Logo

1. Hukuk Dairesi2025/1203 E. 2025/1250 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı, dava dışı bir kişiye ait taşınmazın davalıya hile ile devredildiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ve adına tescilini, olmazsa bedelini talep etmiştir.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, tarafı olmadığı bir satış sözleşmesine dayanarak hile iddiasıyla tapu iptali ve tescil davası açmasının hukuken mümkün olmadığı ve davalıya karşı bir hile eyleminin ispatlanamadığı gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/911 E., 2023/27 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Düzce 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/451 E., 2022/6 K.

Yargıtay Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulunun 20.02.2025 tarihli ve 2025/132 Esas, 2025/132 Karar sayılı kararı ile, temyiz incelemesinin yapılması için dosyanın Dairemize gönderildiği, temyize konu Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; Belçika’da yaşadığını, 2011 yılında Türkiye’ye geldiğinde dava konusu 598 parsel sayılı taşınmazın 3.700 m2'lik kısmını 72.000,00 TL bedelle tapu haricinde satın aldığını, tapu işlemlerini yetiştiremediği için taşınmazın resmi devir işlemlerini yapamadığını, taşınmazın adına devri yapılmasa da ülkeye geldikçe taşınmazı kendisinin kullandığını, 2 katlı betonarme ev de yaptırdığını, 2013 yılında eski eşi ...’in yanında ... isimli kişi ile taşınmaz maliki ...’e gidip kendilerine yetki verdiğini, hasta olduğu için gelemediğini, taşınmazın ...’e devrini istediğini söylediklerini, ...’un da kendisine ulaşmaya çalışmasına rağmen ulaşamadığını ve mağdur olunmasın diye taşınmazı davalıya temlik ettiğini, bu olayı bu yıl ülkeye geldiğinde ...’tan öğrendiğini, davalı ile 1992 de ayrıldıklarını, ... ile davalının ...’ü kandırdığını, hile ve yalan ile taşınmazın devrini sağladıklarını, taşınmazı satan kişiye ait belge ve ibranamedir başlıklı yazının haklılığını ortaya koyduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline, mümkün olmazsa rayiç bedelin tahsiline, menfi ve müspet tazminat bedellerinin de tespiti ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı; davacının alım satım ilişkisinin tarafı olmadığını, aktif dava ehliyeti bulunmadığını, taşınmazı dava dışı kişiden kendisinin satın aldığını, taşınmazı kendisinin kullandığını, dava dışı ...’u kandıracak ya da yanıltacak bir beyanda bulunmadığını, öncesinde aldığı taşınmazın devrinin yapıldığını, 30 yıl önce davacı ile boşandıklarını, boşanma sonrası bir süre birlikte yaşadıklarını, Belçika’da çalıştığını ve orada kazandığı para ile taşınmazı aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı tanıklarından aynı zamanda taşınmazı satan ..., satış bedelini davacının ödemiş olduğunu belirtmiş ise de satış bedeli miktar itibariyle senetle ispat sınırının üzerinde olduğu için bu tanığın beyanlarının satış bedelinin davacı tarafından ödendiği hususunun ispatı için yeterli olmadığı, diğer davacı tanıklarının beyanlarının da bu hususun ispat bakımından yeterli olmadığı, davalı tanıklarının ise taşınmazın davalı tarafından satın alındığını belirttikleri, davacı taraf her ne kadar hile hukuki sebebine dayanmış ise de davacının davalıya karşı bir hilesinden ziyade taşınmazı kendisine devreden satıcı ...'e karşı bir hilesi söz konusu olabileceği, bu kişi tarafından açılan bir davanın söz konusu olmadığı, davacı ile davalı arasında doğrudan doğruya yapılmış bir hukuki işlem söz konusu olmadığından, davalının davacıyı yanıltması veya aldatması gibi bir durum olmadığı, davacının terditli talebi olan taşınmazın rayiç bedelinin tahsili talebinin de taşınmazın satış bedelinin davacı tarafından satıcıya ödendiğinin ispat edilemediği, taşınmazın rayiç bedeli ile birlikte menfi ve müspet zararların tahsili talebinin ise herhangi bir hukuki dayanağı olmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının tarafı olmadığı bir satış sözleşmesine dayanarak hile hukuksal nedeniyle dava açtığı, davalı adına tescile dayanak sözleşmenin taraflarının dava dışı ... ve davalı ... olduğu, davacının tarafı olmadığı bir sözleşmede tapu malikinin iradesinin davalı tarafından sakatlandığını ileri sürerek davalı adına tescile dayanak olan sözleşmenin iptalini talep edebilmesinin hukuken olanaklı olmadığı, terditli talep yönünden de İlk Derece Mahkemesince doğru karar verildiği, son celse davacı tarafın sözlü yargılamanın ertelenmesi veya yazılı beyanda bulunmak gibi bir talebinin bulunmadığı gerekçeleriyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle:

İlk Derece Mahkemesinin kararını öncesinde hazırladığını, son duruşma günü verdikleri 7 sayfa dilekçenin çok kısa süre incelendiğini, dilekçesinin hiç okunmadığını düşündüklerini, adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini; Savcılık kararına itiraz etmemelerinin aleyhlerine yorumlandığını; Belge ve ibranamedir başlıklı yazının yazılı delil olduğunu, tanık beyanlarının da iddialarını kanıtladığını; davacı ve davalı taşınmazın alımında hazır bulunmuşlarsa da ödemeyi yapanın davacı olduğunu, binayı yapanın da davacı olduğunu, davalının sadece fındıklarla ilgilendiğini, taşınmaza müvekkilinin bina yaptığını, taşınmaz davalının olsa idi itiraz edeceğini; davalı tanığı Muhittin’in beyanlarının çelişkili ve kurgudan ibaret olduğunu, alacak meselesi yüzünden Muhittin ile müvekkili aralarında husumet oluştuğunu, bu nedenle Muhittin’in gerçekleri sakladığını, süreç uzamasın diye Savcılık kararına itiraz edilmediğini; HMK’nın 203/1-a maddesinin eldeki davada uygulanmadığını; bedel istemlerinin reddinin hatalı olduğunu, bedelin müvekkili tarafından ödendiğinin dosya kapsamından sabit olduğunu; diğer terditli talepleri yönünden de açıklama yapılmadığını, gerekçe olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ile tazminat, olmazsa bedel istemine ilişkindir.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Dosya içeriğinden; dava dışı ...’ün kayden maliki olduğu 598 parsel sayılı taşınmazdaki 910/3293 payını 03.10.2013 tarihinde davalı ...’e satış suretiyle temlik ettiği görülmüştür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 433,50 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.03.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.