılı kararı ile; "teknik bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün, dava tarihi itibariyle henüz imar-ihya edilmemiş olduğu, bu sebeple Mahkemece bu bölüme ilişkin verilen ret kararında bir isabetsizlik bulunmadığı ancak teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü yönünden keşifte dinlenen yerel bilirkişilerin beyanları ve DSİ Genel Müdürlüğünün 04.01.2023 tarihli yazı cevabına göre davanın henüz Karasu Nehri'nin ıslahına ilişkin çalışmalar devam ederken açılmış olması karşısında, dava tarihi itibariyle taşınmazın henüz nehrin etkisinden kurtulduğunun söylenemeyeceği, bu sebeple Mahkemece bu kısım yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerektiği" belirtilerek karar bozulmuştur.

Mahkemenin yukarıda belirtilen tarih ve sayılı kararıyla; her ne kadar jeodezi ve fotogrametri bilirkişinin raporunda taşınmazın en azından 1984 yılından beri kullanıldığı belirtilmiş ise de özellikle 10.05.2019 tarihinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişilerin beyanları ve DSİ Genel Müdürlüğünün 04.01.2023 tarihli yazı cevabına göre davanın henüz Karasu Nehri'nin ıslahına ilişkin çalışmalar devam ederken açılmış olması karşısında, dava tarihi itibariyle taşınmazın henüz nehrin etkisinden kurtulmadığı gerekçesiyle (A) harfi ile gösterilen kısım hakkında açılan davanın reddine; (B) harfi ile gösterilen kısım hakkında daha önce verilen kararın Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2023/1447 Esas, 2023/3111 Karar sayılı 01/06/2023 tarihli kararı ile kesinleştiği gerekçesiyle bu bölüm hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı temyiz dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla dava konusu taşınmaz bölümünün tamamıyla kendisine ait olup taşınmazdaki zilyetliğinin 40-50 yıldan fazla olduğunu, her ne kadar bozma kararında dava konusu (A) harfi ile gösterilen bölüm hakkında davanın reddine karar verilmesi gerektiğine değinilmiş ise de bilirkişi raporlarının değerlendirilmesinde hataya düşüldüğünü, bilirkişi raporunda taşınmaz bölümünün 1984 yılından bu yana kullanıldığının belirtildiğini, Mahkemenin kamu malı iddiasının yasal dayanağının olmadığını, emsal Yargıtay kararlarına göre dere yatağı vasfında bir yerin zilyetlikle kazanılabileceğini, araştırma ve incelemenin yetersiz olduğunu, ayrıca dava konusu taşınmazın dere yatağı vasfında olmadığını, taşınmaz bölümü üzerinde zilyetlikle iktisap koşullarının lehine oluştuğunu belirterek ve re'sen görülecek nedenler ile kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkin olarak açılmış, yargılama sırasında bölgede yapılan toplulaştırma çalışmaları üzerine, tapu iptali ve tescil istemine dönüşmüştür.

1957 yılında Muş ili, Merkez ilçesi, ... köyünde yapılan kadastro çalışmaları sırasında, dava konusu taşınmaz “Karasu Nehri yatağı” vasfında olduğundan bahisle tescil harici bırakılmış; bilahare taşınmazın bulunduğu bölgede yapılan toplulaştırma sırasında, dava konusu taşınmaz ile sınırında bulunan mera ve şahıs parselleri birleştirilerek mera vasıflı 112 ada 1 parsel sayılı 129.845,70 m2 yüz ölçümündeki taşınmaz oluşmuştur.

Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un uygulanacağı davalar yönünden HUMK’un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 187,80 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın Muş 3. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,

1086 sayılı HUMK'nun 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

25.03.2025 tarihinde oy birliği ile karar verildi.